Avrupa Birliği’nin (AB) darbe girişiminin ardından gösterdiği desteğin yeterli olmadığını ifade eden Bakan Çelik, katıldığı dışişleri bakanları toplantısında da meslektaşlarını bu konuda bilgilendirdiğini söyledi. Türkiye’ye yönelik uyarıları eleştiren AB Bakanı Ömer Çelik, aynı durumun Avrupa’da yaşanması durumunda benzer sorgulamaların yaşanmayacağını savundu. Çelik, "Bakın darbeden bir gün sonra 16 Temmuz’da ve 17 Temmuz’da çatışmalar sürerken, bütün darbeci askerleri öldürebilirdik. Henüz yakalanmamışlardı ama bunu yapmadık. Canlı yakaladık ve hukukun önüne çıkarmak için" dedi.
Slovakya’nın başkenti Bratislava’da katıldığı AB Gayrıresmi Dışişleri Bakanları Toplantısı’nın ardından uluslararası medya kuruluşlarında görev yapan gazetecilere açıklamalarda bulunan AB Bakanı Ömer Çelik, "İyi bir toplantı oldu. Türkiye’deki darbe girişimi hakkında sayın bakanları bilgilendirdim." diye konuştu.
AB’nin Türkiye’deki darbe girişimi sırasında gösterdiği desteğin yeterli olduğunu düşünmediklerini belirten bakan, “Daha güçlü bir destek verilmeliydi" dedi. AB’nin darbe girişimi sonrasında hukukun üstünlüğüyle ilgili yaptığı açıklamaları eleştiren Çelik, şöyle devam etti:
“İntikam değil adalet istiyoruz”
“Bu bakımdan hükümetimizin ve halkımızın yaşadığı hayal kırıklığını açık bir şekilde anlattım. Darbeden 24 sonra yapılan açıklamalarda taraflara itidal çağrısında bulunuluyor. Burada taraflar yok, bizi öldürmek isteyenler var, bir de biz varız. Dolayısıyla burada bize itidal çağrısı değil, darbecilere kınama çağrısı yapılması lazım.
"Darbeci askerleri öldürebilirdik"
Bakın darbeden bir gün sonra 16 Temmuz’da ve 17 Temmuz’da çatışmalar sürerken, bütün darbeci askerleri öldürebilirdik. Henüz yakalanmamışlardı ama bunu yapmadık. Canlı yakaladık ve hukukun önüne çıkarmak için. Arkasından Cumhurbaşkanımızı öldürmek isteyen tim, 10 gün boyunca ormanda saklandı. Onlar yakalandığında çatışmada öldürülebilirdi ama bunun yerine canlı yakalamak tercih edildi. Demek ki onları hukukun önüne çıkarmak istiyoruz, intikam istemiyoruz. Adalet istiyoruz."
Hükümetin çatışmalar sürerken de hukuka bağlı hareket ettiğini, bunun net bir şekilde ortada olduğunu vurgulayan Çelik, “Fransa’da ve Almanya’da savaş uçakları parlamentoyu bombalasaydı, arkasından cumhurbaşkanlığı sarayını bombalasaydı, arkasından milletvekillerini ve hükümet üyelerini öldürmeye kalksaydı, Berlin’de ve Paris’te 240 kişiyi öldürseydi, o zaman bizi sorguladıkları konuları orada acaba sorgularlar mıydı?” ifadelerini kullandı.
AB dışişleri bakanlarıyla yaptığı toplantıda, darbe girişimiyle ilgili aktardığı bilgilerin ve açıkça yönelttiği eleştirilerin dikkatle dinlendiğini ifade eden Çelik, şunları söyledi: “Onlar da ilk andan itibaren darbeyi kınadıklarını ve Türkiye’deki anayasal kurumları desteklediklerini söylediler. Fakat bizim açıklamalarımız karşısında ‘demek bizim bu davranışımız yeterli gelmemiş, daha çok dayanışma göstermemiz lazım’ dediler. İyi niyetle yaklaştılar.”
AB dışişleri bakanlarıyla, göç krizini, AB-Türkiye mutabakatını ve vize serbestisi konularını ele aldıklarını belirten Çelik, Türkiye’nin 18 Mart mutabakatının çerçevesine bağlı olduğunu, AB’nin de bu mutabakat çerçevesinde verdiği taahhütleri yerine getirmesi gerektiğini söyledi.
Çelik, AB’nin terörle mücadele yasasında istediği değişiklikleri eleştirirken, “Vize serbestisi konusunda, bu terör yasasını değiştiremeyiz biz. Bu bizim milli güvenliğimizle ilgili. Aynı zamanda Avrupa’nın güvenliğiyle bir konudur.” dedi. Çelik, şöyle devam etti:
“Bizim 1295 km. sınırımızda, yani Suriye ve Irak sınırının öbür tarafında ulusal bir devlet yok, polis gücü yok ve terör örgütleri var. Bunlar her gün bize saldırıyorlar. Bizim sınırımız unutmayın, AB’nin de sınırıdır, NATO’nun da sınırıdır. Biz bu sınırı korumak için var gücümüzle mücadele ediyoruz. Bizden her gün şehirlerimizde bu terörist saldırılar olurken, DAEŞ, PKK ve diğerleri, FETÖ, bize saldırırken, terör yasasının değiştirmemizden bahsedilmesi hiç rasyonel bir şey değil.”
AB’nin sığınmacı anlaşması dahilinde taahhüt ettiği 3 milyar euroluk yardımı göndermediğini ifade eden Çelik, vize serbestisi verilmediği sürece Türkiye’nin Geri Kabul Anlaşmasını yürürlüğe koymayacağının da altını çizdi.