Avrupa Birliği Bakanı Beril Dedeoğlu, Ankara'daki Barış Mitingi öncesinde gerçekleşen saldırının dışardn planlanmış olabileceğini öne sürdü. Dedeoğlu, "Diyelim ki saldırıdan bir IŞİD elemanı çıkacak. O'nun saldırıyı IŞİD adına yapıp yapmadığından bile emin olamayız. Adresi IŞİD'i gösterir ama farklı bir amaçla eylemi gerçekleştirmiş olabilir. Saldırının bölgeden planlanmış olmadığını düşünüyorum. Bana başka ülkelerin parmaklarının da olduğu hissi geliyor" diye konuştu.
CNN Türk'te gündemi değerlendiren Dedeoğlu, saldırıda hayatını kaybedenlere başsağlığı diledi. Saldırının halihazırda terörle mücadele süreci içerisinde olan Türkiye'nin genel hal ve gidişatını yönlendirmeye yönelik olduğunu belirten Dedeoğlu, "Bu eylem çok daha büyük bir mesaj içeren niteliğe sahip. Yani rutin bir terör eylemi gibi değil. Örneğin dün bir polis memurumuz şehit oldu. Bu, onun ikinci planda kalmasına sebep olan bir eylem" diye konuştu.
AB Bakanı Dedeoğlu, sahibi belli olmayan bu tür eylemlerin amacının toplumda infiali, güvensizliği artırmak olduğunu söyleyen "Eylemin kendisi fail konusunda Türkiye'nin kafasının karışmasını da istemiş. Çok profesyonel bir eylem bu. Burada verilmeye çalışılan temel mesaj tam da güvensizlik ortamı yaratmak çünkü faili tanımıyorsunuz. Çok fazla kişi hedefe konmuş, belli ki çok insan ölsün istenmiş. Bu durumda yapılacak ilk şey sakin olmaktır" ifadesini kullandı.
Eylemin diğer bir amacının da farklı grupların saldırıyla ilgili yorumlarıyla siyasi belirsizlik yaşatmak olduğuna işaret eden Dedeoğlu, "Umarım ki bu tür menfur saldırılar birer siyaset aracı olmaktan çok, 'bu hepimize yapılmış' duygusunun yaygınlaşacağı bir iklim yaratır" dedi.
Bu tür eylemlerin, uluslararası terörle mücadele konusundaki ittifak zincirlerini sıkılaştıracağını vurgulayan Dedeoğlu, şöyle devam etti:
"Türkiye zaten terörle mücadele eden ittifakın içinde. Dolayısıyla etmiyordu da bundan sonra edecekmiş gibi bir değerlendirme bana pek inandırıcı gelmiyor. Bu eylemin diğerlerinden bazı farkları var. PKK ile Türkiye siyasetini yönlendirme yönünde olan baskılar, onun arkasındaki destekçileri, uluslararası toplumun PKK üzerinden ne yapmaya çalıştığı biraz deşifre oldu. Buradaki tüm mesele o PKK yolu ile yapılamayanın yapılmaya çalışıldığını düşündürtüyor. PKK yolu ile Türkiye'yi özellikle Suriye meselesinde biraz konunun dışında tutmaya çalışan bir baskı oluşturmakla ilgiliydi büyük ölçüde."
Failin kim olduğuna yönelik basında çıkan yazıları hatırlatan Beril Dedeoğlu, mesleki tecrübesine dayanarak eylemin sorumlusu olarak adres IŞİD'i gösterse bile, IŞİD'in yaptığından emin olunamayacağını söyledi. Dedeoğlu, Mesleki tecrübem saldırının dışarıdan planlandığını gösteriyor. Diyelim ki saldırıdan bir IŞİD elemanı çıkacak. O'nun saldırıyı IŞİD adına yapıp yapmadığından bile emin olamayız. Adresi IŞİD'i gösterir ama farklı bir amaçla eylemi gerçekleştirmiş olabilir. Bunun çok bölge yansımalı bir yanı olduğunu düşünmüyorum. Saldırının bölgeden planlanmış olmadığını düşünüyorum. Bana başka ülkelerin parmaklarının da olduğu hissi geliyor” görüşünü dile getirdi.
Bakan Dedeoğlu, saldırının son dönemde Ortadoğu'da yaşanan gelişmelerden bağımsız değerlendirilemeyeceğini de ifade etti. Suriye meselesinde oyunculardan çok artık devletlerin devrede olduğunun altını çizen Dedeoğlu, Türkiye'nin oyunda zaten devlet olarak bulunduğunu ancak bu eylemden sonra daha da fazla devlet olarak anılacağına işaret etti. Bunun Türkiye'yi pozitif yönde etkileyecek bir konuma da taşıyacağına dikkati çeken Dedeoğlu, masada devletlerin olmasının çözüm yolu inşa edilmesini kolaylaştıracağını belirtti.
"Ortadoğu'ya yapılan her müdahalenin mutlaka bir geri dönüşü olur"
Dedeoğlu, "Türkiye'nin Suriye politikasında bir değişiklik olabilir mi?" sorusunu şu şekilde yanıtladı:
"Devletler birbirlerine bakarak pozisyon alırlar. Kafanızda bir model vardır ve bu modelin gerçekleşme ihtimalinde karşı tarafla ilişkiniz bu pozisyonu belirler. ABD bu süreçte ne yazık ki birkaç kez politika değiştirdi ve bunları çok ani yaptı. Fakat onunla işbirliği içinde olan devletler onun seyrine çok yetişemedi ve Rusya o tereddüdü değerlendirdi. Rusya'nın duruma müdahale etmesi, oradaki oyuncu sayısını azalttı. Konuşabilecek muhatap sayısı azaldıkça düzenleme yapma imkânı artabilir. Bunu ABD ile Rusya aralarında yönetilebilir bir rekabete dönüştürebilirlerse bir statükonun oluşturulması daha kolay olur. Türkiye, böyle bir zımni anlaşmanın sağlanması için uğraşan bir devlet. Kendi pozisyonu için bu ülkelerin birbirlerine rakip hale gelmesinden memnuniyet duyacak bir ülke değil. Çatışma ortamı devam ettiğinde risk artar. Ortadoğu'ya yapılan her müdahalenin mutlaka bir geri dönüşü olur. Ben Türkiye'nin arada kalmışlıktan çok, uzlaşı için çaba sarf ettiğini düşünüyorum."
Beril Dedeoğlu, dünkü saldırıda güvenlik zafiyeti olup olmadığı yönündeki soruya, dünyanın her yerinde terör eylemine niyet edildikten sonra istenilen eylemin yapılabileceği yanıtını verdi.
"Türkiye'nin ciddi anlamda reforma ihtiyacı var"
Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecini de değerlendiren Dedeoğlu, özellikle Güney Kıbrıs Rum kesimi tarafından açılma kriteri veto edilmiş 23 ve 24. fasıllar için muhataplarına "Bu başlığın üzerindeki baskıyı kaldırınız. Hangi müktesebatımızın uymadığını somut olarak tartışalım" dediklerini aktardı. Türkiye'nin ciddi anlamda reforma ihtiyacı olduğunu dile getiren Dedeoğlu, "Gerek özgürlükler gerek ifade serbestisi açısından yeniden düzenlemelerin yapılması konusunda hemfikiriz. Hiçbir hükümet bu konuda eleştirilmekten memnuniyet duymaz. Elinde işlenebilir enstrümanlar olduğu takdirde bunları sonuna kadar işlemekten yanadır" ifadesini kullandı.
Bakan Dedeoğlu, 1 Kasım seçimleri sonrası ilk olarak temel hak ve özgürlükler, yargı, göç gibi meselelerin yer aldığı 23 ve 24. fasılların ülkede yeniden ele alınmasına yönelik temennisini dile getirdi.
"Toplumda çatışma durumunun bitmesi yönünde eğilim yüksek"
Bakan Dedeoğlu, "Çözüm süreci konusunda umutlu musunuz?" şeklindeki soruya karşılık da silahlar patlarken çözümün çok zor olduğunu ve konuşma zemininin kaybedildiğini savundu. Dedeoğlu, "Topluma baktığımızda bu çatışma durumunun bitmesi yönünde bir eğilim yüksek. Bu da beni umutlu kılıyor" dedi.