Dünya

AB, "SİVİL ANAYASA" İSTEDİ BRÜKSEL (A.A)

09 Kasım 2010 19:04

-AB, "SİVİL ANAYASA" İSTEDİ BRÜKSEL (A.A) - 09.11.2010 - AB Komisyonu'nun 2010 Türkiye İlerleme Raporu ile birlikte açıkladığı Genişleme Stratejisi belgesinde, Türkiye'den "yepyeni sivil bir anayasanın" hazırlanması istendi.  AB Genişleme Komiseri Stefan Füle'nin düzenlediği basın toplantısıyla açıkladığı belgede, 12 Eylül'deki halk oylamasıyla kabul edilen anayasa paketinin "doğru yönde atılmış bir adım" olduğu belirtse de, tamamen sivil bir anayasaya ihtiyaç duyulduğu vurgulandı. Üye ülkeler tarafından da onaylanarak AB'nin resmi görüşünü yansıttığı için İlerleme Raporu'ndan daha önemli olan Genişleme Stratejisi'nde "Yepyeni sivil bir anayasa, Türkiye'de demokrasinin Avrupa standartlarıyla uyumlu şekilde daha da güçlendirilmesi için sağlam bir temel oluşturacak" ifadesi kullanıldı. Genişleme Stratejisi belgesinde Türkiye'nin temel haklarla ilgili yapması gerekenler sıralanırken, "İfade ve basın özgürlüğü mevzuat ve uygulamada güçlendirilmelidir. Dini özgürlüklerle ilgili birçok eksiklik mevcuttur. Sendikal haklarla, cinsiyet eşitliğiyle ve kadın haklarıyla ilgili de ilerleme sağlanması gerekmektedir. Kürt meselesini çözmeyi hedefleyen demokratik açılımda sadece sınırlı sonuç alınmıştır. Güneydoğudaki güvenlik durumu, terör örgütü PKK/Kongra-Gel'in saldırılarındaki artışla kötüleşmiştir. Yolsuzlukla mücadelede bazı ilerlemeler sağlanmıştır" denildi. Türkiye'nin AB katılım müzakerelerinin ilerlese de hızın daha da yavaşladığı belirtilen belgede, Türkiye'nin rekabet politikası, kamu alımları ve sosyal politika ve istihdam fasıllarını müzakerelere açmak için reformlarını yoğunlaştırması istendi. Belgede Türkiye'nin dış politikası övülürken, "Türk dış politikası komşu coğrafyada daha aktif hale geldi. Bu, Türkiye'nin katılım sürecinin tamamlayıcısı olarak AB ile koordinasyon içinde geliştirilirse AB için artı değer olacaktır" tespiti yapıldı. Genişleme Stratejisi belgesinde, Türkiye'nin AB üyeliğinin her iki tarafın dünyadaki ağırlığını artıracağı vurgulanarak böyle bir gelişmenin sadece AB ve Türkiye'nin Ortadoğu ve Güney Kafkasya gibi bölgelerdeki etkisini güçlendirmekle kalmayacağı, birlikte hareket eden ikilinin enerji güvenliğini, bölgesel sorunları, etnik ve dini temelli ayrışmaları çözme gücünü artıracağı ifade edildi.