Gündem

85 yıl önce kesilen maaş için 100 milyon liralık dava

Kürt isyanlarına katıldıkları gerekçesiyle sürgün edilip arazilerine el konulan Zirki aşireti, 85 yıl önce kesilen ve 100 milyon liradan fazla olduğunu tahmin ettikleri maaşları için dava açtı

16 Mart 2014 17:12

Diyarbakır ve çevresinde etkili olan ve1830 yılında Padişah 2. Mahmut döneminde Kürt isyanlarına katıldıkları gerekçesiyle sürgün edilen, 64 köy ile binlerce dönüm arazilerine el konulunca, yaşamlarını sürdürebilmeleri için Zirki aşireti’ne yurtluk-ocaklık maaşı bağlandı. Zirki aşireti mensupları, 85 yıl önce gerekçe gösterilmeden kesilen maaşlarını faiziyle birlikte alabilmek için Zirki aşireti mensupları, Diyarbakır Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı.

DHA’dan Ramazan Yavuz’un haberine göre, aşiretin avukatı Serhat Karaşin, hesap uzmanlarıyla yaptığı incelemede aşiretin devletten alacağının 100 milyon lirayı geçebileceğini, iç hukukta sonuç alamamaları halinde ise BM insan hakları masasından idari yaptırımın haksızlığına dair görüş alıp AİHM’e gideceklerini söyledi.

Diyarbakır’ın Hazro, Lice, Silvan ilçe ve köylerinde 1800’lü yıllarda etkili olan Temur Ağa’nın liderliğini yaptığı Zirki Aşireti 1800’lü yıllardan itibaren başlayan Kürt ayaklanmalarına katıldıkları gerekçesiyle Padişah 2’nci Mahmut zamanında Edirne’ye sürgün edildi. Zirki aşireti ileri gelenlerinden Hamdi Bey’in torunu olan Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi öğretim görevlisi Kadri Yaka, 1 yıllık çalışmayla Osmanlı ve Cumhuriyet arşivlerini tarayarak aşiretinin durumunu yansıtan belgeleri ortaya çıkardı. Yaka, büyük dedesi olan Zirki Aşireti lideri Temur Bey’in diğer Kürt isyanlarına katılan diğer aşiret reisleriyle birlikte 1830 yılında sürgün edildiğini söyledi. 

Kadri Yaka, Osmanlı padişahının özür dilemeleri karşılığında kendilerini affedeceğini bildirmesi üzerine diğer aşiret reislerinin özür dileyerek topraklarına geri döndüğünü, özür dilemeyen Temur beyin ise sürgünde öldüğünü kaydederek, şunları anlattı:

"1830 yıllarındaki aşiretimiz Kürt isyanlarına katıldıkları için diğer aşiretlerle birlikte Padişahın fermanıyla Edirne’ye sürgüne gönderilmiş. El konulan mallarına karşılık ise aşiret fertlerine yaşamlarını sürdürebilmeleri için yurtluk-ocaklık maaşı bağlanmış. Bir süre sonra Padişah sürgüne gönderilen aşiret liderlerinin özür dilemesi halinde onları affedeceğini ve topraklarına dönebileceğini bildirmiş. Diğer aşiret reislerinin aksine, dedem aşiretimizin lideri Temur Bey özür dilemeyince, kendisine dönüş yasağı konulmuş ve Edirne’de sürgünde yaşamını yitirmiş. Temur Bey’in çocuklarından Eyüp, 1861 yılında aldıkları maaş yetmeyince Osmanlı idaresine başvurarak zulüm altında olduklarını, maaşlarının arttırılmasını istemiş. Eyüp beyin isteğini yerinde bulan Osmanlı idaresi maaşlarını arttırmış. 1919 yılına kadar düzenli ödenen maaşlar Kurtuluş Savaşı’nın başlaması ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle kesilmiş. Cumhuriyetin kurulmasından sonra yani 1929 yılında ise dedelerimizden biri Mustafa Kemal Atatürk’e başvurarak birikmiş olan yurtluk-ocaklık maaşlarının ödenmesini talep etmiş. İsteği yerinde bulan Atatürk, 10 yıllık birikmiş yurtluk-ocaklık maaşlarının birden ödenmesini sağlamış ancak bir daha da bilmediğimiz nedenlerden dolayı bu maaş ödemesi yapılmamış."

85 yıldır biriken maaşları için dava

Kendisinin aşiretin önde gelenlerinden Hamdi Bey’in torunu olduğunu söyleyen Kadri Yaka, aşiretlerinin 10 metreyi bulan şeceresini çıkardıklarını anlattı. Yaka, şöyle konuştu:

"Edindiğim bilgilere göre Hamdi Bey’in torunuyum. Hamdi Bey’e ödenen son maaş 250 liradır. Bu o dönemde bir köy satın alabilecek bir değerdedir. En büyük dedem Temur Bey’in ilk maaşı ise 3 bin kuruş, yani 30 liradır. O dönemde halk arasında ’beşi birlik’ olarak bilinen altının değeri ise 2.5 lira olduğuna göre 12 beşibirlik altınalınabiliyormuş. Günümüze uyarladığımızda ise bir beşibirlik altının değeri 6-7 bin lira civarındadır. Yani günümüz parasıyla Temur bey ayda 70 bin liranın üzerinde maaş alıyormuş. Alacağımız olan bu maaşlar hangi hesapla yapılacağını devletimiz bilecek ve yardımcı olacak. O günkü para değeriyle bugünkü karşılaştırılıp öyle verilecek. Tabii bu paranın hesabının ölçülmesi için oldukça zordur. Çok büyük rakam tutacağına inanıyoruz. 64 köyümüz bugün elimizde olsa sürekli gelir getiren bir durum olurdu. Bu maaş 1929 yılından sonra kesildiği için ailelerimiz perişan olmuş. 2013 yılında başlattığımız çalışmalarla Osmanlı ve Cumhuriyet arşivlerini tarattım bütün belgeleri çıkarttım. Bu belgeler ışığında bize 85 yıldır ödenmeyen hakkımız olan paranın faiziyle birlikte verilmesi için avukatım aracılığıyla mahkemeye başvurdum. Kültür Bakanı bir süre önce bir televizyon kanalında Osmanlı döneminde mağdur edilen ailelerin haklarının verileceğini söyledi. Bu da bizi daha da umutlandırdı." 

Son ödemeyi Atatürk yaptı

Zirki Aşireti avukatı Serhat Karaşin ise, aşiretin yurtluk-ocaklık maaşlarını alabilmek için Diyarbakır Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurduklarını belirterek, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en son 1929 yılında yurtluk-ocaklık maaşını ödeyerek borcun yükümlülüğünü kabul ettiğini ve 1929 yılından sonraki maaşlarında ödenmesi gerektiğini söyledi. Karaşin, şöyle dedi:

"Davamızın özünde 1929’da yapılan ödeme sonrasında yapılmayışı ve bu ödemenin devamının da bundan sonra da yapılmasıyla ilgili bir talep ortaya koyduk. Yurtluk-Ocaklık maaşının özü itibariyle hak ve alacak olması dolayısıyla TC devletinin de bunu ödemesi gerektiğini düşünerek başvuruyu başlattık." 

Tarihi hesaplaşmanın ilk adımı

Zirki Aşiretinin yurtluk-ocaklık maaşlarının alınmasıyla ilgili başlattıkları hukuki sürecin, Kürt aşiretlerinin tarihsel hesaplaşmasının ilk başlangıcı olacağını öne süren Karaşin, Zirki Aşireti’nin Diyarbakır bölgesinde çok köklü tarihi ve misyonu bulunduğunu anlatırken, "Bölgedeki özellikle Kürt aşiretlerinin tarihsel süreç içinde maruz kalmış olduğu idari işlemlerle yaşadığı mağduriyeti de gündemleştirmek ve bunun üzerinden özellikle bir tarihi süreci hesaplaşmayı başlatmak istiyoruz" dedi.

Alacak 100 milyon liradan fazla

Avukat Serhat Karaşin, yurtluk-ocaklık maaşıyla ilgili hesap uzmanlarıyla yaptığı görüşmede çok büyük rakamlar çıktığını belirterek, şunları söyledi:

"Hesap uzmanlarıyla yaptığımız görüşmelerde 100 milyon liradan fazla bir rakam çıktı ortaya. Tabii ki yargılama aşamasında kesin rakam çıkacak. Tabii bu işin trajik bir tarafı da var. Bu aşiret darmadağın olmuş. Türkiye’nin her tarafına yayılmış bir aşiret. Buradaki tarihsel mağduriyeti de ortaya koymak gerekiyor."

‘AHİM’e gideriz’

Avukat Karaşin, Zirki Aşireti’nin yurtluk-ocaklık maaşlarını alabilmek için başlattıkları hukuki süreçten bir sonuç almamaları halinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracaklarını, mülkiyet hakkının özünün zedelendiğine ve zorunlu göçün mağduriyetinin tespitine yönelik rapor isteyeceklerini anlattı. Ellerinde yüzlerce vekalet olduğunu anlatan Karaşin aşirete ilişkin arazilerinin iadesini isteyeceklerini ekledi.