T24- Dünyanın en güçlü 13. kişisi olarak görülen The Sun'ın sahibi Rupert Murdoch, dün 80 yaşına girdi. 2006 yılında Fox'la Türkiye pazarına da giren medya devi Murdoch, işini daha büyütüp sonra çocuklarına bırakmaya hazırlanıyor.
Rupert Murdoch 80 yaşında. Medya devi tabirini lügatımıza sokan isimlerden Murdoch. Haliyle pek de hayırla anılan basın figürlerinden değil. 1987’de baskı teknolojisine getirdiği yenilikler, matbaa çalışanları sendikalarının tepkisini çekmiş, geniş kapsamlı bir greve yol açmıştı örneğin. Sahibi olduğu The Sun’ın tarihi, Murdoch adının boyalı basınla beraber anılmasına sebep, türlü provokatif haberle dolu. Ama bunlar Murdoch’ın basın tarihinin en önemli figürlerinden biri olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Avustralya asıllı ABD’li bu medya devinin 11 Mart’ta 80 yaşına girdiği haberi de bu yüzden birçok uluslararası gazetede farklı bakış açılarından türlü Murdoch portresinin yazılmasına vesile oldu.
Online dergi Slate’ten Jake Schaefar’ın, Murdoch’ın hayat hikayesini, ‘ruhunu şeytana satan adamın’ öyküsü tadında kaleme aldığı portre, bunların en çarpıcılarından biriydi. Tabii bu tür öykülerin genelinin aksine, bu alışverişe önayak olan şeytan değil, bizzat Murdoch’ın kendisi olarak resmediliyordu. The Guardian’dan Dan Sabbagh da Murdoch’ın, artık emekliliğe ayrılması gerektiğini söyleyen tenkitçilere inat şu aralar kariyerinin en parlak günlerini yaşadığını yazdı. Kadim medya patronu, üç evliliğinden olma altı çocuğuna miras bırakacağı işi daha da palazlandırmanın peşinde. Üstelik Sabbagh’ın da dahil olduğu birçok yazar, Murdoch’ın BSkyB (British Sky Broadcasting) hisselerinin yüzde 61’ini almak için yapacağı anlaşmayı, kariyerinin dönüm noktası yerine koyuyor. 80 yaşında dönüm noktası, tam da Murdoch portrelerinde görebileceğimiz bir tuhaflık.
Küresel patron
Murdoch’ın medya patronluğu aslında genetik. Avustralya Melbourne’da doğan Murdoch’ın babası da yerel boyutta bir medya patronu. Oğlunu Oxford’a gönderebilecek kadar hali vakti yerinde. Ne var ki 22 yaşındayken babasını kaybeden Murdoch, gerisin geri ülkesine dönmek, daha sonra fethedeceği Britanya’yı geçici bir süre için terk etmek durumunda kalıyor. Medya devliğinin ilk adımlarını da burada atıyor. News Limited’ın idaresine getirtildikten sonra pazarını genişletmeyi birincil işi yapıp yöresel gazeteleri satın almaya başlıyor. Avustralya’nın ilk günlük gazetesi The Australian da Murdoch’ın henüz yerel ‘takıldığı’ bu dönemdeki icraatlerinden. Hikayenin geri kalanı, Murdoch’ın nasıl küresel bir deve, dünyanın en güçlü 13. kişisine dönüştüğünün dökümü maddeler halinde yandaki zaman çizelgesinde.
Dan Sabbagh’a göre bu süreci, Avustralya’da yerel bir gazete sahibinden uluslararası medya tekelliğine doğru giden yolu, Murdoch’ın kârını başka alanlarda değerlendirebilme becerisi mümkün kıldı. “Murdoch, The Sun’ı, Fox’u ve Sky’ı da böylece kurdu. Diğer gazete sahipleri kendilerini işin büyüsüne kaptırırken, Murdoch işin içini boşaltıp yoluna devam etti. 1987’de baskı teknolojisini yeniledikten sonra News International, o dönemin parasıyla sadece Britanya’da 150 milyon sterlin kazandı. Dolayısıyla gazetecilik sektörü gıdım gıdım büyüyüp Wall Street’ten ayakbağı bir sektör muamelesi görürken News Corp televizyon işine o kadar başarılı eklemlendi ki şirket, BSkyB’nin alım işlemini tamamladıktan sonra her yıl vergi sonrası 4 milyar dolar nakit kazanacak.”
İnternet çağında
Ne var ki, bu yoğun trafikte Murdoch’ın, kariyerinin en parlak günlerini mi geçirdiğini yoksa işlerin o kadar yolunda gitmediğini mi çıkarmalı, orası bir muamma. 2005’te şirketi News Corporation aracılığıyla satın aldığı Myspace’in daha sonraları Facebook tarafından gölgede bırakılması, internet âlemine pek de ısınamadığının göstergesi olarak kabul ediliyor, ki bu da bazılarınca büyük bir eksi. David Slate’in Murdoch hikayesine başvuralım: “Doğum günü gelip çattığında, Murdoch’ın hayatı her zamanki gibi karmakarışıktı. Londra’da çalışan gazetecilerinin dahil olduğu bir skandal (News of the World telefon dinleme skandalı) İngiltere’deki gazetelerinin canını çıkarıyordu. Denetleyiciler, uydudan yayın yapan BSkyB’nin geri kalanını satın alması için yeşil ışık yakmıştı ama şimdi de etkileyici yöntemlerin ya da tehditlerin işe yaramayacağı zor hisse sahipleriyle uğraşmak durumundaydı. MySpace de internet girişimlerinin çoğu gibi hiçliğe doğru yol alıyordu. Ancak Beşinci Cadde’deki çatı katında Murdoch, huzura her zamankinden daha yakındı. Çocuklarının onun yerine geçmek için aralarında kavga ettiği, ya da onları zengin etmek için News Corp. hissedarlarının paralarını kullandığı dedikodularını hiç kafasına takmıyordu. Yaşadığı tek pişmanlık yeterince zalim ve hırslı olmadığını düşünmesiydi. ”
Sabbagh’ın portresinde bunların pek de önemi olmadığının öne sürüldüğünü söylemeye gerek var mı? Murdoch internette varlık gösteremeyebilir ama, reality show’lar sağ olsun aboneli televizyon kanallarındaki büyüme bu eksikliği telafi ediyor. Üstelik Fox film stüdyoları gibi yan işleri, pazarda gayet dengeli bir seyirde faaliyetlerini sürdürüyorlar.
Farklı tellerden iki portre, ancak Murdoch’ın kariyeri hâlâ, portre yazılarının bildik kalıplarına sığamayacak yoğunlukta bir trafiğe sahip.
Murdoch’ın 80 yıllık icraatı
1931: Rupert Murdoch, 11 Mart’ta Avustralya Melbourne’da doğdu.
1953 - 1964: 22 yaşında News Limited’in idaresini ele geçirdi. Avustralya’nın yerel gazetelerini satın almaya başladı, ülkenin ilk günlük gazetesi The Australian’ı çıkardı.
1973 - 1981: Uluslararası piyasaya geçti, New York Post’u ve Britanya’da çıkan Times’la Sunday Times’ı satın aldı.
1986 - 1989: Elektronik baskıya geçerek Britanya’nın matbaa işçileri sendikalarıyla karşı karşıya geldi. ABD’de Fox Network’ü, İngiltere’de Sky TV’yi satın aldı.
1993: Asya pazarına genişlemek için Hong Kong’un Star TV’sini satın aldı.
2007: Wall Street Journal’ın ana şirketi Dow Jones’u 5 milyar dolara satın aldı.
2010: Forbes’in ‘Dünyanın En Güçlü İnsanları’ sıralamasında 13’üncü, en zenginler sıralamasında ise 117’nci oldu.