Gündem

11 gazeteden 19 köşe yazarı İstanbul'un Olimpiyatları neden kaybettiğini yazdı

Atilla Gökçe: 1993’de 2000 Olimpiyat Oyunları için Monte Carlo’da 7 oyla başlayan olimpik maceramız, 2004, 2008, 2012’den sonra Buenos Aires’deki 2020 adaylığımızla bizi önce coşturdu, sonra da şoka uğratan bir oylamada yine 'mutsuz son'la bitti

09 Eylül 2013 11:26

İstanbul’un 2020 Olimpiyat Oyunları’nı kaybetmesi basında geniş yer buldu. Milliyet’ten Atilla Gökçe, Mehveş Evin; Taraf’tan Semih İdiz, Ertan Altan; Hürriyet’ten Cengiz Semercioğlu, Melis Alphan; Star’dan Mustafa Karaalioğlu, Taha Kıvanç, Aziz Üstel, Ardan Zentürk; Sabah’tan Engin Ardıç; Akşam’dan Mehmet Ocaktan; Zaman’dan Ahmet Turan Alkan, Okay Karaca; Cumhuriyet’ten Arif Kızılyalın, Mümtaz Soysal, Sözcü'den Necati Doğru, Bugün'den Ali Atıf Bir ve Radikal'den Uğur Gürses'in İstanbul’un 2020 Olimpiyatlarını neden kaybettiği üzerine yazdı.

8 gazeteden 14 köşe yazarları İstanbul’un 2020 Olimpiyatları’nı kaybetmesi hakkında yazdı. İşte o yazılardan bazı bölümler şöyle:

 

Atilla Gökçe – Milliyet

Hazin sonun 10 nedeni

Hayal kırıklığında beşinci halkayı da tamamladık. 1993’de 2000 Olimpiyat Oyunları için Monte Carlo’da 7 oyla başlayan olimpik maceramız, 2004, 2008, 2012’den sonra Buenos Aires’deki 2020 adaylığımızla bizi önce coşturdu, sonra da şoka uğratan bir oylamada yine “mutsuz son”la bitti.

96 delegenin katıldığı ilk turda Tokyo, beklenenin ötesinde bir başarıya ulaşarak 42 oyla birinciliği elde etti. İstanbul ve Madrid 26’şar oy alınca, elenecek ilk kenti belirlemek üzere ikinci oylama yapıldı. İstanbul 49 - 45’le günün ilk sürprizini yaptı ve zaman zaman favori olarak gösterilen Madrid’i elemiş oldu.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

 

Mehveş Evin – Milliyet

Olimpiyatları neden alamadık?

İstanbul güçlüydü... Ama İstanbul şanssızdı.    2020 Olimpiyatları’nı neden alamadığımızın cevabını ararken, en çok nerede yanlış yaptığımıza bakmak gerek 
Suçu ne “bizi çekemeyen yabancı mihraklar”a ne de “içimizdeki hainlere” yükleyelim.

Aynayı kendimize çevirelim ve soralım:

Olimpiyatlara gerçekten hazır mıydık?

İnşaat sektörünün acarlığı, yatırım için telaffuz edilen rakamlar ve kuvvetle arzulamaktan başka... İstanbul’un dünyanın en ayrıcalıklı, en ihtişamlı metropollerinden biri olması haricinde, böylesine büyük bir organizasyona ev sahipliği yapacak halimiz var mıydı?

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

 

Semih İdiz – Taraf

Olimpiyatlar’ı neden kaçırdık

Son yıllarda giriştiği İslami dayanışmaya dayalı Ortadoğu açılımları Türkiye’ye fazla yarar sağlamadı. Bölgesel dinamikler ise her zamanki gibi birlikten yana değil, bu kez Türkiye’yi de içine çeken tehlikeli ayrışmalardan yana işliyor.

Bu arada birçok konudaki inisiyatif, bir ara bölgenin arabulucusu olmayı hedefleyen Türkiye’den tekrar başkalarına geçti. Türkiye için Batı’dan bağımsız alternatifler yaratmaya soyunan AKP, eli kanlı bir bölgesel diktatöre karşı sürekli aşağıladığı Batı’dan medet umar hâle düştü.

Mısır darbesini destekleyen antidemokratik krallar, emirler ve şeyhleri eleştirirken, Suriye’de demokrasi adına aynı krallar, emirler ve şeyhler ile işbirliği yapmasına da aynı gözle bakabiliriz. Bu tür çelişkiler uluslararası ilişkilerin doğasında var tabii.

Fakat dış politikanızı “ahlak” üzerine oturttuğunuzu gece gündüz tekrarlarsanız ki, hiç bir ülke dış politikasının ahlaka dayanmadığını söylemez o zaman çelişkileriniz sırıtmaya başlar. AKP’nin dış politikada bir kâr-zarar hesabı çıkarması için zaman uygundur.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

 

Ertan Altan – Taraf

TOKİ’nin olimpiyatları ne olacak

İstanbul’un Olimpiyatlar’ı kaybetmesinin ardından vatan hainliği tartışmaları daha da alevlendi. Faturanın Gezi’deki çapulculara kesilmesi bekleniyordu, elbette kimse karar açıklanır açıklanmaz, üstelik de Spor Bakanı tarafından, linç kampanyasının işaretinin verileceğini beklemiyordu. 

Belli ki önümüzdeki günlerde bunu tartışacağız. Olimpiyatlar’ın İstanbul’da yapılmasına karşı çıkanlar, Buenos Aires’teki hayal kırıklığının da etkisiyle vatan hainliğiyle damgalanacak. Ama daha da önemlisi, inşaat hevesleri Gezi’den sonra ikinci kez kursağında kalan inşaat lobisi, bu olimpiyat işinin peşini bırakmayacak. 

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

 

Cengiz Semercioğlu – Hürriyet

Olimpiyat adaylığımız da AB üyeliğimize döndü...

Gerçekten yazık oldu...

İstanbul’a olimpiyat çok yakışacaktı, üstelik ilk kez bu kadar yaklaştık.

İstanbul’un ilk turda eleneceğini, olimpiyatları da Tokyo’nun alacağını yazmıştım.

İlk turda Madrid’le berabere kalıp, ikinci oylamada finale de yükseldik ama olmadı.

Olimpiyat oylaması sırasında bir düğündeydim, herkes düğünü bırakıp cep telefonlarından canlı yayınları izlemeye başladı.

Gördüm ki, “İnşallah kazanamayız, kazanırsak Erdoğan’ın oyu 5 puan daha yükselir” diyenler var.

Onların ülke sevgisinden şüphe ederim ben.

AK Parti’ye yarayacak diye Olimpiyat’ı alamamamıza sevinmek, küçük siyasi kafaların işidir ancak.

Buyrun kaybettik, sevinin şimdi.

Bu AK Parti, CHP meselesi değil ki Türkiye’nin meselesi.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

 

Melis Alphan - Hürriyet

‘Kına yakın!’ Edep yahu!

Olimpiyatların yapıldığı her ülkede istemeyenler, muhalefet edenler oldu, olacak.

Ama olimpiyatları alamadıktan sonra bu ülkelerin yöneticilerinin çıkıp da “İstemeyenler kına yaksın” dediği olmamıştır.

Bizde oldu.

Bir bakan oturdu, sosyal medyaya “Kına stokları tükenmiştir” yazdı.

Olimpiyatları Tokyo’ya kaptıran Madrid yönetimi benzer bir çıkış yapmış mıdır? 

Sanmam.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

 

Mustafa Karaalioğlu – Star

Gözün aydın Gezici, Türkiye kaybetti!

Parmaklarımızın ucuna değecek kadar yaklaşan olimpiyatları kaçırmak üzücü. Yeryüzünde olimpiyat ruhunu temsil eden şehirler listesine tartışmasız girecek şehirlerden birisi olan İstanbul’a olimpiyat düzenlemek yakışacaktı. İstanbul’un tarihinde eksik olan tek şey olimpiyattı, tamamlanacaktı.

Ne yazık ki olamadı. Yazık derken bunu kelimenin gerçek anlamıyla söylüyorum. Çünkü, İstanbul 2020’yi önce aldı, sonra kaybetti. 3 ay önce; yani henüz Gezi olayları yaşanmamışken İstanbul, hem dünyanın hem de olimpiyat komitesinin sevgilisiydi. İki kıtayı birleştiren şehir hem varlığıyla, hem de hazırlıklarıyla 2020’ye doğru hızla koşuyordu. Önceki gün fark yediği Tokyo’nun çok önünde ipi göğüslemeye doğru gidiyordu. Ki, malum olaylar başladı...  Neler yaşandığını tekrarlamaya hacet yok. Türkiye’nin hak etmediği ne kadar görüntü varsa sergilendi; Vandalizm sokaklara taştı ve kitlesel şiddet meşru bir yönteme dönüştü.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

 

Taha Kıvanç – Star

Yakışmasına yakışırdı da…

Olimpiyat hevesimiz, hiç değilse şimdilik, kursağımızda kaldı. Özel önem verdiğim bir projeydi Olimpiyatlar; daha mart ayında uluslararası spor etkinliklerini yakından izleyen gazeteci dostum James Dorsey’in, “Türkiye alabilir” diye özetlenebilecek görüşlerini buraya aktarmıştım...

“Umutlu muydun?” derseniz, o yazıyı yazdığım günlerde umutluydum. Arada yaşananların verilen kararda rol oynadığına inanıyorum...

Yer tespitinde en önemli kriterlerden biri ‘sporcu ve izleyici güvenliği’ çünkü...

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

 

Aziz Üstel – Star

Ezikliğin son noktası: Ooh İstanbul kaybetti!

Olimpiyat İstanbul’da Olmalı!”

Bunu dediğiniz zaman yarı aydınlar bir ağızdan haykırdı:

“Yalakalar...Yandaşlar...Erdoğan İstifa!!”

Bu siyaset yapmak ya da bir fikir öne sürmek falan değil.

Hayatında o güne değin gerek kader deyin, gerekse de yapılan kişisel hatalar sonucu ya da ahmaklıklar neticesi

başarıyı yakalayamamış, gönlünde yatan aslana ulaşamamış olanların öfkelerini kusmaları, o kadar!

Niye İstanbul kaybetsin istediler?

Tayyip Beyin daha da güçleneceği korkusundan tabi!

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

 

Engin Ardıç – Sabah

Sevinenler var

Buenos Aires'ten umutla kötü haber bekleyenler vardı... Bunlardan bazıları "kazanamazsak kutlama yapacağım" diyecek kadar sapıtmışlardı.

Çünkü İstanbul kazansaydı, "Tayyip kazandı" denilecekti. Buna dayanamazlardı. (İşte sonbahar geldi, Ergenekon örgütünün taşeron ve sözde solcu yan kuruluşları, ODTÜ'den başlayarak çatışma ve ayaklanma kışkırtmaya da yeniden girişiyorlar... Başka üniversitelerde de "başörtüsü eylemleri" bekleyiniz.)

Bu sözünü ettiğim, muhalefetin "domuz" kesimi.

Bir de "fabrika ayarlarına" yani Kemalizm'e dönmüş, sözde liberal eski solcular var. Olimpiyatlar'ı onlar da asla istemiyorlardı.

Gerekçe de şu elbette: Para gidecek!

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

 

Ardan Zentürk – Star

Kaybedince, zil takıp, oynamak

İstanbul’un, 2020 Olimpiyat Oyunları seçiminde Tokyo ile finale kalması bir başarıdır. Dünyanın kendine has güzellikleri ve tarihi birikimi ile dikkat çeken, tanınan, üzerinde konuşulan bu metropolü, finale kalarak, Olimpiyat Oyunları açısından “süper lig”de olduğunu, seçim kriterlerine uygun adımlar atması halinde 2024 Oyunları için de iddialı bir kent olacağını gösterdi. Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapmak kolay iş değil, gördünüz, Japonya gibi bu konularda kendini hayli ispatlamış bir ülkenin heyeti bile kararı gözyaşlarıyla karşıladı. “Küresel rekabet” zorludur, moral bozmadan, sistemli çalışma ile “önümüzdeki maçlara” bakmamızda yarar var.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

 

Mehmet Ocaktan – Akşam

Adil davranmadılar

Olimpiyat Komitesi’nin adil davranmadığını söyleyen Başbakan Erdoğan, “İslam dünyasıyla bağları kesip atıyorlar” dedi. Kendilerine Gezi’yle ilgili soru yöneltilmediğini vurgulayan Erdoğan: “Ama Japonlara nükleer sızıntı soruldu. 6 yıl içinde sorunu çözeceklerini söylediler. Peki, ya halledemezlerse ne olacak?”

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

 

Ahmet Turan Alkan - Zaman

‘Sistem’, Türkiye’yi içine sindiremedi!

Olimpiyatların 2020’de İstanbul’da düzenlenmesi hakkında daha önce bir şey yazmak hakkına sahip olmadığımın farkındaydım. Bir sene önce, 12 Ağustos 2012 tarihinde kaleme aldığım, “Olimpiyat Yalanları” başlıklı yazıdan sonra böyle bir şeye tevessül etmem en azından samimi ve tutarlı olmayacaktı. Kezâ bu yılın mayısı’ndaki “Naoki İnose haksız mı?” yazısı da aynı cümledendi.

Bu iki yazı, olimpiyat ruhu denilen şeyin, Birleşmiş Milletler anlaşması gibi herkesin birbirine telkin edip övdüğü ama işine gelmediğinde rahatlıkla kulakardı edebildiği prensipler olduğu anafikrini savunuyordu.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

 

Arif Kızılyalın - Cumhuriyet

Sporu Unutunca

“Hiçbir olimpiyata bu kadar yaklaşmamıştık” diyordu İstanbul 2020 Düzenleme Komitesi Başkanı Hasan Arat seçimler sırasında; hele uzatmada finale de kalınca “Tamam bu iş bitti” dedik. Ne var ki son turdan Japonlar çıkacaktı. Aslında Cumhuriyet’in 5 gün önceki manşetinde seçim sonuçlarını duyurmuştuk, ama “Olur mu olur” diyorduk; onca eksiği görmezden gelip.

Öncelikle bu bir spor oyunuydu, gel gelelim İstanbul’un ekibinde sporcudan çok sporcu olmayanlar vardı. İsim vermeyeceğim, ama bu ülkenin bizi bu tip organizasyonlarda temsil edecek yıldızları, tanınan önemli kişileri bulunuyor.Mehmet OkurElvanNeslihanDerya... Ama biz, TOKİ Başkanı, ‘torpilli’ağabeyler ve benzerlerini tercih ettik. 

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

 

Mümtaz Soysal - Cumhuriyet

Gereksiz Yaralanma

Aklın alabileceği bir durum değil: 8 Eylül akşamı Buenos Aires’te yaşanan olimpiyat hezimetini yorumlayan insanlarımızın sözleri insanı şaşırtıyor. Oysa, büyük çoğunluğu doğrudürüst eğitim görmüş, beyin sağlığı da yerinde kişilerdir hepsi. Fakat, hiçbiri “Biz zaten çeşitli spor alanlarındaki başarı derecelerimizin düşüklüğü yüzünden olimpiyatlara katılacak düzeye gelmemiştik; katılma isteğiyle ortaya çıkmamız yanlıştı” diyemedi.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

 

Necati Doğru - Sözcü

Allah yüzümüze baktı

Olimpiyatlar Tokyo’ya gitti. Allah bizi seviyormuş. Yüzümüze baktı.

Yeni narkoz olacaktı.

Uyku altına alma.

Beyinlere zincir vurma.

Kirli propaganda.

Halk uzunca bir süre; “Bütün dünya, Tayyip’i sevmek ibadettir, gerçeğine geldi. Olimpiyatları İstanbul’a verdiler” diye anlatacaklardı.

Citius diyeceklerdi.

(Daha Hızlı)

Fortius diyeceklerdi.

(Daha Güçlü)

Altius diyeceklerdi.

(Daha yüksek)

“Latince’de sloganı; ‘Daha Hızlı-Daha Güçlü-Daha Yüksek’ olanı Türkiye için Tayyip Erdoğan gerçekleştirdi. 1896’dan beri sadece Hıristiyan ülkelerin ev sahipliğine sunulmuş ‘Olimpiyatlar’ı ilk defa bir Müslüman ülkesi olan Türkiye’ye verdiler” diyeceklerdi.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

 

Ali Atıf Bir - Bugün

Olimpiyatları neden kaybettik?

2020'deki olimpiyatların İstanbul'da yapılması için iktidarın gösterdiği çabayı takdirle, hatta saygıyla karşılıyorum.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Arjantin'in başkentindeki toplantıya Rusya'dan 16 saatlik uçuş yaparak katılması, o yorgun haliyle (yorgunluğu yüzünden okunuyordu) olimpiyatları İstanbul'a almak için tüm kalbiyle son konuşmayı yapması gerçekten iyi bir performanstı.

Türkiye Madrid'in önünde Tokyo'nun arkasında yarışmayı ikinci olarak tamamladı.

Bu dakikadan sonra klişe terimiyle sosyal medya yıkıldı! AK Parti'yle, Başbakan'la ve ona oy veren geniş halk kesimiyle alay eden edene, onlara geçiren geçirene...

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

 

Uğur Gürses - Radikal

Olimpiyata itiraz bütçe hakkına girer!

Ekonomist merceğinden bakarsanız, 2020 olimpiyatı tasarruf fazlası olan ülkeye verildi. Tasarruf açığı olan iki ülke de çıtayı aşamadı.
Türkiye’nin spor politikasını yöneten bakanın ilk sözü “kına stokları bitmiş” demek oldu. Toplumu kucaklamayan, karşıtlık ve ötekileştirme, karşı düşünceye tahammülsüzlük ve hoşgörüsüzlük sergilemek yerine, kaybettiğinizi anladığınız anda söylenecek ilk söz, “neyi eksik yaptık, buna çalışacağız” olmalıydı.

Siyasetçisinden üniversite hocasına “olimpiyatı istemiyorsan hainsin” söyleminden örneklere tanık olduk. Oysa vergisini ödeyen her mükellefin, vergilerinin nereye harcanmamasını isteme hakkı da var; bu olimpiyat da olsa. Türkiye’nin olimpiyat düzenlemesine itiraz etmek, nasıl olur da ‘hainlik’ gibi bir yaftalamaya sokulur?

Yazının tamamını okumak için tıklayınız


Okay Karaca - Zaman

Tokyo hak etti; istemezükçülere ne oluyor!

Tokyo 2020 iletişim takımı, Uluslararası Olimpiyat Komitesi Değerlendirme Komisyonu üyelerini konuk ettiği ilk günden oylama gününe kadar elektronik posta adresimin gelen kutusunu bir an olsun boş bırakmadı.

Madrid’in neler yaptığını bilmiyorum ama Japonya her gün mutlaka yeni bir tema ile ulaşıyordu. Bir gün 3D 4K yayının nasıl yapılacağına, ertesi gün internet’in metrolarda nasıl kesintisiz çalışacağına dair bilgiler, detaylar veriliyor, bir başka zaman önemli bir sporcularının bir turnuvaki başarı haberi geliyordu.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız