İstanbul'un sıkışan trafiğinde taksi şoförü İbrahim söyleniyor. "Erdoğan bizi felakete sürüklüyor" diyor. İbrahim, pazar günü oyunu "Kürtlere" vereceğini söylüyor. Anadolu'nun kuzeydoğusundan gelen ve Kürt olmadığını belirten 58 yaşındaki İbrahim soyadını vermek istemiyor. Kendini "gururlu bir Türk" olarak nitelendiren İbrahim'e göre, ancak HDP'nin yüzde 10'luk barajı aşması ve TBMM'ye girmesi durumunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı dizginlemek mümkün olabilecek.
İstanbul'da konuştuğunuz insanların büyük bir bölümü, başkent Ankara'da da olduğu gibi, ülkenin Erdoğan yanlıları ve karşıtları olarak bölündüğünü açıkça gösteriyor. Gözlemcilerin hemfikir olduğu tek konu ise Kürt partisi HDP'nin siyasette dengeleyici bir faktör olacağı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu sıklıkla "tek ulus, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet" formülüne vurgu yaparken, HDP lideri Demirtaş ise seçim konuşmalarında "Türkiye'deki tüm halkların bir arada yaşamasını amaçladıklarının" altını çiziyor. Demirtaş, bu ifadesiyle Türkler ve Kürtlerin yanı sıra Aleviler, Sünniler, Araplar ve diğer etnik-dini azınlıkların varlığına da dikkat çekmek istiyor.
HDP, 2014'ün ağustos ayındaki cumhurbaşkanlığı seçiminde Demirtaş'ın aldığı yüzde 9,7'lik oya dayanarak barajı geçeceği inancında. Bu nedenle HDP, AKP'nin önemli bir rakibi haline gelmiş durumda.
"Tansiyonu yükseltiyor"
HDP, AKP'nin mitinglerinde sıklıkla eleştiri oklarının hedefi olurken, Cumhurbaşkanı Erdoğan da Kürt sorunu olmadığını söyleyerek çözüm sürecini zora sokuyor. Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nden siyaset bilimci Hüseyin Bağcı, Erdoğan'ın izlediği bu strateji ile iç politikada tansiyonu yükselttiği kanısında. Bağcı'ya göre, "demokratik reformlar ve Türkiye'nin modernleştirilmesi çabalarının yapıldığı eski zamanla" "şimdi yaşanan demokratik uzlaşma arayışlarının artık yapılmadığı dönem" arasındaki kırılma noktası, AKP'nin 2011 yılında yaklaşık yüzde 50 oyla aldığı zaferdi.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaklaşık yüzde 52 oy almasının ardından Erdoğan'ın daha da sert bir tutum izlediğini ifade eden Bağcı, Avrupa Birliği'nin Erdoğan üzerinde etkisi olup olmadığının uzun zamandır artık gündeme bile gelmediğini kaydediyor. Bağcı, "Üyelik müzakereleri çıkmaza girdi. Avrupa Birliği şu anda Türkiye için hiçbir şey yapamaz" diyor. Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi Başkanı Sinan Ülgen de HDP'nin yüzde 10 barajını geçeceğini düşünüyor. Demirtaş'a büyük sempati olduğunu belirten Ülgen, Erdoğan'ın dini siyasi araç haline getirmek gibi birçok hata yaptığını söylüyor.
Seçim anketlerine göre AKP önde. Ancak 2002 yılında yüzde 34, 2007 yılında yüzde 44, 2011 yılında da yüzde 49,95 oy olan AKP, bu kez ilk kez oy kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Bu da Erdoğan'ın AKP'nin anayasayı değiştirmeye yetecek çoğunluğa ulaşması hayalini gölgeliyor.
Koalisyon olasılıklarından ise şu anda hiçbir parti söz etmek istemiyor. Ancak bu seçimlerde belki de ilk kez birçok Türk'ün umudu Kürt partisinde.