5 soruda Türkiye, ABD ve Rusya arasında artan diplomasi trafiği: Görüşmeler ne anlama geliyor?
Ankara, Washington ve Moskova arasında son dönemde diplomatik ilişkiler ve görüşmeler hız kazandı. S-400, F-35 ve Suriye konularının ele alındığı görüşmeleri ve görüşmelerden çıkan sonuçları 5 soruda inceledik.
02 Mayıs 2019 13:14
Türk-Amerikan ilişkilerinin en önemli ve acil konu başlığı olarak görülen S-400 hava savunma sistemlerinin Türkiye'ye konuşlanmasına sadece 2 ay gibi kısa bir süre kala Ankara-Washington-Moskova hattında diplomatik trafiğinde gözle görülür bir artış var.
3 ülke arasında ele alınan konuları ve sonuçları 5 soruda inceledik.
Liderler hangi sıklıkla görüştü, gündem neydi?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Nisan'da ABD Başkanı Donald Trump, 30 Nisan'da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefonda görüştü.
Türkiye Cumhurbaşkanlığı'ndan Trump ile görüşmeye ilişkin yapılan açıklamada, S-400 konusunun ele alındığı ve Türkiye'nin bu konuda "çalışma grubu" kurulması önerisinin yinelendiği kaydedildi.
Beyaz Saray'dan Erdoğan görüşmesine ilişkin resmi bir açıklama yapılmaması dikkat çekti. Basına açıklama yapan bir Amerikalı yetkili, Türkiye'nin Rus yapımı S-400 hava savunma sistemlerini tedarik etmesinden duydukları ağır endişenin Türk hükümetine en üst düzeyde aktarıldığını söylemekle yetindi.
Erdoğan-Putin görüşmesinin ise daha çok Suriye gündemine odaklandığı açıklandı. Her iki taraftan yapılan bilgilendirmelerde, Suriye'de siyasi sürecin hızlandırılması için Anayasa Komitesi'nin oluşturulması hedefinin yanı sıra İdlib'de son dönemde artan askeri hareketliliğinin ele alındığı kaydedildi.
Erdoğan-Trump telefon görüşmesinden bir gün sonra her iki liderin en üst düzey danışmanları, İbrahim Kalın ve John Bolton'un da kendi aralarında bir görüşme gerçekleştirmeleri dikkat çekti.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton ile görüşmesinde ikili ilişkiler, S-400 hava savunma sistemi ve F-35 programı ile Libya'daki gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunulduğu kaydedildi.
İki yetkilinin, ABD Başkanı Trump'ın Türkiye ziyaretinin hangi tarihlerde yapılabileceğini de değerlendirdikleri belirtildi. Türk basınında çıkan haberlerde, iki ülke yetkililerinin Trump'ın olası bir ziyareti için Temmuz ayı dahil alternatifleri konuştukları bilgisi yer aldı. Henüz ABD'den bu ziyarete ilişkin bir doğrulama gelmedi.
Sistem nasıl çalışıyor?
Uzun menzilli izleme radarı, havadaki nesneleri takip ediyor ve gelen bilgiyi komuta aracına gönderiyor. Potansiyel hedefler, komuta arasında değerlendiriliyor
Hedef tanımlandıktan sonra komuta aracı füzenin fırlatılmasına karar veriyor
Fırlatmayla ilgili veriler, hedefe göre en iyi konumda bulunan fırlatma aracına gönderiliyor ve buradan karadan havaya füzeler gönderiliyor
Angajman radarı, füenin hedefine ulaşmasına yardımcı oluyor
Suriye'yle ilgili neler konuşuldu?
S-400 odaklı bu gelişmeler yaşanırken, ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey liderliğindeki bir başka heyet de Suriye ile ilgili gelişmeleri değerlendirmek için Ankara'daydı.
Jeffrey'nin İbrahim Kalın'la görüşmesinin ardından yapılan bilgilendirmede, Türkiye-Suriye sınırının doğu kısmında bir güvenli bölge kurulması başta olmak üzere Menbiç yol haritasının uygulanması ve İdlib'de yaşanan gelişmelerin görüşüldüğü aktarıldı.
ABD'nin önde gelen gazetelerinden Washington Post'ta 25 Nisan tarihinde çıkan bir haberde, tarafların güvenli bölgeyle ilgili ayrıntılar konusunda birbirlerine daha yakınlaştıkları, Türk ve Amerikan birliklerinin bu bölgede birlikte devriye görevi icra etmelerine ilişkin bir plan üzerinde çalışıldığı kaydedilmişti.
Diplomatik hareketlilik yumuşama sinyali mi?
Artan diplomatik trafiğin S-400 başta olmak üzere Türkiye-ABD arasındaki sorunların çözümüne nasıl etki edeceği henüz net bir şekilde görülmese de taraflardan son dönemde gelen mesajların bir yumuşama sürecine işaret ettiği değerlendirmeleri yapılıyor.
ABD'den S-400 konusunda 3 Nisan'dan bu yana "yaptırım tehdidi" içeren bir açıklamanın yapılmamış olması, Türkiye'den verilen mesajlarda da ABD ve NATO'nun kaygılarının göz önünde bulundurulacağının kayda geçirilmesi, çalışma grubu kurulması gibi önerilerin yapılıyor olması ve hatta ara formüller bulunabileceği açıklamaları bu değerlendirmeleri güçlendiren unsurlar olarak belirtiliyor.
Bu yumuşama mesajlarına karşın Türkiye ile ABD arasındaki S-400 sorununun nasıl aşılabileceğine ilişkin Ankara ya da Washington'dan henüz somut bir adım atılmadı.
Türkiye, 2,5 milyar dolarlık S-400 anlaşmasının iptal edilmesi ya da savunma sistemi alınsa bile Türk topraklarına konuşlandırılmaması gibi bir seçeneği şu ana kadar gündemine almamış bir görüntü içinde.
Resmi makamlar, S-400'lerin 3. bir ülkeye konuşlandırılabileceğine ilişkin basında çıkan haberleri yalanlarken, Rusya ile de bu bağlamda bir diyalog olmadığını mesajını da verdiler.
ABD ne mesaj verdi?
ABD, Nisan ayında Washington'da temaslarda bulunan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar aracılığıyla S-400 konusundaki kararlılığının değişmediğini gösterirken, Türkiye'nin beklentileri arasında yer alan Trump'ın yaptırımları engelleme yetkisini kullanmasının da pek olanaklı olmadığı mesajını verdi.
Türkiye'nin Rusya ile savunma sanayi alanındaki bu işbirliğinin sadece F-35 savaş uçağı projesine değil mevcut envanterde yer alan bazı başka askeri ekipmanların kullanımına olumsuz etkisi olabileceği ABD'den iletilen mesajlar arasında yer aldı.
Bununla birlikte ABD, daha önce yaptığı ancak Türkiye'nin yanıt vermemesi nedeniyle geçerliliğini yitiren Patriot hava savunma sistemleri satış önerisini revize etti. Türkiye'nin beklentilerini tam olarak karşılamayan bu teklif için ABD, Haziran ayı içinde resmi yanıt bekliyor.
Rusya sürecin neresinde?
Ankara-Washington diyaloğunu çok yakından takip eden Rusya'dan son dönemde yapılan açıklamalar, S-400 anlaşmasının planlandığı gibi yürütüldüğünü, sistemin parçalarının Haziran ya da Temmuz ayından itibaren Türkiye'ye gönderileceğini belirtiyor.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın İstanbul ya da Ankara'ya yerleştirilebileceğini belirttiği S-400'lerin 2019 sonuna doğru operasyonel olacağı öngörülüyor. Ankara-Moskova temaslarında bu anlaşmanın iptali ya da değiştirilmesine ilişkin bir temas olmadığı belirtiliyor.
İki başkent arasındaki görüşmelerde öne çıkan unsur ise İdlib'deki çatışmasızlık bölgesinde son dönemde artan askeri hareketlilik.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in bölgedeki koşulların geniş kapsamlı bir askeri operasyona uygun olmadığı açıklamasına karşın, Suriye rejiminin saldırılarının giderek arttığı gözleniyor.
Türkiye'nin Rusya ile geçen sene Eylül'de vardığı ateşkes anlaşmasını kalıcı hale getirmek istemesine Moskova'nın soğuk baktığı, sayıları 10 binin üzerindeki cihatçılara uzun süre hoşgörüyle yaklaşmayacağı da vurgulanıyor.
Bütün bu unsurlar, Ankara-Washington-Moskova hattında birbiriyle bağlantılı, karmaşık süreçlerin varlığına işaret ediyor.
Merkezinde Türkiye'nin Rusya'dan S-400 sistemlerini satın alması yatan bu süreçte, bir alanda yaşanan gelişmelerin başta Suriye olmak üzere bu üç ülke arasındaki diğer ilişkileri de etkileyebileceği öngörülüyor.
Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir