Gündem

357 kişinin yargılandığı 'askeri casusluk' davasına neler yaşandı?

Dava sürecinde 49’u muvazzaf asker, toplam 93 kişi tutuklanmıştı...

15 Aralık 2015 10:40

2010 yılında İzmir merkezli başlatılan kamuoyunda 'askeri casusluk' olarak bilinen “Devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etmek ve kişisel verilerin kayıt altına alınmasına yönelik casusluk davası”nda 85'i tutuklu toplam 357 kişi yargılandı. Dönemin Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Koramiral Veysel Kösele’nin de bulunduğu 49’u muvazzaf asker, toplam 93 kişi tutuklandığı dava süreci, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet opersayonları sonrası AKP ile Gülen cemaati arasında çatışma başlayınca, bu dosya üzerinden askerlere kumpas kurdukları iddiasıyla cemaate yönelik İzmir merkezli çok sayıda operasyonlar art arda geldi. Dönemin emniyet müdürleri, polisler, bürokratlar tutuklandı.

Cumhuriyet'ten Emre Döker'in hazırladığı yazı dizisinin ilk bölümü şöyle:

Tarihler 2010 yılının Ağustos ayını gösterdiğinde, İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne Amerika Birleşik Devletleri’nin Maryland eyaletindeki 108.3.215.165 IP numaralı [email protected] adresinden bir ihbar geldi. İhbarda, bazı kişilerin üniversiteli genç kızları şantaj yoluyla askerlerle cinsel ilişkiye zorladıkları, bu yöntemle gizli belge ve bilgileri edindikleri yazıyordu.

Teknik izlemenin ardından ilk operasyon 2012’de yapıldı. Dönemin “özel yetkili” savcısı Zafer Kılınç tarafından yürütülen soruşturma kapsamında aralarında, dönemin Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Koramiral Veysel Kösele’nin de bulunduğu 49’u muvazzaf asker, toplam 93 kişi tutuklandı. Kılınç’ın 22 Ocak 2013’te kabul edilen iddianamesi 1937 sayfa ve 315 ek klasörden oluştu.

Çoğunluğu muvazzaf asker olmak üzere 357 kişinin yargılandığı mahkeme sürecinde de, sürekli hak ihlalleri, başta “Pandora” diye adlandırılan olmak üzere operasyonda ele geçirildiği savlanan dijital verilerin sahteliği konuşuldu. Ancak mahkemeler tutuksuz yargılanma taleplerini sürekli görmezden gelirken, dijital verilerin sahteliğine ilişkin raporları da dikkate almadılar.

MAĞDURLARIN ÖYKÜLERİ 

Milli Gemi Projesi’nde (MİLGEM) “aktif - pasif sonar sistemleri”ni geliştirerek Türkiye Cumhuriyeti’nin milyonlarca dolarının kasasında kalmasını sağlayan Deniz Mühendis Yarbay Özhan Düzenli, İzmir’deki sözde casusluk davası kapsamında 3 Temmuz 2012 tarihinde gözaltına alındı. Düzenli, ifadesinin alınmasından bir gün sonra 4 Temmuz tarihinde ise serbest bırakıldı. Casusluk davasından tutuksuz yargılanan Düzenli’yle ilgili savcılık iddianamesinde, örgütün bilgi bankası olarak tanımlanan “Pandora” isimli veri tabanında adının geçmesi gerekçe gösterildi. “Suç örgütüne üye olmak ve devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etmekle” suçlandı.

Düzenli’nin adresinde yapılan aramada ele geçirilen digital veriler ile ilgili olarak hazırlanan bilirkişi raporunda ise suç ve suç unsuruna rastlanılmadı. Savunmasında atılı suçlamaları kabul etmeyen Düzenli, casusluk davasında sanık olmasının ardından TSK’den ayrıldı. Havelsan’da işe giren Düzenli için MSB’den şahsi güvenlik belgesi istendi. Ancak MSB’nin bu talebe 6 ay boyunca yanıt vermemesi üzerine Düzenli buradaki görevinden de istifa etti. Yaşanan olaylar nedeniyle ülkesine küserek, Singapur Deniz Kuvvetleri’nden gelen danışmanlık teklifini kabul etti.

Türkiye’nin dışa bağımlı olduğu bu alanda Düzenli’nin çalışmaları ile milyonlarca dolarlık kaynağın yurtdışına çıkmasının engellendiği vurgulanıyor.

Deniz savaşlarında içerisinde çok önemli bir yere sahip olan sonar sistemleri, özellikle firkateyn, mayın avlama gemileri ve denizaltılar için vazgeçilmez sistemler olarak tanımlanıyor

Ortaklık bozulunca...

AKP’yle cemaat arasındaki çatlaktan su sızmaya başlamıştı. Fethullah Gülen Cemaati ve AKP iktidarı, yıllardır “birlikte yürüdükleri” yollarını ayırmaya başlayınca, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin önemli görevler üstlenmiş subayları da suçlamalardan birer birer kurtulmaya başladı. Ardından da, bu dosya üzerinden askerlere kumpas kurdukları savıyla Fethullah Gülen Cemaati’ne yönelik İzmir merkezli çok sayıda ilde gerçekleştirilen operasyonlar geldi. Dönemin emniyet müdürleri, polisler, bürokratlar, bir zamanlar onların yattıkları koğuşlarda şimdi hak arıyor.

Milli Gemi, Milli Sonar Sistemi projelerini yürüten mühendisler, şizofreni konusunda dünya çapında buluşlara imza atan doktorlar, general ve amiral olmalarına kesin gözüyle bakılan subaylar, genç kızlar, “casus” ve “fuhuş” yaftasıyla yaşamları karartılanlar ise çarpıcı öyküleriyle karşımızda duruyor...