-"MİLLİ GELİR 10 BİN DOLARIN ÜSTÜNDE" KIRKLARELİ (A.A) - 13.03.2011 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ''2002 yılında 3 bin 500 dolarlar mertebesindeki milli gelirimiz, bu gün itibarıyla çok şükür 10 bin doların üzerine çıkmış durumda'' dedi. Babacan, Kırklareli'de partisinin, bir düğün salonunda düzenlediği ''Türkiye Buluşmaları'' konferansında yaptığı konuşmasında, 2002 yılından bu güne kadar 8 yılı aşkın bir süredir Türkiye'de AK Parti'nin iktidarda olduğunu söyledi. Bu dönemin Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en başarılı dönemlerinden birisi olarak kaydedileceğini ifade eden Babacan, şöyle devam etti: ''2002 yılının Türkiyesi ile bugünün Türkiyesi'ne şöyle bakacak olursak neredeyse 2 ayrı ülkeden bahsediyoruz. 2002 yılında 3 bin 500 dolarlar mertebesindeki milli gelirimiz bu gün itibarıyla çok şükür 10 bin doların üzerine çıkmış durumda. Üstelik bu son küresel finansal kriz Türkiye açısından baktığımızda dünyadaki en az etkilenen ülkelerden birisi olduğumuzu görüyoruz. Burada bizim zamanında bu krizden çok daha önce 2004 ve 2006 yıllarında yapmış olduğumuz reformların katkısı var. Ancak kriz başladıktan sona bu kriz dönemini yönetmeyle ilgili yaptıklarımızda yine çok önemli yeri var.'' -2000-2001 KRİZİN DARBESİNİN MALİYETİ EKİM 2010 YILINDA BİTTİ- Türkiye bankacılık konusunda finans konusunda 2000-2001 yıllarında çok ciddi bir kriz yaşadığına vurgu yapan Babacan, ''Bu kriz bizim kendi kendimize ürettiğimiz bir krizdi'' diye konuştu. O günün dünyasının bir hatırlanmasını isteyen Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''2000-2001 krizi, bizim kendi kendimize ürettiğimiz bir kriz. O günlerin dünyasında öyle ciddi bir problem yok. Tamamen Türkiye'deki yanlış yönetim, Türkiye'deki o güvensizlik ortamı, yolsuzlukların, yoksulluğun ve yasakların bolca yaşandığı günler o günler. O günlere bakıyoruz. Bir koalisyon hükümeti var işbaşında. Burada sayın Bahçeli, Ecevit ve Yılmaz koalisyon ortağı. Üç partili koalisyon. Öyle bir krizdi ki bu bir gecede milli gelirimizin üçte birini kaybettik. 22 tane batan bankanın maliyeti. Zarar eden kamu bankaların maliyeti çok büyük oldu. Bütün bu batan bankalar ve kamu bankalarının zararlarıyla ilgili o kriz döneminde hazinenin borcu arttı. Bu borç, bu bankaların açıklarının kapatılmasıyla ilgili çıkarılan özel tertip iç borçlanma senetleriydi, onunla borç arttı. 10 yıl vadeye kadar vadesi vardı bu senetlerin. Biz 2010 yılın ekim ayı geldiğinde bunların tamamının ödemesini bitirdik. 2000-2001 darbenin maliyetinin daha şurada 2010 yılının ekim ayında bitti.'' -''DEVRALDIĞIMIZ BORÇ''- Hazineye ödenen borçların toplanması için talimat verdiğini de anımsatan Babacan, şöyle devam etti: ''Hazineden arkadaşlarımıza dedim ki toplayın bakalım ne ödemişiz. Çünkü o kağıtların ana parası var, faizleri var, ödemelerde bitti. Artık neye mal oldu şu 2000-2001 krizi. MHP, DSP, ANAP hükümetinin maliyeti bize ne oldu çıkarın dedim. Gün gün ay ay çıkarttılar rakamları. Yaptığımız ödemelere şöyle bir sadece bir enflasyonla bu güne getirdik baktık ki 250 milyar TL, eski parayla 250 katrilyon. Biz o gün o paraları ödedik. Ama bir yandan da devletin borcu var ve faiz ödüyor. Bu ödediğimiz parayı hazinenin borçlanma faiziyle bu güne getirin, şu hesabı yapalım, eğer biz o gün bankacılık krizi yaşamasaydık, bu gün ne kadar daha az borcumuz olacaktı devlet olarak. Bu gün çıkıp da konuşanlar, şöyle böyle diyenler öncelikle dönüp, 2000-2001 yılında kendileri hükümetteyken memlekete verdikleri bu zararı, bu ziyanı önce bunu bir anlatmaları lazım.'' 2008-2009 krizinde ise dünyanın çok ciddi bir tabloyla karşı karşıya kaldığını belirten anlatan Babacan, ''II. Dünya savaşından sonraki en büyük en ekonomik daralma 2009 yılında yaşandı dünyada. Dünyanın topyekün ekonomisi küçüldü. Bu krizin devletlere toplam maliyeti II. Dünya savaşının maliyetinden daha fazla. Bugün ABD'ye bakacak olursak; bugün ABD borcunu milli geliri seviyelerine yükseltmiş durumda. Yüzde 100'e doğru giden bir borç var burada. Avrupa Birliği'nde durum aynı. Ancak bir dünya savası çıktığında bir ülkenin borcu bu kadar yükselir. Normal dönemlerde bu kadar yüksek borç olmaz. Bu rakamlara Türkiye'de bakacak olursak, bizim devraldığımızda borcumuz milli gelirimizin yüzde 74'ü idi. 2010 sonunda bu yüzde 41'e düşmüş durumda. Şu anda gelişmiş ülkelerin borcu Türkiye'ye göre, 2- 2,5 misli daha fazla. Gelişmiş dediğimiz ülkeler eskisi kadar hızlı büyüyemeyecekler. Büyüme oranları çok ciddi şekilde aşağıya inmiş durumda. Türkiye'nin büyüme hızı, geçen sene yaklaşık yüzde 8 gibi bir rakamla kapattık, 31 martta kesin rakamlara açıklanacak. Bu dünyanın en hızlı büyüme oranlarından birisiydi. Bu yıl nereden baksak yüzde 4-5,5 arasında tahminler var 2011 için. Buda yine Avrupa'nın hızlı büyüme oranını verecek bize.''