-"MADENCİLİKTE YAŞANAN İŞ KAZALARI RAPORU" ANKARA (A.A) - 02.08.2010 - TMMOB Maden Mühendisleri Odası (MMO) tarafından hazırlanan ''Madencilikte Yaşanan İş Kazaları Raporu''nda, iş güvenliği mühendisliği kavramının, çıkarılacak yeni bir yönetmelikle yeniden tanımlanarak, işyerlerinde iş güvenliği mühendisi çalışma zorunluluğunun getirilmesi gerektiği belirtildi. TMMOB Maden Mühendisleri Odası (MMO) tarafından hazırlanan ''Madencilikte Yaşanan İş Kazaları Raporu'', Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kuruluna gönderildi. Raporda, iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu maddi ve manevi kayıpların gelişmekte olan ülkelerin kalkınma çabaları önünde önemli bir engel teşkil ettiği, ödenmesi gereken faturanın ise bu ülkelerin Gayri Safi Milli Hasılalarının önemli bir bölümünü oluşturduğu belirtildi. Bazı kaynaklarca, endüstrileşmiş ülkelerde iş kazaları ve meslek hastalıklarının toplam maliyetinin, bu ülkelerin Gayri Safi Milli Hasılalarının yüzde 1'i ile yüzde 3'ü oranında değiştiğinin belirtildiği raporda, Türkiye'de ise en iyimser yaklaşımla iş kazaları ve meslek hastalıklarının toplam maliyetinin yılda 4 milyar doların üzerinde olduğunun tahmin edildiği kaydedildi. Ülkenin kömür madenciliği ile ilgili temel istatistiksel verilerin incelendiği, yorumlandığı, değerlendirildiği, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak sektör işletmelerindeki mevcut durumun ortaya konduğu, büyük maden kazalarının irdelendiği ve eldeki veriler çerçevesinde bu kazaların ortak noktalarının tespit edildiği raporda, maden kazalarının önlenmesi ile ilgili olarak Maden Mühendisleri Odasının görüşleri de yer aldı. Raporun genel öneriler bölümünde, 4857 sayılı iş yasasının tamamen işverenlerin çıkarları doğrultusunda şekillendirildiği belirtilerek, bu yasa yerine, konunun tüm taraflarının katılımı ile demokratik bir yasa çıkarılması gerektiği ifade edildi. İş Güvenliği Konseyi'nin yapısında, hükümet ve işveren temsilcilerinin yanı sıra, TMMOB'ye bağlı ilgili meslek odalarının, Türk Tabipler Birliği'nin, Türkiye Barolar Birliği’nin ve sendikaların da yer almaları sağlanarak, sürece katacakları olumlu katkılardan yararlanılması gerektiği bildirildi. İş Yasası ile İş Sağlığı ve Güvenliği uygulamalarında ''İş Güvenliği Mühendisliği'' yerine, ''İş Güvenliği Uzmanı'' tanımının getirilerek mühendislik ile teknik elemanlığın birbiriyle eşdeğer tutulduğuna işaret edilen raporda, ii sağlığı ve güvenliği uygulamalarında mühendis istihdamının, gerek ilgili kanun gerekse yönetmeliklerde yapılacak düzenlemelerle sağlanması gerektiği kaydedildi. Raporda yer alan önerilerden bazıları şöyle: ''İş Güvenliği Mühendisliği kavramı, çıkarılacak yeni bir yönetmelikle yeniden tanımlanmalı ve işyerlerinde İş Güvenliği Mühendisi çalışma zorunluluğu getirilerek çalışma koşulları yeniden düzenlenmelidir. İş Sağlığı ve Güvenliğine yönelik eğitimler, ilgili meslek örgütleri tarafından verilmelidir. 50'den daha az işçi çalıştıran işyerlerinde iş Sağlığı ve Güvenliği Kurullarının kurulması yasalarla güvence altına alınmalıdır. İş sağlığı ve güvenliği denetimlerinde hedef işyeri ve işçi sayısı artırılmalı, riskli iş kollarında denetimin etkinliği yeni denetim yöntemlerinin uygulanması ile desteklenmeli. İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda çalışma koşulları ve bu koşullar arasındaki nedensel ilişkileri araştıracak, bilimsel araştırma yapacak araştırma kurumları oluşturulmalı. Eğitim ve öğretim müfredatı, orta öğretimden başlanarak iş Sağlığı ve Güvenliği konusunu da içerecek şekilde yeniden düzenlenmeli. Meslek Hastalıkları Hastaneleri işlevine uygun olarak yapılandırılmalı ve yaygınlaştırılmalı.''