Gündem

"FİLİSTİNLİLER KENDİ ARASINDA BARIŞI SAĞLAMALI" İSTANBUL (A.A)

23 Temmuz 2011 15:53

-"FİLİSTİNLİLER KENDİ ARASINDA BARIŞI SAĞLAMALI" İSTANBUL (A.A) - 23.07.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Filistinliler kendi aralarında barışı sağlayamadıkça, kendi içlerinde bölündükçe ne Filistin'in ne de Filistin davasına destek veren Türkiye ve Türkiye gibi ülkelerin çağrıları yeterince rağbet görür'' dedi. Başbakan Erdoğan, ''Filistin 2. Büyükelçiler Konferansı''nın açılışında yaptığı konuşmada, İsrail-Filistin meselesinde, elbette uluslararası camiaya büyük bir sorumluluk düştüğünü ancak bu meselenin çözümü konusunda uluslararası çevrelere yaptıkları çağrıların daha güçlü yankılanması ve muhatap bulabilmesi için evvela Filistinlilerin kendi içlerinde birlik olmaları gerektiğini söyledi. Tarihi düğümün çözümünün mutlaka birlik olmaktan geçtiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Tarihe geçmenin yolu da birliği beraberliği tesis etmektir. Filistinliler, kendi aralarında barışı sağlayamadıkça, kendi içlerinde bölündükçe ne Filistin'in ne de Filistin davasına destek veren Türkiye ve Türkiye gibi ülkelerin çağrıları yeterince rağbet görür. Her fırsatta ifade ediyorum; kardeşler arasında hesaplaşma olmaz, kardeşler arasında helalleşme olur. Evet, Filistinliler arasındaki bölünmüşlüğün aşılmış olması bizi ziyadesiyle memnun etmiştir. Böylece Filistinli kardeşlerimiz, davalarına karşı uluslararası çevrelerin elindeki son kozu da almış, Filistinlilerin barış görüşmelerindeki konumu çok daha kuvvetlenmiştir.'' Erdoğan, gelecek süreçte öncelikli meselenin, teknokratlardan oluşacak uzlaşı hükümetinin kurulması olduğunu belirterek, ''Şimdi bütün enerjimizi bunun en kısa zamanda gerçekleştirilmesi için harcamalıyız. Uzlaşı hükümetinde hangi yetkilinin başbakanlık görevini üstleneceği meselesinin halen çözüme kavuşturulamamış olmasını endişeyle izliyoruz. Bu konuda en kısa zamanda bir fikir birliği sağlanması, sizler de takdir edersiniz ki Filistin davası için de hayırlı bir gelişme olacaktır. Türkiye, geçmişte olduğu gibi, bundan böyle de uzlaşının pekiştirilmesi ve uzlaşı hükümetinin bir an evvel oluşturulması için elinden gelen katkıyı sürdürmeye devam edecektir. Filistinli kardeşlerimize, itidalle hareket etmelerini ve sağlanan uzlaşının fırsat kollayan güçler tarafından bozulmasına izin vermemelerini bir kez daha telkin ediyorum'' ifadesini kullandı. -''BATI ŞERİA'DAKİ EKONOMİK VE GÜVENLİK ORTAMI''- Başbakan Erdoğan, 2007 yılında sağlanan Mekke Anlaşması'ndan sonra yapılan hataların tekerrür etmemesini temenni ettiklerini söyledi. Filistin'de kardeşler arasında ayrılık yaşanmasına ve kardeş kanı dökülmesine artık kimsenin tahammülü olmadığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bu husus, özellikle Eylül'de yapılacak Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantılarından önce daha büyük bir önem kazanmıştır. Türkiye, biliyorsunuz, Filistin'in, Birleşmiş Milletler'e üye olma konusundaki azim ve kararlılığını da aynı kararlılıkla destekliyor ve Filistinlileri destekleyeceklerini henüz açıklamamış olan ülkelere de gerekli telkinlerde bulunuyor. Bu vesileyle Filistin Ulusal Yönetimi tarafından 2009 yılında yürürlüğe konulan ve müstakbel Filistin Devleti'nin kurumsal altyapısının oluşturulmasını öngören iki yıllık planın başarıyla uygulanmış olmasını takdir ettik. Batı Şeria'daki ekonomik ve güvenlik ortamının son aylarda hızla geliştiğini görüyoruz. Bu durum, Filistinli kardeşlerimizin, siyasi ve ekonomik kısıtlamalara tabi kalmadıkları takdirde, kendi ayakları üzerinde durabildiklerini göstermesi bakımından son derece anlamlıdır.'' Erdoğan, sağlanan uzlaşı ve Filistinliler arasındaki birliğin sürdürülmesinin, partiler ve kişiler üzeri bir mesele olduğunu vurgulayarak, ''Bu kritik dönemin, Filistinlilerin birlik ve beraberlik içinde hareket etmeleri halinde aşılabileceği konusunda hiç kimsenin şüphesinin olmaması gerekir. Değerli kardeşlerim, Filistinli kardeşlerimize, uluslararası alanda verdiğimiz desteğin yanı sıra ikili ilişkilerimizin geliştirilmesini de önemsiyoruz. Ekonomik alanda, karşılıklı menfaat sahaları oluşturmaya ve Filistin halkının sürdürülebilir kalkınmasına yardımcı olmaya çaba harcıyoruz. İş adamlarımızı, Filistin'de yatırım yapmaları ve Filistinli muadilleriyle de ortak projeler geliştirmeleri yönünde teşvik etmeyi sürdürüyoruz'' dedi. -''BİZ MERHAMET VE SEVGİ MEDENİYETİNİN ÇOCUKLARIYIZ''- Öte yandan halklar arasındaki kardeşlik bağlarının daha da pekişmesi noktasında faaliyetleri artırmayı arzu etiklerini anlatan Erdoğan, bunun en güncel örneğinin de Büyükelçiler Konferansı'na eş zamanlı olarak İstanbul'da düzenlenen ''4. Filistin Kültür Haftası'' olduğunu bildirdi. Erdoğan, Filistin'in güvenliğinin sağlanması ve Filistin Devleti'nin kurumsal kapasitesinin geliştirilmesi yönündeki çabalarının neticelerini almaktan dolayı memnun olduklarını belirtti. Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu bağlamda, hepinizin malumu olduğu üzere, Filistin'deki güvenlik güçlerinin reformu çabalarının yanı sıra El-Halil'de konuşlu Geçici Uluslararası Mevcudiyet'e katkımızı sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Bu faaliyetlerimizde bizi en çok memnun eden, Filistin halkının, omuzlarında bayrağımızı gördükleri görevlilerimize gösterdiği sevgi ve muhabbettir. Filistin sokaklarında Türk bayrağına, şehit kanlarının remzine, hilale ve o hilalin kucakladığı yıldıza duyulan o muhabbeti hak etmek, o muhabbeti korumak ve daim kılmak bizim için dünyalara bedeldir. Zira o sevgi, o muhabbet yüzde yüz karşılıklıdır. Sonsuza kadar da öyle olacak, öyle kalacaktır. Düşünce dünyamızın mimarlarının dediği gibi, ben de derim ki, 'Kalbimin yarısı Mekke'dir, diğer yarısı Medine'dir. Üstünü bir tül gibi Kudüs örter.' İsterim ki bu hissiyatımız bütün dünya dillerine tercüme edilsin ve doğru anlaşılsın. Biz merhamet ve sevgi medeniyetinin çocuklarıyız. Adaleti, merhameti, sevgiyi, şefkati sadece kendimiz için değil, sadece bizim gibi düşünen, bizim gibi yaşayan insanlar için değil, bütün insanlar için bir hak olarak görüyoruz.'' -FİLİSTİN GENE OLACAK- Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin, dost ve kardeş Filistin ile ilişkilerini diğer ülkelere örnek teşkil edecek düzeye getirmekte kararlı olduğunu belirterek, şöyle dedi: ''Filistin gibi Türkiye-Filistin işbirliğinin de parlak bir geleceğe sahip olduğunu düşünüyorum. Şundan emin olunuz ki mücadelenizde asla yalnız değildiniz, değilsiniz ve asla da yalnız kalmayacaksınız. Türkiye ve Türk insanı, her zaman Filistin'in ve Filistinli kardeşlerinin yanında olacaktır. Ben bu düşüncelerle sizlere bir kez daha hoş geldiniz diyor, sözlerimi Filistinli şair Mahmut Derviş'in şu dizleriyle sonlandırmak istiyorum; Nasıl, nasıl, yemyeşil bir portakal ağacı/ Kapanır bir hücreye ya da bir limana/ Nasıl saklanır gurbet elde ve yemyeşil kalır.../ Yazıyorum not defterime: Limanda durakaldım.../ En dondurucu kış kadar soğuk gözler gibiydi dünya/ Doluydu portakal kabuklarıyla ellerimiz/ Ve hep çöl,/ Ve hep çöl,/ Ve hep çöldü ardım.../ Ve ant içerim ki/ Bir mendil işleyeceğim yarına kadar/ Gözlerine sunduğum şiirlerle süslü/ Ve bir cümleyle/ baldan ve öpücüklerden tatlı/ Bir Filistin vardı, Bir Filistin gene var...  Evet ben de diyorum ki, bir Filistin vardı, bir Filistin gene var ve bir Filistin gene olacak.''