-"End game"e gidiyoruz LEFKOŞA (A.A) - 08.01.2012 - KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, 21 aydır sürdürdüğü Cumhurbaşkanlığı görevinde ilk günden beri yapıcı olma, bir an önce Kıbrıs konusunu barış anlaşması ile noktalama gayreti içinde olduğunu belirterek, ''Geçen süre sonunda şimdi bir son oyuna, yani 'end game'e gidiş söz konusu. Bizim asıl ve samimi düşüncemiz bu son oyunun başarıyla tamamlanması ve işin garantörlerin de katılımı ile çok taraflı konferansa götürülerek halledilmesidir'' dedi. Cumhurbaşkanı Eroğlu, Demokrat Parti'nin (DP) kurultayında yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk tarafının adada barışı Rum tarafından fazla istediğini, çünkü mağdur olan, çözümsüzlüğün bedelini ödeyenin kendileri olduğunu vurgulayarak, ''Ama çözüm olacak diye hakkımızı, hukukumuzu terk edip 1974 öncesine de gidemeyiz'' ifadesini kullandı. Cumhurbaşkanı Eroğlu, Kıbrıs müzakereleri konusunda şöyle konuştu: ''İlk günden beri yapıcı olma, bir an önce Kıbrıs konusunu bir barış anlaşması ile noktalama gayreti içinde oldum. Geçen süre sonunda şimdi bir son oyuna, yani 'end game'e gidiş söz konusu. Bu arada dün, Sayın Genel Sekreter'in de (Ban Ki-mun) bize özel bir mektubu gelmiştir ve bu 'end game'den bahsetmiştir. Bizim asıl ve samimi düşüncemiz bu son oyunun başarıyla tamamlanması ve işin garantörlerin de katılımı ile çok taraflı konferansa götürülerek halledilmesidir. Daha önce de pek çok kez ifade ettiğim üzere biz barışı, anlaşmayı Rum tarafından fazla istiyoruz, çünkü mağdur olan, çözümsüzlüğün bedelini ödeyen bizleriz. Ama çözüm olacak diye hakkımızı, hukukumuzu terk edip 1974 öncesine de gidemeyiz. Eğer Rum tarafı samimi ise biz varız.'' ''Eşitlik, egemenlik, kendi kendini yönetme hakkı, iki bölgelilik, mülkiyet, toprak, vatandaşlık konularının var olan gerçekler temelinde ele alınması, Anavatan Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin devamı, yapılacak anlaşmanın Avrupa Birliği'nin birincil hukuku olması'' temel prensiplerine sahip olduklarını vurgulayan Eroğlu, bunların hiçbirinin Kıbrıs Rum halkına zarar vermeyeceği görüşünden hareketle kalıcı, yaşayabilir bir anlaşma isteniyorsa mutlaka gözetilmesi gerektiğini savunduklarını anlattı.