-"Borcun milli gelire oranı düşebilir" ANKARA (A.A) - 11.08.2011 - Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, olağanüstü bir gelişme olmazsa, borcun milli gelire oranının yüzde 40'ın da altına inebileceğini bildirdi. Babacan, Orta Vadeli Programda bunun oldukça düşük, yüzde 30'lu rakamlara doğru da gittiğini göstereceklerini ilan edeceklerini söyledi. Başbakan Yardımcısı Babacan, CNBC-e'de katıldığı programda soruları yanıtlarken, cari açık fazla olsa da önümüzdeki dönemde 1-2 yıl bol likidite için iyi denilebileceğini ancak buna orta ve uzun vadede dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Orta ve uzun vadede bol likiditenin olacağı varsayımıyla program yapamayacaklarını belirten Babacan, ''Akar sular azaldığında ne olacak? Sürdürülebilir cari açık oranı nedir? Türkiye'de bu sorunun cevabı kolay değil. 10 ekonomiste sorun, 10 tane farklı cevap alırsınız. Bu biraz da izleyip, gözlemekle, küresel konjonktürü değerlendirmekle yapılır'' dedi. Artık tedricen aşağı düşen bir cari açık görmek istediklerini vurgulayan Babacan, gelecek yıllarda cari açığı adım adım düşürmek istediklerini ancak alacakları tedbirleri de büyümeyi öldürmeden yapmak istediklerini söyledi. Küresel kriz ortamının güven ortamının sağlanmasının önemini vurgulayan Babacan, ''güven unsurunu sağlayamadığınız zaman ne yaparsanız yapın, ne kadar para dökerseniz dökün, mümkün değil, güveni kaybettiğiniz zaman piyasa para peşin demeye başlıyor'' dedi. Babacan, Türkiye'nin bu anlamda diğer ülkelerden farklılığı bulunduğuna işaret etti. -Kur artışı- Kur artışının tedirginlik yaratmaya başlayıp başlamadığının sorulması üzerine, Babacan şunları kaydetti: ''Biz öyle bir dönemdeyiz ki bu dönemde artık kur bir şeylerin iyi gittiğinin ya da bir şeylerin kötü gittiğinin işareti değil artık. Bunları geride bıraktık. Eskiden dolar arttığında işler kötü, düştüyse iyiydi. Bu gürültü, bütün bu patırtı, son bir hafta, 10 günde Türkiye'de ne olmuş para hareketlerinde döviz hareketlerinde, toplamda 1 milyar 500 milyon, 1 milyar 600 milyon dolarlık bir çıkış olmuş. Bu ne zamandan beri, Ağustos'un başından bu yana net, artısı eksisi vardır. Bakıyorsunuz Menkul Kıymetler Borsasında, hisse senedi tarafına bakıyorsunuz, hisse senedi tarafında yabancılar, yabancılara satıyor. Net anlamda çıkış çok az. Bono piyasasına bakıyorsunuz, giriş var.'' ABD'deki olaylar, Avrupa'daki olaylar karşısından piyasaların yeniden bir denge bulmaya çalıştığını, piyasa göstergeleri ve fiyatların yeni ortama göre tekrar kurgulanmaya çalıştığını anlatan Babacan, bu denge arayışında bazı dengesizliklerin de oluştuğunu, kurda iniş çıkışların olabileceğini söyledi. Türkiye'nin uzun vadeli istikrarı için çalışmanın önemli olduğunu belirten Babacan, Türkiye'nin maliye politikasının, kamu maliyesi yapısının şu anda Avrupa'nın en iyi bir kaç ekonomisinden biri olduğunu, bu kadar bütçe açığı düşük olan, borç stoku düşük olan başka ülke bulunmadığını kaydetti. Babacan, ''inşallah olağanüstü bir gelişme olmazsa, borcun milli gelire oranı yüzde 40'ın da altına inebilir. Orta Vadeli Programda bunun oldukça düşük, 30'lu rakamlara doğru da gittiğini göstereceğiz, ilan edeceğiz. -Suriye'deki gelişmeler- Suriye'de olası bir operasyonun Türkiye ekonomisine etkisinin sorulması üzerine de Babacan, bölgesel konularda atılan adımların, uluslararası hukuki ve siyasi meşruiyete sahip olup olmadığının önemli olduğunu ifade etti. Libya'ya da ciddi bir operasyon düzenlendiğini ama operasyonda zayıf da olsa hukuki meşruiyet zemininin kurulduğunu belirten Babacan, ''Umut ediyoruz ki inşallah Suriye'de işler yolunda gider. Sayın Esad, bu son görüşmelerden kendine yeni yol haritası çizip, hızlı adımlar atar. (Erteleyeceğim, 6 ay sonra bunu yapacağım, bir sene sonra şuna yapacağım) öyle bir şey yok. Bugün ne yapacaksın, yarın ne yapacaksın, bir hafta sonra ne yapacaksın? Başka türlü yatışmıyor insanlar, hızlı ve somut adımlar bekliyor. İnşallah öyle bir sorun olmaz ama başka senaryolara da hazır olmak durumundayız, her türlü senaryoya hazır olmak lazım'' diye konuştu. Petrol üreten ülkeler ve petrolün taşıma hatlarının da önemli olduğuna işaret eden Babacan, buradaki ülkelerle ilgili sorunların küresel ekonomi üzerinde, enerjide dışa bağımlılık nedeniyle Türkiye ekonomisine etkilerinin daha büyük olabileceğini çünkü petrol fiyatlarındaki her 10 dolar artışın, cari açığın 4 milyar dolar artması anlamına geldiğini kaydetti. -Büyüme tahmini- Yıl sonu büyüme tahminine ilişkin olarak da 2011 yılı ile alakalı dışarıdan ne geleceğinin, ne olacağının bilmenin zor olduğunu, bundan sonraki dönemde Avrupa Merkez Bankası, Amerikan Merkez Bankasının ne yapacağının dikkatle takip edilmesi gereken konular olduğunu söyledi. Babacan, ''Büyümede yüzde 6-7 arasında bir rakam, bugün itibariyle baktığımızda olabilir ama bu artı ya da eksi değişebilir. Bundan sonraki dönemde illa çok hızlı büyüme diye bir derdimiz beklentimiz amacımız da olamayacak, temel öncelik istikrar'' dedi. -''Gelirden fazla harcamayın'' uyarısı- Vatandaşa harcamalar konusunda da tavsiyelerde bulunan Babacan, herkesin ''ayağını yorganına göre uzatması'' durumunda çok rahat, sakin bir dönemin kendilerini beklediğini, herkesin gelirine göre harcama yapması gerektiğini söyledi. Örneğin ayda 2 bin lira geliri olan bir vatandaşın 3 bin lira harcama yapmasının, kredi kartı borcu biriktirmesinin sağlıklı olmadığını belirten Babacan, ''Daha kazanmadan borç alıp, harcamak da doğru bir yaklaşım değil, hele bugünün küresel konjonktüründe doğru değil'' dedi. -''Krediler için söyleyebileceğimiz bazı yeni şeyler olabilir'' Kredilere ilişkin olarak da aldıkları tedbirlerin halen yürürlükte olduğunu anlatan Babacan, şöyle devam etti: ''Şöyle bir baktığımızda trend kendiliğinden zaten yüzde 25'e doğru gidiyor. Bakmayın bu senenin 6 ayında 7 ayında hızla arttığına, bundan sonra kredilerde bir yavaşlama olacak. Önümüzdeki bir-iki ay içerisinde gelişmelere bağlı olarak, bizim o konuda söyleyebileceğimiz bazı yeni şeyler olabilir. Biraz dünyadaki Avrupa'daki gelişmeleri izlemek gerekiyor. Ağustos ayında Avrupa'da her yer tatil. Şu anda tatil havası olduğu için hala verilmeyen kararlar, ertelenen kararlar var. Şu Eylül ayını bir görelim, biraz daha konuşsunlar, biraz daha sinyal versinler, biraz daha adım atsınlar onu biraz görelim. Ama bugün için bir değişiklik yok.'' Finansal İstikrar Komitesinin oluşturulmasından da duyduğu memnuniyeti dile getiren Babacan, buradaki bütün kurumlar, kurulların, birbirleriyle daha yakın iletişim kurmalarının, atılan her kararın aynı yönde olmasını sağlamak için önemli olduğunu bunu yaparken bu kurulların bağımsızlığına özen göstermek gerektiğini vurguladı. Babacan, Ekonomi Koordinasyon Kurulunun da her hafta Pazartesi günü olağanüstü bir durum olmadıkça toplanması kararı aldıklarını bildirdi. -Özelleştirme takvimi yenilenecek Özelleştirme İdaresi ve sorumlu Bakanla beraber özelleştirme takvimini yenileyeceklerini belirten Babacan, ''Bu kararı aldık, yeni takvim üzerinden gitmek, biraz daha hızlı gitmek istiyoruz. Bundan sonraki dönemde de özelleştirmede hızlı gideceğimizi düşünüyoruz'' dedi. Kredi derecelendirme kuruluşlarının da çok ciddi bir güven erozyonuna sebep olduğuna işaret eden Babacan, gerçekten iyi derinlemesine analiz yapan, daha kıvrak, daha piyasadaki gelişmeleri yakından takip eden yatırımcıların artık eskisi kadar bu kredi derecelendirme kuruluşlarının notlarına bakmadığını söyledi. Babacan, AB müzakere sürecine ilişkin olarak da ''Biz illa Avrupa Birliğinin parçası olalım, o birlik içerisinde yer alalım, onlarla ortak hareket edelim demiyoruz, öncelikli amacımız bu değil'' dedi. Asıl önceliklerinin, demokrasi, temel hak özgürlükler, Türkiye'nin gerçek anlamda hukuk devleti olması konusunda yüksek standartlara ulaşabilmek olduğunu vurgulayan Babacan, AB sürecinin kendileri için hala önemli bir çapa olduğunu, siyasi olarak daha iyiyi yakalamak için devam edilmesi gerektiğini ancak ekonomik kriterlerde AB'nin artık kendileri için ölçü olmadığını sözlerine ekledi.