Dünya
Deutsche Welle

"Batı Türkiye-Rusya yakınlaşmasını izliyor"

Türkiye-ABD ilişkilerini DW Türkçe'ye değerlendiren Alman Marshall Fonu Başkan Yardımcısı Thomas Kleine-Brockhoff, Türkiye’nin Rusya ile artan işbirliğinin endişeye yol açtığını ve yakından izlendiğine dikkat çekti.

06 Aralık 2017 18:53

Düşünce kuruluşu Alman Marshall Fonu’nun (GMF) Başkan Yardımcısı Thomas Kleine-Brockhoff, Türkiye ile ABD arasında tırmanan gerilim ile ABD Başkanı Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkent olarak tanımasının olası sonuçlarını, Türkiye’nin Rusya ve İran ile artan işbirliğini DW Türkçe’ye değerlendirdi.

Türkiye'nin ABD başta olmak üzere, Batılı müttefikleriyle ilişkilerindeki gerilime iç siyasetteki adımlarının kaynaklık ettiğine işaret eden Kleine-Brockhoff, “Sayın Erdoğan’a şu soru yöneltilmeli: Türkiye’nin hangi istikamette yol almasını istiyor, ortaklarıyla ilişkilerini nasıl şekillendirmek istiyor?” diye konuştu.

GMF Başkan Yardımcısı Thomas Kleine-Brockhoff, DW Türkçe'nin sorularını yanıtladı:

DW Türkçe: Türkiye, yakın dönemde Almanya ve Hollanda gibi Avrupalı müttefikleriyle büyük gerginlikler yaşadı. Son günlerde ABD ile ilişkilerde gerilim tırmanıyor. Washington yönetiminin Suriye’de YPG’ye verdiği askeri destek ile başlayan gerilim, Rıza Sarraf’ın ABD’de itirafçı olduğu dava ile tırmandı... Türkiye ile müttefikleri birbirlerinden uzaklaşıyor mu?

Thomas Kleine-Brockhoff: Uzaklaşan Türkiye. Ayrıca şu konuda da çok net olmalıyız. Bu noktaya gelinmesinde sadece bölgesel konulara ilişkin görüş ayrılıkları değil, Türkiye’de içeride yaşanan gelişmeler, Türkiye’nin farklı bir yola yönelmesi rol oynuyor. Almanya ve diğer Batılı ülkelerde, Türkiye’deki keyfi tutuklamalar konusunda endişe var. En son dalga, ABD vatandaşlarına yönelmiş durumda. Keyfi olarak nitelendiriyoruz, çünkü elle tutulur yasal bir süreç işletilmiyor. Tabii ki Türkiye’de tanık olunan gelişmeler, farklı ülkelerde, Türkiye hakkındaki fikirleri besliyor, şekillendiriyor. Sayın Erdoğan’a şu soru yöneltilmeli: Türkiye’nin hangi istikamette yol almasını istiyor, ortaklarıyla ilişkilerini nasıl şekillendirmek istiyor?

DW Türkçe: ABD’de Trump Yönetimi’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımaya hazırlanması, birçok ülkede endişelere yol açıyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu “kırmızı çizgi“ olarak nitelendirirken, Alman hükümeti de krizi tırmandıracak adımlardan uzak durulması gerektiğine dikkat çekti... Trump’ın bu yönde adım atma olasılığını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kleine-Brockhoff: Alman Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in de dediği gibi krizi tırmandıracak adımlar yapıcı olmayacaktır. Gabriel’in bu görüşü, kaygısı uluslararası toplumun büyük bölümü tarafından paylaşılıyor. Dolayısıyla bu yönde ABD yönetiminin atacağı adım doğal olarak memnuniyetle karşılanmayacaktır. Bir karar aşamasındalar. ABD yönetimi böyle bir adım atsa dahi, Avrupa ülkelerinin bunu takip etmeyeceği kanaatindeyim.

DW Türkçe: Size göre Türkiye ile ABD arasında siyasi gerilimin tırmanması, Almanya ile olduğu gibi, savunma ve güvenlik alanındaki işbirliğini sekteye uğratabilir mi? Örneğin Türkiye’nin İncirlik’te ABD’ye kısıtlamalar uygulaması olası mı sizce?

Kleine-Brockhoff: Haklısınız Türkiye ile yaşanan gerilim, en azında Almanya bağlamında güvenlik alanındaki işbirliğini etkiledi. ABD, Türkiye ile arasında, özellikle NATO bünyesindeki güçlü güvenlik bağının zedelenmemesi için, güvenlik alanındaki ortaklığın sorgulanmaması için çok yoğun çaba içerisinde olacaktır. Ama bu yine kısmen Sayın Erdoğan’ın, hangi istikamette yol almak istediği sorusuna vereceği yanıt ile şekillenecektir. Ne Almanya’da ne ABD’de ne de NATO ittifakının diğer üyelerinde Türkiye ile müttefiklik sorgulanıyor. Erdoğan ve ekibinin de bunu sorgulamadığı varsayımından hareket ediliyor.

DW Türkçe: Bazı yorumcular, Türkiye’nin İran, Rusya ve hatta Çin ile son dönemde artan işbirliğini bir endişe kaynağı olarak dile getiriliyor. Siz de bu endişeleri paylaşıyor musunuz?

Kleine-Brockhoff: Evet, paylaşıyorum.

DW Türkçe: Bunun nedenini açabilir misiniz?

Kleine-Brockhoff: ABD tarafından Suriye’de yıllar içinde yaratılan boşluk başkaları tarafından dolduruldu, Rusya’nın müdahalesine yol açtı ve son aşamada da Batı’nın dahil olmadığı bir çözüm girişimi gündeme getirildi. İlginç bir şekilde, hem bölgesel bir aktör hem de NATO üyesi olan Türkiye, Batı’nın dışlandığı bu süreci kabul eder görünüyor.

DW Türkçe: Türkiye’nin Batılı müttefikleriyle derin görüş ayrılıkların öne çıktığı bu süreçte, ABD ve Avrupa ülkeleri nasıl bir yaklaşım benimseyecektir? Türkiye’nin siyasi olarak yalnızlaşacağı yorumlarına katılıyor musunuz?

Kleine-Brockhoff: Türk dış politikası son dönemde artan bir şekilde pek çok bölge aktörü ve çevredeki ülkeler ile zorlu sürelerden geçti. Bu Türk dış politikası oluşturulurken benimsenen istikametle ilgili bir durum. Gelinen nokta itibariyle bu sürecin Türkiye’nin tamamen izole olmasına yol açtığını söyleyemeyiz. Görünen o ki Türkiye, Rusya ile belirli bölgesel ve stratejik konularda işbirliği perspektifini düşünmek, değerlendirmek istiyor. Rusya gibi bir güç ile çıkarlarının örtüşüp örtüşmediğini, görüş birliği sağlayıp sağlayamayacağını, görmek istiyor. Batı’da bu süreç çok yakından izlenecektir...

Değer Akal / Berlin

© Deutsche Welle Türkçe

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle