Bangladeş'teki militan grupların son 14 ay zarfında düzenledikleri saldırılarda en az 35 kişi öldü, 129 kişi de yaralandı. Saldırılar, dini azınlıkları internet blog yazarlarını, dinsizleri, yayıncıları, homoseksüelleri ve profesörleri hedef alıyor. Saldırıların bir bölümlünü IŞİD, diğerlerini ise El Kaide'nin Hint yarımadasındaki uzantısı (AQIS) üstlendi. Blog yazarları kurtuluşu Bangladeş'ten kaçmakta buldu. Ülkede kalanlar ise artık ses çıkaramıyor.
Hükümetten destek gelmiyor
Gelenek dışı görüşleri hedef alan saldırıların artmasına rağmen hükümet IŞİD ve AQIS'in Bangladeş'teki varlığını inkar ediyor. Hatta laik olduğunu iddia eden hükümet son zamanlarda blogcularla farklı görüşte olanların üzerine gitmeye başladı. İktidar partisi ve yürütme organı bütün suçu blogculara yüklüyor. Bu yılın nisan ayında sosyal medya yazarı Nazimuddun Samad'ın öldürülmesinden sonra Bangladeş İçişleri Bakanı Samad'ın yazılarının incelenip, İslam aleyhinde makaleler yazıp yazmadığının araştırılacağını duyurdu.
Bangladeş Başbakanının öldürülenlerin evini ziyaret edip onları kahraman ilan ettiği günler geride kaldı. 2013'te Başbakan Şeyh Hasina, Rajib Haider'in ailesine taziye ziyaretinde bulunup maktulu öven sözler söylemişti. Şeyh Hasina şimdi, ‘hükümetin dini duyguların tahkir edilmesine izin vermeyeceğini' söylüyor. Başbakan, hükümetin bu gibi üzücü eylemlerin sorumluluğuna ortak olmayacağını söylüyorsa, bu son derece açık ve ürkütücü bir mesajdır. Hükümetin tepkisi akla iki soru getiriyor. Birincisi, bu cinayetlerin neden işlendiği, ikincisi ise hükümetin neden olayların üzerine gitmediği ya da gidemediğidir.
Faillerin üzerine gidilmiyor
Cinayetlerin artmasının en önemli nedeni katillerin cezasız kalmasıdır. Cinayetlerin artmasına, kamuoyunda uyandırdığı infiale ve yurtiçinden ve yurtdışından gelen uyarılara rağmen, biri dışında katiller yargı önüne çıkarılmadı. Son yıllarda iktidar partisinin şiddete meyilli eylemcileri hakkında soruşturma açılmamış olması daha da düşündürücüdür. Militan gruplar, halkın yargıya ve adli kovuşturmaya olan güveninin sarsılmasından yararlanıyorlar.
Bangladeş'in siyasi hayatı militan eylemciliğin yabancısı değil. Ancak radikalleşme ve şiddetin artması toplumdaki bölünmeye işaret ediyor. On yıllardır Bangladeş'te din, siyaset ve kamu hayatı hakkında farklı görüşler mevcuttur. Yeni olan, görüşler arasındaki mücadelenin radikalleşmekte oluşudur. Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıyla ilgili tartışma ortamının daraltılması yeni radikal dinci grupların ortaya çıkmasına neden oldu. İslamcı parti önderlerini savaş suçları mahkemesinden kurtarmak için şiddete başvuruyor. Bütün bu faktörler militan örgütlerin boy atmasını sağlıyor.
Hükümet neden sessiz kalıyor?
Hükümetin tutumu halkı şaşırtıyor. Bangladeşliler, laikliği savunan iktidardaki Avami Birliği'nin neden bu gelişmenin önüne geçmediğini, ya da geçmeye niyetli olmadığını öğrenmek istiyorlar.
Bu sorunun yanıtı genişletilmiş siyasi bağlamda aranmalı. 2014 yılındaki seçimden sonra, başından itibaren ahlaki meşruiyeti olmayan bir hükümet iktidara geldi. Bu hükümet giderek artan bir şekilde karşı şiddete, yargısız idamlara ve muhalefetin susturulmasına yöneldi. Devletin demokrasi anlayışı köreltildi. İktidar aynı zamanda kendini dinci gruplarla ‘iyi geçinmek' zorunda da hissediyor. Dakka yönetimi İslam karşıtı ve tanrıtanımaz düşmanı olarak tanınmak istemiyor ve dini karakterini ispatlayabilmek için muhafazakâr Müslümanların suyuna gidiyor. Bu tutumuyla da laik kesimlerlin gözünde inandırıcılığını tamamen kaybediyor.