Gündem

"BALYOZ" DAVASINDA GERGİNLİK   İSTANBUL (A.A)

14 Haziran 2011 20:22

-"BALYOZ" DAVASINDA GERGİNLİK   İSTANBUL (A.A) - 14.06.2011 - "Balyoz Planı" iddialarıyla ilgili görülen davada, Cumhuriyet savcısı Savaş Kırbaş ile bazı sanık avukatları arasında tartışma yaşandı. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasını yapan sanıklardan Recep Yıldız, kendi adının hem görevlendirmede yetkili personel listesi Ek-A'da hem de görev verilen personel listesi Ek-B'de yer aldığını söyledi. Yıldız, karargah subayı olduğunu, sorumluluk alanının şube binasıyla sınırlı kaldığını ifade ederek, tankı, topu, silah ve mühimmatı, emrinde birlikleri olmadığını söyledi ve "31 yıl muvazzaf subay olarak görev yaptım. İllegal bir işe girmedim" dedi. Sanık Yıldız, hakim Ali Efendi Peksak'ın, "Seminer boyunca geri bölge emniyeti ve iç tehdit konusu konuşuldu mu?" sorusuna, egemen harekat planı içinde dış tehdit konusunun da olduğunu, bu çerçevede iç tehdidin de konuşulduğunu anlattı. Tutuklu sanıklardan Bekir Memiş'in de savunmasını tamamlamasının ardından çapraz sorgusu yapıldı. Savcı Savaş Kırbaş, senaryo üzerinde çalışılırken bir ayaklanmanın farz edildiğini, bu kapsamda liste hazırlandığını, belli isimlere yer verildiğini belirterek, gözaltına alınacaklar arasında, Kadıköy ve Üsküdar İmam Hatip Lisesi müdürlerinin isimlerinin geçtiğini anımsattı. -İMAM HATİPLERİN SENARYODA YER ALMASI- Kırbaş'ın "Bu şahıslar ne yapmış ki isimleri listede yer alıyor?" sorusuna Memiş, bu kişilere yönelik yapılan bir eylem, suikast veya aldatmacanın öğrencileri başka yönlere çekebileceğini, toplumsal olayların büyümemesi için bu kişileri korumak amacıyla isimlerinin söylendiğini anlattı. Memiş, bu kişilerin farkında olmadan içlerine girmiş düşman, ajan veya örgüt sempatizanları tarafından yapılan söylentilerden etkileneceği gerekçesiyle listeye alındığını kaydetti. Kırbaş'ın "Kadıköy İmam Hatip Lisesi Müdürünün yerine sizin isminiz olsa ne hissedersiniz?" sorusuna Memiş, "Niye yazdığını sorarım" diyerek, "Ben olsaydım, burada anlatılanlardan sonra korumaya yönelik olduğunu algılardım" dedi. Savcı Kırbaş'ın, "Nasıl korumaya yönelik, onu anlamadım" sorusuna Memiş, "Buralar hassas ve kritik yerler arasında olduğu için" cevabını verdi. Kırbaş'ın "Bunlar görevden alınacak kişiler olarak geçiyor. Adamı korumak için mi görevden alacaksınız? O zaman Başbakan'a eylem yapılacak. Başbakan'ın görevden alınması mı gerekiyor? Bunun mantığı anlamsız" sorusuna Memiş, yaratılan senaryonun bu şekilde olduğunu söyledi. Memiş, uygulanan senaryoda bu şekilde bir durum yaratıldığı için somut verilere dayandırılarak isimlerin kullanıldığını kaydetti. Duruşmada söz alan Memiş'in avukatı Ramazan Bulut, sanıkların sorgu sırasında verdiği cevabın savcının hoşuna gitmeyebileceğini belirterek, "Bunu jest, mimik ve hareketleriyle tartışma ortamı yaratıyor, ortamı geriyor" dedi. Duruşmada savunmasını yapan emekli albay Ali İhsan Çuhadaroğlu da dava konusu seminerin düzenlendiği tarihte Kuzey Irak'a harekat planında yer alan 15. Kolordunun NBC taburunda bir bölüğün hazırlanması, 40 kadar aracın tren ve kara yolu ile sevki gibi, gerçek harekatın lojistik desteğini yaptığını söyledi. Kur'an-ı Kerim'den bazı ayetler okuyan Çuhadaroğlu, "Bana bu iftirayı atanlar, ahirette şehitlerimize hesap vereceklerdir. Vatanı ve milletimi sevmekten başka suçum yok" şeklinde konuştu. Çuhadaroğlu'nun avukatı Kemal Yener Saraçoğlu da iddiaların tamamın soyut verilerden oluştuğunu anlatarak, bu soyut verileri nasıl çürüteceklerini bilmediklerini kaydetti. Tutuklu sanıklardan Harun Özdemir de iddia edilen seminere katılmadığını, kimseden emir almadığını ve kimseye bu konuda bir emir vermediğini ifade ederek, tahliye edilmesini istedi. Hakkında yakalama kararı çıktığında İsviçre'de olduğunu ve durumu internetten öğrenince, uçakla İstanbul'a gelip Atatürk Havalimanı'ndaki polislere hakkında yakalama kararı olduğunu söylediğini kaydetti. Özdemir'in avukatı Şule Nazlıoğlu Erol da müvekkilinin delil karartma şüphesinin bulunmadığını, hakkında yakalama kararı çıktığında kendisinin yurt dışından gelerek teslim olduğunu ifade ederek, tahliyesine karar verilmesini istedi. -SAVCI VE SANIK AVUKATI ARASINDA TARTIŞMA- Erol'un, Cumhuriyet savcılarının soru soruş şeklini eleştirmesi üzerine, savcı Kırbaş ile aralarında tartışma çıktı. Savcı Kırbaş, "Benim nasıl soru soracağımı siz söyleyemezsiniz. Ben size nasıl avukatlık yapacağınızı söylemiyorum" demesi üzerine Erol, "Tecrübenizden dolayı bu soruları soruyorsunuz ve tarafsız durmuyorsunuz" şeklinde yanıt verdi. Savcı Kırbaş da bunun üzerine "Buradaki savcı kaç yıllık olmalı size göre. Uzman savcıyı neye göre belirliyorsunuz. 30 yılık savcı olmak mı gerekiyor. Savunma yapmıyorsunuz sataşıyorsunuz. Siz kaç yıllık savcı istiyorsunuz?" dedi. Avukat Erol da "Bu hazımsızlığınız nedir? Sabahtan beri söylediklerinizi yutkunuyoruz" yanıtını verdi. Tartışma mahkeme başkanının araya girmesiyle sonlandırıldı. Tutuklu sanık Mehmet Yoleri de uzun yılar terörle mücadele etikten sonra, 1998 yılından bugüne dek psikolojik rahatsızlık geçirdiğini anlattı. Şehit ailelerine şehit haber vermenin hala etkisinde olduğunu ifade eden Yoleri, "Bu yüzden hala ilaç içmeden gözüme uyku girmiyor" diyerek tahliyesini istedi. Duruşma diğer tutuklu sanıkların savunmalarının yapılmasıyla devam ediyor.