-"Aytaç Durak" hakim karşısında ADANA (A.A) - 23.08.2011 - Adana Büyükşehir Belediyesinde, ''Refüj ve yeşil alanların düzenlenmesi, bakımı, çiçek alımı ve işçi çalıştırılması''yla ile ilgili ''Mal ve hizmet alımı'' kapsamında yapılan ihalelere fesat karıştırdıkları öne sürülen, Büyükşehir Belediye Başkanlığından uzaklaştırılan Aytaç Durak, eski genel sekreter Hasan Gülşen, eski fen işleri müdürü Nermin Akray, eski park ve bahçeler müdürü Sebahattin Karabulut'un da aralarında bulunduğu 3'ü tutuklu 37 sanığın yargılanmasına başlandı. Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın duruşmasında, tutuksuz sanık Durak ile tutuklu sanıklar Gülşen, Akray ve Karabulut'un da aralarında bulunduğu 17 sanık hazır bulundu. Durak, mahkemedeki ifadesinde, hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini söyledi. Personelinin, Türkiye'deki belediyeler arasında en dürüst ve rasyonelce çalışan personel olduğunu ifade eden Durak, ''Yaptıkları işlemlerin tümü yasaldır ve kamu yararı gözetilerek yapılmıştır. Kusurlar varsa da onlar çok teferruattadır. Belediye çok büyük bir kuruluş ve yapılacak çok sayıda detaylı iş var'' dedi. Kendisinin ve arkadaşlarının ilk kez ağır ceza mahkemesiyle muhatap olduğunu belirten Durak, şöyle devam etti: ''Görevden alındığım süre boyunca 29'u mülkiye başmüfettişi, 69 müfettiş belediyeyi hallaç pamuğu gibi etti. Ben hayatım boyunca yanlış iş yapmadım. Diğer belediyeleri kurcalasalar, bir sürü şey bulurlar. Ama burada bulamayıp bana ulaşamadılar. Bir trafik kazası olduğunda polis memuru kroki çizerken hata yapsa, bunun hesabı il emniyet müdüründen ya da içişleri bakanından mı sorulur. Burada yapmak istedikleri şey bu. Bu bir görev suçuysa, silsileyle gelmeliydi. Danıştay'a gitmeliydi. Alttakilerin birtakım kusurlarıyla, bize ulaşmaya çalışıyorlar. Dava konusu olan ve iptal edilen tek parça halindeki ihale 10 milyon lira tutarındaydı. Arkadaşlarım bunu onaylasalar, hiçbir sorun olmayacaktı. Ama onlar parçalara bölerek yaptılar ve 6 milyon liraya mal ettiler. Kamunun 4 milyon lira kazancı oldu.'' Durak, kendisiyle ''Rüşvet kasetini ortaya çıkardığı için uğraştıklarını'' öne sürerek, şunları söyledi: ''Her şey yasal, kusur varsa da kasıt yoktur. Hasan bey tüm belediyeyi yönetiyordu. Ama bana bağlıdır. Ben ise bu halka karşı sorumluyum. Bir yanlış yapsam, halk yolda yakama yapışır. Ben arkadaşlarıma çok güveniyorum ve suçlanmalarına üzülüyorum. Benim suçum, tekrar belediye başkanlığına aday olmaktı. Burada bir avukat arkadaş söyledi, 'her yerde 30 yıllık liderler devriliyor, senin de 30 yıl başkanlık yapmak istemen hataydı' diye. İhalelere girecek firmaları ben seçmiyordum. Bu, tamamen görevli daire başkanlıklarının işi. Ben yıllardır hiçbir encümen toplantısına dahi katılmış değilim. Zaten böyle şeyleri yapmaya da vaktim yetişmez.'' -Diğer sanıklar- Tutuklu sanık, eski Adana Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Hasan Gülşen ise belediyede 17 daire başkanlığının bulunduğunu, bunların harcama ve ihale yapmaya yetkili olduklarını belirterek, ''Yasalardaki değişiklikler nedeniyle bazı ihaleler iptal edildi. Yeni ihaleler yapılana kadar da pazarlık usulü ihaleler yapıldı. Teknik incelemenin ardından ihaleler, ihale kuruluna gönderildi ve onaylandı. Ardından firmalara tebliğ edildi'' dedi. Tebliğlerin hangi firmalara götürüldüğünü bilmediğini savunan Gülşen, ''Yasal olarak en az üç firma olmalı. Ama bu ihalelerde ben belediyeyi zarara uğratmadım. 37 yıllık memuriyetimde, görev alanım olmayan bir konuda işlem yapmadım. Firmaların seçimini, Fen İşleri Dairesi yaptı'' diye konuştu. Eski fen işleri dairesi müdürü Nermin Akray da hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek, ''Kurumu ve kamuyu zarara uğratacak bir şey yapmadım. İhaleler hizmetlerin aksamaması için mecburen bölünerek yapıldı. 2005-2006 yılları arasında Durak, tüm harcama yapma yetkilerini Gülşen'e devretti. Bu tarihten sonra ise yetkiler tekrar 17 dairenin başkanlarına dağıtıldı ama yine Gülşen'in onayından geçiyordu'' dedi. İhalelerin kimlere tebliğ edileceğiyle ilgili kendisinin bir talimatı bulunmadığını iddia eden Akray, ''Bu işleri Gülşen yaptırırdı. Hangi firmanın ekipmanı, aracı, imkanı varsa, onlar tercih edilirdi. İhale işlerini en çok bizim dairemiz yaptığından ve bu işleri bildiğimizden, diğer 16 dairenin ihale işlemlerini de biz hazırlardık. Bu yoğunluk içerisinde bazı hatalar olmuş olabilir'' diye konuştu. Eski park ve bahçeler müdürü Sebahattin Karabulut ise yasa dışı bir iş yapmadığına değinerek, ''2008 yılında yaklaşık maliyet komisyonundaydım. Yasa gereği ihaleler iptal edilince, yeşil alanlarla ilgili acil olarak ihaleye çıkılması gerekti. Yeşil alanlar zarar görürse, bunun zararı yine belediyeye ve kamuya olacaktı'' ifadesini kullandı. Karabulut, 14-16 Ekim 2008 tarihlerinde bir bitki firmasının daveti üzerine, inceleme yapmak için Adapazarı'na gittiğini belirterek, ''Adapazarı'na, aynı firmaya incelemeye gidecek bir arkadaşımın aracıyla gittim. Akşam otelde yer ayırtıldı ancak, ertesi gün ihale komisyonuna çıkacağımdan konaklamayıp geri döndüm. Burada belediyenin imkanlarını kullanmadım. Daha sonra da aynı firmanın katıldığı ihalede, firma yüzde 16 oranında fiyat kırarak ihaleyi kazandı. Bu firmaya bir tavassut söz konusu değil'' dedi. Duruşmaya, diğer sanıkların ifadelerinin alınmasıyla devam edildi. -İddianame- İddianamede, Aytaç Durak, Hasan Gülşen, Nermin Akray ve Özlem Hilal hakkında ''ihaleye fesat karıştırmak'' suçundan toplam 15 yıldan 36'şar yıla, Sebahattin Karabulut, Selçuk Özkök, Hamit Önder Gündüz ve Erkan Arıkan hakkında toplam 10 yıldan 24'er yıla, diğer 29 sanık hakkında ise 5 yıldan 12'şer yıla kadar hapis cezası isteniyor. İddianamede, bilirkişi raporları, tespitler ve 10 başlık altında belirtilen delillere göre, söz konusu ihalelerin, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun emredici hükümlerine aykırı olarak ihaleyi kazanacak şirket veya kişi önceden belirlendiğinden ''adrese teslim ihaleler'' olduğu ifadesine yer veriliyor. İhaleye davet edilecek firmaların kurumda farklı konularda iş yapan, pasif durumda olup ihaleye davet yazısının akıbeti hakkında araştırma yapmayacak veya anlaşmalı olarak ihaleye katılmayacak firmalardan seçildiği belirtilen iddianamede, ihaleye katılmak için davetiye hazırlanan firmalara yazının iletilmediği, firmayla alakası olmayan kişiler veya ihaleyi kazanması gereken şirket yetkililerine tebligatların yapıldığı kaydediliyor. İddianamede, ''Büyükşehir belediye başkanı olarak görevli olan şüpheli Aytaç Durak'ın sözlü talimatları ile ihalelerin parçalara bölünerek onun belirlediği şirketlere ve özellikle Peyzaj Sanatları şirketine verilmesi nedeniyle bütün olaylardan Aytaç Durak'ın da sorumlu olduğu ve talimatların başkanlık makamından alındığı anlaşıldı'' ifadesine yer veriliyor.