Gündem

33 er dosyası Ergenekon'da

Ergenekon savcıları, 1993'te 33 erin şehit edildiği katliamın dosyasını raftan indirdi. Bir er ifade verdi.

15 Aralık 2009 02:00

T24 - Ergenekon savcıları, 1993'te 33 erin şehit edildiği katliamın dosyasını raftan indirdi. Bir er ifade verdi.




24 Mayıs 1993 tarihinde Bingöl’de 33 erin şehit olduğu dosya yeniden açılıyor. Ergenekon savcıları, ikinci iddianamemeye giren saldırıdan kurtulan 5 erin ‘tanık’ olarak ifadesini alacak. Savcılığın talebi üzerine saldırıdan kurtulanlardan bir erin ifadesinin İstanbul Terörle Mücadele Şubesi’nde alındığı, diğer tanıkların ifadesinin ise önümüzdeki günlerde alınacağı öğrenildi.

Tamamı sivil ve silahsız askerlere yönelik gerçekleştirilen saldırı, 16 yıl sonra Ergenekon Soruşturması’nda ifade veren gizli tanığın anlatımlarıyla ikinci iddianameye girdi. Ergenekon Savcıları’na ifade veren gizli tanık örgütün ve Abdullah Öcalan’ın 1980 darbesinden önceden haberdar olduğunu, darbe öncesi Öcalan ile örgüt üyelerinin gruplar halinde yurt dışına çıktıklarını iddia etti.


Öcalan darbeyi biliyordu

Gizli tanık Abdullah Öcalan’ın Pilot Necati’nin kendisini kontrol etmek üzere görevlendirilen devletin adamı olduğunu söylediğini öne sürdü ve iddialarını şöyle sürdürdü: “Öcalan, Şam’da Kızılay Hastanesi yakınlarında, Hilalahmer denilen bölgede Hasan Bindal tarafından kiralanan binanın 10’ncu katında kalıyordu. Asansörde karşılaştık. Yanındakilere dokuzuncu katta inen kişinin o katta oturan Türkiye Askeri Ataşesi olduğunu söyledi.

Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Güneydoğu Anadolu’daki problemler konusundaki projeleri ise örgütte olumlu karşılandı. Öcalan Lübnan’da bulunan Bekaa kampında basın açıklaması yaparak tek taraflı ateşkes ilan etti. Özal’ın ölümü ve Bingöl’de 33 askerin Doktor Süleyman(Kod) Sait Çürükkaya kontrolündeki PKK örgütü mensuplarınca vurularak öldürülmesi ile yeşeren umutların tamamen kaybolduğunu söyledi.”

Gizli tanık, PKK’nın tek taraflı ateşkes sürecinde olduğu, devletin de çözüm arayışlarına girdiği dönemde PKK içerisindeki bir grubun bu eylemi gerçekleştirmesine, bu askerlerin de korumasız, silahsız olarak tehlikeli bir bölge üzerinden gönderilmesine hiçbir zaman anlam veremediğini ifade etti. İddianamenin son kısmında ise savcılar, elde edilen deliller doğrultusunda Ergenekon Örgütü’nün bazı yönetici ve üyelerinin, PKK Terör Örgütü ile ilişkide olduklarının tespit edildiğini iddia ettiler.

Ergenekon’un amaçları doğrultusunda kullanılacak kaos ve çatışma ortamı oluşturmak, yönetimi baskı altında tutabilmek amacı ile ülkede Türk- Kürt kavgası çıkartmak istediğini ileri süren savcılar, iddianamede “Örgütün PKK’yı kontrol altında tutarak gerektiğinde amaç ve hedefleri doğrultusunda kullandığının anlaşıldığı” ifadesine yer verdiler.


Ocakta dosya istendi

Ergenekon Savcılarının talebi doğrultusunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, geçtiğimiz Ocak ayında ise Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan saldırı davasının dosyasını istedi. ‘İvedi’ olarak istenilen 33 dosyanın bir nüshası failimeçhul olaylarla ilgili dosyalar arasından çıkarılıp, İstanbul Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.


Silahsız askerlere refakat eden yoktu

Yıl: 1993... Yer: Bingöl... Çoğunluğu terhis olmuş ya da dağıtıma giden 50 sivil asker iki minibüse bindi. Üniformaları ve postalları çantalarındaydı. Ne silahları vardı ne ne kendilerine refakat eden tek bir askeri personel. PKK yollarını kesti. Gece yarısına kadar askerleri yürüttüler. Bazıları kaçmayı başardı. Saat 03.00’te askerleri yolun kenarına dizdiler. Kalaşnikof, Bixi ve Kanvasların emniyetlerini açtılar. Ve yan yana dizdikleri askerleri kurşuna dizdiler. Hain saldırıda 33 Mehmetçik şehit oldu.

Gaziden 10 iddia Bingöl’de, 24 Mayıs 1993’te birliklerine giderken terör örgütü üyelerinin hain saldırısından kurtulan Gazi Erdem Doğan bir gazeteye şu açıklamalarda bulunmuştu:

1- Yola savunmasız ve korumasız bir şekilde çıkarıldık.
2- Önünden geçtiğimiz karakollarda değil de; ilginç yerlerde mola verdik.
3- Molalar, bizi taşıyan sivil şoförlerin inisiyatifiyle gerçekleşti.
4- Çok sık verilen molalarda şoförler sürekli telefon görüşmeleri yaptı.
5- Baskının gerçekleştiği yere 10 dakika mesafede karakol vardı.
6- Yolumuz kesildiğinde üzerimiz aranmadığı gibi soru da sorulmadı. Sanki bizleri bekler gibi bir halleri vardı.
7- Her şey bir plan çerçevesinde işliyordu.
8- Bizi taşıyan şoförler serbest bırakıldı.
9- PKK kampına getirildiğimizde de üzerimiz aranmadı. Silahsız olduğumuzu biliyorlardı.
10- Kampta ifademizi Şemdin Sakık aldı. Onu çok sonra gazetelerde çıkan fotoğraflarından tanıdım.


Saldırıyla ilgili kim, ne demişti?

APO: Sakık eylemi Ergenekon adına gerçekleştirmiş olabilir Abdullah Öcalan, avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamada saldırının emrini verdiği ileri sürülen o dönem PKK’da üst düzey yöneticilerinden ‘Parmaksız Zeki’ kod adlı Şemdin Sakık’ın eylemi Ergenekon adına gerçekleştirmiş olabileceğini ima etmişti. Öcalan, “Şemdin doğrudan Ergenekon ‘la bağlantılıdır, onların adamıdır, demiyorum, Ancak kullanılmışkır. Bu dönemde ateşkesi istemeyenler kimlerdi? Bunu anlamak benim için zor oldu” demişti.

SAKIK: Saldırıyı Abdullah Öcalan’ın talimatıyla gerçekleştirdik Şemdin Sakık ise, bazı yayın organlarına yaptığı açıklamalarda 1993 baharında PKK’nın tek taraflı ilan ettiği ateşkese kendisinin de uyduğunu ancak Abdullan Öcalan’ın Lübnan’da telsiz ile Türkiye’deki militanlara misilleme eylemi emri verdiğini anlatarak, şunları ileri sürmüştü; “Bu ateşkesi ben bozmadım ama ne yazık ki bu yalan üstümde kaldı. Bu talimat değişik araçlarla militanlara ulaştıktan sonra, harekete geçen örgüt elemanları irili-ufaklı eylemler yapmaya başladılar. Çoğunlukla yollar tutuluyor, taciz atışları yapılıyor, mayın döşeniyordu. Bingöl kırsalında 200 civarında militan vardı. Bunlar iki ayrı ana grup ve bu gruplara bağlı küçük birimler halinde hareket
ediyorlardı” dedi.


Ağız değiştirdi

Türkiye ve dünya kamuoyundan bu eyleme karşı sert tepkiler yükselince Sakık bu kez olayın örgüt içi çetelerce yapıldığını savundu. İsim vererek olay mahallinden uzaktaki şahsımı tepkilerin hedefi yaptı”. Sakık, “O dönemin şartlanmış kafasıyla, üzüldüm desem yalan olur. Ama şimdi, her askerin anısı önünde saygıyla eğiliyorum’ demişti.

ÇELİK: 33 erin şehit olduğu saldırı yakında aydınlatılacak Eski Milli Eğitim Bakanı ve AKP Genel Başkanı Yardımcısı Hüseyin Çelik de saldırının Ergenekon işi olabileceğini ima ederek bu olayın aydınlatılacağını söylemişti. Çelik, “Düşman üretme paranoyası nedir biliyor musunuz? Şu an Ergenekon diye bir dava görülüyor. Onun da mantığını ifade edelim. Bir mahallede hiç hırsızlık vakası yoksa mahalle bekçisinin önemi kalır mı? Kalmaz. Mahalle bekçisi akıllıysa kendi konumunu muhafaza etmek için mahallede hırsızların kol gezdiğini yayması lazım. Hatta daha akıllıysa arada bir iki kapıyı kendisinin yoklaması lazım. İşte Ergenekon budur.” demişti.


"Bu iddialarla ilgili konuşurken dahi beynim dağılacak gibi oluyor"

Çelik'in yaptığı açıklamalara dönemin Asayiş Bölge Komutanı olan emekli Orgeneral Necati Özgen ise sert dille yanıt vermişti. İddiaları insafsızlık ve
vicdansızlık olarak değerlendiren Özgen “Devletin böyle bir şey yapabileceği nasıl düşünülebilir? Ben bu kadar saçma sapan bir iddia duymadım. Bu olayla ilgili ne sorulacaksa ben cevaplamaya hazırım. 33 erimiz 300-400 kişilik bir PKK grubu tarafından şehit edilmiştir” diye konuşmuştu. Habertürk muhabirinin telefonla ulaştığı Özgen sözlerini yineledi: “Her şey ortada ve açık.

Gizli hiçbir şey yok. Bu iddialar insafsızlık. Böyle bir şey olabilir mi? İnsan kendi evladı kadar koruduğu bir insan için böyle şey söz konusu olabilir mi? Konuşurken dahi beynim dağılacak gibi oluyor” Olayın ardından askeri mahkemede dava açıldığına dikkat çeken Emekli Orgeneral Necati Özgen “Mahkemeye gidilmiş. Dava 6-7 sene devam etmiş, karar vermiş. Aradan 17 sene geçmiş. Şunu unutmasınlar askeri mahkeme komutanın emrinde değildir. Bağımsızdır. Ama bunu anlamıyorlar” dedi.