Gündem
Deutsche Welle

26.02.2015 - Alman basınından özetler

Avusturya’da yeni İslam Yasası’nın parlamentoda kabul edilmesi, Yunanistan’a yönelik yardimlarin devamı, AB ülkelerinde birliğe güvenin azalması ve Berlin’de bir çocuğun ölümüne neden olan kızamık salgını öne çıkıyor.

26 Şubat 2015 00:08


Avusturya'da yaşayan Müslümanların radikalleşmelerini önlemeyi amaçlayan 'İslam Yasası'nın kabulü, Frankfurter Allgemeine Zeitung tarafından şöyle yorumlanıyor:

“Avusturya'nın yeni İslam Yasası, Müslümanların dini yaşamına ve onların Avusturya toplumuna uyum sağlamalarına yasal bir çerçeve getirdiği için doğru yönde atılmış bir adım. Burada, Avusturya'daki Müslümanların yaşadığı hayatla uyumlu bir İslam aranıyor. Avusturya'nın hedeflediğini tüm Avrupa ülkeleri istiyor: Müslümanlar buraya ait bir İslam, bir Avrupa İslam'ı yaratmalılar. Bu aynı zamanda imamların bundan böyle Türkiye'den gelmemesi ve cami yapımı için Suudi Arabistan kaynaklarının kabul edilmemesi demek. Eğer İslam Avusturya'ya ait olacaksa, imamların eğitimi de Avusturya'da olmalıdır.”

Almanya'nın en yüksek tirajlı gazetesi Bild, cuma günü Alman Federal Meclisi'nde yapılacak olan Yunanistan'a halihazırda uygulanan yardım programının uzatılması ile ilgili oturumu şöyle değerlendiriyor:

“Almanya Parlamentosu'nda cuma günü olacakları aklı başında hiçbir insana artık anlatmaya gerek yok. Özetle: Bize, yolsuzluk ve vergi kaçakçılığı ile mücadele gibi bugüne dek verdiği sözlerin hepsinden dönen Yunanistan'a, aynı sözleri yeniden verdiği için milyarlarca euro gönderiyoruz. Kelimenin tam anlamı ile Yunanistan’ın eski reform yalanlarını para ile satın alıyoruz. Hem de bu parayı asla bir daha görmeyeceğimizi herksin biliyor olmasına rağmen. Peki, en azından bize şimdi aynı sözleri veren Yunan politikacılar seleflerinden daha mı güvenilir kişiler? Hayır!”

Özellikle Güney Avrupa ülkelerinde Avrupa Birliği'ne olan güvenin azalması, Münchner Merkür tarafından şu yorumla okuyucuya aktarılıyor:

“İtalya, İspanya, Fransa ya da Yunanistan… Hepsinde politikacıların Avrupa Birliği'ne ve birliğin kazanan ülkelerine sövmek şu sıralar çok revaçta. Sadece Euro'ya kuşku ile yaklaşan gruplar arasında değil, siyasi yelpazedeki tüm partilerde bu böyle. Tsipras’ın Syrizası’ndan Fransız sosyalistlere, Berlusconi'nin Forza Italia'sından Almanya'da Hristiyan Sosyal Birlik'e (CSU) kadar. Karşılıklı ithamlar, suçlamalar ve kınamalardan oluşan kısırdöngü Euro'nun onarımına yönelik çalışmaları da giderek daha da zorlaştırıyor. Avrupa giderek bencil ve kavgacı horozların arenasına dönüşmekte ve bu gidişle Avrupa Birliği'nin çekirdeğini oluşturan barış projesi tehlikeye düşecek.”

Haftalık gazete Die Zeit, Berlin'de bir anda ortaya çıkan kızamık salgınına karşı aşı zorunluluğu getirilmesini şu ifadelerle talep ediyor:

“Devlet şimdi insanları mecbur tutmalı. En iyisi yumuşak bir şekilde, aşı yaptırmayan çocuğun yuvaya gitmesi yasaklanabilir. Bu ilk ve önemli adım olur. Çünkü yuvaya giden çocuklar aşı için en iyi yaştalar ve burada diğer çocuklarla çok yakın temas halindeler. Bir zorunluluk mu peki bu? Hayır, bir toplum sözleşmesi. Çocuğuna bakılmasının avantajlarını yaşamak isteyenler, başkalarının sağlığını bu kadar hoyratça tehlikeye atamazlar. Kızamığın ne denli tehlikeli bir hastalık olduğunu herkesin bilmesi beklenemez ancak bu şekilde bunun önemi gösterilebilir.”

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle