Frankfurter Rundschau gazetesi, Ukrayna'nın devlet iflasının eşiğine gelmesini konu alan yorumunda şu satırlara yer veriyor:
“Ukraynalılar oligarklarının, aksi ispat edilene kadar gayrı meşru yollardan edindikleri kesin olan astronomik servetine el koysalar rahat nefes alabilirler. Devlet, ülkenin yerden bitme zenginlerinin kaymağını yiyecekleri kredileri aramak yerine onların servetiyle borcunu ödeyebilir. Ukrayna'nın Karunları, milyonlarının her birini alın teriyle kazandıklarını ispat edebileceklerse, durmasınlar, devleti mahkemeye versinler.”
Berlin'de yayımlanan Die Welt gazetesi Ukrayna'nın yardım arayışında temkinli olunmasını tavsiye ediyor:
“Devrim yiyici devlet başkanını henüz alaşağı etmişken, Avrupa'ya dönüşe kocaman bir fatura ekleniyor. Ukrayna'nın devlet iflasını önleyebilmesi için önümüzdeki iki yılda en az 25 milyar euroya ihtiyacı olacak. Bu paranın öncelikle Batı'dan gelmesi gerekecek. Bu manzaraya jeostratejik açıdan yaklaşmakta fayda olabilir. 25 milyar euro Rusya'nın yeniden tezgâhlamaya çalıştığı emperyalist projeyi sekteye uğratmanın bedeli olacaksa, bu parayı gözden çıkarmaya değer. Şimdi Ukrayna'yı kurtarmak yerine uzun vadede emperyalist Rusya'nın etrafına duvar çekmenin bedeli çok daha ağır olur. Ama bu, hemen aşırı bonkörce davranılsın demek değildir. Hedef yükü paylaşmak, Uluslararası Para Fonu'nu ortak etmek ve Avrupa dışındaki Batı ülkelerini de yardım için kazanmak olmalıdır.”
Berlin'in Der Tagesspiegel gazetesinde Ukrayna - Rusya ilişkileri hakkında şu satırları okuyoruz:
“Ukrayna'nın aksine Rusya'daki muhalefet, protesto potansiyelinin bulunmasına rağmen halktan fazla destek almıyor. Ukrayna'daki ayaklanmanın başlıca nedeni yolsuzluk rejimi ve rejimin çaldıklarını gerektiği takdirde kuvvete başvurarak koruma vurdumduymazlığını göstermesi idi. Rusların da hırsızlığa ve çalınanların üzerine yatılmasına beslediği öfke giderek artıyor. Putin'in Ukrayna'dan ders alıp, şimdiye kadar başarıyla uyguladığı baskı rejiminin kendisine ve Rusya'ya çok pahalıya mal olacak şekilde başarısızlığa uğrayabileceğini artık idrak etmesi gerekiyor.”
Kölner Stadt-Anzeiger gazetesi Almanya Başbakanı Angela Merkel'in İsrail ziyareti vesilesiyle yayınladığı yorumda Ortadoğu'daki barış arayışının ikili ilişkiler üzerindeki etkilerini ele alıyor:
“İki devletli çözümden yana çıkan İsrailliler bile Avrupa'yı, güvenlik açısından içinde bulundukları durumu idrak edememekle suçluyorlar. Merkel ve İran ile yapılan nükleer pazarlıkta İsrail'in yanında yer alan Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ithamdan ayrı tutuluyor. Sorulması gereken, bu avantajın İsrail hükümetini barış adımları atması için cesaretlendirmede ne kadar kullanıldığıdır. Lütufkâr ifadelerle netice alınamaz. Merkel, Filistin toprağındaki Yahudi yerleşimleri hakkında ne düşündüğünü Netanyahu'nun yüzüne karşı da söylemiş ve barış yanlılarından alkış almıştı. Bu gibi yüzleşmelerin ritüel haline gelme tehlikesi büyümektedir.”