Engin Çeber’in, Metris Cezaevi’nde işkenceyle ölümüne ilişkin haklarında dava açılan 60 kamu görevlisinin yargılanmasına devam ediliyor. Cumhuriyet Savcısı 22 gardiyanın daha işkence suçundan yargılanmasını istedi.
Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki 2’nci duruşmada, ifadelerinin alınmasına başlanan tutuksuz sanıklardan cezaevi ikinci müdürü Yusuf Gayır, dava konusu olayın yaşandığı belirtilen gece kendisinin nöbetçi olduğunu, bir olay yaşanması halinde bunun kendisine bildirilmesi gerektiğini ancak o gece hiçbir sorun yaşanmadığını ileri sürdü.
Gayır, o gece, cezaevine getirilen Çeber ve arkadaşlarını hiç görmediğini iddia etti. Cezaevi infaz koruma başmemuru Kadem Karadeniz, 1 Ekim 2008’de sabah sayımından sorumlu olduğunu, “karantina” tabir edilen D3 koğuşunun açık olduğunu görünce oraya gittiğini, sayım için diğer tutuklular ayakta iken 3 tutuklunun oturduğunu ve sayım için ayağa kalkmayacaklarını söylediklerini anlattı.
Karadeniz, koğuşa girdiğinden ayrıldığı süreye kadar bu tutuklulara hiçbir müdahalede bulunulduğunu görmediğini savundu. Çeber’in avukatlarından birinin, bu sırada bir elektrik kesintisi olup olmadığını sorduğu Karadeniz, “Kısa bir süre elektrik kesintisi oldu ama hemen geldi” dedi.
İnfaz Koruma Başmemuru Cuma Kaçar da kayıtlara isminin “Çeber’in ölümüne neden olan iki nolu şahıs olarak” geçtiği için haberlere konu edildiğini ancak bunların tamamen asılsız ve yalan beyan olduğunu savundu.
Kaçar, 6 Ekim 2008’deki sayım sırasında da gece nöbetinden çıktığını, karantina koğuşuna giderek sayım defterini kontrol ettiğini ve bir kişinin eksik olduğunu görünce yatakhane kısmına bakılmasını istediğini belirtti.
Tutuklulardan birinin, kendisine yatakhanede kimsenin bulunmadığını ancak koğuşun arkasında birisinin oturduğunu söylediğini anlatan Kaçar, bu kişiye “Hasta mısın?” diye sorduğunu, onun da ayağa kalkıp elini kendisine doğru savurarak, “Ben hasta filan değilim. Ben siyasiyim” dediğini anlattı.
Kaçar, Engin Çeber olduğunu daha sonra öğrendiği bu kişinin, elini savurması üzerine kendisin de onun elini tuttuğunu, bunun üzerine tutuklunun da kendisini dizüstü yere attığını söyledi. Kaçar, “Bunun üzerine tutukluya ‘Siyasi isen gel konuşalım. Niye kendini yere atıyorsun?’ dedim” şeklinde konuştu.
Yılmaz Aydoğdu, Mustafa Doğan ve Mazlum Keskin adlı görevlilerle karantina koğuşuna geri döndüğünü, sayım vermeyen kişiye sayımın ayakta verilmesi gerektiğinin anlatıldığını belirten Kaçar, kendisinin de görevlilerden bu olayı cezaevi müdürlüğüne iletmelerini istediğini kaydetti.
Kaçar, bu olayın gerçekleştiği gün avukatının görüşmeye geldiğini, Çeber’in de gayet sağlıklı bir şekilde avukatı ile görüştüğünü öne sürerek, “Herhangi bir olumsuzluk olsaydı herhalde avukatına söylerdi. Avukatı da bunu bildirirdi. Avukatı daha sonra Çeber’in ‘Bizi burada yaşatmazlar’ dediğini basına söylemiş. Bunu ayın 6’sında söyleseydi, Engin Çeber bugün hala yaşıyor olurdu” diye konuştu.
Diğer sanık ifadeleri
Jandarma eri Hüseyin Arslan, cezaevine ilk getirildiğine Çeber’in üst araması görevinin kendisine verildiğini dile getirerek, Çeber’in ise üstünün aranmasını kabul etmediğini söyledi. Arslan, “Sonradan ikna edildi ve araması yapıldı. Ağır hareket ediyordu. 5 dakika hiç hareketsiz sessizce durdu” dedi.
Arslan, Çeber ile birlikte tutuklanan Cihan Gün adlı kişinin üst aramasını yaptırmadığını, Taylan Gök adlı görevlinin odaya copla girerek jandarma komutanına verdiğini, bu copun tutukluların saldırgan olduğu bilgisiyle “caydırıcı” olsun diye getirildiğini iddia etti.
Mahkeme Heyeti Başkanı Nesibe Özer’in “Tutanakta orantılı güç kullandık yazıyor. Doğru mu?” sorusu üzerine Arslan, bunun bağırma şeklinde olabileceği yanıtını verdi. İnfaz Koruma Başmemuru Nevzat Kayım, 5 Ekim 2008’de gece nöbetçisi olduğunu, sabah sayıma girdiğini dile getirerek, bağrışma seslerini duyunca karantina koğuşuna gittiğini, Cuma Kaçar’a ne olduğunu sorduğunu ve bu sırada dizüstü çöken Engin Çeber’i gördüğünü anlattı.
Kaçar’ın tutuklunun sayım vermediğini söylemesi üzerine Çeber’i uyardığını savunan Kayım, “Kalkmadı, bunun üzerine 2 koltuğunun altından tutarak kaldırmaya çalıştım. O da direnmedi. Kurallara uyması gerektiğini hatırlattım, nasihatlerde bulundum” dedi.
Kayım, daha sonraki gün izinli olduğunu, 8 Ekim’de cezaevine geldiğinde Çeber’in hastanede olduğunu öğrendiğini anlattı. Jandarma Kıdemli Başçavuş Abdülkadir Öztekin, cezaevinde nöbetçi bulunduğu sırada, arama noktasında problem çıkması üzerine oraya gittiğini ve tutuklulardan birinin kendisini aratmamakta ısrar ettiğini öğrendiğini söyledi. Öztekin, arama yapılması için ısrar ettikçe Özgür Karakaya adlı kişinin direndiğini, bunun üzerine görevli jandarma erlerine şahsın üzerini aramasını söylediğini ve masanın üzerinde duran copu da alarak oradan ayrıldığını öne sürdü.
Mahkeme Heyeti Başkanı Nesibe Özer’in “Bu anlattıklarınız arasında tutanakta yazan orantılı güç tarzı bir davranış bulunmuyor. Orantılı güç dediğiniz nedir?’ diye sorması üzerine Öztekin, “Bağırdık. Üst soymayı orantılı güç olarak kastettik orada” cevabını verdi.
Duruşmada, tutuksuz sanıklardan sorumlu başmemur Erdoğan Coşar, infaz koruma başmemuru Nuri Keleş, nöbetçi memur Salim Geniş, ziyaret bölümünde görevli memur Mustafa Eraslan, görevli memur Narman Akkılıç ve Sıddık Güngör de ifade verdi. Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kemal Öztürk, 16 tutuksuz sanığın kamu çalışanı olduğunu hatırlatarak, TCK’nın “işkence” suçunu düzenleyen 94 ve 95. maddelerinden yargılanması gerektiğini belirtti.