2017 yılında kamuya ait okullarda, hastanelerde, yurtlarda, kışlalarda ve şantiyelerde servis edilen yemekler nedeniyle en az 5 bin kişi zehirlendi.
Basına yansıyan haberlerden derlenen verilere göre, geçtiğimiz yıl İzmir'den Diyarbakır'a, Rize'den Manisa'ya kadar Türkiye'nin birçok ilinde çok sayıda toplu gıda zehirlenmesi yaşandı.
1 Haziran'da Edirne Trakya Tıp Fakültesi Hastanesi'nde çıkan akşam yemeğini yiyen ve aralarında doktorların da bulunduğu yaklaşık 100 personel zehirlendi.
Bolu'da ise 20 Kasım'da İzzet Baysal Fizik Tedavi Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde öğle yemeği yiyen 26 hasta ve 14 refakaçti, zehirlenme belirtilerinin ardından tedaviye alındı.
Sağlık Bakanlığı tarafından BBC Türkçe'ye yapılan açıklamada, Türkiye'deki hastanelerin yüzde 90'ında yemeklerin taşeron şirketler tarafından yapıldığı bilgisine yer verildi:
"Hastanelerin yaklaşık yüzde 10'u yemeklerini kendisi yapmaktadır. Geri kalan ya sağlık tesisi kendisi ya da il düzeyinde hizmet alımı kapsamında yüklenici firmalara yaptırılıyor."
Türk Tabipler Birliği Genel Sekreteri Dr. Sezai Berber ise sağlık sektöründe taşeron'un "sağlıksız" bir durum olduğunu ifade ediyor:
"Hastanelerde verilen yemek hizmetini, herhangi bir kamu kuruluşunda verilen yemek hizmeti gibi düşünmemek gerekiyor. Hastaların tedavisine özel yemek servisi, ameliyat sonrası diyet programları gibi yemek hizmetlerinin uzman kişiler tarafından yapılması gerekiyor.
"Ancak taşeron sisteminde bunların sıklıkla eğitimsiz kişiler tarafından yapıldığına, kar hırsı nedeniyle uygun olmayan gıdaların kullanıldığına ve bunların da toplu zehirlenmelere yol açtığına şahit oluyoruz.
"Dolayısıyla sağlıkta yemek hizmetinin taşerona verilmesine karşıyız. Kendi çalıştığım hastanede, taşeron firmanın yeni ihaleyi kaybetmesi nedeniyle, keyfi olarak bir gün boyunca hastalara yemek verilemediğine bile tanık oldum."
Berber, sağlık sektöründe yemek hizmeti taşeron şirketlere verilse bile bu şirketlerin Sağlık Bakanlığı tarafından düzenli denetlemelerden geçmesi gerektiğini söylüyor.
Sadece hastaneler özelinde değil, zehirlenme olaylarının yaşandığı kamu kurumlarının hemen hepsinde, yemek hizmeti taşeron şirketler aracılığı ile yapılıyor.
Örneğin 2017 yılı içerisinde en fazla zehirlenme olayı, taşeron sistemiyle yemek hizmeti veren askeri kışlalarda meydana geldi. Son olarak Gaziantep'te 70 askerin zehirlenmesinin ardından, son bir yılda kışlalarda en az 2 bin 180 asker zehirlendi.
20 Aralık'ta Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun soru önergesine yanıt vermiş ve Gölcük Donanma Komutanlığı'nda yapılan analizler sonucu 2015'de Deniz Kuvvetleri için alınan kavurma konservelerinde 4 ton at eti tespit edildiğini açıklamıştı.
Canikli, etlerin personele sunulmadan imha edildiğini ve tedarikçi firma Pınarsan İnşaat Nakliye Sanayi ve Limited Şirketi ile tüm sözleşmelerin fesh edildiğini duyurdu.
Gaziantep'teki zehirlenme olayı da bu açıklamadan sadece birkaç gün sonra yaşandı. Olayla ilgili olarak Bakan Canikli'nin talimatıyla soruşturma başlatıldı.
Manisa'da ise bir yıl içinde dört farklı zehirlenme vakası yaşandı ve 1780 asker yediği yemekten zehirlendi. 1049 askerin zehirlendiği ilk vakada, er Hüsnü Özel hayatını kaybetmişti.
2017 boyunca zehirlenme vakaları üniversitelerde de yaşandı. Devlet yurtlarında ve üniversite kampüslerinde de en az 890 öğrenci yemekten zehirlendi.
12 Aralık günü Rize'de Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi'nin kampüs yemekhanesinde öğle ve akşam yemeği yiyen yüzlerce öğrenci, kısa süre sonra kusma, mide bulantısı ve ishal şikayetleri nedeniyle Rize Devlet Hastanesi ve RTEÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne başvurdu.
Rize İl Sağlık Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre, gece boyu zehirlenme şikayetleriyle hastanelere başvuran öğrenci sayısı 473'e ulaştı.
Konuyla ilgili BBC Türkçe'ye yazılı açıklama yapan üniversite yetkilileri ise yemeklerden alınan numunelerde zehirlenmeye yol açan hiçbir bulguya rastlanmadığını söylüyor:
"Yaklaşık 473 öğrencinin çoğu bu vakadan etkilenmemiş olduğu için ön kontrollerinden sonra kısa sürede taburcu edildi. 50 civarında öğrenci gece geç saatlere kadar kontrol amaçlı tutuldu. 2 öğrenci dışında bütün hastalar aynı gün taburcu edildi. İki öğrenci ise 1 gün sonra hastaneden ayrıldı.
"Olaydan sonra tedbir amaçlı firmadan yemek hizmeti alınmadı. Yapılan labaratuar çalışmalarında ise Tarım İl Müdürlüğü ve Sağlık İl Müdürlüğü'nün raporunda, numunesi alınan yemeklerde zehirlenmeye neden olacak hiçbir bulguya rastlanmadı."
Üniversite kampüslerinin yanı sıra Kredi Yurtlar Kurumu'na (KYK) bağlı yurtlarda da çok sayıda zehirlenme vakaları yaşandı.
Örneğin 15 Kasım'da İstanbul Sancaktepe'de KYK'ya bağlı Mahmut Celaleddin Ökten Erkek Öğrenci Yurdu'nda 47 öğrenci, yurtta çıkan akşam yemeğini yedikten sonra rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı.
Bunun yanı sıra Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin KYK Yurdu'nda kalan 64 öğrenci de 20 Mart gecesi zehirlenme şüphesiyle hastalere başvurdu.
Yurtlarda yaşanan toplu zehirlenme örneklerine ilişkin bilgi almak için başvurduğumuz KYK yetkili ise söz konusu durumlarda yürütülen süreci şöyle anlattı:
"Yurtlarda yapılan yemeklerden her gün steril kaplara yemek numuneleri alınır ve tahliller yaptırılır. Denetimlerimizde eksiklik ve aksaklıklarla karşılaşılması halinde ise gerekli tedbirler alınır ve bu eksikleri gidermeyenler hakkında gerekli cezai işlem uygulanır."
"Bunlara rağmen yurtlarımızda besin zehirlenmesi yaşanması durumunda Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü'nden alınan analiz sonucunda insan sağlığına zararlı bulguya rastlanırsa rapor edilir ve işletmecinin sözleşmesi derhal feshedilir. Ayrıca altı öğretim yılı firmayla çalışılmaz."
CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan ise konuyu yılın son yasama haftasında Meclis gündemine taşıdı ve Başbakan Binali Yıldırım tarafından yanıtlanması talebiyle soru önergesi verdi.
BBC Türkçe'ye konuşan Bakan, kamuda zehirlenme vakalarının geçtiğimiz yıllara göre artış gösterdiğini ve bunun sebebinin denetimsiz taşeronlaşma olduğu görüşünde:
"Yaptığımız araştırmaya göre 2017 yılında kamuda en az 5 bin 25 kişi yemekten kaynaklı zehirlendi. 20 yaşındaki vatan evlatları zorunlu askerlik görevini yaparken zehirleniyor, hayatını kaybediyor. Çocuklarımız devletin okullarında, yurtlarında, üniversite kampüslerinde; işçiler, emekçiler fabrikalarda, TOKİ inşaatlarında yine yediği yemekten zehirleniyor."
"En düşük fiyatı veren firmadan hizmet alımının sonucu ortada. Ayrıca toplu yemek alanları kamunun denetim sorumluluğunda, bu noktada taşeron şirketlerin verdiği yemek hizmetinin denetimi sağlanmalıdır. Gıda güvenliği iş güvenliği mücadelesinin en önemli bileşenlerinden birisi olmak suretiyle gıda mühendisi istihdamı zorunlu hale gelmeli, firmalara caydırıcı ceza kesilmelidir."
Bakan'ın Meclis'e sunduğu soru önergesindeki bazı sorular şöyle;