Mahfi Eğilmez*
Türkiye İhracat Meclisi’nin (TİM) açıkladığı verilere göre bu yılın ilk üç ayındaki ihracat şöyle görünüyor:
İhracatçı Sektörler
|
2014 Ocak – Mart Milyar USD
|
2015 Ocak – Mart Milyar USD
|
Değişim (%)
|
Tarım sektörü
|
5.609
|
5.258
|
-6.3
|
Sanayi sektörü
|
30.310
|
26.378
|
-13.0
|
Madencilik sektörü
|
1.091
|
841
|
-22.9
|
Kayıttan Muaf İhracat
|
1.416
|
3.340
|
135.8
|
Toplam İhracat
|
38.427
|
35.816
|
-6.8
|
2015 yılının ilk üç ayında Türkiye’nin ihracatı geçen yılın ilk üç ayına göre yüzde 6,8 azaldı. Sanayi sektörü ihracatındaki düşüş yüzde 13’e ulaştı. Euro bölgesinde yaşanan sıkıntılara karşın ihracatımızda ilk sırada Almanya yer almaya devam ediyor. İkinci sırada Irak, üçüncü sırada Birleşik Krallık geliyor.
Sanayi üretiminde daralma alarmı
2015 yılının ilk üç ayında imalat sanayi kapasite kullanımı ve Ocak ayının sanayi üretim endeks değişimi verilerini aşağıdaki tabloda sunuyorum.
Kapasite Kullanım Oranı (%)
|
Ocak
|
Şubat
|
Mart
|
2014
|
73,9
|
73,3
|
73,1
|
2015
|
73,7
|
72,8
|
72,4
|
Sanayi Üretimi Aylık Değişimi (%)
|
Ocak
|
Şubat
|
Mart
|
2014
|
7,6
|
5,1
|
4,5
|
2015
|
-2,2
|
|
|
İmalat sanayiinde kapasite kullanımı 2015 yılının ilk üç ayında sürekli bir düşüş yaşadı. Bundan daha önemlisi 2014 yılının ilk üç ayına göre de düşü yaşanmış olması. Bu gelişme sanayi üretiminin hız kestiğini ortaya koyuyor. Sanayi üretiminde 2015 yılına ilişkin olarak elimizde henüz sadece Ocak verisi var. Ocak ayında sanayi üretiminde yüzde 2,2 oranında küçülme yaşandığı görülüyor. Sadece Ocak ayı verisine bakarak genel bir sonuç çıkarmak elbette mümkün değil. Buna karşılık ihracatta ortaya çıkan üç aylık gerileme eğilimin sanayi üretimine de yansımış olacağını ve ilk aydaki u düşüşün sonraki iki ayda da tekrarlanacağını tahmin ediyorum.
2014 yılında sanayi büyümesini iç talepten çok dış talep ayakta durmuştu. Bu yıl dış talepte ciddi bir düşüş olduğunu TİM’in ihracat verilerinden görebiliyoruz. İç talepte de bir canlanma olmadığına göre 2015 yılının ilk çeyrek büyüme verisinin de tıpkı sanayi üretiminde olduğu gibi parlak olmayacağını söylersek yanılmış olmayız.
TL’nin dış değeri USD’ye karşı düşüyor, Euro’ya karşı yükseliyor
2015 yılının ilk üç ayına damgasını vuran ve yılın kötü başlamasına neden olan gelişmelerin başında kurlardaki gelişmeler geliyor.
USD / TL
|
Ocak
|
Şubat
|
Mart
|
2014
|
2,23
|
2,21
|
2,22
|
2015
|
2,34
|
2,46
|
2,59
|
Euro / TL
|
Ocak
|
Şubat
|
Mart
|
2014
|
3,03
|
3,02
|
3,07
|
2015
|
2,71
|
2,80
|
2,81
|
USD/TL kuru geçen yılın ilk üç ayında aşağı yukarı aynı düzeyde kalmışken bu yılın ilk üç ayında hem geçen yılın aynı dönemine göre hem de bu yılın birbirini izleyen aylarına göre sürekli bir artış sergilemiş yani TL, USD’ye karşı hep değer kaybetmiş görünüyor. Buna karşılık Euro / TL kuru bu yılın ilk üç ayında fazla değişiklik göstermese de geçen yılın ilk üç ayına göre ciddi bir düşüş göstermiş yani TL, Euro’ya karşı değerlenmiş görünüyor.
USD/TL kurunun TL aleyhine, Euro/TL kurunun ise TL lehine değişmesi ihracat ve turizm gelirlerinin ağırlığı Euro’da, ithalat girdileri ve finansman maliyetlerinin ağırlığı USD’de olan Türkiye açısından en kötü durumdur. Euro’daki düşüş nedeniyle gelirlerimiz azalırken USD’deki artış nedeniyle giderlerimiz artış içindedir.
Anketler karamsar beklentilerin arttığına işaret ediyor
Türkiye ekonomisinde gerek tüketicilerin gerekse üreticilerin (reel sektörün) geleceğe ilişkin beklentilerini ölçmekte kullanılan anketler uygulanıyor. Bu anketler içinde en kapsamlısı Ekonomik Güven Endeksidir. Ekonomik güven endeksi, tüketici ve üreticilerin genel ekonomik duruma ilişkin değerlendirme, beklenti ve eğilimlerini özetle gösteren bir bileşik endeks olarak her ay TÜİK tarafından yayınlanan bir endekstir. Aşağıdaki tablo bu anketlerin sonuçlarını gösteriyor.
|
Ocak
|
Şubat
|
Mart
|
Ekonomik Güven Endeksi (TÜİK)
|
|
|
|
2014
|
98,2
|
90,2
|
91,7
|
2015
|
90,7
|
88,5
|
74,9
|
Endeksin 2015 yılının ilk üç ayında aldığı değerleri kendi içinde değerlendirdiğimizde aylar itibariyle düşüşü görebiliyoruz. Özellikle Mart ayında Şubat ayına göre düşüş 13,6 puanla zirve yapmış bulunuyor. 2015 yılı değerlerini 2014 yılının değerleriyle karşılaştırdığımızda çöküş çok daha net görünüyor.
Bu anket bize beklentilerin ne kadar hızla bozulduğunu ve gerek tüketicilerin gerekse üreticilerin 2015 yılından beklentilerinin son derecede kötü olduğunu ortaya koyuyor. Ekonomiye uygulanan diğer anketlerde ve endekslerde de görünüm faklı çıkmıyor.
Her toplum, geçmişte yaşadığı ekonomik travmaların izlerini taşıyor. Amerikalılar işsizlikten korkarlar, Almanlar enflasyondan. Çünkü geçmişte yaşadıkları en önemli ekonomik travmalar bunlardır. Bana sorarsanız Türkler USD kurunun yükselmesinden çok korkarlar. Çünkü geçmişte ne zaman bu olayla karşılaşsak mutlaka ardından bir ekonomik kriz gelmiştir. O nedenle Türkiye'de beklentilerin bu kadar kötüleşmesinde USD/TL kurundaki artışın çok etkili olduğunu düşünüyorum.
Bütçe sıkı tutuluyor ama acaba bu ortamda kadar disiplin doğru bir yaklaşım mı?
2015 yılının ilk iki aylık bütçe sonuçlarına baktığımızda bütçenin 1,4 milyar TL fazla verdiğini görüyoruz. Yine aynı dönemde sağlanan faiz dışı fazla 13,3 milyar TL’ye ulaşmış bulunuyor. Bu iki rakam bize kamu mali disiplinin üst düzeyde korunduğunu anlatıyor.
Kamu mali dengesi açısından sağlanan disiplinin devam etmesi bir yandan olumlu olmakla birlikte bir yandan da ekonomideki kötüye gidişi önlemek açısından uygulanması gereken maliye politikasının doğru uygulanıp uygulanmadığı kuşkusunu gündeme getiriyor. Büyümenin düştüğü, ekonomide birçok sıkıntının ortaya çıktığı bir ortamda sadece para politikası aracılığıyla ekonomiyi canlandırmak yerine acaba maliye politikasını biraz gevşetmek gerekir mi? Bence yanıtlanması gereken soru budur.
Cari açık düşüyor
Uluslararası finansal ortamın gerildiği bir durumda, üstelik Fed’in faiz artırımının zamanlaması belirsizliğini korurken cari açığın düşürülmesi ve dış finansman ihtiyacının düşürülmeye çalışılması doğru bir yaklaşımdır. Bir yıldan beri bu yaklaşımı sergileyen ve sonuç almaya başlayan ekonomi yönetimi burada doğru tercih sergilemiş bulunuyor. Bu yaklaşımın sonucunda cari açığımız yüzde 5,5’e kadar geriledi.
Yaklaşım doğru olmakla birlikte ekonomide, tıpta olduğu gibi, hastalığı tedavi için uygulanan her tedavinin yararlı etkilerinin yanında bir takım zararlı yan etkileri de oluyor. Cari açığı düşürme yolunda atılan adımların yan etkileri olarak büyüme düştü, işsizlik arttı. Ne var ki bu tedaviye başlanmasa da cari açığı o kadar yüksek düzeyde sürdürmek mümkün olamayacaktı.
Sonuç
2015 yılının zor ve çalkantılı bir yıl olacağını, inişler, çıkışlar yaşanacağını yılın en başından itibaren her fırsatta dile getirdim. Yıla çok kötü başladık. Böyle bir ortamda riskleri artıracak sert söylemlerden, kurumlar arası kavgalardan, ters ve sürpriz uygulamalardan kaçınmak gerekir. Yılın sonraki bölümü Fed’in faiz kararı, Avrupa’nın toparlanma durumu, jeopolitik risklerin azalıp azalmayacağı, Rusya’nın durumu gibi dış gelişmelere, bir yandan da bizim bu değindiğim konularda riskleri azaltıp azaltamayacağımıza bağlı olarak biçimlenecek.
2015 çok zor ve sıkıntılı başladı ve büyük olasılıkla daha zorlaşarak ve daha sıkıntılı hale gelerek devam edecek.
Bu yazı mahfiegilmez.com'da yayımlanmıştır.