Ekonomi

2013'ün piyasalar açısından özeti

Dış siyasal olaylar ve iç siyasal olaylar ekonomi ve piyasalar üzerinde ciddi etkiler yarattı

02 Ocak 2014 17:37

Mahfi Eğilmez*

22 Mayıs 2013’de o zamana kadar söylenti olarak ortada dolaşan “Fed’in tahvil alımlarını Eylül ayından başlayarak azaltabileceği” söylentisi ilk kez Fed Başkanı’nın ağzından onaylanarak resmiyet kazanmış oldu. O tarihten başlayarak piyasalar büyük ölçüde Fed’in yaklaşımlarına, açıklamalarına, toplantılarına kilitlendi. Piyasalar Fed’in yaklaşım ve açıklamalarına göre biçim almaya başladı. Buna ek olarak dış siyasal olaylar ve iç siyasal olaylar ekonomi ve piyasalar üzerinde ciddi etkiler yarattı. 

Bu döneme ilişkin piyasaları etkileyen olayların kronolojisini şöyle özetleyebiliriz:

22 Mayıs: Fed, tahvil alımlarını Eylül’den başlayarak azaltabileceğini açıkladı. Açıklamanın etkisi 23 Mayıs işgününde görüldü (piyasalara olumsuz etki.)

03 Haziran: Gezi Parkı olaylarının etkisi görülmeye başlandı (piyasalara olumsuz etki.)

24 Temmuz: TCMB, gecelik fonlama faizini 0,75 puan artırdı (piyasalara olumlu etki.)

20 Ağustos: TCMB, gecelik fonlama faizini 0,50 puan daha artırdı (piyasaları fazla etkilemedi.)

21 Ağustos: Fed toplantısından tahvil alımlarıyla ilgili olumlu ya da olumsuz bir karar çıkmadı. Fed’in politika değişikliği işsizlik oranının yüzde 6,5 dolayına düşmesine bağlandı (piyasalara olumlu etki.)

26 Ağustos: Suriye’de kimyasal silahların varlığının saptandığı doğrulandı. Suriye’ye askeri müdahale olasılığı artmaya başladı (piyasalara olumsuz etki.)

27 Ağustos: TCMB Başkanı, doların belini kıracaklarını söyledi (piyasaları etkilemedi.)

05 Eylül: ABD tarım dışı istihdam verisi beklenenden düşük geldi (ABD için olumsuz olsa da Fed’in tahvil alımını azaltmayacağı beklentisi yarattığı için piyasaları olumlu etkiledi.)

06 Eylül: Suriye’ye askeri müdahale gündemden düşmeye başladı (piyasalara olumlu etki.)

16 Eylül: Fed Başkanlığına aday gösterilen Larry Summers adaylıktan çekildiğini açıkladı (Başkan olursa tahvil alımlarını azaltması beklenen Summers’ın çekilmesi piyasalarca olumlu karşılandı.)

18 Eylül: Fed, tahvil alımını azaltma yönünde herhangi bir karar almadı. Böylece Eylül ayında beklenen azaltma operasyonu gerçekleşmedi (piyasalara olumlu etki.)

18 Eylül: TCMB Başkanı USD’nin yılsonunda 1,92, 2014’de ise 1,80 TL dolayında olabileceğini açıkladı (piyasalara etkisi olmadı, bazı kesimler olumlu bazı kesimler olumsuz algıladı.)

30 Eylül: ABD Kongresi Başkan Obama’nın 2014 yılı bütçesini onaylamadı. ABD’de zorunlu olmayan harcamalar yapılamaz hale geldi (ABD için olumsuz olan bu gelişme Fed’in tahvil alımlarını azaltmasına engel oluşturduğu için piyasalarca olumlu karşılandı.)

08 Ekim: Orta Vadeli Program (OVP) açıklandı (genellikle olumlu karşılansa da piyasalara fazla bir etkisi olmadı.)

14 Ekim: ABD’de borç tavanı krizi 7 Şubat 2014’e kadar ve bütçe krizi de 15 Ocak 2014’e kadar geçici olarak çözüldü (ABD için olumlu olan bu gelişme geçici bir çözüm olduğu ve Fed’in tahvil alım programını etkilemeyeceği düşünüldüğü için piyasalarda bir etki yaratmadı.)

21 Ekim: ABD tarım dışı istihdam verisi beklenenden kötü geldi ABD için olumsuz olan bu gelişme Fed’in tahvil alımlarını azaltmasına engel oluşturduğu için piyasalarca olumlu karşılandı.)

31 Ekim: Başta istihdam verileri olmak üzere Euro bölgesi verileri kötü geldi (piyasalara olumsuz etki yaptı.)

07 Kasım: Avrupa Merkez Bankası faizi yüzde 0,50’den yüzde 0,25’e indirdi (piyasalardaki etkisi olumlu oldu.)

14 Kasım: Fed Başkan adayı Janet Yellen, ABD Senatosu Bankacılık Komitesinde tahvil alımını azaltma yönünde bir takvimleri olmadığını açıkladı (piyasalardaki etkisi fazlasıyla olumlu oldu.).

19 Kasım: TCMB örtülü faiz artırımı yaparak gecelik fonlama faizini tavana (yüzde 7,75) çekecek düzenlemeler yaptı (piyasalar TCMB’nin faize dolaylı da olsa müdahale etmesini genel olarak olumlu karşıladı.)

20 Kasım: Fed FOMC toplantısından tahvil alımlarına aynen devam kararı çıktı (piyasaları olumlu etkiledi.)

25 Kasım: İran, nükleer silah yapımını sınırlandıracak anlaşmayı kabul edeceğini açıkladı (piyasalarda çok olumlu etki yarattı.)

27 Kasım: Çin ile Japonya arasında gerginliğe neden olan Çin Denizi anlaşmazlığı konusunda ABD, Çin’i uyardı (piyasalarda kısa süreli bir olumsuzluk oluştu.)

06 Aralık: ABD tarım dışı istihdam verileri beklenenden daha iyi geldi ve işsizlik oranı uzun bir aradan sonra yüzde 7’ye geriledi (ABD'ye olumlu, piyasalara olumsuz etki yaptı.)

17 Aralık: Hükümetin bazı bakanlarının çocuklarının da adlarının karıştığı büyük bir yolsuzluk operasyonu başladı. Bakan çocukları, işadamları ve bazı bürokratlar da dahil olmak üzere birçok kişi gözaltına alındı (Türkiye’yi yükselen ekonomilerden, hatta kırılgan beşliden negatif ayrıştıran bir olumsuzluk oldu.)

18 Aralık: Fed, 2014 yılının Ocak ayında tahvil alımlarını 10 milyar dolar azaltacağını açıkladı (piyasalar ve özellikle de yükselen ekonomilerin piyasaları olumsuz etkilendi.)

23 Aralık: Yolsuzluk iddiaları giderek genişlemeye ve hükümetten emniyet teşkilatına yönelik operasyonlar yapılmaya başlandı. Hükümet, emniyet teşkilatı ve yargı arasında kavga başladı (Türk piyasası negatif ayrışmaya devam etti.)

24 Aralık: Yolsuzluk suçlamasında çocuklarının ve kendilerinin adı geçen 4 bakan istifa etti (piyasada fazlaca bir etki yaratmadı.) 

25 Aralık: 10 yeni bakanın yer aldığı yeni hükümet açıklandı (piyasada fazlaca bir etki yaratmadı.)

26 Aralık: Yargıya müdahale itirazları ve hükümetin karşı görüşleri gerginliği doruk noktasına çıkardı. 3 AKP milletvekili istifa etti. HSYK yargıya müdahale açıklaması yaptı (piyasa olumsuz etkilendi, Türkiye negatif ayrışmaya devam etti.)

30 Aralık: TCMB, dövize sert müdahalede bulunarak 600 milyon dolar tutarında döviz sattı (kurlara ve borsaya olumlu etkisi oldu.).

31 Aralık: TCMB, dövize müdahaleye 600 milyon dolarlık satışla devam etti (kuralara olumlu etkisi oldu.).

Şimdi bu kronolojik gelişmeler çerçevesinde 22 Mayıs’tan bu yana bizim piyasaların nasıl etkilendiğini grafiklerle ortaya koyalım.

 

Borsa

 

İlk grafiğimiz borsa endeksindeki (BIST 100 endeksi) değişimleri gösteriyor.

 

22 Mayıs 2013’de 93.179 düzeyinde olan BIST 100 endeksi, inişli çıkışlı gibi görünse de asıl olarak iniş yönünde bir patika izleyerek yılı 67.802 düzeyinde kapattı. Eylül ayında yeniden çıkışa geçen endeksteki bu çıkışın asıl nedeni de Fed’in Eylül ayında başlaması beklenen tahvilş alımı azaltma operasyonuna başlamamış olmasıydı. Fed’in tahvil alımını Ocak ayında başlatacağını açıklamasının ve hemen sonrasında ortaya çıkan yolsuzluk olaylarının etkisiyle BIST 100 yeni bir düşüş dalgası yaşadı.  

 

Gösterge Faizi

 

Aşağıdaki grafik gösterge tahvilin faizinde 22 Mayıs ile yılsonu arasında yaşanan değişimi gösteriyor.

22 Mayıs’ta Fed kararı öncesinde yüzde 5’ler düzeyinde olan gösterge faiz o tarihten itibaren yükselmeye başlıyor. Eylül ayında Fed’in beklenen tahvil alımı azaltımına gitmemesiyle yeniden düşen faiz bu kez yıl sonuna doğry Fed’in tahvil alımını Ocak 2014’ten itibaren azaltmaya başlayacağını açıklaması ve ardından gelen yolsuzluk olayları nedeniyle yeniden artmaya başlıyor. Yıla yüzde 5,08 ile başlayan gösterge faiz aşağı yukarı ikiye katlanarak yılı yüzde 10,10 düzeyinde tamamlıyor. 

 

Kur sepeti


İkinci grafiğimiz kur sepetindeki gelişmeleri ortaya koyuyor. Kur sepetini (1 USD + 1 Euro / 2) ya da (½ USD + ½ Euro) formülüyle hesaplıyoruz.

Kur sepetindeki gelişmeyi aşağıdaki grafik üzerinden izlemek mümkün.

Buna göre 22 Mayıs’ta başlayan kur sepetindeki artış trendi, Suriye’ye müdahale olasılığının yükseldiği dönemde (Ağustos’un kinci yarısı) hızlanmış sonrasında düşüşe geçmiş olsa da yılın son çeyreğinde sürekli yukarı doğru eğilim kazanmış bulunuyor. Yılın sonuna doğru Fed’in tahvil alımını Ocak ayında 10 milyar dolar azaltma kararı ve bunu izleyen yolsuzluk olayları kurlardaki artışı yeniden alevlendirmiş ve kur sepeti 2,10’luk düzeyle başladığı yılı 2,54 düzeyinde tamamlamış bulunuyor.

Türk Lirası yılın en çok değer kaybeden paraları arasına girmiş görünüyor.

 

CDS primleri


Üçüncü grafiğimiz Türkiye’nin uluslararası piyasalardaki borçlanma riski primini temsil eden CDS primlerinin gelişimini gösteriyor. Fed’in 22 Mayıs’ta yaptığı tahvil alımlarını Eylül ayında azaltabileceklerine ilişkin açıklama öncesinde Türkiye’nin CDS primi 118 idi.

Aşağıdaki grafik Türkiye’nin CDS primlerinin 22 Mayıs’tan sonraki gelişimini ortaya koyuyor.

Gezi Parkı olaylarıyla başlayan tırmanma 20 Haziran’da 240 puanı aşarak doruk noktasına tırmandı. Ardından yeniden gerileyen CDS primleri bu kez Suriye’ye askeri müdahale olasılığının en üst düzeye çıktığı Ağustos ayının son günlerinde hızla yükselerek yeniden 240 puanın üzerine çıktı. Suriye’ye askeri müdahale ve Fed’in tahvil alımlarını azaltma yaklaşımının yakın bir gelecekte gerçekleşme olasılığının ortadan kalkması üzerine CDS primleri Ağustos sonuna doğru düşüşe geçti. Bir süre inişli çıkışlı bir eğilim izleyen CDS primleri, Fed’in tahvil alımını azaltma kararını netleştirmesi ve içeride yaşanan yolsuzluk olayları sonrasında yeniden yükselişe geçerek yılı 245 dolayında kapadı.

 

Uluslararası risk karşılaştırması

 


Uluslararası risk karşılaştırmasını yapabilmenin en kestirme yolu ülkelerin CDS primlerini ve bu primlerdeki değişimleri karşılaştırmaktır. Aşağıdaki tablo bu amaçla hazırlandı.

Tablo bize 22 Mayıs’ta CDS priminde yani risk yüksekliğinde Çin'in ardından ikinci en düşük riskli ülke konumundaki Türkiye’nin, yılsonu itibariyle bu 6 ülke arasında en riskli ülke konumuna geldiğini gösteriyor.

22 Mayıs’tan yılsonuna kadar geçen sürede CDS primi yani riskleri en fazla yükselmiş olan ülke yüzde 107,6 oranındaki artışla Türkiye’dir.

 

Sonuç


Grafikleri ve tabloyu incelediğimizde Türkiye piyasaları üzerinde gerek dış gelişmelerin (Fed kararları, ABD ekonomisindeki gelişmeler, Suriye’ye müdahale olasılığı vb) gerekse iç gelişmelerin (Gezi Parkı olayları, TCMB’nin faiz artırımları, yolsuzluk olayları vb) önemli etkiler yarattığını görüyoruz.

Bu gelişmelerin etkisiyle iç ve dış borçlanma faizlerinin artması ve kurların yükselmesiyle borçlanma maliyetlerinin ve kamu kesimi harcamalarının artması kamu kesimine maliyet olarak yansıdı. Borçlanmanın ortalama vadesi 2 yıl dolayında olduğu için, faiz artışının bütçeye yansımasının etkilerini izleyen yıllarda göreceğiz. Etkilerin özel kesime yansıması ise; faizlerdeki ve kurlardaki artış nedeniyle hem borçlanma hem de girdi maliyetlerinin yükselmesi biçiminde gerçekleşti. Buna karşılık Euro’daki artışın USD’deki artıştan fazla olması (yani USD Euro kurunun Euro lehine yükselmesi) asıl ihracatını Euro bölgesine yapan ihracatçının durumu dengelemesine yardım etti.  

2013 yılının 22 Mayıs gününe gelinceye kadar Türkiye ekonomisi daha çok dış olaylara ve dış ekonomik gelişmelere göre biçimleniyordu. 2013 yılında iç olaylar, dış olaylar kadar etkili olmaya başladı. Hatta yılın son ayında yolsuzluk iddiaları ve soruşturmaları, yargıya müdahale itirazları iç etkinin, dış etkileri aşmasına neden oldu. 

2014 yılı, Türkiye açısından, 2013 yılının son çeyreğine benzeyecek gibi görünüyor. Türkiye ekonomisi 2014’de, ABD ve AB ekonomilerindeki gelişmelere ve belki biraz daha ağırlıklı olarak iç olaylara göre biçimlenecek.

* Bu yazı mahfiegilmez.com sitesinden alınmıştır