Aralarında DTK Eş Başkanı Hatip Dicle, Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak’ın da bulunduğu 191 Kürt siyasetçinin yargılandığı KCK ana davasının karar duruşması 23 Mayıs’ta Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlanacak. Duruşma öncesinde Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD), Mezopotamya Hukukçular Derneği (MHD) ve Asrın Hukuk Bürosu’nun birleşeni olduğu Demokratik Hukuk Platformu duruşmaya katılım çağrısında bulundu. Platform, “Devletin yıllardır Kürt halkı üzerinde uyguladığı inkâr ve imha politikalarını mahkemeler aracılığı ile meşrulaştırmaya çalıştığı davada Kürt halkının siyasi iradesini savunmak ve faşizme karşı Kürt siyasetçilerin yanında yer almak üzere tüm meslektaşlarımızı 23 Mayıs günü Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılacak duruşmaya çağırıyoruz” dedi.
Nisan ayında Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 1 hafta boyunca üst üste görülen KCK ana davası duruşmalarında gizli tanıklar duruşma salonunda ifade vermişti. 191 Kürt siyasetçinin yargılandığı davanın 60. Duruşmasında savcı mütalaasında aralarında Ahmet Türk, Gültan Kışanak ve Hatip Dicle'nin de bulunduğu 148 sanık hakkında 'Terör örgütü kurmak ve yönetmek' ve 'Terör örgütü üyeliği' suçlarından 5'er yıldan 15'ar yıla kadar değişen oranlarda hapis cezası istemişti.
148 sanık hakkında ceza, 11 sanık hakkında beraat talebi
29 Nisan’da Diyarbakır’da görülen KCK ana davasının 60 duruşmasında, savcı mütalaasında 148 kişi hakkında 'Terör örgütü yöneticiliği', 'Terör örgütü üyeliği', 'Yardım etmek suretiyle örgüte üye olmak' ve 'Terör örgütü propagandası yapmak' suçlarından 5'er yıldan 22.5'ar yıla kadar hapis cezası talep etmiş, 11 sanığın ise beraatına karar verilmesi istemişti. Mütalaada, Demokratik Bölgeler Partisi Eş Başkanı Kamuran Yüksek hakkında 'Örgüt yöneticiliği' suçundan 22.5 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Savcı, Demokratik Toplum Kongresi Eş Başkanı Hatip Dicle ve Leyla Güven, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı ile Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'ün ise 'Silahlı terör örgütüne üye olmak' ve 'Örgüt adına suç işlemek' suçlarından 5'er yıldan 15'er yıla kadar değişen oranlarda hapisle cezalandırılmasını talep etti.
8 milletvekilinin dosyası ayrılmıştı
Cumhuriyet savcısı ayrıca kovuşturma sırasında milletvekili olmaları nedeniyle dokunulmazlıklarının kaldırılması için haklarında fezleke düzenlenerek Meclis kararı istenen, ancak henüz haklarında karar verilmemiş olan Nadir Yıldırım, Alican Önlü, Dirayet Taşdemir, Besime Konca, Selma Irmak, Ahmet Yıldırım, Osman Baydemir ve Çağlar Demirel haklarındaki dosyaların da ayrılmasını talep etti. Mahkeme, 8 milletvekili hakkındaki dosyanın da ayrılarak başka bir esasa kaydedilmesine karar verdi. Mahkeme, 1 Kasım 2015'te yapılan 26'ncı Dönem Milletvekili Genel Seçimleri'nde HDP'den milletvekili seçilen 8 sanığın dokunulmazlıklarının kaldırılması talebinde bulunmuştu.
Demokratik Hukuk Platformu: Kürt halkının iradesini savunmak için orada olacağız
Duruşma öncesinde yazılı açıklama yapan Demokratik Hukuk Platformu üyeleri, KCK davalarının 2014 yılında kaldırılan Özel Yetkili Mahkemeler tarafından başlatıldığına vurgu yaparak şöyle dedi:
“Özel Yetkili Mahkemeler eliyle başlatılan Kürt siyasetine karşı geliştirilen siyasi soykırım davası, bugün şekil değiştiren ihtisas mahkemeleri ile aynı şekilde devam etmektedir. Hukuka aykırı yöntemlerle başlayan ve seri şekilde cezalandırma amacı taşıyan bu hukuk dışı yargılamalar Kürdistan'da sokağa çıkma yasakları adı altında ilan edilen gerçekte soykırım tehdidine dönüşen ve bugün meclise uzanan dokunulmazlık tehdidinin bir parçasıdır.” Platform üyeleri, karar duruşmasına şu ifadelerle çağrıda bulundu: “Devletin yıllardır Kürt halkı üzerinde uyguladığı inkâr ve imha politikalarını mahkemeler aracılığı ile meşrulaştırmaya çalıştığı bu siyasi soykırım davasında Kürt halkının siyasi iradesini savunmak ve faşizme karşı Kürt siyasetçilerin yanında yer almak üzere tüm meslektaşlarımızı 23 Mayıs günü Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılacak duruşmaya çağırıyoruz.”
“Yargı, Kürtlerin iradesi üzerinde silah olarak kullanılıyor”
ÖHD İstanbul Eş Başkanı Banu Güveren de, “Özel yetkili mahkemelerin türevlerinden elbette bir adalet beklemiyoruz. Yargı şuan Kürt halkına karşı silah olarak kullanılıyor” diye konuştu. “Gizli tanıkların tüm beyanları çürütüldüğü halde siyasetçileri tasfiye etmek için cezalandırma isteniyor” diyen Güveren, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Karar bugün değil operasyonların başladığı 2009-2011 yılları arasında verildi. Ancak çözüm süreciyle dosyaya rafa kaldırmışlar. Verdiği tüm kararlar hukuksuz olduğu için kaldırılan ÖYM’lerin başlattığı davayı şimdi onun türevleri devam ettiriyor. Yerel mahkemeler adil kararlar verseydi az ötelerinde sokağa çıkma yasakları sürmez, insanlar sokak ortasında öldürülmezdi. Üstelik dosya Anayasa Mahkemesi’nde olduğu halde sonucu beklenmeden cezalandırılma isteniyor. Mütalaa hazır olduğuna göre karar da hazır. Ergenekon dosyasında olduğu gibi bu dosyadan da beraat çıkabilirdi ancak şuan sürdürülen savaşın bir parçası olarak yargı Kürtler ve Kürt halkının iradesi üzerinde bir silah olarak kullanılıyor. Ama bizler bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağız hem tekrar Anayasa Mahkemesi’ne gideceğiz hem de AİHM’e.”