Alman iç istihbaratı Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın ülke içindeki aşırılıkçı hareketlerle ilgili 2013 raporu Berlin’de kamuoyuna açıklandı. Raporu açıklayan İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere aşırı sağ ve sol kanattakilerin sayısı artmasa da bu grupların neden olduğu şiddet olaylarının gözle görülür şekilde arttığını belirtti. Die Welt gazetesinde konuyla ilgili şu yoruma yer veriliyor:
“İçişleri Bakanı de Maiziere, abartmaya eğilimli biri değil. Bu ülke için ‘ölümcül bir tehlike’den söz ediyorsa, terörün yeni bir niteliğini kastediyor. Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın yeni raporunu kamuoyuna açıklayan Bakan, şiddete meyilli gruplar içerisinde saldırı düzenlemeye hazır 40 bin kişi olduğunu söyledi. Sadece geçen yıl bu rakam 5 bin dolayında artmış. Suriye ve Irak’tan dönen potansiyel failler yeni tehlikeleri de beraberinde getiriyor. Terör, herhangi birini değil herkesi hedef alıyor. Ülkeyi korkunun yönetmesi, önceden boyun eğilmesi isteniyor. Sosyal ahlak iklimi ülkede çökmeye başlıyor. Devletin hâlâ en önemli görevi, vatandaşların can ve yaşam güvenliğini sağlamak. Yüksek mercilerdeki yetkililerden gelen uyarılar yeterli değil.”
Neue Westfälische gazetesinde de aynı konuda bir yorum göze çarpıyor:
“İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere’nin değindiği gibi, Anayasayı Koruma Teşkilatı ‘hiçbir gözü kör olmasın’ isteniyorsa, sadece aşırı sol grupların değil, aşırı sağcı eğilimlerin de üzerine gidilecektir. Yabancı düşmanlığına dayalı şiddetin bu denli artmış olması ve aşırı sağcıların öfkelerini özellikle iltica başvurusunda bulunanlara yöneltmeleri tehlike çanlarının çaldığını gösteriyor. Buna karşı önlem olarak, yerleşik siyasi partilerden, kâğıt üstünde değil, kafa karışıklığına yol açmayacak kadar açık bir şekilde mültecilerin ve bir insan hakkı olarak ilticanın savunulmasını isteriz.”
Westdeutsche Zeitung ise toplumda duyarlılığa gereksinim olduğu yorumuna yer veriyor:
“Rapora göre hem aşırı sol hem de Neonazi çevreleri küçüldü fakat küçülürken militanlaştı. Sadece aşırı sağcılar tarafından ortalama olarak günde en az bir yabancı düşmanlığı kaynaklı şiddet suçu işleniyor. Anayasayı Koruma Teşkilatı, bu konuda sadece veri elde edebilir. Aydın vatandaşların ve ihtiyatlı politikacıların harekete geçmesi şart.”
Neues Deutschland gazetesinde ise Irak’ta ilerleyişini sürdüren IŞİD örgütüne dair bir yorum yer alıyor:
“Dünya, Ortadoğu’daki herhangi bir silahlı çatışma durumunda, nadiren Irak’taki kadar bölünmüş bir tepki verdi. Irak krizi, uluslararası kuruluşların harekete geçmesini gerektiren en karakteristik örneklerden biri, ilk etapta da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin. Fakat hiç kimse böyle bir girişimde bulunmuyor. Alman Sosyal Demokrat Partisi de koalisyon ortağının çizgisinin dışına çıkmıyor. Hrıstiyan Demokrat Birlik Partili Volker Kauder, “Irak’ın istikrara kavuşturulması Amerikalıların görevidir” sözleriyle partisinin görüşünü özetledi. Peki, hangi hukuki temele dayanarak? Kimin görevlendirmesiyle? Koalisyon bir kez daha sızlandığında, hâlâ yasanın gücünün güçlünün yasasından daha baskın durumda olduğunu hatırlatmak gerekir.”