Gündem

19 yaşındaki Ufuk'u yanlış tedavi mi öldürdü?

Anne Elmas, oğlu Ufuk’un enfeksiyondan korunmadığını, geç ve eksik tedavi uygulandığını iddia ediyor

01 Ağustos 2017 16:28

İstanbul’da üç yıl önce Marmara Üniversitesi (MÜ) Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde kan hücresi eksikliği tedavisi gören 19 yaşındaki Ufuk Elmas, hastaneye yatırıldıktan 35 gün sonra hayatını kaybetti. Anne Elmas, oğlu Ufuk’un enfeksiyondan korunmadığını, deneysel ilaçların verildiğini, geç ve eksik bir tedavinin uygulandığını iddia ediyor.

Hürriyet gazetesinden İsmail Saymaz'ın haberine göre MÜ’nün kurduğu soruşturma komisyonu, beş doktor hakkında soruşturma izni vermedi. Tek çocuğunu kaybeden anne Elmas, hastanede uygun bakım ve tedavi yapılmadığı için oğlunun enfeksiyona yakalanarak can verdiğini savunuyor.

Danıştay 1. Dairesi anne Elmas’ı haklı bularak, kararı bozdu. Daire, İstanbul ve Marmara üniversiteleri dışında bir üniversiteden bilirkişi raporu alınmasını ve anne Elmas’ın altını çizdiği soru işaretlerine açıklık getirilmesini istedi.   

Anne Gülizar Elmas’ın anlatımına göre oğlu Ufuk, kan değerlerinin düşük olması nedeniyle 11 Ağustos 2014’te Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne başvurdu. Ufuk Elmas, yer olmadığı için üç gün boyunca acil serviste tedavi edildi. Sağlığı bozulan Elmas, Hematoloji bölümüne alınması gerekirken, Dahiliye bölümündeki karma odaya kondu.   

Elmas’ta kan hücresi eksikliği ve enfeksiyondan kaynaklı ateş saptandı. İlaç verilen Elmas’a 14 Ağustos 2014’te kemik iliği biyopsisi yapıldı. Kansızlık tespiti yapılarak, antibiyotik ve kan verildi. 27 Ağustos’ta ikinci biyopsi gerçekleştirildi. Biyopsi sonucuna göre “aplastik anemi”, yani kemik iliğinin yeterince hücre üretememesi teşhisi kondu. Kardeş vericiden nakil yapılması kararlaştırıldı. Fakat kardeşi bulunmadığı için kansızlık tedavisinde kullanılan “antilenfositer globulin” adlı ilaç verildi. Ancak Elmas, 20 Eylül’de hayatını kaybetti.

Anne Elmas, oğlu Ufuk’un enfeksiyondan korunmadığını, deneysel ilaçların verildiğini, geç ve eksik bir tedavinin uygulandığını iddia etti. MÜ Rektörlüğü’nce oluşturulan yetkili kurul, soruşturma başlattı. Beş doktor görevlerini yerine getirdiklerini ileri sürdü. Kurul beş doktor için soruşturma izni vermedi. Anne Elmas karara itiraz etti.

Danıştay 1. Dairesi kararı bozdu. 1. Daire, bilirkişi raporunun tedavi sürecini açıklamaktan uzak olduğunu ve yeterli bilgi içermediğini ifade etti. Bu Marmara ve İstanbul üniversiteleri dışındaki bir üniversitede görevli en az üç öğretim üyesinden oluşacak bilirkişi heyetinden rapor alınmasını istedi. Raporda şu sorulara yanıt alınmasını şart koştu:

Hastanın tedavisinde “antilenfositer globulin” adlı ilaç kullanıldı mı, ilaca Sağlık Bakanlığı’nca izin verildi mi, sadece bu ilaç tedavi için yeterli mi, trombosit verilmemesi uygun mu, Elmas’ın tedavisine başlanmasında ve ikinci biyopside bir gecikme var mı, bu durumdaki hastanın acil servis şartlarında takip ve teşhisi tıp kurallarına uygun mu, hastada enfeksiyon gelişmesine sebep olundu mu?

İzni vermeme kararını bozan 1. Daire, yeni bir fezleke hazırlanmasını ve buna göre karar verilmesini istedi. 

Bu arada anne Elmas’ın talebi üzerine 9 Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr. Erdem Özkara ve Dr. Burçin Gürbeden özel bir rapor hazırladı. Bu raporda, Ufuk Elmas’ın izole ortamda izlenmemesi nedeniyle enfeksiyona uğradığı ve kök hücre nakli gibi tedavi şansının elinden alındığı savunuldu. Elmas’ın ölümü ile uygun tedavi koşullarının olmayışı arasında bağ olduğu belirtilerek, “En azından hasta enfeksiyondan bir süre daha korunabilse diğer tedavi seçeneklerinin denenmesi, dolayısıyla iyileşme şansı da olabilecekti” denildi.