HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, 18 gündür gözaltında tutulan gazetecileri Meclis’te gündeme getirdi. Gazeteciliğin suç olmadığını ifade eden Yıldırım, gazetecilerin ifadesinin alınmamasına ilişkin avukatlara verilen "Savcı yıllık izne çıktı" cevabını eleştirdi ve "Memlekette yargı bitiyor mu bir savcı izne çıkınca? Böyle bir cevap olabilir mi?" diye sordu.
Yıldırım'ın konuşması şöyle:
OHAL artık bir ara ve geçici süreç olarak değil, bir rejim olarak uygulanıyor ve geriye dönülmez, telafisi yapılmaz tahribatlar bırakıyor. 15 Temmuz'u gerçekleştirenlerin dışındaki bütün toplumsal kesimler bu rejimden, OHAL rejiminden ciddi zararlar görüyor.
Israrla söylüyoruz, gazetecilik suç değildir. İşi sadece gazetecilik olan Etkin Haber Ajansı Sorumlu Müdürü Derya Okatan on sekiz gündür gözaltında. Mahir Kanaat bir hafta önce baba oldu ama kendisi on sekiz gündür gözaltında. Tunca Öğreten, Emir Çelik, Metin Yoksu ve Eray Saygın; Dicle Haber Ajansı, Etkin Haber Ajansı ve Birgün Gazetesi emekçileri. Derya Okatan on sekiz gündür açlık grevinde. Çok kritik bir eşiğe doğru gidiyor. Temel ihtiyaçları bile karşılanmıyor. Bu 6 gazetecinin bir an önce adil bir yargı önüne çıkarılarak serbest bırakılmaları gerektiğini düşünüyoruz.
Yine, kritik bir sürece girildiği için söylüyorum, toplumun haber alma hakkını karşılamakla yükümlü olan bu kişilere karşı estirilen süreç deyim yerindeyse artık, yargı terörüne dönüşüyor. Soruyorlar: "Neden on sekiz gündür çıkarmıyorlar" diye, avukatlara verilen cevap; “savcı yıllık izinde”. Memlekette yargı bitiyor mu bir savcı izne çıkınca? Böyle bir cevap olabilir mi?
HDP Parti Meclisi üyesi Bayram Altun ve DBP MYK üyelerinden Salih Akdoğan'la birlikte 5 kişi 19 gündür hiçbir şekilde avukatlarına dahi sağlıklı bilgi verilmeden gözaltında tutulmaktadırlar. Bu bile başlı başına göstermektedir ki artık OHAL bir tedbir yasası olarak uygulanmıyor, bir cezalandırma yöntemi olarak, bir rejim olarak uygulanıyor. Bir yerde savcının izinde olması üzerinden 18 gün, diğer yerde hiçbir şekilde avukatlara bilgi verilmeksizin sürdürülen 19 günlük gözaltı süreleri.
Hem 28 Şubatçılara hem 12 Eylülcülere rahmet okutan bir siyasi darbe olarak görülmektedir. Mevcut siyasi iktidar, gerçekleri dile getiren gazeteci, siyasetçi, aydın, akademisyen, bütün toplumu hedeflemiş, dışlamış, itham eden ve giderek de suçlayan, yargılatan, cezalandıran bir konuma düşmüştür.