Der Tagesspiegel gazetesi, Ermenilere Osmanlı döneminde 'soykırım' yapıldığına ilişkin tartışmaları şöyle yorumluyor:
“Türkiye'nin ve aynı zamanda biz Almanların sorumluluğumuzla yüzleşme vaktimiz geldi. 24 Nisan'da, Almanya Meclisi'ndeki anma gününde açık ve net bir tavır alma fırsatı var. En iyisi, Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier'in ağzından yapılacak bir hükümet açıklaması ile. Bu uygun olur. Uygun olmayan şey ise hükümetin, daha önce yaptığı gibi, bu suçla ilgili kararı tarihçilere bırakmak gerektiği şeklindeki açıklamasıdır. Başlı başına tehlikeli bir tez bu. Siyasiler zaten tarihi kararlar alır ve tarihi olaylarla ilgili tavırlarına ilişkin de karar almalıdır.”
Mitteldeutsche Zeitung, NATO ile Rusya arasındaki gerginliği değerlendirirken Soğuk Savaş dönemi ile benzerlikler kuruyor:
“Evet, şu an içinde bulunduğumuz duruma yeni bir tür soğuk savaş diyebiliriz. Ancak büyük değişim, güvenlik sorunlarının askeri yollarla çözülemeyeceğine dair o eski öğretiyi değiştiremez. Üç Baltık ülkesin ordularının toplam gücü bir St. Petersburg Polis Teşkilatı kadar bile değil. Bu durumda, NATO'nun ‘Mızrak Ucu' ile deşmesi ve Moskova'nın, Kuzey Rusya'da gerçekleştirdiği tatbikatlara, bu ülkenin batı sınırlarında karşılık vermesi de bir anlam ifade etmiyor. Putin şu ana dek provokasyonlarını NATO bölgesi sınırlarından ileriye taşımadı. Ama bu NATO bölgesinin genişletilmesi için bir neden değil. NATO'nun bünyesinde yeni üyeler katması Batı'nın bir provokasyonu olur. Unutmayalım: Statüko, istikrar demektir. Ukrayna'da bu böyle algılanmasa bile.”
Avrupa'nın birçok ülkesindeki genç nüfusun işsizlik sorunu Rhein Zeitung gazetesinde şu şekilde yorumlanıyor:
“Avrupa Birliği'nin büyük bir bölümünde işsizlik öyle ürkütücü boyutlarda ki, o kötü ‘kayıp kuşak' sözü bile zayıf kalıyor. Ancak Brüksel bürokrasisinin çarkları şu ana dek, uzun zamandır hazır tutulan yardım paralarını aktarmadı. Avrupa Komisyonu, parlamentosu ve üye ülkelerin dar kapsamlı da olsa başlangıç sermayesinin daha kolay verilmesini sağlayan bir anlaşmaya varmış olmaları gerçekten bir başarı. Bu sayede bürokratik kurallar, hızlı bir başlangıç adına geri plana atılacak. Fakat bu, Brüksel'deki kurumların ellerinin ve kollarının bağlı olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Hiçbir komisyon üyesinin ve hiçbir milletvekilinin Yunanlara, İspanyollara ve Portekizlilere, hangi önlemlerle istihdamı canlandırabileceklerine dair kurallar dikte etme şansı yok. Genç insanların kaderi ile ilgili sorumluluk Avrupa'da değil, yaşadıkları ülkelerin ulusal hükümetlerinde.”
Almanya'nın önde gelen ekonomik araştırma enstitülerinin hükümet için hazırladığı İlkbahar Tahmin Raporu'ndaki olumlu veriler, Trierischer Volksfreund gazetesinde şöyle değerlendiriliyor:
“Açıklanan rakamlar ışığında, çalışan kesimin ekonomideki iyi gidişatı vergi yükünün azaltılması ile de hissetmesini istemek çok şey talep etmek değildir. Kaldı ki bu sayede iç konjonktür canlanır ve böylece Avrupa'nın geri kalan kısmında cılız bir seyir izleyen konjonktürün gelişimine de katkı sağlanmış olunur.”