Dünya

16 Nisan basın özetleri

16 Nisan 2009 03:00

İNGİLİZ BASINI

BBC'nin denetimden sorumlu birimi BBC Üst Kurulu'nun, Orta Doğu editörü Jeremy Bowen'ın haberde doğruluk ve tarafsızlık ilkelerini ihlal ettiğine karar vermesi, Independent'ın manşetinde.

Independent bu kararın, BBC'nin İsrail'e karşı ön yargılı olduğunu savunanlarca kullanılacağını belirtmiş. Kararın BBC içinde öfke yarattığının altını çizen gazete, "Bazı çalışanlara göre Üst Kurul, BBC haberciliğinin güvenilirliğini tehlikeye attı." diyor.

Orta Doğu editörü Jeremy Bowen'a yönelik herhangi bir disiplin önlemine başvurulmayacağı da haberde yer alan detaylar arasında.

Independent'ın deneyimli Orta Doğu muhabiri Robert Fisk, BBC Üst Kurulu'nun kararını zehir zemberek bir yazıyla eleştirmiş. "Korkak BBC'ye nasıl güvenebilirsiniz ki?" başlıklı yazıda şu satırlar dikkat çekiyor:

"BBC Üst Kurulu'nun, Jeremy Bowen'ın Orta Doğu'dan geçtiği haberlere yönelik raporu, çirkin, korkak, gerçeklere dayanmayan ve etik açıdan da dürüstlükten uzak bir rapordur. BBC Üst Kurulu, Bowen'ın doğruları söylemesinin yanlış olduğunu savunan İsrail lobisine, yüz kızartıcı bir şekilde teslim olmuştur. Bowen ve meslektaşları, eşeklerce yönetilen aslanlardır."

Afgan kadınların cesareti

Afganistan'da geçen ay onaylanan ve Şiiler arası evliliklerde tecavüze ve çocuk yaşta evliliğe kapı aralayan yasa, dün başkent Kabil'de yaklaşık 200 kadın tarafından protesto edildi. Protestocular çevredeki erkeklerin sözlü ve taşlı saldırılarına maruz kaldı.

Hemen her gazete Afgan kadınların cesaretini alkışlıyor. "Köleliğe dönüş" başlığıyla konuyu başyazısında değerlendiren Times, şu satırlara yer veriyor:

"Yasa sadece, Afganistan nüfusunun yüzde 15'ini oluşturan Şiileri bağlıyor. Ancak onları, Sünni Taleban'ın 2001'den önce tüm Afgan kadınlarına dayattığı kölelik statüsüne geri döndürüyor."

"Yasa, kadınların kocasının izni olmadan çalışmasına, eğitim almasına ve evden dışarı çıkmasına izin vermiyor. Hiçbir kadın, kocasının cinsel ilişki talebini geri çevirme hakkına sahip değil. Hatta yasada gülünç bir şekilde, kocanın dört günde bir bunu talep edebileceği yazılı. Yasa bu içerikle, köleliğin, çocuk yaşta evliliğin ve evlilik içi tecavüzün zeminini hazırlıyor."

Obama'yı Latin Amerika'da bekleyen zorluklar

Guardian'ın dış politika yazarlarından Simon Tisdall, yarın Trinidad ve Tobago'da yapılacak Latin Amerika zirvesinde, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama'yı bekleyen zorlukları yazmış. Obama'nın Orta Doğu, Afganistan ve Rusya'nın yanı sıra Latin Amerika'da da yeni bir başlangıç yapma umutlarının, Bush döneminin olumsuz mirasına tutsak olduğunun altını çiziyor yazar.

Simon Tisdall ilk olarak Küba'ya bakıyor. Obama bu hafta başında, Küba'ya uygulanan ambargoyu hafifletme kararı almış ve Küba kökenli Amerikan vatandaşlarının anavatanlarını ziyaret ve akrabalarına para göndermelerinin önündeki sınırlamaları kaldırmıştı.

Tisdall Batı basını tarafından önemli bir dönüm noktası olarak görülen bu kararın, Latin Amerikalı liderleri o kadar da etkilemediğini hatırlatıyor. Yazara göre eğer Obama yeni bir başlangıç yapmak istiyorsa, 47 yıldır devam eden ticaret ambargosunu sona erdirmek zorunda.

Simon Tisdall Amerikan Başkanı'nın Latin Amerika zirvesinde, Brezilya, Arjantin ve Şili liderleri tarafından da, küresel ekonomik krizi aşma planları hakkında sıkıştırılacağını belirtiyor.

Amerika Birleşik Devletleri Küba ilişkileri Financial Times'ın başyazılarından birine de konu olmuş. "Washington artık başarısızlığa uğramış ambargo siyasetine son vermeli" diyen gazete şöyle devam ediyor:

"Barack Obama'nın Küba'ya yönelik yaptırımları gevşetme kararı mütevazı ancak önemli bir adım. Amerika artık şunu da kabul etmeli: Yarım yüzyıldır sürdürdüğü Küba'yı yalnızlaştırma ve boğma siyaseti, ülkeyi malların ve insanların serbest dolaştığı dünyanın dışında tutma girişimleri, Fidel Castro'yu iktidarda tutmaya yarayan mükemmel bir mekanizmaya dönüşmüştür."

Elektrikli arabalara teşvik

Guardian gazetesi, İngiltere hükümetinin atmosfere salınan karbon miktarını azaltmak amacıyla başvuracağı yeni yöntemi anlatıyor.

Yeni yöntem, elektrikli otomobillerin kullanımını özendirmek. İngiltere caddelerinde bunları görmek mümkün. Ancak bir miktar pahalı olmaları ve sık sık şarj etme zorunluluğu daha hızlı yaygınlaşmalarını engelliyor. Guardian'ın haberine göre de İngiltere hükümeti çareyi, elektrikli araba almak isteyen herkese 5 bin sterlinlik bir teşvik sunmakta bulmuş. (BBC Türkçe)

ALMAN BASINI

Hindistan seçimleri, Taliban, Almanya’da organik ürün patent hakları tartışması ve Nazi suçlusu Demjanjuk hakkında çıkartılan tutuklama kararı, bugünkü Alman basınının öne çıkan başlıkları arasında yer alıyor.

Augsburger Allgemeine Zeitung gazetesi, Hindistan’daki genel seçimlerin sadece Hindistan açısından değil, bölgedeki diğer ülkelerle ilişkiler bakımından da farklı sonuçlar doğurabileceği görüşünde, Gazetenin yorumu şöyle:

“Hindistan, demokrasisi ile gurur duyuyor. Ancak bu demokrasinin ne ölçüde yerleşmiş olduğunu ülkede bugün başlayan genel seçimler ortaya koyacak. Hangi siyasi partilerin, hangi slogan ve hedeflerle bu seçimi kazanacağı sadece Hindistan açısından önem taşımıyor. 170 milyondan fazla Müslümanın yaşadığı Hindistan’da İslam karşıtı kışkırtmaların seçim sonucuna nasıl yansıyacağı da merak konusu. Bu seçimler aynı zamanda hem Hindistan’ın Pakistan ile ilişkilerini, hem de Afganistan'daki savaş yangınının söndürülmesinde batının Yeni Delhi’den beklediği katkıyı gösterip göstermeyeceğini de belirleyecek.”

Westfälischer Anzeiger gazetesi, Afganistan'da erkeklere eşlerini cinsel ilişkiye zorlama hakkı tanıyan tartışmalı evlilik yasasını portesto eden 300 kadar kadın göstericiye, aralarında kadınların da bulunduğu bin kadar karşı göstericinin saldırmasına değindiği yorumunda, aşırı dinci Taliban’ın yeniden güç kazanma çabalarına dikkat çekiyor:

“Bundan birkaç gün önce iki aşık genç, aileleri tarafından ihbar edilerek, bir köyde kurşunlandılar. Dün, evli çiftlerin hangi aralıklarla sevişeceklerini saptayan yeni evlilik yasalarına karşı direnen kadınların başkent Kabil’deki protesto yürüyüşüne taşla saldırıldı. Yarın belki bir stadyumda kamuoyunun gözü önünde ilk idam sahneleri gündeme gelecek. Aşırı dinci Taliban, ülkeyi yeniden kontrolü altına alabilmek için önüne çıkan her fırsatı insafsızca kullanıyor. Bunu da hiçbir batılı askeri koruma gücünün yapamayacağı bir silahı kullanarak, din kisvesi altında, vahşi yöntemlerle etrafa korku saçarak yerine getiriyor.”

Süddeutsche Zeitung gazetesinin yorumu ise farklı bir konuda, Almanya’da şu günlerde gündemde olan organik ürünlerin patent hakları tartışması ile ilgili. Yorumda şu satırlar göze çarpıyor:

“Almanya’da çıkartılan yasalar tarım çalışanlarının ve (bu sektördeki) araştırmacıların haklarını güçlendiriyor. Ne var ki, biyo-teknolojik ürünlerin patent haklarını düzenleyen AB yönetmeliği, bir yandan doğal hayvan ve bitki yetiştirme yönetmlerini yasaklayıp, öte yandan esnek formülasyonlarla bu yöntemlere izin verdiği sürece, sokaklara dökülen göstericilerle patent haklarını inceleyen yetkililer arasındaki kavga bitmeyecektir. Siyasiler bu konuda 10 yıldan beri kafa yoruyor. Şimdi yeniden bu konuya eğilmeliler ve doğal olmayan yöntemlerle yetiştirilen bitki ve hayvanlar için patent haklarını bir kez daha gözden geçirmeliler.”

Lübecker Nacrichten gazetesinden seçtiğimiz yorum, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası’nda 29 bin kişinin öldürülmesine sebep olan ve şu anda ABD’de yaşamakta olan eski Nazi gardiyan John Demjanjuk hakkında Almanya'da çıkartılan tutuklama kararına ilişkin:

“ … Kurbanların yakınları ve şans eseri olarak toplama kapmlarından sağ kurturtulmuş olanların, suçu mahkeme önünde kanıtlanması öngörülen eski SS gardiyanın cezalandırılmasını isteme hakkı vardır. Yaşamının son yıllarında olsa bile işlediği suçların hesabını vermek durumundadır. Böylece soykırımın tali figürlerinden birinin mahkeme önüne çıkartılacak olmasının dünyaya vereceği sinyal şudur: Devasa boyutta suç işlemiş olanların hukuki takibatı, aradan bu kadar yıl geçmiş olsa bile zaman aşımına uğramayacaktır.” (Deutsche Welle Türkçe)

AMERİKAN BASINI (15 Nisan)

Washington Post Başkan Obama’nın ekonomik durumla ilgili konuşmasını değerlendiriyor. Gazete, Obama’yı krizin aşılması için gereken zor tercihlerden kaçınmakla suçluyor.

"Eğitim, yenilenebilir enerji ve sağlık Obama’nın programında önemli yer tutuyor. Ancak Obama’nın konuşmasında da belirttiği gibi bu çok değerli hedeflerin ekonomik krizle de, ekonominin düzelmesiyle de bir ilgisi yok. Gerçek bir düzelme sağlanabilmesi için Amerikan ekonomisinin borçlanmaya ve Amerikalı tüketiciye dayanan yapısını değiştirmek gerekir. Bankacılık sistemindeki tıkanıklığı aşmak, konut sektöründe istikrarı sağlamak ve mali dengesizliği çözmek gerekiyor. Demokratların çoğunlukta olduğu bir Kongre’ye eğitim, enerji ve sağlık alanlarındaki harcamaları kabul ettirmek elbette bütçe açıklarını azaltma ve reform çabalarına kıyasla daha kolay. Ancak Obama’nın da önceliklerini belirlemesi gerekir."

New York Times Afganistan ve Pakistan’da kadınlara yönelik ayrımcı tavırların giderek arttığına dikkati çekiyor. Gazete, Amerika’nın bu uygulamalara karşı net bir tavır takınması gerektiğini savunuyor.

"Afganistan ve Pakistan’da yaşananlar, resmi olarak onaylanan bir vahşet anlayışını sergiliyor ve bu olaylar hem Amerika’nın değerlerinin hem de uluslararası insan haklarının ihlali anlamına geliyor. Ayrıca yaşananlar Pakistan ve Afganistan’da sağlıklı ve istikrarlı bir toplum kurma çabasını sabote ediyor. Birçok Pakistanlı genç bir kızın kırbaçlanması görüntülerini İslam’ı ve Pakistan’ı karalamaya yönelik bir komplo olarak gördü. Ancak, ülkenin en güçlü kurumu olan ordunun giderek yükselen bu tehdide karşı harekete geçmesini istemeleri daha doğru olurdu. Tıpkı siyasi ve askeri liderleri gibi, Pakistan halkı da asıl tehlikenin nereden kaynaklandığını göremiyor."

Boston Globe Amerika’nın Küba’ya karşı yıllarca uyguladığı ambargonun işe yaramadığı düşüncesinde. Gazete, bu nedenle Obama’nın yaptırımları gevşetme politikasına destek veriyor.

"Seyahat yasağının ve mali kısıtlamaların gevşetilmesi, insani, ekonomik ve siyasi düzeyde son derece doğru bir karar. Bu sayede Küba halkı ve haber alma özgürlüğünün önündeki engelleri ve yaşanan yoksulluğu daha iyi görebilecek. Ancak Obama’nın bu politika değişikliğinin gerçekten sonuç alıcı olabilmesi için ticaret ambargosu tamamen kaldırılmalı ve bütün Amerikan vatandaşlarına Küba’ya seyahat hakkı tanınmalıdır. Eğer Küba politikasının amacı Küba halkının istediğini görmesi, duyması, söylemesi ve yazması ise, Soğuk Savaş döneminden kalan kısıtlamalar ne kadar erken kalkarsa o kadar iyi olur."

USA Today banka yöneticilerine ödenen paraya sınırlama getirilmesinin ardından bankaların, devletten aldıkları parayı geri verme yarışına girdiğini yazıyor. Gazete bu konuda şu uyarıda bulunuyor:

"Eğer bankalar devlete olan borçlarını ödemek istiyorlarsa, bu olumlu bir gelişme. Ancak devlet sınırlı da olsa önemli bir işlev üstlenmeye devam etmelidir. Hissedarlara ikramiyelerin sınırlandırılması konusunda ciddi bir yetki tanınmalıdır. Geçmişteki ikramiye sistemi banka yöneticilerinin büyük riskler alarak kumar oynamalarına ve sonunda devlet yardımına muhtaç hale gelmelerine neden oldu. Şimdi, sistematik bir biçimde bu tür uygulamalar denetim altında tutulmalıdır. Eğer yeniden geçmişteki ikramiye sistemine dönülecekse, bu durum o ikramiyeleri alanlardan başka kimseye fayda sağlamayacaktır." (Amerika'nın Sesi) (Saat farkından ötürü Amerikan basını özetleri gecikmeli olarak yayımlanmaktadır)