İnsan hakları savunucusu, sendika, hukuk, demokratik kitle ve siyasi partilerin de aralarında olduğu 150 örgüt, açlık grevlerine dikkat çekmek için ortak deklarasyon yayınladı. Deklarasyonda, açlık grevlerinin çözüme kavuşturulmasının zor olmadığı vurgulanarak, hükümete “Yaşamı savunuyoruz hukuk işletilsin kimse ölmesin" çağrısı yapıldı.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkâri Milletvekili Leyla Güven’in "Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin kaldırılması" talebiyle başlattığı açlık grevi eylemi 161’inci gününde.
HDP milletvekilleri Dersim Dağ, Tayip Temel, Murat Sarısaç, Kandıra Cezaevinde tutuklu bulunan eski HDP milletvekili Selma Irmak, (DBP) Eş Başkanı Sebahat Tuncel ve çok sayıda tutuklunun aynı taleple başlattığı açlık grevi eylemi sürüyor.
"Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit uygulamalarına karşı" daha önce Zülküf Gezen Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde, Ayten Beçet Gebze Cezaevi’nde, Zehra Sağlam, Oltu T Tipi Kapalı Cezaevin’de, Medya Çınar Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nde, Yonca Akici İzmir'deki Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde, Siraç Yüksek Osmaniye 2 No'lu T Tipi Kapalı Cezaevinde yaşamına son vermişti.
İnsan hakları savunucusu, sendika, hukuk, demokratik kitle ve siyasi partilerin de aralarında olduğu 150 örgüt, açlık grevlerine dikkat çekmek için ortak deklarasyon yayınladı. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi binasında okunan ortak deklarasyonun tamamı şöyle:
“Hakkâri milletvekili Leyla Güven’in 8 Kasım 2018 tarihinde tecride karşı başlattığı süresiz dönüşümsüz açlık grevi, 16 Aralık 2018 tarihinden itibaren 50 den fazla cezaevinde yüzlerce mahpusun katılımı ile yayılmış ve 1 Mart 2019 itibarı ile binlerce mahpusun katılımı ile kitlesel bir açlık grevine dönüşmüştür.
Leyla Güven’in 162, ilk grubun 124. günü geride bıraktığı açlık grevleri sürecinde ayrıca 7 mahpus taleplerinin kabul edilmesi talebi ile yaşamlarına son vermişlerdir.
Bir mevsimi geride bırakan açlık grevleri büyüklüğü ve sonuçları açısından toplum olarak altından kalkamayacağımız bir insani kriz aşamasına varmıştır.
Ekim 2017 tarihinde güncellenen ve açlık grevlerinde hekim tutumu üzerine temel belge olan Dünya Tabipler Birliği (DTB), Malta Bildirgesi’nin giriş bölümü 1. Maddesinde de belirtildiği üzere “…..Açlık grevleri genellikle taleplerini başka yollardan ortaya koyma imkânları bulunmayan kişilerin başvurdukları bir protesto biçimidir….”
Bir hak talebi ya da bir durumu protesto için başlatılan açlık grevlerinin ölümlerle sonuçlanması vicdan sahibi herkes için bir acı kaynağıdır.
Açlık grevleri izleme heyetlerinin ve bağımsız hukukçuların takipleri sonucu ortaya çıkan veriler birçok mahpusun ileri derecede görme, işitme, tansiyon, dengesizlik, unutkanlık, yüksek ateş sorunu yaşadığını, sıvı almada zorlandığını ve yaşamlarının kritik bir eşikte olduğunu göstermektedir.
Geçmiş deneyimler, açlık grevlerinde ölüm riskinin sadece gün sayısıyla ilişkili olmadığını da göstermektedir. Nitekim açlık grevlerinde mahpuslardan bazıları açlık grevlerinin birinci ayında, bazıları ise üçüncü ayında yaşamını kaybetmiştir.
Bugün ise, çoğu, yıllardır cezaevlerinde yeterli besine ulaşmamış olan, kronik hastalıkları bulunan, sağlık birimlerine ve tedaviye ulaşma ile ilgili ciddi problemler yaşayan mahpuslar için açlık grevi oldukça zorlayıcı bir süreçtir ve her an ölümle sonuçlanma ihtimalini barındırmaktadır.
Açlık grevini sürdüren mahpusların sağlığının geldiği kritik aşama, tıp etiği ilkeleri ve mahpus haklarına dair kurallar cezaevlerinin bir an önce kapılarını bağımsız sağlık heyetlerine açması gerektiğini göstermektedir. Çünkü cezaevlerindeki mevcut sağlık birimleri ne sağlık personeli sayısı açısından ne de cezaevi revirlerinin olanakları açısından açlık grevindeki binlerce mahpusu takip etme kapasitesine sahip bulunmamaktadır.
Bilindiği üzere açlık grevi; Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazına Dair Kanun’un 59, 66, 68 ve 83. Maddelerinde tanımlanan avukatla, ailesi ve yakınları ile yüz yüze ve telefonla görüşme, mektup gönderme ve alma hakkının, hükümlü olarak cezaevinde tutulmakta olan tüm mahpuslara uygulanması gerektiğine dair yasa hükümlerinin; Anayasa’nın 10. Maddesinde tanımlanan eşitlik ilkesinin, Türkiye Devletinin taraf olduğu uluslar arası sözleşmeler ve “BM Mahpuslara Uygulanacak Asgari Standart Kurallar” ın da gereği olarak, tüm hapishanelerde uygulanması talebini içermektedir.
Yasaların eşit uygulanmasını sağlamak ve cezaevlerinde tutulmakta olan mahpusların yaşam hakkını korumak devletin görevidir.
Hukuki bir talep ile başlanılmış olan açlık grevlerinin çözüme kavuşturulması iktidar açısından hiç de zor değildir. Bunun için yeni bir yasal düzenlemeye dahi ihtiyaç yoktur. Anayasa ve yasaların eşit uygulanması tek başına yeterlidir.
Bununla birlikte, hiçbir şeyin yaşamdan daha kutsal olmadığını düşünen bizler, açlık grevlerinin olası ölüm ve geri dönüşü olmayan sakatlıklar yaşanmadan önce sona erdirilmesi için gerekli insani duyarlılığın gösterilmesini ve demokratik yollarla çözüme kavuşturulmasını istiyoruz.
Geçmişte yaşanan acı tecrübelerin tekrar yaşanmaması için devlete çağrıda bulunuyoruz:
HUKUK İŞLETİLSİN, KİMSE ÖLMESİN!”
Deklarasyonda imzası bulunan kurumlar şöyle:
Avrupa Süryaniler Birliği
Esu Türkiye
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (cisst)
Çağdaş Avukatlar Grubu (Çag)
Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Merkezi Ve Tüm Şubeleri
Demokrasi İçin Hukukçular
Demokratik Alevi Derneği
Demokratik Bölgeler Partisi İstanbul
Devrimci Parti
Doğu ve Güneydoğu Dernekler Platformu
(Amed Dernekleri Federasyonu, Bitlis Dernekleri Federasyonu, Dersim Dernekleri Federasyonu, Elih Batman Dernekleri Federasyonu, Karakoçan Dernekleri Federasyonu, Mardin Dernekleri Federasyonu, Muş Dernekleri Federasyonu, Şirvan Dernekleri Federasyonu, Varto Dernekleri Federasyonu, Çatak Derneği, Adıyamanlılar Derneği, Kayyder, Van Gevaş Derneği, Kozluk Derneği, Bitlis Derneği, Karayazı Derneği, Eruh Derneği, Bekiran Gençlik Derneği, Bağcılar Bitlisliler Derneği, Beşiri Derneği, Eerzurum Karayazı Karagiviş Derneği, Gebze Siirtliler Derneği, İstanbul Batman Petrolspor Taraftarlar Derneği, İkitelli Batman Kozluklular Derneği, İstanbul Batmanlılar Derneği, Silvan Taşpınar Köyü Derneği, Şirvan Zivzik Derneği, Muş Bulanık Mele Mustafa Köy Derneği, Bismilliler Derneği, Diyarbakırlılar Derneği, Munzur Çevre Derneği, Gerger Derneği, Maltepe Bitlis Derneği, Başakşehir İş Adamları Derneği)
Emek Partisi (EMEP)
Eşit Haklar İçin İzleme Derneği
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP)
Halkların Demokratik Partisi İstanbul
Halkevleri
Hak İnisiyatifi Derneği
İmc Kadın Dayanışma Derneği
İnsan Hakları Derneği İstanbul
İstanbul lgbti+
İşçi Sözü
Kaldıraç
Katılımcı Avukatlar Grubu (KAV)
KESK İstanbul Şubeler Platformu (28 şube)
(Eğitim Sen, Ses, Tüm Bel Sen, Bes, Yapı Yol Sen, Dives, Tarım Orkam Sen, Bts, Esm, Haber Sen, Kültür Sanat Sen)
Kırk Yama Kadın Derneği
Mor Dayanışma
78’liler Girişimi
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği
Özgürlükçü Demokrat Avukatlar Grubu
Partizan
Rosa Kadın Derneği
Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP)
Sosyalist Kadın Meclisleri
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP)
Tevgere Jinen Azad (TJA)
Toplum Ve Hukuk Araştırmaları Vakfı
Toplumsal Özgürlük Parti Girişimi
Türkiye İnsan Hakları Vakfı
Yeşiler ve Sol Gelecek Partisi
Yeni Demokrat Kadın