-15 YIL SONRA SOYKIRIMI ANLATTI SARAYBOSNA (A.A) - 07.07.2010 - Bosna-Hersek'teki savaş sırasında binlerce kişinin katledildiği Srebrenitsa kentinde BM bünyesinde görev yapan Hollanda askerlerinin tercümanlığını yapan Hasan Nuhonviç, görev yaptığı kampa sığınan annesi, babası ve kardeşinin gözleri önünde Çetniklere teslim edilmesinin acısını 15 yıldır unutamıyor. Bosna'nın doğusunda bulunan Srebrenitsa, BM'nin ''Korunaklı Bölge'' ilan ettiği Saraybosna, Bihaç, Gorajde, Zepa ve Tuzla gibi yerlerden biriydi. Srebrenitsa'nın bu özelliğinden dolayı komşu bölgelerden de mülteci akını yaşandı ve katliam öncesinde 45 bine yakın bir nüfus Srebrenitsa'da toplandı. Hollanda askerlerine sığınan bu mülteciler, kampı kuşatan Bosnalı Sırpların generali Ratko Mladiç'e bağlı birliklerce alınarak götürüldükleri ormanlık alanlarda, kapatıldıkları fabrikalarda katledildi. Tam 8 bin 372 kişinin katledildiği, BM ve Lahey'deki uluslararası mahkemenin soykırım olarak tanıdığı bu olayı, en acı şekilde yaşayanlardan biri de Hasan Nuhonviç idi... Hasan Nuhanoviç, o gün yaşadığı olayları 11 Temmuzda anılacak Srebrenitsa soykırımının 15. yıl dönümünden önce AA muhabirine anlattı. Saraybosna'da makine mühendisliği eğitimi aldığını ve savaş başladığı sırada okulu yarıda bırakarak, Bosna'nın doğusunda bulunan Vlasenica kasabasında yaşayan ailesinin yanına döndüğünü ifade eden Nuhanoviç, buranın Sırp askerlerince işgal edilmesi üzerine ailesiyle 1992 yılında Srebrenitsa'ya sığınmak zorunda kaldıklarını söyledi. Önce gönüllü olarak sonra da resmen BM'de tercüman olarak görev yapmaya başladığını belirten Nuhanoviç, bu görevini Srebrenitsa kuşatması sırasında ve Potoçari kampında sürdürdüğünü anlattı. Nuhonviç, kampa sığınan sivil Boşnaklar arasında annesi, babası ve kardeşi Muhammed'in de bulunduğunu ve onların ölüme gidiş anını hiçbir zaman unutamadığını belirtti. Nuhanoviç, 11 Temmuz 1995 tarihinde Ratko Mladiç ve birliklerinin Holllanda askeri gücünün hiçbir direnişiyle karşılaşmadan, silahlardan arındırılmış Srebrenitsa'ya girdiğini ifade etti. Şehrin düşmesi üzerine insanların büyük bir korku içerisinde Srebrenitsa yakınlarındaki Potoçari köyünde bulunan Hollanda askeri kampına doğru kaçmaya başladığını anlatan Nuhanoviç, ''Bu insanlardan 6 bin kadarı kampa girmeyi başarırken, geri kalanı ya kampın çevresinde toplandı veya Tuzla kentine gitmek üzere dağlara kaçtı. Srebrenitsa'dan kaçan bu insanların peşinden yarım saat sonra kampın kapısına kadar gelen Ratko Mladiç, kimseye bir kötülük yapılmayacağını açıkladı. Mladiç, daha sonra kampın sorumlusu Albay Karremans ile yaptığı toplantıda, kampın içindeki ve etrafındaki Boşnakların kendisine teslim edilmesini, aksi takdirde kampı bombalayacağını söyledi'' dedi. Mladiç'in emri doğrultusunda, kampta bulunan mültecilerin tamamının Sırp birliklerine teslim edilmesinin istendiğini ifade eden Nuhanoviç, buna karşı geldiğini, bu insanların o insanlara teslim edilmesi halinde öldürüleceklerini kampın sorumlusu komutana anlattığını bildirdi. -BAŞARILI OLAMADIM- Nuhanoviç, ancak kamp sorumlusu komutandan olumsuz yanıt aldığını ve o insanların Sırp birliklerine teslim edilmesine karşı koyamadığını ifade ederek, şöyle konuştu: ''Bunun üzerine ailemin kampta kalmasını sağlamak istedim, ancak bunda da başarılı olamadım. Kampı kuşatan Sırplar içeriye sığınan Boşnak mültecilerin kendilerine teslimini istiyorlardı. 'Sadece kamp görevlileri içeride kalabilecek, aksi takdirde kamp bombalanacak'tı şeklinde tehdit ediyorlardı. Hollandalı komutan bu baskıya direnemedi ve hemen personelin listesinin hazırlanmasını istedi. Listedekiler kalacak, diğerleri Sırplara teslim edilecekti.'' Nuhanoviç, olayın en acı yanı olarak kararı mültecilere açıklama görevinin kendisine verildiğini belirterek, ''(Sizi teslim edecekler) deyince mültecilerden feryatlar yükseldi. Bu feryatları hayatımın hiçbir döneminde unutamadım'' dedi. -KAMPIN ÖNÜNDE İNSANLAR ÖLDÜRÜLÜYORDU- Kampın 13 Temmuzda boşaltılmaya başlandığını, mültecilerin Hollanda askerlerinin silah zoruyla, tek sıra haline getirilerek Sırp askerlerine teslim edildiğini anlatan Nuhanoviç, o gece yaşananları şöyle anlattı: ''Bu insanlara hiçbir şey yapmayacağını söyleyen Sırplar, 11 Temmuz 1995 ile 17 Temmuz 1995 tarihleri arasında, kadınları ve çocukları ayırt ederek yaklaşık 8 binden fazla genç ve yetişkin erkeği katletti. En büyük katliam 11-12 Temmuz 1995'te yaşandı. Potoçari kampından zorla dışarı çıkarılıp Sırplara teslim edilen Srebrenitsalı erkekler ya kampın yakınlarında öldürülüyor ya da en yakın yerleşim yerlerine götürülüp orada katlediliyorlardı. Bütün bu olup bitenleri gören ve başlarına gelecekleri anlayan mülteciler korkuyla çığlıklar atıyor ve Hollandalı askerlere yalvarıyordu. Hollandalı askerler, mültecilere kampı terk etmenin dışında hiçbir alternatif bırakmadı. Kamp etrafında vahşi hayvanlar gibi boğazlanan insanların feryatları gece boyunca devam etti. Dünya bu vahşi olayı sadece seyretti.''