Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) işkenceye göz yuman ülkelerin bunun sonuçlarına katlanması gerektiğini hatırlattı. Amnesty, 1984 yılında dünyanın çeşitli ülkeleri tarafından imzalanan BM İşkence İle Mücadele Anlaşması’nın aradan geçen 30 yıl boyunca sürekli ihlâl edildiğini de vurguladı.
Uykusuz bırakma, kırbaçlama, elektro şok, vücuda kaynar su dökme, dövme, tecavüz… Tüm bu işkence yöntemleri dünyanın birçok ülkesinde hâlâ gündelik uygulamalardan sayılıyor. BM İşkence İle Mücadele Anlaşması’nın imzalanmasından bu yana aradan 30 yıl geçmesine rağmen birçok ülkedede hâlâ işkence uygulanıyor.
141 ülkede hâlâ işkence uygulanıyor
Uluslararası Af Örgütü'nün verilerine göre geçen beş yıl içerisinde toplam 141 ülkede işkence ve kötü muamele vakası belgelenmiş durumda. Örgütün uluslararası hukuk uzmanı Maria Scharlau dün Berlin’de yaptığı açıklamada, devletler hukukunun işkenceyi yasaklama zorunluluğu bulunmasına rağmen, dünya üzerindeki her kıtada işkence uygulamalarının gündelik olaylardan sayılmasını eleştiriyor. Scharlau şunları da sözlerine ekliyor: “Tanıklarla, avukatlarla birebir görüşüyoruz. Söz konusu ülkelerde görev yapan insan hakları örgütleri ile sık sık konuşuyoruz. Yüksek stardartlar kullanıyoruz, yani bir olaya ilişkin olarak bağımsız üç kaynaktan görüş alıyoruz. Ondan dolayı da 141 ülkeden söz ederken asgarî olarak 141 ülkeyi kastediyoruz.”
'Artık kararları nihayet hayata geçirme zamanı geldi'
Uluslararası Af Örgütü, bugünkü Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla yayınladığı çağrıda, uluslararası toplumu işkenceye karşı kararlı bir biçimde tavır almaya çağırdı ve işkenceye göz yuman ülkeleri de bunun sonuçları konusunda uyardı. Örgütün uluslararası hukuk uzmanı Scharlau, işkencenin hiçbir zaman ‘küçük bir olay’ gibi görülemeyeceğini belirtti ve batılı toplumların teröre karşı mücadalesine de göndermede bulunarak, işkence uygulamalarının bir toplumu ilkelleştirdiğini belirtti ve işkencenin her zaman hukuk devletinin karşıtı olduğunu hatırlattı. Örgüt, İşkence İle Mücadele Anlaşması’nın imzalanmasının üzerinden geçen 30 yıldan sonra bu anlaşmanın artık nihayet hayata geçirilmesinin zamanı geldiğini açıkladı.
'Türkiye'de büyük ilerlemeler kaydedildi'
Uluslararası Af Örgütü'nün bu yılın mayıs ayında dünya çapında 21 bin kişi ile yaptığı mülakatlarda, konuşanların yüzde 40’ı, ülkelerinde tutuklandıklarında işkenceye maruz kalmaktan çekindiklerini belirttiler. İşkence yapılacağından çekinilen ülkelerin başında Brezilya ve Meksika geliyor. Vahşi işkence uygulamalarının özellikle Kuzey Kore, Özbekistan ve Suriye’de uygulandığı saptanıyor. İşkencenin günlük olaylardan sayıldığı ülkeler arasında Filipinler, Nijerya, ya da Fas ve Batı Sahra da bulunuyor. Örgüt, Türkiye'nin bu alanda büyük ilerlemeler kaydettiğini vurguluyor, ancak ceza evlerinde hâlâ çok sayıda saldırı vakaları olduğuna işaret ediyor. Örgütün hukuk uzmanı Maria Scharlau Nijerya’ya ilişkin bir örnek de veriyor: “Nijerya’da örneğin neredeyse her polis karakolunda bir işkencehane bulunuyor. Başkent Lagos’ta cep telefonu çaldığı şüphesiyle tutuklanan 16 yaşındaki bir genç önce yedi yıl tutuklu kalıyor, bu süre içinde eline ateş ediliyor ve iplerle tavana asılarak işkence görüyor. Ve yedi yıl sonra nihayet hakkında mahkemeden karar çıkartılıyor.”
Meksika’da da durumun çok farklı olmadığına işaret eden örgüt, Almanya ile Meksika arasında planlanan bir güvenlik anlaşmasının bir kez daha gözden geçirilmesini talep etti. Örgütün hukuk uzmanı Scharlau, “Almanya’nın işkence yapan bir polisin işbirlikçisi konumuna düşmemesi gerekir” diye konuştu.
Almanya'da durum nasıl?
Almanya'da ise sadece güvenlik dairelerinde kötü muamele vakalarına rastlandığı, ancak örneğin bir kişinin itirafta bulunması için polis memurlarının bilerek ve isteyerek işkence uyguladıkları bir vakaya rastlanmadığı belirtiliyor.
'ABD'nin bu uygulamalardan vazgeçtiğine dair bir işaret yok'
Uluslararası terörle mücadele uğruna insan haklarının askıya alınmasına ve “genişletilmiş soruşturma yöntemleri' adı verilen uygulamalara örnek olarak ise ABD gösteriliyor. Amnesty hukuk uzmanı Maria Scharlau, ABD'de CIA'nin soruşturma yöntemlerinin araştırıldığı rapor kamuoyuna açıklanmasına rağmen, bu uygulamalardan vazgeçileceğine dair bir işaret görülmediğini vurguluyor.