AB’nin mülteci politikalarına ilişkin yorumlar bugün de yine birçok Alman gazetesinde yer alıyor. Neue Ruhr /Neue Rhein Zeitung şu satırlara yer veriyor:
“Sığınmacılara ilişkin kota uygulaması getirilmesi gibi bir konu bile utanç verici bir siyasi konuya dönüşüyor. AB’den genel olarak hep yarar sağlamakta olan Doğu Avrupalı üyeler ve İngiltere'nin milli bencillikleri bu küçük önlem için yeterli çoğunluğa ulaşılmasını tehlikeye atıyor. AB’nin çabucak üzerinde uzlaştığı konular ise durumu gözler önüne serer nitelikte: İnsan tacirlerinin teknelerinin tahrip edilmesi, sınırların daha iyi korunması ve mültecilerin ülkelerine gönderilmesi… Askeri önlemlerin alınması söz konusu olduğunda o zaman Avrupa tek bir ağızdan konuşuyor. Nobel Barış Ödülü’ne layık bulunmuş AB için bunlar ayıp gelişmeler. Denizdeki mültecileri kurtarma operasyonlarını birazcık genişletme kararı da bu ayıbı yumuşatmıyor.”
Westfälische Nachrichten gazetesinin yorumu da aynı konuda:
“Brüksel şimdilerde mültecilerin kota sistemine göre üye ülkelere dağıtılması üzerinde çalışıyor. Bu, akılcı bir girişim, çünkü mülteci akını ile karşı karşıya bulunan İtalya ve Yunanistan gibi ülkeler ne yapacağını bilemez durumda. Ancak AB Komisyonu’nun girişimi zenginler kulübünün egoizmi sonucunda fiyasko ile sonuçlanacak gibi görünüyor. Avrupa’nın mülteci politikaları acı bir faaliyete dönüşmekte. Kuzey Afrika’daki insan taciri çetelere karşı askeri operasyon düzenlemek gibi akıl almaz bir takım öneriler getiriliyor. Ya da en basit yoldan mültecilerin geri gönderilmesi öneriliyor. Gerçek olan mülteci akınının durdurulamayacağıdır! Bu nedenle Avrupa soruna insani çözümler aramalıdır. Kota uygulamaları bir ilk adım olabilir.”
Kuzey Kore'de savunma bakanının, lider Kim Yong-Un'a sadakatsizlik ve hıyanet gerekçesiyle idam edildiği iddiası da Alman basınında geniş yer aldı. Güney Kore istihbaratının iddiasına göre bakan, yüzlerce kişinin gözleri önünde füzesavarla öldürüldü. Die Welt gazetesinin konuya ilişkin yorumunda şu satırlar dikkat çekiyor:
“Kuzey Kore lideri Kim’in seçkin parti üyeleri en küçük bir karşı çıkışın bedelini hayatlarıyla ödüyorlar. Kim Jong Un, iktidarını betonlaştırmak için herşeyi riske atıyor ve insafsızca cinayet işliyor. Ancak bu önlemlerle yoldaşlarını bir arada tutabiliyor. Tüm bunlar Stalin dönemini çağrıştırıyor. Kim, Kuzey Kore’deki hanedan soyunu tehlikeye atacak riskler alıyor. Bir kişi eğer büyük risklere giriyorsa, tehlikeli bir amir ve aynı zamanda tehlikeli bir komşudur.”
Mitteldeutsche Zeitung ise Avrupa'da konjonktürel durumu yorum sütunlarına taşımış:
“Euro Bölgesi’nin kendine gelmesi epeyce zaman alıyor. Bu da borçların daha da artmasına yol açıyor. Yüksek işsizlik ve devletin tasarrufa gitmesi de ekonominin bir türlü canlanamamasına sebep oluyor. Bu nedenle, Euro Grubu sıkı tasarruf politikalarıyla kendi kendine mi zarar verdi sorusu akla takılıyor. Sonuçta önce ekonomik büyümeyi hedeflemek, daha sonra borçları ortadan kaldırmak daha iyi olacaktı.”
