14 Mayıs seçimlerinde seçim güvenliğini sağlamak için neler yapılıyor? Seçim sürecinde en riskli alanlar hangileri? Sığınmacı sayıları seçim güvenliği için risk mi?
Yüksek Seçim Kurulu verilerine göre 14 Mayıs'taki cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde yurt içinde toplam 190 bin 736 sandıkta 60 milyon 904 bin 499 kişi oy kullanabilecek. Yurt dışında kurulacak 4 bin 969 sandıkta ise oy kullanmaya haiz 3 milyon 286 bin 786 seçmen bulunuyor.
Millet İttifakı üyeleri de seçim güvenliğini sağlamaya yönelik hem ayrı ayrı hem de ittifak halinde hazırlıklarını sürdürüyor, seçim gecesi Yüksek Seçim Kurulu'ndan alınan sonuçların partiler tarafından karşılaştırılmasını sağlayacak yazılımda da sona gelindi.
Seçim ve sandık güvenliği için neler yapılıyor?
Seçim güvenliği genel olarak sadece oy verme günü ve sandık güvenliği ile sınırlı tutulmayarak seçim takviminin açıklanmasıyla başlayan ve itirazlar sona erip kesin sonuçlar açıklanıncaya kadar olan süreç olarak tanımlanıyor. Oy verme günü sandık güvenliğinin sağlanması da bu sürecin bir parçası.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel, seçim güvenliği meselesinin aslında normal şartlar altında siyasi partilerin sorumluluğunda olan bir mesele olmaması gerektiğini söyleyerek "Ancak maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) kurumları siyasallaştırmasıyla YSK da güvenilirliğini yitirdiği için seçim güvenliği meseleleri siyasi partiler üzerinden tartışılmaya başlandı" diyor.
Seçim güvenliği ile ilgili bir komisyon kuran ve rapor hazırlayan Millet İttifakı'ndaki partiler öncelikle kendi içlerinde çalışarak gerekli hazırlıklarını yapıyor ve ardından ittifakın diğer üyeleri ile ortaklaşıyor. İttifak içinde sandık kurullarına üye verme hakkı olan CHP ve İYİ Parti ile kısmen bazı sandıklar için Saadet Partisi var. Seçime girmeye hak kazanan diğer ittifak üyeleri ise sandıklara üye veremiyor ama müşahit bulundurabiliyor.
İYİ Parti Seçim İşleri Başkan Yardımcısı Burcu Akçaru, bu süreci partilerin hem kendi içlerinde hem de Millet İttifakı olarak üç bölüme ayırdıklarını belirterek bunları seçim öncesi hazırlık süreci, seçim günü yapılacaklar ve seçim günü sonrası kesin sonuçların ilanına kadar itiraz ve değerlendirmeleri kapsayan dönem olarak sıralıyor.
Akçaru'nun aktardığına göre partiler halen sandık kurullarına atamaları yapmakta ve bu üyelerin eğitimlerine de başlanmış durumda.
Seçime giden süreçte partilerin sandık ve seçim güvenliği ile ilgili bazen öngördükleri bazen de şu an için öngöremedikleri riskli alanlar olabiliyor.
Kamuoyunda seçmen kütüklerinin de risk alanlarından biri olduğu konuşuluyor ancak muhalefet partilerinin saptadığı seçimi etkileyecek boyutta bir usulsüzlüğe şu ana kadar rastlanmış değil.
Seçmen kütükleri seçim takvimi kapsamında 20 Mart'ta muhtarlıklar tarafından askıya çıkartılmıştı. Tüm partilerin elinde seçmen kütükleri bulunuyor ve adreslere göre karşılaştırmalar yapılıyor.
14 Mayıs'ta sekizinci seçimini takip edecek olan Akçaru süreci şöyle aktarıyor:
"2018'deki seçmen kütükleri elimizde olduğu için onlarla karşılaştırarak seçim güvenliğini tehdit edecek herhangi bir taşıma seçmen var mı diye bakıyoruz. Bazı tespitlerimiz de oldu belirli illerde. Ama şu ana kadar seçim güvenliğini tehdit edecek, anormal rakamlarla karşılaşmadık. Bunu söyleyebilirim."
Partiler kütüklerde tespit ettikleri anormal durumlar için 2 Nisan'a kadar düzeltme başvurusu yapıyor. Bu başvuruları vatandaşlar da kendi adresleri için yapabiliyor.
Çözüm: Sandık başında olmak
Muhalefet partilerine göre kamuoyunda da bazen haklı bazen de yanlış bilgilere dayalı olarak haklı endişeler oluşabiliyor ancak parti görevlilerinin sandık başlarında olması pek çok riski gidermeye yetecek kadar önemli.
Akçaru, halk arasındaki "Sandıkta hile yapacaklar, tutanakları değiştirecekler, oy çalacaklar" gibi çok sayıda uyarıya kendilerinin de rastladığını belirterek "Açık söylemek gerekirse bu sekizinci seçimim ve sandıklarda yaşananlar diye buradan Çin'e yol alacak bir liste verebilirim… Ama hepsinin çözümü tek; o da sandık başında olmak" diye konuşuyor.
İYİ Parti olarak 2018 seçimine kıyasla üye ve sandık kurulu yetkilisi sayıları açısından çok daha güçlü olduklarını belirten Akçaru, "Şimdiye kadar eksikler var mıydı? Tabii ki vardı. Ama şu an hep beraber ciddi bir çalışma içindeyiz. Altı siyasi parti bir aradayız. Hepimiz insan kaynağımızı doğru bir şekilde kullanmak üzere doğru adımları atıyoruz" diyor.
Adıgüzel de şu an için bütün senaryolara karşı çözümler üretmeye çalıştıklarını belirterek Türkiye'deki yaklaşık 195 bin yurt içi ve yurt dışı sandıkların her birinde en az bir CHP'li ve en az iki Millet İttifakı görevlisi olmasına dikkat ettiklerini kaydediyor.
Seçim güvenliği yazılımı test aşamasında
Öte yandan seçim gecesi Yüksek Seçim Kurulu'ndan alınan sonuçların partiler tarafından karşılaştırılmasını sağlayacak yazılımda da sona gelinmiş durumda ve testler yapılıyor.
Adıgüzel, aslında tek bir tane değil riski dağıtmak için birkaç farklı yazılım kullanacaklarını söyleyerek "2018 ve 2019 seçimlerinde de aynı yazılımları kullandık. Tabii ki teknolojideki gelişmeler doğrultusunda bazı iyileştirmeler oluyor. İttifak bileşenleri olarak hangi sandıkta kaç kişiyiz, bunu da görebiliyoruz" diye konuşuyor.
Altı partinin birbirlerinin sisteme gönderdikleri sonuçları bu yazılım ile görebilmesi amaçlanıyor.
Akçaru da bu yazılımlarda artık sona gelinmiş olduğunu ve seçime kadarki sürede testlerin yapılacağını söyleyerek aksiliklere karşı yapılacakları ise şöyle anlatıyor:
"İnternet yavaşlatılır, bant daraltılır, elektrik gider veya trafoya kedi girerse, bunların hepsini bu ülkede yaşadığımız için o yüzden de ona göre de ek tedbirler alıyoruz. Son iki seçime de bu sistemle girdik ve sorun yaşamadık. Yine sorun yaşamayı beklemiyoruz."
Akçaru, beklenmedik sorunlarla karşılaşılması durumunda il ve ilçelerde ekipler oluşturulduğunu ve seçim koordinasyon merkezleri kurulduğunu ifade ediyor.
Sığınmacı sayıları seçim güvenliği için risk mi?
Seçim güvenliği ile ilgili olarak en çok konuşulan başlıklardan birisi de vatandaşlığa hak kazanan ve seçmen olan sığınmacıların sayısı.
İçişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Çataklı iddialar üzerine geçen Aralık ayında yaptığı açıklamada Türk vatandaşlığını kazanan toplam Suriyeli sayısını 221 bin 671 olarak açıklarken seçimlerde oy kullanabilecek 18 yaş ve üzeri Suriyeli sayısının ise 125 bin 563 olduğunu belirtmişti.
Adıgüzel, sadece Suriyeli değil tüm yabancı seçmen sayılarını yakından takip ettiklerini söyleyerek "Bunu sadece bir aydır değil, son birkaç yıldır takip ediyoruz. Bu seçmen sayısındaki değişimi çapraz kontrollerle yakından izliyoruz" diyor.
CHP'li Adıgüzel'e göre Suriye, Afganistan, Irak, İran ve Libya'dan Türkiye'ye gelerek vatandaş olanlar içinde seçmen listelerinde yer almasını tahmin ettikleri sayı 240 bin civarında. Ancak bu sayının netleşmesi için askıya çıkan listelerin kesinleşmesi gerekiyor.
Seçim takvimine göre yurt içi ve yurt dışı seçmen kütükleri 12 Nisan'da kesinleştirilecek.
Akçaru da kendilerinin toplumdaki kaygıları dikkate alarak bu konuyu ciddi şekilde analiz ettiklerini söyleyerek "Şu anda İçişleri Bakanlığı'nın açıkladığı rakamların üzerinde anormal bir yabancı uyruklu seçmen kaydı görmedik açıkçası" diyor.
Vatandaşlar ne yapabilir?
Muhalefet partilerinin işaret ettiği bir başka unsur da seçmenlerin de seçim güvenliği sürecinde etkin olabilecekleri.
Adıgüzel seçim güvenliğinin en önemli unsurunun aslında oy kullanan her seçmen olduğunu ve bu konunun sadece siyasi partilerle çözülecek bir mesele olmadığını söyleyerek "Çünkü kişi orada oy kullanırken eğer prosedürler doğru şekillendirilmiyorsa bunu da aslında denetleyebilir. Sonrasında her seçmenin kendi sandığında sayımları izlemek anayasal bir hakkıdır" diyor.
Akçaru da halka sosyal medyada ya da kendi aralarında dolaştırılan kaygıları bir kenara bırakıp oy vermek üzere sandığa gitme çağrısı yaparak "Öncelikle herkesin oy kullanmaya gitmesi lazım. Oy kullanan vatandaşlarımız müsterih olsunlar. Altı parti güçlerimizi seçim güvenliği için birleştiriyor ve gerekli tedbirleri alıyoruz" diyor.
Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir