Van’da İşkur tarafından yürütülen Toplum Yararına Çalışma Programı (TYP) kapsamında çalışırken kentin “büyükşehir” statüsüne alınmasıyla açıkta kalan 7 bin 286 işçiyi temsilen 136 işçi, işlerine geri dönebilmek için Ankara’ya yürüyor.
İşçiler, aileleri ve esnafla birlikte 70 bin kişi için Ankara’ya yürüdüklerini belirtiyor. Aileleri parçalanan, eşleri evi terk eden, çocuklarına ekmek götüremeyen işçiler çaresiz.
Mahmut Oral’ın Cumhuriyet’teki haberine göre, Van’daki İşkur mağdurları bir süredir kentte Fakiye Teyran Parkı’nda işe yeniden alınma umuduyla oturuyor. Eylemleri ne AKP ne de HDP tarafından yeterli ilgi görmediği için olsa gerek, bir süre önce yerel gazetelere “Kayıp 8 milletvekili aranıyor, bulanların Fakiye Teyran Parkı’na getirilmeleri” diye ilan bile vermişler. O emekçilerle buluşmak üzere önce Elazığ için sözleşiyoruz. Bingöl’den Elazığ’a gelecekler, ben de Diyarbakır’dan oraya gidip onlara katılacak ve yolun bir bölümünü de onlarla birlikte yürüyeceğiz. Fakat hesap tutmuyor. Daha Van’dan çıkarken karşı karşıya kaldıkları maddi sıkıntı, Bingöl’de de yakalarını bırakmıyor. Geceyi caminin avlusunda yarı aç geçiren emekçiler, Bingöl’deki sivil toplum kuruluşlarının sağlayacağı aracı beklerken zamanı da boş geçirmemek için yola koyuluyorlar. 15 kilometre kadar yürüdükten sonra “ha geldi ha gelecek” denilen araçları nihayet onları alıyor. Ben ise onları beklemek yerine Elazığ’dan Bingöl’e ulaşmışım bile. İlk iki günde yaklaşık iki yüz kilometre yürüyen işçiler Bingöl’de STK’ler tarafındn verilen araçla dün Elazığ’a ulaştı. İşçiler, Malatya, Kayseri, Kırıkkale üzerinden Ankara’ya ulaşacaklar.
Üç üniversite mezunu
Otobüsteyiz. Önce emekçilerin sözcülerinden İsmail Tatlı ile konuşmaya başlıyoruz. Muğla’da işletmeyi bitirmiş, şu anda da aynı anda hem Açık Öğretim’de uzaktan, hem de Van Ziraat Fakültesi’nde de normal öğrenimine devam ediyor. Yani neredeyse üç üniversite mezunu işsiz İsmail. “Temizlikçilik bile yaparım” diyerek başlıyor söze. İsmail, devletin ilgili kurumlarına tam 113 dilekçe yazdıklarını, bizzat Çalışma Bakanı Faruk Çelik ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği sözleri hatırlatıyor. İşsiz olduğu için evlenememiş, ayrıca “Bu devirde artık kişiye değil işe kız veriyorlar” diyor. Van’dan 200 kişi ile yola çıktıklarını ifade eden İsmail, yolda hastalanan, yaşlı veya engelli olanları geri gönderdiklerini, 52 kişinin hastalandığını, birçoğunda sıvı kaybı yaşanadığını, en az 15 kişinin ayaklarında yanma, ödem, yara ve pişik oluştuğunu dile getiriyor. Sonra da kemerini gösterip “En son deliğe kadar çektim, bu dört günde 6 kilo vermişim” diyor.
Eski bir sendikacı var yan koltukta. Herkes ondan “başkan” diye söz ediyor. Van Yararına Çalışma Derneği’nin başkanıymış. Derneği İşkur mağdurları olarak kurmuşlar. Sonra da parasızlıktan dernek kapanmış. Daha önce de işsiz kaldığını söylüyor Ethem Altın (48). 1991’de de çalıştığı kurum için Ankara’ya yürümüşler. “O zaman başardık şimdi de başaracağız” diyor. En az 382 kişinin TOKİ’yle icralık olduğunu, birçoğunun kredi ve kredi kartı borcu bulunduğunu anlatıyor. 43 aile işsizlik nedeniyle boşanma aşamasına gelmiş. Sonra depremi hatırlatıp “70 bin kişi hâlâ enkaz altında ve çıkmak için hükümeti bekliyor” diyor. Maşallah Türker’le konuşuyoruz. Daha 43 yaşında ama 10 çocuğu var ve eşi evden ayrılmış. “Çok haklı” diyor ve devam ediyor: “Eve ekmek getirmeyen erkek neyedir, diyor. O benim için tam bir ‘hanımefendidir’ ve haklıdır. Eğer ben evin babasıysam, eşimin nafakasını, çocuğumun ihtiyaçlarını karşılayamıyorsam, neden varım ki, neden yaşayayım ki? Böyle giderse intihar edeceğim.”
Polisten engel
Önden giden otobüslerden haber geliyor. Polis yolu çevirmiş, terminale girişe izin vermiyor. Emniyet amiri, kente girişe kesinlikle izin vermeyeceklerini belirtiyor. Bir süre sonra kente sokulmadan, Malatya yoluna devam ediyor ve orada bizi bekleyen diğer iki otobüstekilerle buluşuyoruz. Tartışma sürüyor. Bayılanlar, yürümekten ve açlıktan bitap düşenler var. Ambulanslar müdahale ediyor. Yolu kapatmamak şartıyla sembolik yürüyüşe izin veriliyor.
Kendimizi yakacağız
Emekçilerin amaçları Ankara’da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde oturma eylemi yapmak. Alacakları haber olumsuz olursa eylem Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşene kadar Kızılay Güven Park’a taşınacak. Sonuç alamazlarsa TBMM’ye yürüyecekler. “Peki oradan da sonuç alamazsanız” diye sorulunca verdikleri yanıt derin endişe yaratıyor: “Üstümüze benzin döküp kendimizi yakacağız!”
Pankartlara polis el koydu
Yürüyüşlerinde taşıyacakları pankart ve dövizleri Edremit’te polis zorla toplamış. Pankartsız yürüyüşte kimi emekçinin elinde naylon poşet var, kiminin elinde bavul. İçinde yolda yemek için getirdikleri kuru ekmeklerini gösteriyorlar. “Mücadelemiz sadece bunun için” diyerek. Bir süre devam eden yürüyüşe izin verilen mesafe bitti ve araçlara binme zamanı. Tam o sırada Van’dan bir haber geliyor. Eşleri ve çocuklarını AKP İl Başkanlığı’na göndermişler ama polis müdahale etmiş. Tek avuntuları yaralanan olmaması.
Kadınlar için yürüyorum
Yürüyüşteki tek kadın Nurcan Ürper, Van’da belediyenin Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde kadınların sorunlarına eğilirken kendisini sorunun en büyüğünün içinde buluvermiş. “Hayatım boyunca evde kadının emeği için mücadele ettim. Bu nedenle evlenmedim. Hep sınıf mücadelesi vermek istemiştim ve şimdi içindeyim. Kadının önünü açmak için mücadeleyi sürdürüyorum. Birkaç gün önce 9’uncu kata çıkıp intihar etmek istedim ama emekçiler duyunca toplanıp gelmişler. Beni ikna ettiler. Ankara’da polisin muhtemel gazından da copundan da korkmuyorum” diyor.