16 Mayıs 2016 14:47
Spor Toto Süper Lig'in 33. haftasında karşı karşıya geldiği Osmanlıspor'u 3-1 yenen Beşiktaş, 7 yıl aradan sonra şampiyon oldu. Süper Lig'in bitimine bir hafta kala şampiyonluğunu ilan eden siyah-beyazlı ekibin şampiyonluğunu 13 gazeteden 31 yazar köşelerine taşıdı.
Milliyet'ten Ersun Yanal, Atilla Gökçe, Hürriyet'ten Uğur Meleke, Rüştü Reçber, İlker Yasin, Rüştü Reçber, Habertürk'ten, Ali Gültekin, Serdar Ali Çeliker, Kartal Yiğit, Meriç Müldür, Feyyaz Uçar, Fanatik'ten Mehmet Demirkol, Cem Dizdar, Orhan Yıldırım Fotomaç'tan Rıdvan Dilmen, Erman Toroğlu, Sinan Vardar, Turgay Demir Vatan'dan Ömer Güvenç, Güntekin Onay Cumhuriyet'ten Bilgin Gökberk, Sabah'tan Ahmet Çakar, Erman Toroğlu, Rıdvan Dilmen, Metin Tekin, Star'dan Ali Sami Alkış, Muhittin Boşat Yeni Şafak'tan Erdal Hoş, Karar'dan Şenol Kaluç, Birgün'den Ali Murat Hamarat Akşam'dan Alen Markaryan, Deniz Gökçe Beşiktaş'ın şampiyonluğu hakkında yazdı.
13 gazeteden 31 yazarın Beşiktaş'ın şampiyonluğuyla ilgili yazdığı yazılar şöyle:
Ersun Yanal - Milliyet
16 Mayıs Pazartesi
Emeği geçenlere tebrikler
Beşiktaş için Osmanlıspor maçında alınacak bir puan koca sezonun taçlandırılması adına yeterli olacaktı. Yeni stadında coşkulu taraftarı önünde çok farklı bir kimliğe bürünen siyah-beyazlılar, şampiyonluk yarışını son haftaya bırakmayıp seyircisi önünde noktayı koymak istiyordu.
Ligde 14 maçtır yenilmeyen, özellikle deplasmanda iyi oynayan Osmanlıspor karşısında Beşiktaş maça yine alışa gelmiş baskılı oyunu ile başladı. Siyah- beyazlılar, golü erken bulup rakiplerinin direncini kırmayı hedeflemişti. 24. dakikada Marcelo’nun attığı gollerle iki farklı öne geçen siyah-beyazlılar oyunun sonraki bölümünde sahanın tek hakimi olan taraftı.
Beşiktaş matematiksel olarak dün gece şampiyon oldu ancak sezon boyunca oynadığı oyun ve aldığı skorlara bunu fazlasıyla hak etti. Geçtiğimiz yıllarda oldukça sıkıntılı sezonlar geçiren, stadı dahi olmayan Beşiktaş zorlukları doğru bir yönetim biçimiyle aşmasını bildi. Stadyumu olmadan göçebe hayatı yaşayarak şampiyon olmak bu yarıştan kopmadan bugünlere gelmek hiç kolay değildi.
Yazının tamamı için tıklayın
Atilla Gökçe - Milliyet
16 Mayıs Pazartesi
Düğün Gecesi
Hasretle bekleyen sevgililerin düğünü gibiydi, Beşiktaş ile taraftarlarının Vodafone Arena’da buluşması. Sabırla beklenen, emekle beslenen, gollerle süslenen şampiyonluk turunu bir hafta öne atmış, taraftarlarına muhteşem bir gala yaşatmıştı.
Fikret Orman’ın, Ahmet Nur Çebi’nin, yönetimde didinenlerin... Şenol Güneş’in galasıydı bu.
Mario Gomez’in, Marcelo’nun, Quaresma’nın, Oğuzhan’ın, Tolga’nın ve Necip’in... İlle de Cenk’in, İsmail’in, Kerim’in, Sosa ve Atiba’nın... Gökhan’ın, tribündeki Olcay’ın, Beck’in ve Tosic’in galası!
Hepsi de 2015-2016 Hasan Doğan sezonunun aktörleriydi, şampiyonluğa adanmış yıldızlarıydı.
38 bin 421 seyircinin önünde muhteşem şarkılara eşlik ederek başladı Beşiktaş. Rahattılar, kendilerinden emin, sakin ve sabırlıydılar... O arada Süper Lig’in iyi takımlarından biri karşılarındaydı. Bana göre Osmanlıspor adıyla sahaya çıkmış, Los Angeles Lakers gibiydiler. Forma reklerinin tonu zihnimi bir an için basketbola kaydırdı, ama toparlandım. Çünkü onlar futbol oynuyordu.
Yazının tamamı için tıklayın
Uğur Meleke - Hürriyet
16 Mayıs Pazartesi
Teşekkürler Fenerbahçe Tebrikler Beşiktaş
DÜN gece futbolda ve basketbolda ülkenin en iyisi olan iki takımı peş peşe izledik.
Hem şampiyon Beşiktaş’ı, hem de Avrupa ikincisi Fenerbahçe’yi can-ı gönülden tebrik ederim öncelikle...
Saat 21’de şampiyon olan Beşiktaş da, 23’te Avrupa ikincisi olan Fenerbahçe de antrenör takımları.
Ama iki antrenörün başarıya ulaşma yöntemleri farklı:
Şenol Güneş özgürlükçü bir adam.
Çalıştığı her takımda sporculara hata yapma lüksü tanıyor, özgürlük veriyor, özgüven aşılıyor.
Bursa’da da Beşiktaş’ta da sadece bir sezonda olağanüstü gelişim kaydetmesinin altındaki duygu bu.
Obradovic’se bambaşka bir adam.
Avrupa basketbol tarihi yazarı o.
Yöntemi Güneş’ten biraz farklı.
O, az bilen sporcudansa hiç bilmeyeni tercih eden türden.
Sporcuyu sıfırdan kodlamak istiyor.
İlker Yasin - Hürriyet
16 Mayıs Pazartesi
Feda'dan rüyaya
EĞER Şenol Güneş Fenerbahçe'nin hocası olsaydı, Vitor Pereira da Beşiktaş'ın...
Eğer Van Persie Beşiktaş’ın santrforu olsaydı, Gomez de, Pereira’nın Fenerbahçesi’nin...
Ne olurdu?
Eğer Fikret Orman Fenerbahçe’nin başkanı olsaydı, Aziz Yıldırım da Beşiktaş’ın...
Ne olurdu?
Fenerbahçe şampiyon olurdu.
Arkadaşlık, yardımlaşma, aynı mutlulukla coşma ve aynı sıkıntıya boğulma, sevgi dolu bir takım olma, bir takım yaratma... Hepsi bu. Beşiktaş’ın özetidir bu...
‘Feda zamanı’ deyip, Samet Aybaba ile başlayıp, Bilic ile devam eden ve Şenol Güneş ile taçlanan bu sürede takım olan, şampiyonluğu kalpten isteyen, kenetlenmiş ve hocalarına inanmış bir takım yaratılmış.
Yoksa Akhisar maçı sonarsındaki Serdar Kurtuluş’un gözyaşlarını nasıl anlatacaktınız?
GÜNEŞ’İN DÜZENİ ŞAMPİYON YAPTI
Şenol Güneş bir öğretmen, psikoloji, pedagoji konularında uzman. Yıkılmışları hayata döndüren, umutsuzları glüdüren bir isim. Yoksa, İtalya’da bitmiş Gomez’den gol kralı olur mu? 3 yıldır yerinde sayan Oğuzhan’dan yılın futbolcusu olur mu? Töre, Q17, Cenk cabası...
ÇILGIN TÜRKLER
9 yıldır Türk teknik adamlar şampiyon oluyor. Bırakalım şu yabancı hayranlığını ve Türk teknik adamlara güvenelim.
YÖNETİMİ KUTLARIM
Ellerimizle verdik’ dedikten Beşiktaş’ın şampiyonluğunu kabul ettikten sonra Pereria’ya, Şenol Güneş “Söke söke aldık. Şampiyonluk anamızın ak sütü gibi helal” diye haykırmalıydı ve işi böyle bitirmeliydi.
Yazının tamamı için tıklayın
Rüştü Reçber - Hürriyet
16 Mayıs Pazartesi
İlklerin ve enlerin şampiyonluğu
GERÇEK olan şuydu: Bu Beşiktaş için sezonun en zon maçıydı.
Öyle de başladı. Duran toptan gelen gole kadar bu zorluğu yaşayan futbolcular, 2. golden sonra da üzerlerinde olan bütün stresi ve zorluğu bir kenara bıraktıklarını, ilk yarının sonuna kadar olan oyunları da bizlere gösterdiler.
GÜNEŞ FELSEFESİ
Osmanlıspor’un nasıl bir ekip olduğu bilinci Beşiktaş’ı en çok zorlayan unsurdu. Osmanlı’nın 2-0’dan sonra yarattığı tehlikelerde gol bulamaması, Beşiktaşlı futbolcuları stresten uzak tuttu. Sosa ile, mükemmel bir vuruş yapan Quaresma’nın şutları gol olmasa da taraftarı gol olmuşçasına heyecanlandırdı.
Sezon boyunca Şenol Güneş oyun felsefesini uygulatmaya çalıştı. Birkaç maç hariç de bu düşüncenin futbolcular tarafından sahada uygulandığını gördük.
TEBRİKLER...
Zevk veren futbol ve zevk alan futbolcu felsefesinin, doğru planlama ve tercihlerle birleştiğinde Beşiktaş’ı şampiyon yaptığını gördük.
Avrupa’dan ve kupadan elenmeleri futbolun değil hataların şanssızlığın sonucuydu.
Bu şampiyonluk, ilklerin ve enlerin yaşandığı bir şampiyonluk. Fikret Orman ve yönetiminin, Şenol Güneş’in, Necip ve Serdar hariç tüm takımın Türkiye’deki ilk şampiyonluğu.
Yazının tamamı için tıklayın
Ali Gültekin - Habertürk
16 Mayıs Pazartesi
Tebrikler Şampiyonum
Şampiyonluk dünyada yaşanabilecek en güzel duygulardan bir tanesi. Tarif etmeye kalksak, edemeyiz. Bunun ne demek olduğunu ancak yaşayanlar bilir.Bir sezon boyunca emek veren; terini, ruhunu, aklını ortaya koyanlar anlayabilir. Büyük özveri ve irade ister.
Beşiktaş, Osmanlı karşısına çıkarken bütün sezon boyunca yaptıklarıyla zaten maç öncesinde de şampiyondu. Bu maç yalnızca bütün sezon boyunca ortaya konan büyük emeğin sonlandırılacağı bir an oldu. Hak edilinenin kazanılacağı bu başarı karşısında, olması gereken takdirin ve alkışın alınacağı bir mücadele zamanıydı.
Beşiktaş, Şenol Hoca’nın liderliğinde sezonun tamamını şampiyon bir takım gibi oynadı. Hep kazanmak isteyen bir takım olarak sahada yer aldı. Her maçı kontrolünde tuttu. Tüm müsabakalarda en çok pozisyonu Beşiktaş üretti. En verimli oynayan, en çok gol atan takım da Beşiktaş oldu. Futbol İzleyenlerin, seyretmekten en çok keyif aldığı takım da Beşiktaş’tı.
Sezonun zorlu yollarında bazen Sosa liderlik yaptı; bazen yakalanan skoru koruyabilmek adına Tolga ayakta kaldı. Bazen Oğuzhan takımın maestrosu ve yöneteni oldu, skorları değiştirdi. Bazen takımın geri dörtlüsü Ersan’ıyla, Rhodolfo’suyla, Marcelo’suyla, Necip’iyle, Beck’iyle, İsmail’iyle dimdik ayakta kalan savunma duvarı oldular. Bazen Quaresma kilitlenen maçların anahtarı oldu. Yaptığı ortalarıyla, asistleriyle ve golleriyle maçları çözdü. Bu arada yaptıklarıyla Beşiktaş taraftarının kalbindeki Quaresma sevgisini yeniden ısıttı. Gomez, sezonun, şampiyonluğun ve Beşiktaş tarihinin de altına imzasını attı.Şampiyonlukta her zaman son sözü söyleyen isim oldu. Bazen Töre, bazen Kerim, bazen Cenk, bazen Olcay... Hiçbirinin emek olarak, başarı olarak birbirinden bir farkı yok. Özverileriyle, karakterleriyle, futbolculuklarıyla ve yetenekleriyle Beşiktaş formasını hak eden oyuncular oldular. Hem sevgiyi hem saygıyı hak ettiler.
Yazının tamamı için tıklayın
Serdar Ali Çeliker - Habertürk
16 Mayıs Pazartesi
Savunmayla değil hücumla şampiyon
Türkiye’de en çok hakkı yenen adamların başında gelir Şenol Güneş. Kariyerindeki ‘ilk resmi’ şampiyonluğuna ramak kaldı. Beşiktaş’ın bu başarısında en büyük pay Güneş’in.
Trabzonspor’un tarihinde olmayan 79 ve 82 puanları aldıran; ama ‘resmen şampiyon’ olamayan bu futbol adamımız, muhtemelen 80-82 puan ile ligi bu kez zirvede tamamlayacak. Çalıştırdığı her takımda birçok oyuncuyu yeniden kazanmayı başarması herkesin malumu. Burak’tan Teofilo’suna, Volkan Şen’inden Oğuzhan’ına örnekleri çoğaltabiliriz. Ama asıl önemli özelliği kendisine belki de 95-96’da şampiyonluk kaybettiren ‘hücum takımı’ndan vazgeçmemesi. O sezon takipçisi F.Bahçe’yi ağırlayan Trabzon, Rüştü’ye takılmış, Oğuz-Aykut’un golleri sonrası kaçan şampiyonluğun ardından hep “Abi 1-1 de sana yetiyorken hala yenmeye oynamanın ne anlamı var” denilmişti. Ama Güneş bu kimliğini hiç bırakmadı. Bursa’da 6 oyuncuyu milli takıma gönderirken de Fernandao’yu kral yaparken de hep hücuma meyletti. O Bursa’dan 4 oyuncuyu Fener’e; 1’ini Villarreal’e transfer ettiren hep o mantalitesiydi.
Bugün Türkiye’de genelde övülen hocalarımızın takımları “Taş gibi”, “Çok iyi savunma yapıyorlar”, sıfatları ile değerlendirilirken, Güneş’in takımları “Çok gol atıyorlar ama çok yiyorlar” şeklinde eleştiriliyor.
Bugün ‘Şampiyon Beşiktaş’tan yılın 11’ine bir tane bile savunmacı seçilmeyecek olmasına rağmen, kalan tüm oyuncuların Altın 11 adayı olması tamamen Güneş’in mantalitesi sebebiyledir. Yıllardır “1-0’a bağlayan”lardan; savunma tandanslı hocalardan gına getirmiş bir futbolsever olarak 2 yıldır gol kralı çıkarıp takımlarını yükselten, milli takıma oyuncu verme rekorları kıran Şenol Hocam’a teşekkür ederim.
Yazının tamamı için tıklayın
Kartal Yiğit - Habertürk
16 Mayıs Pazartesi
Bilic’e ihanet etmedin hocam
Her şampiyonluğun ayrı bir değeri vardır ama bu sezonki çok anlamlıydı Beşiktaş için... Düşünün borçlar tavan yapmış, ‘Kulüp kayyuma mı gidecek?’ söylentileri ayyuka çıkmış, icra memurları kapıya dayanmış... Bu ortam da Fikret Orman başa gelip kolları sıvadı. ‘Yapılamaz’ denilen stadı yaptı, daha da önemlisi takımı şampiyon yaptı. Beşiktaş için şampiyonluklar olağandır ama dün akşamki siyah beyaz sayfalara altın harflerle yazılacak tarihi bir başarıdır.Camia olarak bu şampiyonluk herkesin anasının ak sütü gibi helal... Sıkıntılı, stresli geçen günlerden sonra sahadaki inanmışlar ordusu, Osmanlı önünde zaferlerini taçlandırdı. Sezonun geneline baktığımızda taraflı tarafsız herkesin takdir ettiği takım, bu ekipti. Şenol Hoca’nın inanılmaz tecrübesi, başarıya aç bu genç oyuncularla birleşince zafer geldi. Futbolda her ihtimalin olduğunu düşünerek dün sahaya çıktılar.
Yazının tamamı için tıklayın
Meriç Müldür- Habertürk
16 Mayıs Pazartesi
Şerefiyle, hakkıyla onuruyla, ruhuyla
Şeref Bey’in şerefiyle Baba Hakkı’nın hakkıyla, Süleyman Seba’nın onuruyla, Metin-AliFeyyaz’ın ruhuyla yazıyordu tribünlerin tam orta yerinde. Öyle de oldu. Şerefiyle, hakkıyla, onuruyla, ruhuyla, gururuyla sezonu şampiyonlukla taçlandırdı Beşiktaş.
Bu yönetimin de, bu kadronun da bu şampiyonluğa ihtiyacı vardı. Bu kadronun artık bir eşik atlaması gerekiyordu ki o sene işte bu sene oldu. Yıllardır kaçan şampiyonlukların ardından üstüne koya koya geldi bu takım. Samet Aybaba kıvılcımı yaktı. Bilic de tecrübesini arttırdı. Şenol Hoca’yla da gerçek kimliğini buldu.
Şampiyonluğun başmimarı futbolcular olsa da başkan ve yönetimi de kutlamak gerekir. Göreve geldiklerinde Beşiktaş neredeydi, şimdi nerede. Şenol Hoca’ya teşekkür etmek gerekir. Göze hoş gelen, seyir zevki veren bir futbolu sezon boyu bizlere izlettirdiği için.
Böyle günlerde maçın içine fazla dalmaya gerek yok. İlk golün geldiği dakikaya kadar sahada tutuk bir takım, tribünlerde de gıkını bile çıkarmayan 45 bin Beşiktaşlı vardı. Stres, gerginlik öylesine tavan yapmıştı ki, Arena’daki herkesin ruh hali adeta gözlerinden okunuyordu. Gol geldi, tribünlerdeki, sahadaki endişeyi stresi aldı götür
Yazının tamamı için tıklayın
Feyyaz Uçar - Habertürk
16 Mayıs Pazartesi
Çok Yakıştı
Çabuk değil. Süratli hiç değil. Mücadelecide sayılmaz. Lakin çok akıllı. Hem de pek akıllı. Onun adı Marcelo. Duracağı yeri bilir. Durduracağı yerde indirir. Alamayacağı topa atlamaz. Vuramayacağı topa zıplamaz. Adamakıllı akıllı bir adam. İlk golü zamanlama başarısı. İkinci golü de şut değil. Gol vuruşu. Golcü vuruşu. Ayağının içiyle kalecinin uzanamayacağı yere bir plase.
Marcelo’nun golleriyle stresini atan Beşiktaş özüne döndü. Oğuzhan’ın pasları oyunu şekillendirmeye, Sosa’nın futbol zekası da pozisyonları yaratmaya başladı. Quaresma durur mu? Şov nerdeyse Portekizli orada. Çalımlarının bini bir para. Rabona vuruşuyla gol mü olur demeyin. Vuran Quaresma ise ve direkte patlamasa bal gibi olur. Topu bir kontrol edişi var ki sanki kramponu mıknatıslı. Ne o topu bırakmaya niyetli ne de topun gidesi var. Sakın bir daha gitme Quaresma. Uzaklaşma Kartal’dan. Beşiktaş’ı sensiz bırakma. Bunun adı Beşiktaşk. Asla unutma..
Tolga’nın kritik kurtarışları, Atiba’nın istikrarı ve Gomez’in bitiriciliği, maçı ve peşi sıra şampiyonluğun gelişinde unutulmaması gereken faktörler..
Yazının tamamı için tıklayın
Mehmet Demirkol - Fanatik
16 Mayıs Pazartesi
Şenol Güneş'in Zirvesi
Maçın başındaki doğal tedirginliği, Beşiktaş’ı en çok tedirgin eden hattın mendireği Marcelo’nun ortadan kaldırması manidar. Hem de tartışmaya mahal vermeden 3 dakika arayla attığı 2 golle. Savunmasının kanatları kendisini tam ispat edememişken, merkezinin tamamını değiştirmek zorunda kalan bir takımın şampiyonluk yolu fazlasıyla tedirginliklere gebedir kuşkusuz.
Önce mutlak değişmesi gerektiği söylenen Tolga formasını geri aldı. Sonra Marcelo pozisyonuna oturdu (dün de gerginliği dağıttı). Son olarak hiç düşünülmeyen Tosiç devreye girdi.
Böyle bir şampiyonluk hikayesi çok ama çok azdır. Belki de yoktur.
Kuşkusuz Gomez’ler, Sosa’lar, Oğuzhan’lar, Cenk’ler varken Beşiktaş’ın şampiyonluğunu savunmadan anlatmak çok doğru gelmeyebilir. Ancak bu ihmal edilebilir bir nokta da değil. Hele de dünkü Marcelo çözücülüğü ortadayken.
Eşşiz bir hikaye
Şenol Güneş’in saha içinde uyguladığı hemen hiçbir negatiflik yok kariyerinde. Pozitif oyunun zirvesini de bu sene yaşattı bizlere. Bu keyifli hücum oyununu daha büyük bir zafere dönüştüren gerçekler var:
Yazının tamamı için tıklayın
Cem Dizdar - Fanatik
16 Mayıs Pazartesi
Ne Geceydi ama...
Metrodan Osmanbey istasyonunda inip sokağa adım attığımda ‘semtin rengi’ daha oralardan belli olmuştu. Hüsrev Gerede’ye inip Beşiktaş’a vardığımda ise zaten araç olmayan yollarda ‘insan trafiği’ bile durma noktasındaydı.
Onca yıldır şampiyonluk yaşamamış, son iki sezonda son haftalarda umudunu yitirmiş bir takımın taraftarı oralı olsun olmasın Beşiktaş Köyiçi’ni ‘mutlulukla işgal etmişti.’ Semt de bu mutluluğu kollarını sonuna kadar açmış bekliyordu. Maç başlamadan sokaklarda oluşturulan mutluluk, “Gitme stada, burada bu insanlarla kal” diyordu bana. İç sesime uydum, semtte kaldım... Şöyle düşünün, yayın olan her mekanın önü bir ‘Beleş Tepe..’ Öyle bir maç ki, daha maç başlamadan herkes son düdüğü bekliyor. Beşiktaş rakip ceza sahasına yaklaştıkça tüm semt tribündeymişcesine yükleniyor; “Saldır Beşiktaşım oleeeeyyy...”
Aslında buraları yazamıyor insan. Televizyonda görmek bile yetmez, bizzat burada olmak gerek. Umut ile tedirginlik, öfke ile huzur, beklenti ile çaresizlik içiçe... Herkesin gözünün içi gülüyor ama belli ki avuçları da terliyor.
Yazının tamamı için tıklayın
Orhan Yıldırım - Fanatik
16 Mayıs Pazartesi
Yer Siyah Gök Beyaz Şampiyon Beşiktaş
İstanbul’da başta olmak üzere, Türkiye Siyah-Beyazdı dün... Kulüp bilet yüklemesi yapan taraftarlara SMS atmış, kapalı ve numaralı beyaz, kale arkaları siyah forma giyip maça gelmesini istemişti. Herkes uydu. Kartal yuvası mağazalarındaki stoklar tükendi. Öyle ki, üstündeki renge bakıp, kimin hangi tribüne gideceğini herkes biliyordu.
Öyle ya; Kartal’a şampiyonluk için beraberlik yetiyordu. Ama Güneş’in ekibi müthiş taraftarı önünde, bununla yetinir mi? Asla. Karşı kaleye beş kez gitti. Marcelo iki gol attı. Sosa ve Quaresma üst direğe takıldı. Atılan da, kaçan da kimsenin umrunda değildi aslında.
Yazının tamamı için tıklayın
Rıdvan Dilmen - Fotomaç
16 Mayıs Pazartesi
Devamını Getirir
Birinci hafta Beşiktaş'ı yazmaya başladık, 33. haftada şampiyonluğunu değerlendiriyoruz şimdi. Arayı düşünüyorum, Beşiktaş açısından çok da farklı şeyler konuşmuyoruz. Anasının ak sütü gibi helal bir şampiyonluk.
Belki de dünya futbol tarihine geçtiler, evi olmadan bunu başardı Beşiktaş. 33 haftanın sadece 3'ünü evinde oynayabildi.
Beşiktaş oyunuyla da hak etti bunu. Farklı televizyonlara koysanız maçları, ben Beşiktaş'ın maçını izlemek isterdim bu sezon boyunca.
En uçtaki Gomez olağanüstü oynadı.
Beşiktaş'ın Mazhar-Fuat Özkan'ı Oğuzhan-Sosa-Atiba da harikaydı.
Yazının tamamı için tıklayın
Erman Toroğlu - Fotomaç
16 Mayıs Pazartesi
Tebrikler Beşiktaş
Beşiktaş takımı öyle de şampiyon oldu, böyle de şampiyon oldu! Şimdi diyeceksiniz ki "Bu öylesi, böylesi ne demek?" Öylesi de şu, böylesi de;
Beşiktaş, 3 senedir dışarıda oynayan, harcamaları kısıtlı olan, para için futbolcu satan bir takım… Rakibi Fenerbahçe ise sezon başında neredeyse 15 futbolcusunu gönderiyor, 35 futbolcu alıyor… Birisi gurbette yarışıyor, birisi evinde… Birinde ciddi futbolcular ve ciddi bir antrenör var, birisinde şımarık futbolcular ve şımarık bir antrenör… Birisi maddi açıdan zorlanıyor, birisine devamlı para akıyor. Üstelik o ilk bahsettiğim birisi stat yapıyor! Yani Beşiktaş öyle de şampiyon oldu, böyle de… Alkışlayıp, kutlamak gerek.
Hatta bir maç kala Türkiye Futbol Federasyonu'nun sağlıklı ilgili vatandaşları, saçma sapan bir karar alarak Beşiktaş'ın antrenmanına gidiyor. Şampiyonluk maçı öncesi 'doping baskını' yapıyor.
Yani öyle bir zihniyet var ki Türkiye'de, her yerde oynuyorlar!
Yıllarca da oynadılar!.
Yazının tamamı için tıklayın
Sinan Vardar - Fotomaç
16 Mayıs Pazartesi
İyi ki Varsın Beşiktaş
Bugün gerçekten en çok zor yazılarımdan birini yazıyorum.
İnanın bana bu satırları yazarken sevinç gözyaşlarımı tutamıyorum.
Üzerimde çubuklu formamla birlikte duygu yüklüyüm.
Susamıştık, çok istemiştik... Ve taraflı tarafsız herkesin saygı gösterdiği bu anlamlı şampiyonluk kutlu olsun.
50 yılını Türk futboluna hizmet etmeye adamış bendeniz, her zaman bu takıma inandığımı sizlere her fırsatta aktardım ve bugün haklı çıkmanın gururunu yaşıyorum. Dün Beşiktaş'ta 'bu futbolcu iyi oynadı', 'şu başarılı performans göstermedi' diye yazacak değilim. Marcelo'nun arka arkaya attığı goller hepimizi sevince boğarken kutlamalar çoktan başlamıştı bile... Kısaca belirteyim dün tüm sezonda olduğu gibi Kara Kartal'ın hepsi muhteşemdi. Beşiktaş'ın artık önü açık... Şimdi gelsin şampiyonluklar, gelsin kupalar. Artık Beşiktaş değil, rakipleri düşünsün!
Şimdi keyif zamanı, şimdi kutlama zamanı...
Yazının tamamı için tıklayın
Turgay Demir - Fotomaç
16 Mayıs Pazartesi
Böyledir Bizim Sevdamız
Statsız, korumasız, kollamasız, rüzgara karşı koşarak, Allah'ın izniyle kazanılan muhteşem bir şampiyonluk bu. O nedenle bugün maç yok, BeşiktAŞK'ı anlatmak var.
İşte o aşk… Boğaz'ın çocuklarının sevdaları daha bir başkadır...
Ne Schalke'yi yaşama bağlayan maden işçilerinin ateşli sevdaları anlatabilir BeşiktAŞK'ı, ne de Franco'ya karşı direnişi simgeleyen Barçalıların mağrur duruşları...
İskoçya'da Protestan cemaatinin kendini ifade etme biçimi diye tanımlayabileceğimiz Rangers'ın veya Katoliklerin aynı yere oturttuğu Celtic'in havaları da sönük kalır Beşiktaş'a duyulan sevdanın yanında.
Bir BeşiktAŞK masalıdır bu...
Asıl erdemin, oyunun kuralına göre oynanması olduğunu, doğuştan kabullenmiştir Beşiktaşlı...
Tevazu hep ön plandadır Beşiktaşlı Duruşu'nda!..
Anasının ak sütü gibi helal iki şampiyonluğunun görmezden gelinmesine yıllarca sessiz kalışı bundandır...
Yeri geldiğinde alayına gider yapmış, her konuda hakkını da söke söke almıştır Beşiktaşlı; iki şampiyonluğunu eninde sonunda alması gibi..
Yazının tamamı için tıklayın
Ömer Güvenç - Vatan
16 Mayıs Pazartesi
Anasının Ak Sütü Gibi Helâl
VE 2015-16 sezonunun şampiyonu belli oldu. Bu takımın ismi Beşiktaş. Birinci maçtan dünkü oynanan Osmanlı maçı sonrasına kadar her dakikasını, her saniyesini, her maçını (kötü oynadıkları dahil)
anasının ak sütü gibi hakkıyla kazandılar.
DÜNKÜ maçta F.Bahçeliler’in belki bir umudu vardı ama şunu adım gibi biliyorum ki Beşiktaşlılar’ın hiç mi hiç tereddüdü yoktu. Rakip kim olursa olsun Beşiktaş böyle iştahlı oynadığı müddetçe tribünleri dolduran muhteşem Beşiktaşlı taraftarlar takımlarını böyle desteklediği sürece Beşiktaş’ı kimse kolay kolay yenemez diyorum.
YEDEKLER HEP HAZIRDI
BEŞİKTAŞ’IN şampiyonluğunda Şenol Güneşin teknik olarak çok büyük payı var. En büyük payı Beşiktaş’ı bir futbol takımı yaptı... Yedek kulübesini hep hazır tuttu. Gökhan, Cenk, Kerim, Necip oyuna ne zaman girdilerse büyük katkı sağladılar. Ben bu şampiyonlukta çok başarılı olan yedek kulübesine de büyük bir alkış tutum.
Yazının tamamı için tıklayın
Günetin Onay - Vatan
Şampiyon Taç Giydi
MUHTEŞEM bir stadyum, müthiş bir taraftar ve harika bir takım.. Şampiyonluk maçı öncesinde Osmanlıspor gibi aylardır mağlubiyeti unutmuş bir deplasman ekibi önünde doğal olarak soru işaretleri vardı. İlk 10 dakika temkinli başlayan Beşiktaş, daha sonra üstünlüğü eline aldı ve kurduğu baskı ile sonuca gitti. Özellikle Marcelo’nun ilk golü sonrasında bulduğu moral ile oyun olarak da zirveye çıkan Beşiktaş, Osmanlıspor’u ceza alanına hapsetti ve 2-0’ı yine Brezilyalı stoperi ile buldu. Sosa’nın direkten dönen topu ile 3. gole yaklaşan ‘Şampiyon’ devrenin sonlarına doğru vites düşürdü.
İKİNCİ yarıda Quaresma’nın çalımlar ile getirdiği ve Mario Gomez’e bıraktığı topu Alman gol kralı nefis bir birleşik hareketle bitirdi ve siyah-beyazlı takımın gövde gösterisine dönüşen şampiyonluk karşılaşmasını taçlandırdı.
ŞAMPİYONLUĞU sonuna kadar hak eden ligin en çok maç kazanan, en çok gol atan, deplasmanda en çok maç kazanan, en çok topa sahip olan takımı Beşiktaş dün de neden bu ligin şampiyonu olduğunu gösteren bir futbol sergiledi. Gol ve asist krallarının da Beşiktaş’tan çıkması bir belgedir.
Yazının tamamı için tıklayın
Bilgin Gökberk - Cumhuriyet
16 Mayıs Pazartesi
Sizin Hiç PayınızYok
Dün gece Beşiktaş şampiyon oldu. Başkanı her ne kadar yeni stadının yapılışında en büyük payı Cumhurbaşkanı’na çıkarsa da Beşiktaş’ın bu şampiyonluğunda 1 no’nun payı 0.
Sıfır.
Yazının tamamı için tıklayın
Ahmet Çakar - Sabah
16 Mayıs Pazartesi
Beşiktaş Başardı
Beşiktaş, hiçbir tartışmaya mahal vermeden, hiçbir leke sürmeksizin uzun yıllar sonra üstelik yeni stadında Türkiye’nin en büyüğü oldu
Lig, çok ama çok uzun maratondu. Büyük mücadele oldu ve mutlu sona Beşiktaş bileğinin hakkıyla ulaştı. Beşiktaş, hiçbir tartışmaya mahal vermeden, hiçbir leke sürmeksizin uzun yıllar sonra, üstelik yeni stadında Türkiye'nin en büyüğü oldu. Dün geceki maça bakıyoruz, ilk 20 dakika Beşiktaş belki stres belki başka bir nedenle çok zorlandı. Topu bir türlü kontrolü altına alamadı. Tam homurdanmalar başlamıştı ki Marcelo'nun golü geldi.Üstelik hiç kimsenin fazla gol şansı vermediği Marcelo, Beşiktaş'ın tüm stresini,gerilimini, gerginliğini alıverdi.
Beşiktaş rahatlamıştı. Aynı dakikalarda Fenerbahçe Stadı'nda tuhaf bir maç oynanıyordu. Seyirci yok, futbolcular birçok şeyi kabullenmiş, oynamaya çalışıyorlardı ki Marcelo'nın ikinci golü geliverdi. İşte bu dakikadan sonra artık Beşiktaş şampiyondu
Yazının tamamı için tıklayın
Erman Toroğlu - Sabah
16 Mayıs Pazartesi
Şampiyon: İyi Niyet
İki yıldır Olimpiyat’ta, Başakşehir’de, Konya’da, Ankara’da ve Vodafone Arena’da takımlarını yalnız bırakmayan Beşiktaş taraftarına helal olsun...
Beşiktaş takımı öyle de şampiyon oldu, böyle de şampiyon oldu! Şimdi diyeceksiniz ki "Bu öylesi, böylesi ne demek?" Öylesi de şu, böylesi de; 3 senedir dışarıda oynayan, harcamaları kısıtlı olan, para için futbolcu satan bir takım... Rakibi Fenerbahçe ise neredeyse 15 futbolcu gönderiyor, 35 futbolcu alıyor... Birisi gurbette yarışıyor, birisi evinde...
Birisinde ciddi futbolcular ve ciddi bir antrenör var, birisinde şımarık futbolcular ve şımarık bir antrenör... Birisi maddi açıdan zorlanıyor, birisine devamlı para akıyor. Üstelik o ilk bahsettiğim birisi stat yapıyor! Yani Beşiktaş öylesine de şampiyon oldu, böylesine de... Hatta bir maç kala Futbol Federasyonu'nun sağlıkla ilgili vatandaşları, saçma sapan bir karar alarak Beşiktaş'ın antrenmanına gidiyor, 'doping baskını' yapıyor. Yani öyle bir zihniyet var ki Türkiye'de, her yerde oynuyorlar! Yıllarca da oynadılar!
Yazının tamamı için tıklayın
Rıdvan Dilmen - Sabah
16 Mayıs Pazartesi
Kusursuz Beşiktaş
Matematik olarak şampiyonluğunuzu kendi evinizde alıyorsunuz, yıllardır bu stadın özlemiyle yanıp tutuşurken...
Birinci hafta Beşiktaş'ı yazmaya başladık, 33. haftada şampiyonluğunu değerlendiriyoruz şimdi. Arayı düşünüyorum, Beşiktaş açısından çok da farklı şeyler konuşmuyoruz. Anasının ak sütü gibi helal bir şampiyonluk. Belki de dünya futbol tarihine geçtiler, evi olmadan bunu başardı Beşiktaş. 33 haftanın sadece 3'ünü evinde oynayabildi.
Beşiktaş oyunuyla da hak etti bunu. Farklı televizyonlara koysanız maçları, ben Beşiktaş'ın maçını izlemek isterdim bu sezon boyunca. En uçtaki Gomez olağanüstü oynadı.Beşiktaş'ın Mazhar-Fuat-Özkan'ı Oğuzhan-Sosa-Atiba da harikaydı. Bu oyunla, bu takımla en renkli
şampiyonluklarından biri olarak tarihe geçti. Ayarlasan böyle olmaz. Matematik olarak şampiyonluğunuzu kendi evinizde alıyorsunuz, yıllardır bu stadın özlemiyle yanıp tutuşurken. Milyonlarca insana iyi futbol izleten Beşiktaş'a teşekkür ederim. Ligde iddiasız takımın az olduğu, 7 takımın Avrupa'ya oynadığı, küme düşenlerin belli olmadığı bir ligde bunu başarabilmek çok değerli.
Yazının tamamı için tıklayın
Metin Tekin - Sabah
16 Mayıs Pazartesi
Şampiyonluğu Haketmek
Teknik adamının seçtiği oyunla ve gösterdiği performansla gerçekten şampiyonluğu hak etmiş bir Beşiktaş takımı vardır
Dün akşam stada dönüp baktığımızda 40 bin kişi içeride, daha fazlası dışarıda bu maçın sonucunu bekliyordu. Böylesine bir atmosferden ve coşkudan, şampiyonluktan başka bir sonucun çıkması daha maç başlamadan evvel imkansız gibiydi. Tabii ki, bu şampiyonluk yarışı uzun bir süreçtir ama olduğunuz an artık her şey bitmiştir. Artık şampiyonsunuzdurve de bu futbolcunun mesleki anlamda en büyük tatminidir. Niye futbolcu olduğunuzu, niye bu mesleği yaptığınızı her futbolcuya nasip olmayacak şekilde hissedersiniz. Esasında bu işin hüzünlerini nasıl yoğunlukla yaşıyorlarsa, başarı hikayesini yazacak olan da taraftarlardır. İnanın bir kulübü sevmenin, bir kulüpte oynamaktan çok daha farklı anlamları, hikayeleri vardır. Futbolda "Hak eden kazansın" denir. Bu bir sezon içinde değerlendirilecekse teknik adamının seçtiği oyunla da gösterdiği performansla da gerçekten şampiyonluğu hak etmiş bir Beşiktaş takımı vardır. Bu yarışta dönüp baktığımızda; Beşiktaş'ın da yara aldığı, yere düştüğü zamanlar olmuştur ama bana göre Beşiktaş'ı şampiyon yapan en büyük faktör, geçen sene kaybederken kazanılan deneyimdir. Takım, bu deneyimle, bu sezon ayakta kalmayı başarmıştır.
Yazının tamamı için tıklayın
Ali Sami Alkış - Star
16 Mayıs Pazartesi
İstedi, Çalıştı, Ödülü Hak Etti
Konuk takımın oyuna başlama temposu, hırsı, maçı boşvermeyeceğini gösteren ciddiyeti; 3 puanın kolay çıkmayacağına yönelik açık bir tehditti. Öyle ki; ilk golün geldiği 21. dakikaya kadar; durum Beşiktaş açısından pek parlak değildi. Çünkü Osmanlı iyi ve tehlikeli sokuluyor, takım oyununu rakibinden daha derli-toplu sergiliyordu. Maçın başlama düdüğü ile birlikte, daha 30. saniyede öne geçebilirdi.
Beşiktaş topa daha çok sahip olmasına rağmen, bırakın pozisyon bulmayı; rakip ceza alanına girmekte bile zorlanıyordu. Gol beklenmedik anda ve beklenmedik kolaylıkla geldi. Marcello’nun boş pozisyondaki kafası, topu ağlarla buluşturunca; tedirgin olmaya yüz tutmuş Beşiktaş taraftarı, TNT kalıbı gibi patladı. Yaşanan coşku nedeniyle şaşkına dönen Osmanlıspor, kısa sürede yine Marcello’dan ikinci golü yiyince; maç formaliteye dönüştü. Hatta Quaresma, trivela ile ile gol atmaya kalktı. Neredeyse o da oluyordu.
Yazının tamamı için tıklayın
Muhittin Boşat - Star
16 Mayıs Pazartesi
Kartal Mabedinde Şampiyonluğa Uçtu
Geçen hafta en yakın takipçisi Fener’in yenilmesiyle son iki haftaya 6 puan önde giren ve sadece 2 maçta alacağı 1 puan ile şampiyonluğu yaşayacak olan Beşiktaş tüm bu avantajlarına rağmen hafta içini oldukça gergin geçirdi.
TFF Dopingle Mücadele Kurulu’nun hafta arası anlamsız baskını ve genel kurulda başkan Fikret Orman’ın kendisini eleştiren bir delegeyi tokatlaması camianın gerilmesine neden oldu.
Bir tarafta Akhisarspor yenilgisi sonrası kendi evinde tam dokuz maçtır kazanan Beşiktaş ile tam 14 hafta üst üste hiç kaybetmeyerek mükemmel bir seri yakalayan Osmanlıspor mücadelesinde gülen ve şampiyon olan taraf Beşiktaş oldu.
Oyunun ilk yarısına daha iyi başlayan, rakip alanda basan ve gol için çabalayan takım Osmanlıspor’du. Ancak ilk yirmi dakika içinde gol pozisyonu bile bulamayan Beşiktaş, önce Gökhan Töre’nin ortasında Marcelo’nun harika kafa şutu, ardından da yine aynı oyuncunun güzel ayak içi vuruşu ile iki gol birden bularak hem kendisi coştu, hem de taraftarlarını coşturdu. 2. yarıya da çok hızlı başlayan Beşiktaş, Gomez’in kişisel gayreti ile bulduğu üçüncü gol ile iyice rahatladı ve şampiyonlugunu ilan etti
Yazının tamamı için tıklayın
Erdal Hoş - Yeni Şafak
16 Mayıs Pazartesi
Şenol Güneş Final Maçlarını da Oynar
Beşiktaş ve Şenol Güneş için "hasat zamanı" idi Osmanlıspor maçı. Koca bir sezonun emeklerinin karşılığının alınacağı bir final... Allah var, saha içinde de saha dışında da eski "finallere" göre işi daha kolaydı Şenol Hoca'nın. Neredeyse ömrü boyunca oyun adına üretmeye devam eden bir adam Şenol Güneş; eksikleri zaafları, yanlışları yok mu? Elbette var. Ama Türk futbolunda, mizan cetvelinde "iyi" tarafın fazla olduğu nadir adamlardan biridir. Dün de böyle idi, önceki gün de, bugün de... Velhasıl Şenol Güneş de en az Fatih Terim kadar, Mustafa Denizli kadar finalleri oynar ve oynatır; yeter ki oyun, oyun tadında kalsın.
Yazının tamamı için tıklayın
Şenol Kaluç - Karar
16 Mayıs Pazartesi
Hitchcook'da Kimmiş
Beşiktaş camiası bir ömür gibi uzun gelen, hiçbir büyük camianın kolay kolay bekleme sabrını gösteremeyeceği 6 sezonluk bir bekleyişin ardından gelen şampiyonluğu sonuna kadar hak etti.
Oynadıkları futbolla sadece Beşiktaşlıların değil taraflı tarafsız herkesin sevdiği ve saydığı bir takım olarak günler öncesinden gönüllerin şampiyonu olan futbolcular bu zor günde büyük bir stres altında maça çıktılar.
Marcello'nun erken gelen golleri ile Kartal zoru kolaya çevirse de ilerleyen dakikalarda önce tribünler ardından takımın oyundan kopması herkesi tedirgin etti. Allah'tan Gomez'in golü çok gecikmeden geldi de tribünler kriz geçirmekten kurtuldu.
Kim ne derse desin Beşiktaş, taraftarına Alfred Hitchcock filmlerini aratmayacak bir gerilim sunmayı çok seviyor.
Yazının tamamı için tıklayın
Ali Murat Hamarat - Birgün
16 Mayıs Pazartesi
Hasret Bitti: Şampiyon Beşiktaş
Dolmabahçe tarihi günlerinden birini yaşıyor. Semt coşkudan saniye sayarken, gün boyunca yakılan meşaleler yapılacakların teminatı gibi duruyor. Yalan yok, havada karnaval kokusu var. Futbolda mucizeler de olsa, ambiyans her şeyi anlatıyor.
2009’dan bu yana şampiyonluğa hasret Beşiktaş, 14 maçtır yenilmeyi unutan Osmanlıspor karşısında hata yapmayıp işi bitirmek istiyor. Bakkal hesabı belli, sahadan çıkacak beraberlik bile Kartal’a yetiyor. Deplasman ekibi ise Avrupa hesaplarını sürdürmek istiyor.
Spor tarihimizin unutmayacağı günlerden biri olacak herhalde 15 Mayıs 2016. Kartal’ın taçlandığı dakikalarda Fenerbahçe basketbolda Avrupa’nın en büyüğü olmak için parkeye ayak basıyor. Bugüne kadar biz dahil birçokları için rüya olan senaryo, nihayet gerçek oluyor ya neyse.
Cüneyt Çakır’ın ilk düdüğüyle başladı mücadele. İlk dakikalarda taraflar ağır sıklet boksörler misali birbirlerini deniyordu. Duran toplar her zamanki gibi kilidi çözecek gibi duruyordu. Musa bomboş durumda kötü vururken, 21’de tabela değişiyordu. Gökhan’ın kornerinde Marcelo kafayı yapıştırmıştı.
Yazının tamamı için tıklayın
Alen Markaryan - Akşam
16 Mayıs Pazartesi
Şanı Yürüsün Beşiktaş'ın
Bir evvelki sezon dahil olmak üzere
Son 2 senenin bütün yükünü boşaltmaya gelmiştik.
Semt dolmuş,
Tribün dolmuş.
Sevda ambarları dolmuştu.
Şampiyonu bağrına basmak hiç ayrılmamacasına,
Resimden fırlamış bir Şeref Bey oturmakta köşede,
"Ağır"
Ve sanki sene Metin-Ali-Feyyazcasına
Ezmek geçmek her şeyi…
Entrikaları ve husumetleri
Bir kenara koymak bir geceliğine
Ve "Beşiktaş'ım sen çok yaşa" diye haykırmak bir ömür boyu.
Ne güzel giriyor beste söze…
Seninle şarkılar söylemek paha biçilmez bir şey.
Vay vay vay!..
Ve bir gol atsak da hemen
Maçı hiç yazmasak mahmurluğunda bir yazar.
Ne hocasını ne topçusunu
Armasını koysak sadece orta yere
Ve öylece düşman çatlatsak
Külelenmemiş
Pazarlıksız…
Yazının tamamı için tıklayın
Deniz Gökçe - Akşam
16 Mayıs Pazartesi
En Az Gol Yiyen En Çok Gol Atan Kazandı
Beşiktaş kritik bir maçta oynadığı futbolla şampiyonluğu gerçekten hak eden takım olduğunu ortaya koydu. Osmanlıspor çok koşan ama gol vuruşu pek yapamayan bir takım. Osmanlıspor'un maç bittiğinde toplam 6 tane gol pozisyonu vardı. Ama bunların 4 tanesini belkide sahanın en iyi oyuncusu olan Tolga kurtarmıştı, bir tanesini Webo gole çevirmişti, bir tanesini de dışarı vurdular. Bu arada Beşiktaş'ın 5 gol pozisyonunda 3 gol ürettiğini ve 2 topununda direkten döndüğünü söyleyelim. Halbuki maçın daha ilk dakikasında Osmanlıspor gol pozisyonu yakalamış fakat gole çevirememişti. Beşiktaş ise maçın ilk 15 dakikasında tutuktu ve ilk 15 dakikada gol atmak için saldıran Osmanlıspor du. Ancak 21. dakikada kornerden gelen topa kafa vuran Marcelo, Beşiktaş'ı 1-0 öne geçirdi. Hemen 3 dakika sonraki bir korner sonrası ise yine Marcelo bir şutla Beşiktaş'ı 2-0 galip duruma getirdi. Beşiktaş 2 golden sonra rahatlamıştı ve topa %64 hakim oluyordu. 30. dakikada Sosa'nın şutu direkten dtöndü. 42. dakikada ise Quaresma'nın şutu da direğin üstüne vurup dışarı çıktı. Devre bittiğinde Beşiktaş 2-0 galipti ve rakibi F.Bahçe ise G.Birliği karşısında 1-0 öndeydi.
Yazının tamamı için tıklayın
© Tüm hakları saklıdır.