Gündem

12 Eylül'ün ayak sesleri

İngilizler için Türkiye’de darbe ihtimali konusunda dönüm noktası 7 TİP’li öğrencinin katledilmesi oldu.

18 Ocak 2010 02:00

İngilizler için Türkiye’de darbe ihtimali konusunda dönüm noktası 7 TİP’li öğrencinin katledilmesi oldu.

Vatan gazetesinin haberine göre, Abdullah Çatlı’nın bu eylemi sonrasında İngiliz Dışişleri’nden Ankara’daki elçiliğe talimat yağmaya başladı. İlk gelen raporlar Kenan Evren’i değil, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Vecihi Akın’ı işaret ediyordu.

Türkiye’yi 12 Eylül darbesine götüren olayların en önemlilerinden biri 7 TİP’li gencin Abdullah Çatlı tarafından 9 Ekim 1978’de katledilmesiydi. Bu olayın ardından Türkiye’nin adım adım darbeye gittiğini düşünen İngilizler istihbarat faaliyetlerine hız verdi. İngiliz Dışişleri’nin İşçi Partili Bakanı David Owen, Türkiye hakkında uluslararası kamuoyunda artan darbe söylentileri üzerine 17 Ekim 1978 tarihinde İngiltere’nin Ankara Büyükelçiliği’ne Türkiye’deki “darbe olasılığının” araştırılarak bir rapor hazırlanması talimatını verdi. Beklenen raporun askeri ayağı Türkiye’de görev yapan bir İngiliz general tarafından hazırlandı.


Akın ‘gevşek’ darbe yapamaz

Türkiye’de görev yapan İngiliz General Bishop’tan (Mesaj gizli olduğu için sadece soyadı kullanılıyor) Kraliyet Hava Kuvvetleri Filo Komutanı Binbaşı Shepherd’a İngiliz Dışişleri Bakanlığı’na iletilmesi istemiyle yazılan mesajda İngiliz ordusunun Türkiye’de olası bir darbeyle ilgili şu izlenimler aktarıldı:

Türkiye’de Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Vecihi Akın liderliğinde bir darbe söylentisi dolaşıyor. Ben kendisiyle görüştüm ama bu tür bir izlenim alamadım. Orgeneral Vecihi Akın 62 yaşında ve darbe lideri olamayacak kadar gevşek biri. Ancak muhafazakâr görüşlerine sıkı sıkıya bağlı. Yemekte General Fraser’e Türkiye’nin Osmanlı prensiplerine geri dönmesi gerektiğini düşündüğünü ima eden muğlak bazı görüşler ima etti. Darbe olursa yönetim kadrosunda iyi bir figür olarak yer alabilir.


“Harbiyeliler rahatsız!”

Bu olaydan birkaç gün sonra Elçilikte verilen davette Deniz Harp Okulu’nda eğitim görevlisi olduğunu öğrendiğim biri yanıma gelip, “Harbiyeliler rahatsız” dedi. Genç Harp Okulu öğrencilerinin siyasetçilerin iç ve dış meseleleri çözmekte yetersiz kaldıklarını düşündüğünü söyledi. Evren’in Ecevit’in adamı olduğunu ve TSK’ya liderlik etmekte yetersiz kaldığını söyledi. Yine de ordunun Ecevit’in yerini almak isteyeceğini düşünmüyorum.

Amerikan ambargosu (Kıbrıs operasyonu nedeniyle Amerika’nın Türkiye’ye uyguladığı ambargo) mümkün olduğu kadar çabuk kalkar ve askeri teçhizatta gözle görülür bir düzelme olursa askerin morali düzelecek ve hükümet karşıtı görüşler azalacak. İhtiyaçları büyük ve çok pahalı. Ancak bol miktarda yedek parça sağlanırsa askerler en azından elindeki modası geçmiş silahların kullanılabileceğini hissedecek. Ambargo nedeniyle dondurulan parçalar ellerine ulaşmaya başladığı için kısa sürede olumlu rapor gönderebileceğimi umut etmekteyim.


Subay listesi gönderildi

Bu rapora ek olarak size Türk Silahlı Kuvvetleri’nin emir-komuta zinciri listesini, subayların görevleri ve bağlı oldukları bölgelerle ilgili detaylı bilgi gönderiyorum. Bazı son değişiklikler konusunda açık bir şekilde ulaşabileceğimiz bilgi mevcut olmadığı için raporumda yer almıyor. Bu konuda bilgi temin eder etmez size göndereceğim.


İngilizleri korkutan olay

9 Ekim’de TİP’li gençlerin katledilmesi olayı İngiliz Dışişleri Bakanlığı’nı harekete geçirdi.


12 Eylül'ün ayak sesleri...

İngiliz Devlet Arşivleri 1838 yılında kuruldu. Arşivler Britanya’nın bilinen 1000 yıllık tarihiyle ilgili belgeleri içeriyor. Adalet Bakanlığı’na bağlı olan Arşiv devletin çeşitli kurumlarına ilişkin yaklaşık 11 milyon resmi belgeyi muhafaza ediyor. Her yıl 30 yılını doldurduktan sonra gizliliği kaldırılan belgelerle genişliyor. Magna Karta’dan, ilk haritalara, tarihe damgasını vuran savaşlara varıncaya kadar sonsuz bir tarihi zenginlik barındırıyor. Halen 270 milyon belgeye elektronik olarak dünyanın dört bir yanından ulaşmak mümkün. Bu yıl gizliliği kaldırılan Dışişleri 1979 yılı Türkiye Masası arşivlerinde Türkiye’nin “darbenin ayak sesi yılları” olarak bilinen dönemine ait yaklaşık 2 bine yakın belge var.

Araştırma sırasında sokak cinayetleriyle ilgili gözlem ve yorumu içeren 14 Mart raporu dikkatimi çekti. Yılın ilk yarısında öldürülenlerin sayısının 205 ulaştığını belirterek “Bu cinayetler ya kişisel husumetten ya da siyasi nedenlerle işleniyor. Rahatsızlık yaratan şey gazetelerde sansasyonel ve kanlı fotoğraflar yayınlanmadığı sürece halk artık olayları Türk siyasi hayatının kaçınılmaz bir parçası olarak görmesi....” diyor.

Bu yorumlar bana bir İngiliz gazeteci arkadaşımın Türkiye’den döndükten sonra söylediklerini hatırlattı. “Sizin dizileri izledim. Hepsinde siyah arabalı, siyah takım elbiseli, açık yaka beyaz gömlekli, tabancalı adamlar sürekli birilerini vuruyor. Çoluk çocuk herkes gece yarılarına kadar TV başında heyecanla bu cinayetleri izliyor. Sanal yaşantı sanki gerçek yaşamınızın bir parçası olmuş. İnsanlar dizi karakterlerini öylesine benimsemiş ki gerçek hayattaki normal insanlar çoğu kişiye sanal gelmeye başlamış.”

İngiliz arşivlerinde Türkiye’nin darbeye doğru koşar adımlarla nasıl gittiğini anlatan gizli belgeler 28 Şubat 1980’e gelmeden sona eriyor. Aynen TV dizileri gibi olayın en heyecanlı yerinde kesiliyor. Bizim dizilerden farklı olarak gelecek hafta değil 1 yıl sonra 30 yılı dolduran devlet arşivleri üzerindeki yayın yasağı kalktığı zaman devam edecek. Yani 2010 yılına kadar malesef bunlarla yetinmek zorundayız...

Önemli not: 2 bine yakın dokümanı tek başıma incelememe imkan yoktu. Bu süreçte bana Uğur Koçbaş yönetimindeki Vatan Dış Haberler Servisi yardımcı oldu.

Katkıda bulunanlar: Uğur Koçbaş, Eren Çelik, İsmail Şahin, Özer Özbayraktar, Damla Tanla ve Yiğit Kaytmaz.


Evren için“Ecevit’in adamı” diyorlardı

İngiliz arşivlerindeki belgeleri incelerken dikkatimizi çeken en önemli detay hemen hemen kaleme alınan tüm raporda ve mesajda Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren’in, Bülent Ecevit’in “adamı” olarak nitelendirilmesi oldu. Kenan Evren için yazılan tüm yorumlarda Başbakan Ecevit’in politikalarına uygun bir strateji izlediği, iki liderin arasında su sızmadığı, hatta ordu içinde de bu durumun rahatsızlık yarattığı vurgusu yapılıyor. İngilizler’e yapılan “Harbiyeliler rahatsız” uyarısının arkasında da bunun yattığı belirtiliyor.


Akın 1983’te vekil seçilip parlamentoya girmişti

Vecihi Akın, Aydın 1916 doğumlu. Kara Harp Okulu’ndan sonra Kara Harp Akademisini bitiren Vecihi Akın, 15 Ağustos 1975 - 16 Ağustos 1976 tarihleri arasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı görevinde bulundu. Akın, Genelkurmay İkinci Başkanlığı, İkinci Ordu Komutanlığı ve NATO Güneydoğu Avrupa Kara Kuvvetleri Komutanlığı da yaptı. Akın’ın ismi İzmir’de bir kışlaya verildi. Akın, emekli olduktan sonra, 1983’te Turgut Özal’ın karşısında seçimlere giren ve büyük hayal kırıklığı yaşayan Milliyetçi Demokrasi Partisi’nin kurucu üyeleri arasında yer aldı. 6 Kasım seçimlerinde yine aynı partinin Konya milletvekili seçilerek parlamentoya girdi. MDP, 12 Eylül darbesinden sonra emekli orgeneral Turgut Sunalp ve 40 arkadaşı tarafından kurulmuştu. Akın, Sunalp’le hareket eden isimlerden birisiydi.


3 ihtimalli darbe

İngiliz Dışişleri Bakanlığı’na sunulmak üzere 1978 sonunda hazırlanan Türkiye’de darbe olasılıkları raporunda Türk ordusunun emir-komuta zincirine bağlı olduğu belirtilerek “Darbe olursa tepeden olur” sonucuna varıldı. Ancak Ecevit’in güçlü olduğu vurgulandı.

“Demirel güç kazanırsa Türk ordusu emir komuta zincirinde darbe yapabilir”

6 AralIk 1978 tarihinde Ankara’daki İngiliz Büyükelçiliği, Dışişleri Bakanlığı’nın talimatı üzerine Türkiye’de darbe olasılıklarını konu alan ve 3 farklı senaryoyu değerlendiren bir rapor hazırladı.

Ordudaki düşük rütbeli subaylar tarafından gelecek bir askeri darbe: Tahminimizce Türkeş ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) yanlısı sağcı bir grup tarafından gerçekleştirilebilir. Türk ordusunda emir komuta zinciri sağlam olduğu için düşük ihtimalli. Düşük rütbeli subaylar üslerinin haberi olmadan darbe yapma planlarını gerçekleştiremezler. Türkiye’nin şu anki koşullarında bu tür bir darbe oldukça düşük bir ihtimal olarak görülüyor.

Tepeden gerçekleşecek, emir-komuta zinciri dahilinde bir darbe: Darbe olursa bu şekilde olabilir. Ancak bunun hayata geçmesi Ecevit ya da sonraki Başbakan’ın bütün gücünü kaybetmesiyle mümkün olabilir. Başbakanın ülke güvenliğini ve ekonomik dengeyi kaybetmesi, Ecevit’in güç kaybedip Adalet Partisi lideri Süleyman Demirel’in tekrar güç kazanması durumunda gerçekleşmesi olası darbeyi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tepedeki generalleri tarafından ve emir komuta zincirinde gerçekleşecektirecek. Başbakan Bülent Ecevit yönetimi şu an sağlam ve güçlü görünüyor, ordu da yönetimi şu an ele almaya hevesli değil, o yüzden böyle bir ihtimal düşük.

Amerikan elçisi de ülkede şu aralar askeri darbe girişimi olacağını tahmin etmiyor

Ordudaki sol tandanslı subaylar tarafından gerçekleştirilecek bir darbe: Elbette bu darbelere alternatif sol kanatın başlatabileceği bir darbe ihtimaller dahilinde. Fakat böyle bir darbenin Türkiye’de gerçekleşme olasılığı çok düşük.

TSK 1960’larda ve 70’lerin başlarında edindiği tecrübelerde askeri kesimin ülkeyi yönetip idare etmenin ne kadar zor olduğunu anladı. Şöyle söylemek gerekirse Türk halkı, kendi liderine geleneksel olarak bağlı ve modern toplumların politik ve teknokratik destekler olmadan yaşayamayacağının farkında olan bir silahlı orduya sahip olduğu için çok şanslı.

Özetlemek gerekirse darbe olasılığı düşük gözüküyor. Fakat sonuç itibarıyla iç güvenlikte bir sorun yaşanma olasılığı yok ve Ecevit Bey dış ilişkilerde elde ettiği başarının bir benzerini ekonomi alanında da sağlayabilirse askerle mücadeleye girmez.


Beklenmeyen şeyler olabilir

Bu mektubu gören büyükelçi “küreye bakmak asla kolay değildir ve beklenmeyenler gerçekleşebilir” dedi. Büyükelçi ve onun Avrupa Ekonomi Topluluğu’ndaki iş arkadaşları Bülent Ecevit’in yakın gelecekte gücünü koruyacağını düşünüyor. Amerikalılar da bu görüşü paylaşıyor. Kendisiyle temasta olduğumuz Ankara’daki Amerikan Büyükelçisi de ülkede şu aralar askeri bir darbe girişimi olacağını düşünmüyor.