Heylani Kebir aşireti, İsviçre'ye kaçırılan ve değeri 630 milyon dolar olarak tespit edilen 800 altının peşindeElazığlı Heylani Kebir aşiretinin reisi Sait Ali Bayrak, 4 yıldır
sessiz sedasız bir mücadele içinde. Filmlere ilham kaynağı olabilecek
bu mücadelenin konusu, 12 Eylül'den önce İsviçre'ye kaçırılan ve değeri
630 milyon dolar olarak tespit edilen 800 bin Osmanlı altını ile birçok
ziynet eşyası.
Elazığlı Heylani Kebir aşiretinin lideri Hasan Bayrak, 12 Eylül
darbesinin önemli mağdurlarından biri olacağını hiç düşünmemişti.
Darbeyi önceden sezip harekete geçmiş, mal varlığının önemli bir
kısmını iki yakın dostunun da yardımıyla yurt dışına çıkarmıştı. Hasan
Bayrak sadece sezgileriyle hareket etmemiş, darbe olacağı hususunda
uyarı da almıştı. Devlet kademesinde çalışan bir dostu, büyük ihtimalle
yakında bir darbe olacağını, malına ve canına kastedilebileceğini
kendisine bildirmişti.
Fakat servetini Türkiye sınırları dışına
çıkarması kolay değildi; çünkü kasalar dolusu Osmanlı altını ve ziynet
eşyası ile kitap ve belgeler söz konusuydu.
Hasan Bayrak, servetini (büyük ihtimalle
deniz yoluyla) yurt dışına çıkarıp İsviçre'deki dünyanın en büyük
bankalarından Credit Suisse'nin kasasına koydu. Bir buçuk ay sonra da
Türkiye'de asker darbe yaptı. Hasan Ağa, binlerce ocağa kor düşüren
darbenin ateşinden korunmayı başardı. Korktuğunun aksine askerî yönetim
aşiretine ve kendisine dokunmadı.
Aradan yıllar geçti. Hasan Ağa bu dünyadan
göçüp gitti (1999). Ancak servetini İsviçre'ye götürmesiyle başlayan
hikâye hâlâ devam ediyor. Hem de filmlere ilham kaynağı olacak
şekilde... Başrolde de kendisinin ölümünden sonra aşiretin reisliğini
yapan oğlu Sait Ali Bayrak var. Ancak bu sefer, tam tersi bir durum söz
konusu. Çünkü aile, serveti İsviçre'den Türkiye'ye getirmek için çaba
harcıyor şimdi. Peki, bu mümkün mü? Sait Ali Bayrak bu soruyu, "Zor bir
durum; ama getirmek için mücadelem sonuna kadar sürecek. Devletten bu
konuda yardım istiyorum." diye cevaplıyor.
Sait Ali Bayrak, İsviçre'deki hazineden
babasının ölümünden 6 yıl sonra haberdar oluyor. Bunun sebebi ise baba
Hasan Bayrak'ın ölmeden önce eşi Vahide Bayrak'a ettiği vasiyet. Hasan
Ağa, eşinden, oğlu Sait Ali'nin söz konusu mal varlığından 40 yaşına
geldikten sonra haberdar edilmesini istiyor. Vahide Bayrak'ın 2005
yılında aniden ciddi bir rahatsızlık geçirmesi, vasiyetin erken
açıklanmasına neden oluyor. Vahide Bayrak, oğlu Sait'e daha 40 yaşına
gelmeden İsviçre'deki hesaptan ve evin sandığında saklanan bir belgenin
varlığından söz ediyor.
Belgede, Hasan Bayrak adına açılmış bir
hesap olduğu ve bu hesapla birlikte bir kasanın bulunduğu yazıyor.
Kasada altın ve ziynet eşyalarının yanı sıra kitaplar ve bazı
belgelerin olduğu belirtiliyordu. Ancak daha fazla detay verilmiyordu.
Bunun üzerine Sait Ali Bayrak, 9 Ağustos 2005 tarihinden itibaren,
babasının İsviçre'ye götürdüğü servetin peşine düşer.