Ekonomi

12 Eylül'de kaçırılan 800 bin altının yılan hikayesi

Heylani Kebir aşireti, 12 Eylül öncesi İsviçre'ye kaçırılan ve değeri 630 milyon dolar olan 800 bin Osmanlı altınının peşinde

26 Ekim 2009 02:00

Heylani Kebir aşireti, İsviçre'ye kaçırılan ve değeri 630 milyon dolar olarak tespit edilen 800 altının peşinde

Elazığlı Heylani Kebir aşiretinin reisi Sait Ali Bayrak, 4 yıldır sessiz sedasız bir mücadele içinde. Filmlere ilham kaynağı olabilecek bu mücadelenin konusu, 12 Eylül'den önce İsviçre'ye kaçırılan ve değeri 630 milyon dolar olarak tespit edilen 800 bin Osmanlı altını ile birçok ziynet eşyası.   
Elazığlı Heylani Kebir aşiretinin lideri Hasan Bayrak, 12 Eylül darbesinin önemli mağdurlarından biri olacağını hiç düşünmemişti. Darbeyi önceden sezip harekete geçmiş, mal varlığının önemli bir kısmını iki yakın dostunun da yardımıyla yurt dışına çıkarmıştı. Hasan Bayrak sadece sezgileriyle hareket etmemiş, darbe olacağı hususunda uyarı da almıştı. Devlet kademesinde çalışan bir dostu, büyük ihtimalle yakında bir darbe olacağını, malına ve canına kastedilebileceğini kendisine bildirmişti.

Fakat servetini Türkiye sınırları dışına çıkarması kolay değildi; çünkü kasalar dolusu Osmanlı altını ve ziynet eşyası ile kitap ve belgeler söz konusuydu.

Hasan Bayrak, servetini (büyük ihtimalle deniz yoluyla) yurt dışına çıkarıp İsviçre'deki dünyanın en büyük bankalarından Credit Suisse'nin kasasına koydu. Bir buçuk ay sonra da Türkiye'de asker darbe yaptı. Hasan Ağa, binlerce ocağa kor düşüren darbenin ateşinden korunmayı başardı. Korktuğunun aksine askerî yönetim aşiretine ve kendisine dokunmadı.

Aradan yıllar geçti. Hasan Ağa bu dünyadan göçüp gitti (1999). Ancak servetini İsviçre'ye götürmesiyle başlayan hikâye hâlâ devam ediyor. Hem de filmlere ilham kaynağı olacak şekilde... Başrolde de kendisinin ölümünden sonra aşiretin reisliğini yapan oğlu Sait Ali Bayrak var. Ancak bu sefer, tam tersi bir durum söz konusu. Çünkü aile, serveti İsviçre'den Türkiye'ye getirmek için çaba harcıyor şimdi. Peki, bu mümkün mü? Sait Ali Bayrak bu soruyu, "Zor bir durum; ama getirmek için mücadelem sonuna kadar sürecek. Devletten bu konuda yardım istiyorum." diye cevaplıyor.

Sait Ali Bayrak, İsviçre'deki hazineden babasının ölümünden 6 yıl sonra haberdar oluyor. Bunun sebebi ise baba Hasan Bayrak'ın ölmeden önce eşi Vahide Bayrak'a ettiği vasiyet. Hasan Ağa, eşinden, oğlu Sait Ali'nin söz konusu mal varlığından 40 yaşına geldikten sonra haberdar edilmesini istiyor. Vahide Bayrak'ın 2005 yılında aniden ciddi bir rahatsızlık geçirmesi, vasiyetin erken açıklanmasına neden oluyor. Vahide Bayrak, oğlu Sait'e daha 40 yaşına gelmeden İsviçre'deki hesaptan ve evin sandığında saklanan bir belgenin varlığından söz ediyor.

Belgede, Hasan Bayrak adına açılmış bir hesap olduğu ve bu hesapla birlikte bir kasanın bulunduğu yazıyor. Kasada altın ve ziynet eşyalarının yanı sıra kitaplar ve bazı belgelerin olduğu belirtiliyordu. Ancak daha fazla detay verilmiyordu. Bunun üzerine Sait Ali Bayrak, 9 Ağustos 2005 tarihinden itibaren, babasının İsviçre'ye götürdüğü servetin peşine düşer.