T24 - Yakalanışından bu yana kendisiyle sürekli devlet tarafından görüşüldüğü dile getirilen Abdullah Öcalan'la ayrıca 11 yıldır Avrupa destekli bir ekibinde görüştüğü ortaya çıktı.
Getirenler görüşüyor
Başkent kulislerine göre, terör örgütünün elebaşısı Abdullah Öcalan ile kendisinin Kenya’dan getirilmesinde rol alan isimlerin de bulunduğu özel bir ekip görüşüyor. Bu ekip, sürecin yakından izlenmesi ve devlet kurumsal hafızasının canlı tutulması adına Öcalan’ın yakalandığı 1999’dan bu yana, yani 11 yıldır neredeyse aynı tutuluyor. Hürriyet gazetesinden Metehan Demir'in yazısı:
Türkiye’yi günlerdir terör örgütü PKK ile görüşülüp görüşülmediği konusunda bir dizi kritik bilgiye ulaşıldı. Başkent kulislerine göre, devlet çeşitli birimleri, bilinenin aksine Kuzey Irak-Avrupa-İmralı ekseninde terör örgütünden veya örgütle bağlantıları olan isimlerle görüşüyor. Terör örgütünün elebaşı Abdullah Öcalan ile ise kendisinin Kenya’dan getirilmesinde rol alan isimlerin de bulunduğu özel bir ekip görüşüyor. Bu ekip, sürecin yakından izlenmesi ve devlet kurumsal hafızasının canlı tutulması adına Öcalan’ın yakalandığı 1999’dan bu yana yani 11 yıldır neredeyse aynı tutuluyor. “Devlet-PKK ile görüşür mü?” sorusu çerçevesinde yaşanan tartışmalarda kulislerde şu kritik noktalar ön plana çıkıyor:
Özal döneminden beri
MİT başta olmak üzere devletin ilgili istihbarat birimleri zaten bu görüşmeleri Turgut Özal döneminden bu yana PKK ile yapıyor. Bu görüşmeler, sadece PKK ile değil, diğer ülkelerin istihbarat birimleri ile hatta terör örgütü üzerinde etkisi olan bazı başka kişi ve oluşumlarla da yapıldı ve yapılıyor.
Bazı yerel siyasetçilerden, Mesut Barzani ve Celal Talabani’ye, Suriye’nin eski liderlerinden, Avrupalı siyasetçilere ve hatta Amerikan istihbarat birimlerine dek nkara’nın örgüte haber göndermesinde rol oynayan ve bir şekilde irtibata geçilen zamanlar oldu.
Bu son ateşkesin kesinlikle hükümetin referandum hesapları ile bağlantısı yok. Ateşkes, referandum belli olmadan bu yana sürdürülen bir müzakerenin uzantısı. Başbakan’ın siyasi amaçla verdiği bir direktif kesinlikle yok.
Bu hükümet ve öncesinde de devletin ilgili birimleri aldıkları milli direktiflerle, sadece Öcalan değil, Kuzey Irak’ta da örgütün çeşitli unsur ve isimleri ile görüşerek, silah bırakılması çağrısında bulundu. Hatta bazı iddialara göre, PKK’nın tepesindeki birkaç isimle bile görüşüldü.
Ne MİT, ne de ilgili diğer birimler, durumdan vazife çıkarıp mevcut veya önceki siyasi otoritelerin siyasi hesapları doğrultusunda hareket etti. Aksine, bilgi dahilinde yapılan her görüşme teker teker belgelendi, ileride aksi iddialarla karşılaşmamak için bunlar gizli arşivlere kaydedildi. Kararlar, ortak akılla ve devletin kurumları ile beraber alındı.
Ayrıca, son dönemde ortaya atılan iddiaların aksine, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, İmralı’ya Abdullah Öcalan ile görüşmeye gitmemiş. Ancak, kurumdan sürekli bu işi yürüten ve yıllardır süreçte yer alan isimler gitmeye devam ediyor.
Yakın dönemde, devletin ilgili birimlerinin yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmak adına sadece hükümet değil, Ankara’da etkinliği olan muhalefetten, etkin sivil toplum örgütlerine dek süreçlerle ilgili bilgi vermesi de sürpriz olmayacak.
Başkaları yerine konuşur
Ankara’da değerlendirmelere göre, terör örgütü ile silahlı mücadele devam ederken, TSK’nın manevra kabiliyeti ile birlikte işin psikolojik harekatı ve perde arkasının da kontrolü önemli.
Aracılar kullanıldığında ise bu durumu o aracılar Ankara’ya karşı kullanıyor ve rant sağlayıp bilerek bazen yanlış yönlere saptırabiliyor. Ayrıca, terör örgütü ile belki aynı masaya oturmak değil ama devletin böyle irtibatlara geçmesi ise, “Sen konuşmazsan başkaları senin yerine konuşur ve kontrol senden çıkar”’ mantığı ile değerlendiriliyor.