Sağ liberal İtalyan gazetesi Corriere della Sera, İsviçrelilerin çoğunluğunun ülkeye göçün sınırlandırılması yönündeki eğilimine ilişkin şunları yazıyor:
“İsviçre AB’ye anlaşmalarla bağlı ve Brüksel ile müzakerelerde bulunmadan referandumun uygulamaya konulması mümkün değil. Ancak eğer bu konu genelde Avrupa’yı ilgilendiriyorsa, o zaman kriz dönemlerinde insanların serbest dolaşım hakkı üzerine de konuşmak gerekir. Bu konu üzerine konuşmak ise genel anlamda bir dayanışma söz konusu olduğunda daha kolaylaşacaktır. Bugün Avrupa’da büyüme politikaları önceki dönemde yaşadığımız sıkı önlemler kadar zarurîdir. Avrupa krizden en fazla etkilenenlere sırtını çeviremez. Ortak haklar ve yükümlülükler üzerinde inşa edilmemiş olan bir yapı iyi ve dayanıklı olmaz.”
Fransız yerel gazetesi L'Alsace, “İsviçreliler diğerlerinin aklından geçirdiği şeyleri yüksek sesle dile getirdi” başlıklı yorumunda şu görüşlere yer veriyor:
“Tam olarak bakıldığında, İsviçrelilerin çoğunluğunun birçok Avrupalının aslında zihninden geçirdiği şeyleri yüksek sesle dile getirdiği söylenebilir. Görünen o ki Avrupa’nın ekonomiyi düze çıkartmayı becerememesi ve göç hareketlerini de kontrol edememesi yüzünden hem İsviçre’de hem de başka ülkelerde artık bir bıkkınlık hâkim. Ancak her halükârda İsviçrelilerin öfkesi Avrupa Parlamentosu seçimlerine dört ay kala Avrupa’nın küresel sağlığı açısından verilmiş kötü bir mesaj. İsviçre'de ve Avrupa'nın kalanında Avrupa'ya güven, son derece sınırlı. ”
Sağ liberal İspanyol gazetesi El Mundo ise İsviçre’deki referanduma ilişkin yorumunda “AB İsviçre’nin bu ayıbını durdurmalıdır” başlığını kullanmış:
“İsviçre’nin AB’den göçmen işçi dalgasını sınırlandırma yönünde attığı adım, ortak Avrupa’nın inşası sürecinde geriye doğru atılmış bir adımdır. Referandumu popülist İsviçre Halk Partisi'nin 'Kitlesel Göçe Karşı İnisiyatif' adlı girişimi gündeme getirdi. Şimdi artık yasa aracılığıyla her yıl göçmen kotaları saptanacak ve iş piyasasında İsviçrelilere öncelik tanınacak. Bu düzenlemeler İsviçre’nin AB ile imzaladığı sözleşmelere aykırı ve Euro Bölgesi’ndeki vatandaşları, birliğe üye olmayan ülkelerin vatandaşları ile aynı konumda görüyor. Brüksel diplomatik çabalar başlatıp bu ayıbı sona erdirmelidir.”
İsviçre’nin Basler Zeitung adlı gazetesi ise yorumunda İsviçrelilerin göç dalgasından olumsuz etkilendiği görüşünü savunuyor:
“İsviçre vatandaşlarının bu referandumda Brüksel’in kibirli tehditlerinden, (İsviçre başkenti) Bern’in ise panik halindeki, neredeyse boynu bükük tarzdaki uyarılarından etkilenmemiş olması işin bir yanı. İsviçrelilerin AB ile imzalanan ikili anlaşmalar uyarınca belki de çok olumsuz bir takım sonuçlara katlanmak zorunda kalacak olmalarına rağmen kitlesel göçe karşı çıkmaları, onların bu konudan ne ölçüde olumsuz etkilenmiş olduğunu da ortaya koyuyor. Bu halk oylamasından çıkan sonuç, aynı zamanda İsviçrelilerin kararlı bir biçimde ülkenin kaderini kendilerinin belirlemek istediğini gösteriyor. Biz, egemenliğimizi oluşturan her hususu, ki buna göç politikaları da dâhildir, bazı ekonomik çıkarlar uğruna Avrupa’nın entegrasyonu olgusuna kurban edemeyiz.”