1999 yılında imaretlerden 9
bin 925 aile yemek alıyordu. 2009 yılında ise sıcak yemek alacak aile
sayısı 100 bin olarak belirlendi.
Vakıflar, Maliye Bakanlığı’na başvurup bütçenin artırılmasını istedi.
Ancak yapılan müracaatlar bu bütçeyi şimdiden aştı.
Türkiye
genelinde yaklaşık 150 bin aile, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün yiyecek
ve gıda desteğiyle yaşamını sürdürüyor. 77 bin 280 aile imarethaneden
sıcak yemek, 71 bin 850 aile de kuru gıda yardımı alıyor. Artan talep
doğrultusunda sıcak yemek alacak aile sayısı 2009 yılında 100 bin
olarak belirlendi. Oysa 1999 yılında, imaretlerden 9 bin 925 aile yemek
alıyordu.
Türkiye genelindeki 2008’de 108 imarethanede, toplam 77 bin 280 aileye
sıcak yemek dağıtan Vakıflar Genel Müdürlüğü, 794 ilçede de 71 bin 850
aileye de kuru gıda dağıtımı yaptı. İmaretten sıcak yemek almak için
yapılan müracaatların her geçen gün hızla artması üzerine Maliye
Bakanlığı’na başvuran Vakıflar, bütçenin artırılmasını talep etti.
2009’da bu sayı 100 bin olarak onaylandı. Ancak yetkililer, yapılan
müracaatların bu bütçeyi de aştığını belirtti.
En çok sıcak yemek verilen illerin başında 14 bin 700 aileyle İstanbul
geliyor. İstanbul’un Eyüp ilçesindeki tarihi imaret, 1200 kişiye
verilen sıcak yemekle birinci sırada yer alıyor.
Eyüp’te ayrıca, 3 bin 325 aileye de kuru gıda dağıtılıyor. Ankara’da,
1350 aile imaretten aldığı sıcak yemekle, 1525 aile de kuru gıdayla
yaşamını sürdürüyor.
Evlere gidiyor
Artan talebe rağmen imaret kapılarında görünen uzun kuyruklar ise artık
yok. İhaleyi kazanan firmalar evlere sefertasıyla sıcak yemek servisi
yapıyor. Yetkililer, imaret kapısında bekleyenlerin bir kısmının kayıt
dışı olduğunu, diğer bir kısmının da alışkanlığını bırakamadığını
belirtiyor.
İstismarı önlemek adına da, sıcak yemek isteyen vatandaştan artık,
yardım talebini içeren dilekçenin yanı sıra mal bildirim beyanı,
vukuatlı nüfus kayıt örneği, 2 adet vesikalık fotoğraf da isteniyor.
İmaret çalışanları, sıcak yemek talebinin en çok, kocası tarafından terk edilen kadınlardan geldiğine dikkat çekiyor.
Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt, göreve geldikten sonra kendilerine
ait 27 bin yeni gayrımenkul tespit ederek gelirlerini artırdıklarını
belirterek, şöyle dedi:
“2002 yılında 35 milyon YTL olan bütçe, bu yatırımların sonunda 440
milyon YTL’ye ulaştı. Bu bütçeyle restorasyon, öğrenci bursu, sıcak
yemek, muhtaç maaşı, kuru gıda yardımı ve yeni müzeler oluşturuyoruz.
2009 yılında 100 bin aileye sıcak yemek verilecek. Göreve geldikten
sonra ‘Külliyemde İstanbul fukarası yemek yiyeler, ancak yemeye ve
almaya kendileri gelemeyenlerin yemekleri, güneşin loş bir karanlığında
kimse görmeden kapalı kaplar içinde evlerine götürüle’ diyen Fatih
Sultan Mehmet’in ünlü vakfiyesinden esinlenerek sıcak yemekleri evlere
götürmeye başladık.
2009 yılı bütçesi ise, 150 milyon YTL olarak belirlendi. Ne kadar çok para kazanırsak, o kadar çok hayır işi yapabileceğiz.”
Muhtaç aylığı alanlar da arttı
Vakıflar ayrıca, 2005 yılında 3 bin kişiye muhtaç aylığı verirken,
yoğun talep nedeniyle Maliye Bakanlığı’ndan izin alarak bu rakamı da 5
bine çıkarmıştı. Muhtaç özürlü ve muhtaç yetim kişilerin her birine,
aylık olarak 261.13 YTL ödeme yapılıyor.
1336’dan beri imaret var
Kaynaklara göre, yoksullara yiyecek dağıtılmak üzere kurulmuş olan
hayır evi niteliğindeki imaretler, 1336’da Orhan Gazi tarafından
kuruldu. İstanbul´da yalnızca Bayezid İmareti’nin yıllık geliri 9
milyon akçeydi. Fatih Camii ve imaretini yaşatmak için Fatih Sultan
Mehmed, İstanbul´un çeşitli semtlerinde, 1130 ev, 2466 dükkân, 3 han,
54 değirmen, 14 hamam, 9 bahçe gelirini vakfetmişti. İznik ve Bursa´da
padişahlar ile hayırsever zengin kimselerin kurduğu imaretler 24’e
ulaşmıştı.
İmaretten kimler yararlanır?
1989’da hazırlanan yönetmelik hükümlerine göre imaretten yararlanma
şartı şöyle: Sosyal güvenlik kurumlarının gelir ve aylık hakkından
yararlanamayan, kanunla bakıma alınmayan veya herhangi bir gelire sahip
olmayan, nafaka bağlanmayan, menkul ve gayrimenkul malı olmayan (veya
olup da bunlardan elde edeceği yıllık gelirleri toplamının aylık
ortalaması bu yönetmelikle bağlanacak aylık miktarını geçmeyen),
başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek şekilde
sakat, özürlü ve işsiz bulunanlar ile annesi, babası veya annesi ya da
babası olmayan muhtaç çocuklar.