Merkez Bankası’nın karar üzerine karar açıkladığı günlerden geçiyoruz. Son olarak banka bugün zorunlu karşılıklardaki kredi büyümesi koşulunu kaldırdı. İyi de bu ne demek?
1.Zorunlu karşılık nedir?
Zorunlu karşılık, mevduat kabul eden bankaların bu mevduatlara karşılık olarak Merkez Bankası’nda bulundurmak zorunda oldukları para ya da altındır. Zorunlu karşılık oranı, mevduatın vadesine ve yerli ve yabancı para cinsinden olup olmadığına göre belirlenir.
Zorunlu karşılık uygulaması, bankaların içine düşebileceği olası zorluklara karşı bir tedbir amacını taşır. Ama zaman içinde para politikasının bir aracı olarak da (Piyasadaki likiditeyi kontrol etmek için) kullanılmaya başlanmıştır.
2.Bazı haberlerde “ZK” deniyor, kastedilen zorunlu karşılık mı?
Evet, ZK zorunlu karşılığın kısaltması. Eskiden “munzam karşılık” da denirdi.
3.Merkez Bankası, zorunlu karşılıklarla ilgili son kararıyla ne yapmak istedi?
Merkez Bankası zorunlu karşılık oranlarındaki kredi büyümesi koşulunu kaldırdı. Merkez Bankası Başkanı’nın önceki Başkanı Murat Uysal ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak döneminde getirilen bu koşul, bankaların Merkez Bankası’nda tutacağı zorunlu karşılığı, reel kredi büyümesine bağlamıştı. 2019 yılının Ağustos ayında yürürlüğe giren kararla, kredi büyümesini yüzde 10 ila yüzde 20 arasında artıran bankaların tutacağı zorunlu karşılık azaltılmıştı. Yani çok kredi veren banka Merkez Bankası’na daha az para yatırıyor, bir anlamda cebinde daha çok para kalmış oluyordu.
Sadece bu da değil, daha çok kredi veren bankalar Merkez Bankası’ndaki zorunlu karşılıklarına daha fazla faiz/nema da alıyorlardı.
Son kararla zorunlu karşılıkların tüm sektör için aynı oranlar üzerinden uygulanacağı açıklandı. Aynı zamanda Merkez Bankası’ndaki zorunlu karşılıklar, kredi büyümesine bakmadan aynı oranda, yüzde 12 nemalandırılacak.
Zorunlu karşılıkların kredi büyümesi koşuluna bağlanmasını, yine geçtiğimiz günlerde kaldırılan “aktif rasyosu”yla birlikte değerlendirmek gerek. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından uygulamaya konan aktif rasyosunun amacı da, bankaları daha fazla kredi vermeye zorlamaktı. Aktif rasyosu da, yeterinde kredi vermeyen bankaları cezalandırıyordu…
Berat Albayrak ve Murat Uysal, aktif rasyosunu ve zorunlu karşılıkların kredi büyümesine bağlanmasını, ekonomiyi kredi yoluyla canlandırmak, reel sektör şirketlerini yönelik kredilerin kesilmesini engellemek için getirmişti.
4.Bankalar ve piyasa zorunlu karşılıkların kredi büyümesine bağlanmasından niçin memnun değildi?
Bankaları anlamak zor değil: Covid’in de etkisiyle Türkiye ağır bir ekonomik durgunluktan geçiyor. Bankalar bu dönemde kredilerde “seçici” davranmak istiyor, kötüye giden şirketlere kredi vermek istemiyorlar. Aktif rasyosu ve zorunlu karşılık zorlamasıyla normalde kredi vermeyecekleri şirketlere kredi verdiler. Bu da batık riskini artırdı. Kredi vermeyen bankalar ise aktif rasyosu ve zorunlu karşılık yoluyla cezalandırılıyordu. Bu cezalar kaldırıldı, bankaların eli serbest bırakıldı...
5.Yani Naci Ağbal yönetimindeki Merkez Bankası, zorunlu karşılık oranının kredi büyümesi koşuluna bağlanmasını kaldırarak iyi mi yaptı?
Bankalar için iyi yaptı. Borsada banka hisselerine yatırım yapanlar için de… Ama bu kararın ekonominin geneli için olumsuz sonuçları olacak. Tahmin edileceği gibi aktif rasyosu ve zorunlu karşılık “sopası”ndan kurtulan bankalar kredi verirken artık daha seçici davranacak, daha sık eleyip dokuyacak, kötü durumdaki şirketlerin telefonlarına çıkmayacak… Peki kredi alamayan şirketler ne yapacak? Bir kısmı borçlarını çeviremeyecek, çalışanlarının maaşını ödeyemeyecek. Konkordatolar, iflaslar artacak.
Ankara’daki bir kaynağım şöyle diyor: “Hem hizmetler hem üretim tarafında firma bilançoları epey aşındı. Bu adımlar 2021’de küçülme getirebilir. Kurda denge sağlama adına ekonomi durursa telafisi çok zor olur.”
Bonus soru: Bir şeyi de beğenin, neden hep eleştiri?
Keşke ekonomideki sorunlar, iki uygulamanın kaldırılmasıyla düzelecek kadar basit olsa...