15 Nisan 2019 17:14
Gökçer Tahincioğlu
T24 Ankara
Seçimler, anayasada yer alan temel esaslar uyarınca gerçekleştiriliyor. Anayasada, cumhurbaşkanlığı seçimi, genel seçim ve yerel seçimlerin genel esasları düzenleniyor ve ilgili kanunlara atıf yapılıyor. Genel ve yerel seçimlerde Milletvekili Seçimi Kanunu, Seçimlerin Temel Hükümleri Hakkında Kanun ve Mahalli İdareler Seçimi Kanunu hükümleri uygulanıyor. Bu kanunların birinde boşluk varsa, diğer kanunlarda yer alan düzenlemelerle dolduruluyor. Bu kanunları uygulamakla yetkili kurum ise anayasaya göre Yüksek Seçim Kurulu.
YSK, altısı Yargıtay, beşi Danıştay'dan olmak üzere 11 üyeden oluşuyor. Üyeler, Yargıtay ve Danıştay tarafından seçiliyor. 11 üye, kendi arasından bir başkan ve başkanvekili seçiyor. Seçime katılan siyasi partilerden, en son yapılan milletvekili genel seçiminde en çok oy almış dört siyasi parti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde grubu bulunan siyasi partiler, o siyasi parti genel başkanları tarafından yetki verilmiş olması şartıyla, YSK'da bir asıl ve bir yedek temsilci bulundurabiliyor. Parti temsilcilerinin oy hakkı yok. 11 üye, sadece seçimin nasıl yapılacağından değil, yargısal denetiminden de sorumlu. Seçimlerdeki hukuksuzluk itirazları ile ilgili nihai kararı da bu üyeler veriyor. Kurul, salt çoğunlukla karar alıyor. Eşitlik halinde sonucu başkanın bulunduğu tarafın oyu belirliyor. Seçim sonucu ile ilgili itirazlar karara bağlanırken, kurul toplantıları üye tam sayısı (11) ile yapılıyor. Anayasa uyarınca YSK'nın kararları kesin nitelikte olduğu için itiraz edilemiyor. İl ve ilçe seçim kurulları, Seçmen Kütükleri Genel Müdürlüğü, YSK'ya bağlı olarak görev yapıyor. YSK, ne Cumhurbaşkanı, ne hükümet, ne de TBMM'ye bağlı ya da sorumlu değil. YSK, işlevini, "Yüksek Seçim Kurulu hem idari hem de seçim yargısı ile görevli, verdiği kararlara karşı hiçbir merciye başvurulamayan, nevi şahsına münhasır, bağımsız bir kuruldur" şeklinde tanımlıyor. Hâkimler ve Savcılar Kurulu, YSK üyeleri hakkında inceleme ve denetleme yapma hakkına/yetkisine sahip değil. Bu açıdan YSK üyeleri, en üst düzeyde bağımsız ve güvenceli yargı mensupları. YSK üyeleri, diğer yargı mensupları gibi ancak Yargıtay'ın kararıyla soruşturulup, yargılanabiliyor. Tam güvenceli görev yapan üyelerin seçimlerle ilgili tüm kararları, kesin nitelikte.
YSK üyeleri, altı yıllığına seçiliyor. Mevcut YSK üyeleri, "Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi" referandumu, Cumhurbaşkanlığı seçimi, genel seçim gibi çok kritik seçimleri yönetti. Yerel seçimler öncesi ise TBMM, mevcut YSK üyelerinin görev süresini uzattı. TBMM Genel Kurulu'nda 27 Aralık 20018'de kabul edilen yasa değişikliği ile "Kurul üyelerinden; 2019 yılında görevi sona ereceklerin yerine 2020 yılı Ocak ayında, 2022 yılında görevi sona ereceklerin yerine ise 2023 yılı Ocak ayında yenileme seçimi yapılması" öngörüldü. Bu yolla, 31 Mart seçimleri öncesinde görev süresi dolan YSK Başkanı Sadi Güven ve 5 üyenin görevleri bir yıl uzatılmış oldu. Güven ve beş üye, 31 Mart yerel seçimleri sürecini de yönetme imkânı buldu. Anayasaya göre seçimden 1 yıl önce yapılan kanun değişikliklerinin ilk seçimde uygulanamayacağı kuralı anımsatılarak Yargıtay ve Danıştay'a yapılan, "Yeni üye seçin" itirazları ise reddedildi.
YSK, süresinde ya da erken seçim kararı alınması sonrasında yapılacak seçimler öncesinde, önce mevzuat hükümleri doğrultusunda seçim tarihini açıklıyor. 31 Mart seçimi öncesinde de YSK, "Mahalli idareler seçimleri beş yılda bir yapılır. Her seçim döneminin beşinci yılındaki 1 Ocak günü seçimin başlangıç tarihidir. Aynı yılın Mart ayının son pazar günü oy verme günüdür" hükmüne istinaden, "Mahalli idareler seçimleri 31 Mart 2019 Pazar günü yapılacaktır" kararı aldı. Bu karar doğrultusunda YSK, seçim takvimini belirledi. Seçim takviminde seçmen kütüklerinin askıya çıkartılmasından seçim kurullarının oluşturulmasına, partilerin aday listelerini incelenmek üzere YSK'ya vermesinden propaganda döneminin başlangıcına kadar tüm ayrıntılar düzenleniyor. Bu seçim öncesinde de YSK, seçim takvimini belirledi. 4-17 Ocak tarihleri arasında seçmen kütükleri askıya çıkartıldı. Tam da bu süreçte sahte seçmen iddiaları gündeme geldi. CHP ve HDP'nin iddialarına AKP'den tepki geldi. AKP YSK temsilcisi Recep Özel ile YSK Başkanı Sadi Güven, o dönemde yaptıkları açıklamalarda "sahte seçmen" iddialarını reddederek şunları kaydettiler:
Recep Özel: Dünyanın en güvenli seçim sistemi
"CHP'nin iddiaları her seçim dönemi ortaya atılıyor. CHP'nin özellikle 'hayali seçmen' gibi ifadeleri, her seçim öncesi klasiklerinden. Evet belli sayıda seçmenle ilgili seçmen kütüğünde açık görünüyor. Bunlarla ilgili ölüm ya da gaiplik kararı bulunmadığı için böyle bir sonuç ortaya çıkmış. Bunun araştırmasını yapıyoruz. Şunu iddia edebiliriz ki Türkiye'de seçmen kütükleri dünyanın en güvenli seçmen kütüğüdür. Ne mükerrer seçmen ne hayali seçmen vardır. CHP ve diğer muhalefet partileri seçimden önce böyle konuları gündeme getirerek, seçimin mağlubiyetini bir yerlere fatura etmek, ihale etmek istiyorlar. O faturanın, ihalenin ilk adresi olarak en kolay yer Yüksek Seçim Kurulu. Buna harcadıkları mesai yerine, vatandaşın dertleriyle dertlenebilseler, onlar arasında bulunsalar çok daha faydalı olur."
YSK Başkanı Güven: Ne mükerrer, ne sahte, ne hayali seçmen var
"Bir evde 200'e yakın kişinin yaşıyor göründüğü, 100 yaşını aşkın binlerce seçmen göründüğü, mükerrer seçmen kayıtlarının yapıldığı" iddiaları üzerine YSK Başkanı Sadi Güven, şu açıklamayı yaptı:
"Türkiye'de vatandaşımız doğduğunda Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü bir kimlik numarası veriyor ve herkese tek bir numara veriliyor. Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının, sisteme iki kere kayıt olması söz konusu değil. Mükerrer seçmen olmadığı gibi sahte seçmen de yok, hayali seçmen de yok. Seçmen nerede kayıtlı olursa olsun ancak bir kez kayıt olabiliyor. İnsanların birinci, esas oturdukları adresleri olduğu gibi diğer adresleri de olabiliyor. Diğer adreslerinde de telefon, elektrik, su kayıtları gibi belgeleri bulunabiliyor. Bu vatandaşlar isterse diğer adresi de esas adres olarak tescil ettirebiliyor. Bunun dışında bir de gerçekten orada oturmayan, yığma tabir ettiğimiz seçmenlerin gidişi söz konusu olabiliyor. Siyasi partilere listeleri tam da bunun için veriyoruz. Muhtarlıklarda seçmen listelerini askıya bunun için çıkarıyoruz. Vatandaşların kendi apartmanındaki dairede kimlerin oturduğunu sistem üzerinden sorgulamalarına bu yanlışlar düzelsin diye izin veriyoruz. Size çarpıcı bir örnek vereyim, 2018 milletvekili genel seçiminde hâkimlerimizin dondurduğu seçmen sayısı 736 iken bu seçim döneminde dondurulan seçmen sayısı 56 bin 495. Biz YSK olarak bu işte ciddi manada hassasiyet gösteriyoruz ve seçmenlerimizin gerçek yerlerinde oylarını kullanması için elimizden geleni yapıyoruz, yasa da onu emrediyor. Bu sadece 1 Ocak'tan önce kaydını aldıranlarla ilgili inceleme sonucu. Hâkimlerimize bu konuda resen inceleme yetkisi de verdik. Hâkimler ayrıca, askı döneminde, 4-17 Ocak tarihleri arasında adresini aldıranlarla ilgili inceleme yaptı."
Seçim kanunlarında ve YSK kararlarında seçim öncesi ve sonrasında yapılabilecek itirazlar ve süreleri ayrıntılı olarak düzenleniyor. Seçim öncesinde, seçmen listelerine, sandık kurullarına, il ve ilçe seçim kurullarının yapısına yönelik itirazlar yapılabiliyor. Süreli olan bu itirazlar karara bağlandıktan sonra bu konularda yeni bir itiraz hakkı bulunmuyor. Seçim sonrasında ise sandık kurullarına, oyların gösterildiği tutanak hazırlanana kadar itiraz hakkı var. İlçe seçim kurullarının kararlarına 2 gün içerisinde, il seçim kurulu kararlarına da seçimden sonraki 5. güne kadar itiraz edilebildi. YSK'ya yönelik itiraz süreci ise 10 Nisan'da başladı. YSK, daha önce 14 Nisan'ı "olağanüstü itiraz süresi" olarak belirledi. Bu sürelere rağmen Maltepe'de hâlâ oy sayımının sürmesi, Büyükçekmece'ye yönelik itirazların devam etmesi, çeşitli il ve ilçelerde itirazların hâlâ yapılıyor olması, yasal itiraz süreçlerinde verilen dilekçelerle ilgili alınan kararlardan kaynaklanıyor. İstanbul Maltepe'de, ilçe ve il seçim kurulunun verilen dilekçelerle ilgili aldığı "yeniden oy sayımı" kararları gereği hâlâ sayım sürüyor. Sayım sürdüğü için de İl Seçim Kurulu ve YSK, İstanbul ile ilgili kesin kararını hâlâ açıklamadı. Sayımın uzaması, kararın açıklanmasını ve mazbata teslimini de geciktiriyor. YSK'nın, bu süreçte Büyükçekmece ile ilgili iddiaları karara bağlamayarak ertelemeye gitmesi ise iki iddiaya yol açtı. İddialardan ilki, "Maltepe'de sayım geciktirilerek Büyükçekmece için zaman kazanıldı. CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Ekrem İmamoğlu ile AKP'nin adayı Binali Yıldırım arasındaki farkın düşmesi, Büyükçekmece'de de bu farktan daha fazla sayıda usulsüz seçmen tespitinin açıklanması halinde YSK'ya ‘Seçim sonucu değişebilir, seçimi iptal et' başvurusu yapılacak" önermesine dayanıyor. İkinci iddia ise "Mazbata verilse bile Büyükçekmece gerekçe gösterilerek seçimin iptali istenecek" şeklinde. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Rusya dönüşü yaptığı, "Biliyorsunuz geçmişte benim bir milletvekili adaylığım söz konusu olmuştu. İstanbul'da İl Seçim Kurulu bana mazbatamı verdi, ben milletvekili mazbatasını aldım, tercihli seçim sisteminin olduğu dönemde. O zaman bir arkadaşımız kalktı, ki benim altımda, ben il başkanıyım o ilçe başkanı, onu getirdik aday yaptık, listeye de koyduk. Sonra Ankara'dan YSK'ya başvurdular. YSK'ya başvurmak suretiyle benim milletvekilliğimi elimden aldılar. Tamam dedik kabul ettik" açıklaması da, bu iddiaya dayanak gösteriliyor.
İl seçim kurulları ve YSK, "çifte standart" görüşüyle eleştiriliyor. İstanbul'da birçok ilçede geçersiz oylar ve Maltepe'de ise oyların tamamı yeniden sayılırken; İYİ Parti'nin Balıkesir, Hatay-Dörtyol, Denizli-Balkan, Manisa-Yunusemre, Isparta-Gelendost, Burdur-Bucak, Ankara-Beypazarı, Afyonkarahisar, Mersin-Bozyazı'da yaptığı itirazlar reddedildi. HDP'nin seçimi kazanan AKP'yle oy farkının çok az olduğu Muş'ta, Tatvan, Viranşehir başta olmak üzere birçok il ve ilçede yaptığı itirazlar da reddedildi. Muhalefet, seçim kurullarının AKP'nin tüm itirazlarını kabul ettiğini savunuyor ve İstanbul itirazlarını örnek gösteriyor. Bunun dışında YSK'nın, Diyarbakır-Bağlar başta olmak üzere seçilen KHK'lılara mazbata verilmeyeceğine yönelik kararı da çok tartışıldı. YSK, seçim öncesi adayların hukuki durumunu inceliyor ve onay veriyor. Seçim öncesi adaylığına onay verilen KHK'lıya, seçimi kazandıktan sonra mazbata verilmemesi, mazbatanın, seçimi kaybeden, ikinci sıradaki partinin adayına verilmesi büyük tepki çekti. YSK, daha önce genel seçimde vekil seçilen KHK'lılara mazbata vermişti. Ekrem İmamoğlu'na hâlâ mazbata verilmemiş olması, sürecin, seçimin üzerinden iki hafta geçmesine rağmen bitirilmemesi de eleştiri konusu. AKP Sözcüsü Ömer Çelik, KHK ile ihraç edilenlere milletvekili seçiminde mazbata verilmesini, yerel seçimde ise verilmemesini, "belediye başkanlığının, milletvekilliğinin aksine kamu görevi olarak değerlendirilmesinden kaynaklandığını" öne sürdü. Tayyip Erdoğan'la birlikte AKP'yi kuran, AKP iktidarının ilk Başbakanı ve Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül ise, 12 Nisan Cuma günü "seçim sonuçlarının kesinleştirilmesinin bu kadar uzatılmasının Türkiye'nin itibarına zarar vereceğini" açıklarken, YSK'nın kazanan KHK'lılara mazbata vermemesini "Seçilen bazı adayların hukuki gerekleri karşılayıp adaylıkları kabul edildikten ve seçildikten sonra düşürülmeleri, oldukça tartışılacak bir durum" sözleriyle eleştirdi. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, AKP ve MHP temsilcilerinin tezlerine katılmayan açıklaması
"Türkiye'yi seçimleri tartışmalı bir ülke haline asla getirmemek gerekir. Türkiye'nin 1950'de çok partili sisteme geçmesinden bu yana neredeyse 70 yıldır seçimler hiç bir zaman tartışma konusu olmadı. Ancak üzülerek görüyoruz ki son zamanlarda seçimlerin yapılması ve sonuçlarıyla ilgili tartışmalar yaşanıyor. Bu kaçınılmaz olarak hem içeride hem dışarıda Türkiye'nin itibarını zedeliyor. Son yerel seçimlerde bu tartışmaların çok daha yoğunlaşmış olmasını görmek üzüntü verici. Bu seçimlerde iki konu öne çıktı. İlki, seçilen bazı adayların tüm aday olma süreçlerinde hukuki gerekleri karşılayıp adaylıkları kabul edildikten ve seçildikten sonra düşürülmeleri, sayıları çok az da olsa, oldukça tartışılacak bir durum. İkincisi, İstanbul'da seçim sonuçlarının açıklanmaya başladıktan sonra o gece yaşananlar ve seçim sonuçlarının kesinleştirilmesinin bu kadar uzatılıp geciktirilmesi. İşin hukuki ve teknik kısmından ziyade politik söylemlere girilmesi. Bütün bunlar Türkiye'nin itibarına zarar verecek şeyler. Hukuki gerekçeler hızla tamamlandıktan sonra seçimin sonuçlarını açıklamak ve tartışmaları noktalamak gerekirdi.
Aslen hukuki ve teknik bir mesele olan ve bu konuda yeterli bir geleneği olan seçim sonuçlarına itiraz ve bu itirazların incelenip sonuçlandırılması hızla bitirilmeli. Bu meselenin uzaması Türkiye'ye de zarar verir demokrasimize de gölge düşürür. Türkiye'yi yönetenlerin önünde hem seçimsiz bir 4.5 yılları var hem de üzerinde çalışılması gereken ciddi meseleler var ve bu tip tartışmalardan uzak durup memleketin geleceğine konsantre olmaları çok önemli diye düşünüyorum. Türkiye'yi seçimleri tartışmalı bir ülke haline asla getirmemek gerekir."
İstanbul Maltepe'de, AKP'nin itirazı üzerine ilçe ve il seçim kurulu tarafından oyların yeniden sayılması kararı verildi. Diğer ilçelerden farklı olarak, sadece geçersiz oylar değil, tüm oylar sayılmaya başlandı. Oy sayımının gecikmesi nedeniyle birden fazla sayım kurulu oluşturulması kararı da alındı. Ancak AKP'nin itirazı üzerine sayım kurullarının sayısı ikiye düştü. CHP'nin itirazıyla yeniden beş kurul oluşturuldu. Sayımlarda sona yaklaşılırken, görevli kurulların çalıştığı salonda arbede yaşandı. Düzenlenen tutanakta resmi görevliler, salonu basan bazı AKP ve MHP'lilerin tehditte bulunduğunu, çalışmaları engellediklerini kayda geçirdiler. Hafta sonu sayım büyük ölçüde tamamlandı, ancak bu kez de AKP ve MHP'li üyeler, tutanaklara imza atmadı. Hâkimler de bu nedenle tutanakları imzalamadı ve 800'ü aşkın sandık sayılmasına rağmen 300 sandık için yeniden sayım istendi. Bu talep kabul gördü ve sayımı da iki kurulun yapması kararlaştırıldı. Sayımı iki kurulun yapması, sürecin daha da uzayacağı anlamına geliyordu. CHP de kurul sayısının arttırılması, bir önceki kurul kararının iptali için itirazda bulundu. YSK, 300 sandığın yeniden sayımı yolundaki kararı iptal etti, Maltepe İlçe Seçim Kurulu'na sayım kurulunu artırma yetkisi verdi. YSK'nın bu kararı uyarınca, karar sırasında tekrar sayımı yapılmamış son sandıkların sayısı 160'tı.
Nihai kararı YSK verecek. Büyükçekmece itirazının da bu aşamada karara bağlanması bekleniyor. Erdoğan, daha önce YSK'nın İstanbul seçimi için iptal kararı vermesini beklediğini ifade etmişti. Hürriyet'ten Abdülkadir Selvi de Erdoğan'ın partisinin MKYK toplantısında, YSK'nın İstanbul'daki seçimi iptal edeceğini umut ettiğini dile getirdiğini aktardı. MHP lideri Bahçeli de "(Sonuç) YSK'nın alacağı her türlü karara bağlıdır. Ancak İstanbul'daki usulsüzlükler ve sandık hileleri Türkiye'yi kaosa, kargaşaya, krize sürükleyecek hatalara yönelecekse çare yine demokrasi içinde aranmalıdır. Eğer sonuçlar toplum vicdanında huzur bulmayacak bir anlayış içinde gelişirse İstanbul'da seçimin tekrarı çözüm olarak düşünülebilecektir" dedi. Muhalefet ve uzman gözlemcilerin somut ve yeterli kanıt ortaya koyamadığının altını çizdiği Cumhur İttifakı'nın beklentisi İstanbul'da seçimin iptali. Millet İttifakı'nı oluşturan CHP ve İYİ Parti ise, İmamoğlu'nun seçimi kazandığını, seçimin iptal edilemeyeceğini vurguluyor. YSK'nın nihai kararı, mazbata düğümünü de çözecek. YSK, daha önceki seçimlerde Büyükçekmece'ye benzer biçimde, usulsüz seçmen kaydı itirazının yapıldığı yerlere yönelik kararlar aldı. YSK, 2014'te Iğdır'da, sandık seçmen listelerine süresi içinde itiraz edilmesi gerektiğine, seçimden sonra yapılan itirazın geçerli olamayacağına karar verdi. Büyükçekmece için de usulsüz oy kullandırma gibi bir iddia yoksa, itiraz sadece seçmen listeleriyle sınırlı kalmışsa benzer bir kararın verilmesi gerekiyor.
Mazbata verildikten sonra iptali ancak "olağanüstü itiraz yolu" ile mümkün. Olağanüstü itiraz yolu da diğer itirazlar gibi süreli olarak yapılabiliyor. AKP, olağanüstü itiraz yolunu kullanacağını açıkladı. İtirazın, Büyükçekmece'deki seçim sonucu üzerinden yapılacağı ve buradaki seçimin yenilenmesinin isteneceği belirtiliyor. Bu yönde bir karar çıkarsa, Büyükçekmece seçiminin tekrarı İstanbul seçimini de etkileyeceğinden, İstanbul seçimi için de benzer bir kararın verilebileceği hesaplanıyor. Bu nedenle YSK'nın Büyükçekmece kararını hâlâ açıklamaması tepki çekiyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Robert Palladino, 31 Mart yerel seçimi için, "Özgür ve adil seçimler her demokrasi için önemli. Buna meşru sonuçların kabul edilmesi de dahil" açıklaması yaptı. Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Başkanı Anders Knape da "Daha önce seçimleri izleyen kongre heyeti tarafından da altı çizildiği gibi, millet iradesini yansıtan halkın demokratik seçim ve kararlarına kesinlikle saygı gösterilmeli. Halkın iradesinin sonuçlarının yerine getirilmesi demokratik sistemlerde mutlak önceliktir. Biz Türk yöneticilerine süreci tamamlayarak, İstanbul'daki nihai sonuçları en kısa zamanda ilan etmeleri ve halkın kararlarına uyulması çağrısında bulunuyoruz" dedi. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'ndeki Sosyalistler, Demokratlar ve Yeşiller de "Sonuçlara saygı gösterilmeli" açıklaması yaptı.
© Tüm hakları saklıdır.