10 büyükelçiden Osman Kavala çağrısı: Erdoğan 'krizden kaçtı' yorumları için 'Taarruzdayım, kitabımda geri adım atmak yok' dedi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 büyükelçinin Osman Kavala hakkında yaptığı çağrı sonrası başlayan gerilimi değerlendirdi. Erdoğan, "Amerika gazetelerinde bazı manşetler gördük bugün. 'Erdoğan krizden kaçtı, geri adım attı' gibi. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, "Ben nasıl geri adım attım? Ben taarruzdayım. Benim kitabımda geri adım atmak yok" yanıtını verdi
27 Ekim 2021 13:24
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan; ABD, Almanya ve Fransa dahil 10 ülkenin Ankara Büyükelçilerinin iş insanı Osman Kavala'nın serbest bırakılması için çağrıda bulunması sonrası başlayan gerilimi değerlendirdi.
Azerbaycan ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, "Amerika gazetelerinde bazı manşetler gördük bugün. 'Erdoğan krizden kaçtı, geri adım attı' gibi. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna "Ben nasıl geri adım attım? Ben taarruzdayım. Benim kitabımda geri adım atmak yok" yanıtını verdi.
ABD Başkanı Joe Biden ile "muhtemelen" Glasgow'da BM İklim Zirvesi (COP 26) sırasında görüşeceklerini söyleyen Erdoğan, "Bu görüşmede tabii ki en önemli maddemiz F-35" dedi.
'Atmış olduğumuz adım birilerine gövde gösterisi değil'
Erdoğan, Türkiye'nin, Osman Kavala için çağrı yapan 10 büyükelçiye verdiği tepkiye ilişkin olarak, "Bizim atmış olduğumuz adım birilerine gövde gösterisi değil, sadece Türkiye'de görev yapan büyükelçilerin Türkiye'nin içişlerine müdahil olmaması anlamındadır" dedi.
Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Herhangi bir büyükelçi görev yaptığı ülkenin iç işlerine müdahale yetkisine sahip değildir. Viyana Sözleşmesi'nin 41. maddesini bunların benden daha iyi bilmeleri lazım. Çünkü büyükelçilerin kendileriyle ilgili bu tür sözleşmeleri adım adım uygulaması lazım, adım adım takip etmesi lazım. Kaldı ki sen Türkiye'de görev yapıyorsun, Türkiye'de görev yapan bir büyükelçinin, Türkiye'nin bir kabile devleti olmadığını bilmesi lazım. Türkiye gibi böyle kadim bir tarihe sahip olan bu ülkede görev yapan büyükelçinin neyin, nereye varacağını çok iyi bilmesi lazım. Eğer bunu bilmiyorsa Viyana Sözleşmesi'nin 41. maddesini onlara hatırlatmış olduk. Olay bu kadar basit.
"Tabii Amerika'nın büyükelçisi de bu işe karıştığı için herhalde Biden nezaket gösterisinde bulundu ve ilk açıklama oradan geldi. Zaten Amerika'dan açıklama gelince diğer 9 tanesi de ona tabi olmak suretiyle bu iş böylece kapanmış oldu."
'Konsey bildiğini mi okur, okusun'
Erdoğan'a, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin Kasım sonunda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Osman Kavala'nın serbest bırakılmasına ilişkin kararı uygulanmazsa Türkiye'ye yönelik yaptırım başlatabileceğine ilişkin bir soru da soruldu.
"Eğer bu tarihe kadar Osman Kavala serbest bırakılmazsa AİHM'in vereceği bir görüş bu anlamda belirleyici olacak herhalde. Beklentiniz nedir?" sorusuna Erdoğan, şu yanıtını verdi:
"Benim herhangi bir beklentim yok. Benim sadece tek beklentim var; biz bildiğimizi okuruz. Konsey bildiğini mi okur, okusun. Onlar ne okuyor, dinleriz, görürüz. AİHM'inkini de Konsey'inkini de dinleriz. Dinledikten sonra da biz üzerimize düşeni yaparız. Gereği neyse bunu yapacağız. Ben, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olarak bu makamda bulunduğum sürece üzerime düşen görevi dört dörtlük yaparım. Acaba şu ne der, bu ne der, bunlara hiç bakmam. Benim aldığım terbiye bu, yetişme tarzım bu. Ölene kadar da aynen bu istikamette devam ederim, devam edeceğim.
AİHM, 10 Aralık 2019 tarihli kararında, Kavala'nın "makul şüphe olmadan, siyasi nedenlerle tutuklanması ve bireysel başvurusunun makul sürede incelenmemesini" gerekçe göstererek, bu durumun hak ihlali olduğunu belirtmiş ve derhal serbest bırakılmasını istemişti.
AİHM kararlarının uygulanmasını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne taraf olan tüm devletler için AİHM kararlarının bağlayıcı olmasına yönelik adım atabiliyor.
Bu, kararları yerine getirmeyen devletler üzerinde hukuki olduğu kadar siyasi bir adım anlamına da geliyor.
ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmesine ilişkin soru üzerine Erdoğan, görüşmenin "büyük ihtimalle Roma'da değil ama Glasgow'da" olacağını söyledi.
Erdoğan görüşmedeki en önemli gündem maddesinin Türkiye'nin F-35 programından çıkarılmasının ardından, bu anlaşma için harcadığı paranın geri ödenmesi olacağını kaydetti:
"Bu görüşmede de tabii ki en önemli maddemiz; malum bizim F-35 konumuz var. F-35'le ilgili olarak bizim 1 milyar 400 milyon dolarlık yapmış olduğumuz bir ödeme var. Bu ödemeyle ilgili olarak da tabii ki bunun bize geri ödeme planının nasıl olacağını kendileriyle görüşmemiz gerekecek. Bu konuda mükaleme ne getirecek ne götürecek; onu kendileriyle görüşerek öğreneceğiz.
"Alt düzeyde aldığımız bazı bilgiler var. Bize F-16 verme konusunda gelen bazı bilgiler… Bize gelen bilgi, bunlarla bu işi ödeme gibi bir plan olduğu yönünde. Bu doğru mudur, değil midir; bunları kendilerinden öğreneceğiz. En üst düzeyde de bunu tabii benim Sayın Biden ile konuşmam isabetli olacaktır. Eğer böyleyse ona göre bir anlaşma yoluna gitmiş olacağız."
Ne olmuştu?
ABD, Fransa, Almanya, Hollanda, İsveç, Norveç, Finlandiya, Danimarka, Kanada ve Yeni Zelanda'nın Türkiye büyükelçileri, Kavala'nın tutukluluğunun dördüncü yılı olan 18 Ekim'de yayımladıkları ortak bildiriyle, Kavala'nın serbest bırakılması için Türkiye'ye çağrıda bulunmuştu.
Bunun ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan bu büyükelçilerin "istenmeyen kişi" ilan edilmeleri için Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'na talimat verdiğini açıklamıştı.
Erdoğan'ın sözleriyle birlikte artan gerilim ABD, Kanada ve Hollanda'nın Viyana Sözleşmesi'nin 41. Maddesi'ne bağlı olduklarına dair yaptıkları açıklama sonrası azalmıştı. Almanya, Fransa, Norveç, İsveç, Danimarka ve Finlandiya ise ABD Büyükelçiliği'nin açıklamasını retweet etmişti.
Bu madde, kendilerini kabul eden ülkede görev yapan diplomatik yetkililerin "o ülkenin içişlerine karışmamakla yükümlü" olduğunu belirtiyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, daha sonra Türkiye ile yaşanan gerilime ilişkin yaptığı değerlendirmede, 18 Ekim'deki Kavala çağrılarının Viyana Sözleşmesi'nin 41. Maddesi ile tutarlı olduğunu söylemişti.
Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir