Südwest Presse gazetesi, eski Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'in beraat etmesini konu alan yorumunda şu satırlara yer veriyor:
“Mısır adaletlinin kaybedecek itibarı kalmadı. Mursi taraftarlarına verilen idam cezaları, aralarında çocukların da bulunduğu göstericilerin onlarca yıl hapse mahkûm edilmesi ve şimdi de Mübarek'in salıverilmesi. Mısır adaleti iktidarı kurtarma mekanizmasının aracı durumuna düşmüş bulunuyor. Mısır mahkemelerinin aldığı kararlar ülkeyi kamufleli askeri dikta yönetimine götüren yolun düzlenmesine yardımcı oluyor. Çünkü Hüsnü Mübarek'in beraat ettirilmesi aynı zamanda polis, silahlı kuvvetler ve şimdiki iktidar sahiplerine, işledikleri suçlar yüzünden günün birinde hesap verme durumuna düşmekten korkmamaları için verilmiş bir mesajdır.”
Hannoversche Allgemeine adlı gazetenin yorumunda da Mısır'daki rejimin kendini temize çıkarma telaşlında olduğu vurgulanıyor:
“Mısır'da kimse, eski devlet başkanı Hüsnü Mübarek'i protesto eden göstericilerden 840'ının öldürülmesinden sorumlu olmak istemiyor. Ne Mübarek, ne içişleri bakanı, ne de eski devlet güvenlik teşkilatı başkanı. Kimse de onlardan hesap sormuyor. Üçü de hafta sonunda beraat etti. Mahkeme heyetinin bir üyesi Mübarek hakkındaki hükmü tarihe ve Allah'a havale ettiklerini söyledi. Bu sözler coşkulu bir anlatım tarzının ötesinde, Mübarek rejiminin dipdiri ayakta olduğunun da kanıtıdır. Ne yazık ki, Mısır Arap Baharı'ndan nasibini almayı bilemedi.”
Eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin Halk Hareketi Birliği (UMP) partisinin genel başkanlığına seçilmesini konu alan Badische Neueste Nachrichten gazetesi Sarkozy'nin yeniden Elize Sarayı'na yerleşmek için elinden geleni yapacağını yazıyor:
“Sarkozy, partisinin yenilenme ihtiyacını sembolize eden bir politikacı olamaz. O yorgun ve tükenmiş bir siyasetçi görüntüsü veriyor. Siyasetten uzak kaldığı yıllar onu sakinleştirmedi aksine daha saldırgan yaptı. Adı skandallarla anılan 59 yaşındaki Sarkozy'nin yeniden Cumhurbaşkanı olmak istediği anlaşılıyor. Ama o olsa olsa, yenilenmeden uzaklığın ve geçmişe dönüşün sembolü sayılır.”
Die Welt gazetesi, Fransa'nın milli kimliğinden söz eden Sarkozy'nin krizdeki ülkesine rekabet gücü kazandırmak ve siyasetin zirvesine tırmanmak isteyenlerin önündeki engelleri kaldırmak için ne yapacağını soruyor. Yorum şöyle devam ediyor:
“Sarkozy'nin 2012'deki Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetmesinin nedenlerinden biri de, Halk Hareketi Birliği'nin, yükselişteki Ulusal Cephe'den oy çalmak için aşırı ölçüde sağa kaymasıydı. İki buçuk yıllık bir aradan sonra, Marine Le Pen'in daha da güçlenen partisini durdurmayı vaat ediyor. Yaşanılmışın tekerrür etmesinden çekinen partililer onu, arzuladığı yüzde 80 yerine sadece yüzde 64'lük oy oranıyla parti genel başkanı yaptılar.”
