"Türkiye’de Milliyetçilik Algısı" araştırması: Ülkesini ve devletini sevmeyen Türkiye’yi terk etmeli diyenlerin oranı yüzde 57

06 Temmuz 2022 16:14

111

"TÜRKİYE'DE MİLLİYETÇİLİK ALGISI" ARAŞTIRMASI: ÜLKESİNİ VE DEVLETİNİ SEVMEYEN TÜRKİYE'Yİ TERK ETSİN DİYENLERİN ORANI YÜZDE 57

211

Ankara Enstitüsü ve Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi'nden Hatem Efe ve Ferhat Kentel'in ortaklaşa hazırladığı "Türkiye’de Milliyetçilik Algısı" başlıklı araştırma ile milliyetçiliğin yükseldiğine yönelik genel kanaat sorgulandı. Katılımcıların kendilerini ne kadar milliyetçi gördüklerini 0 ile 10 arasında puanlamalarının istendiği araştırmada örneklem büyüklüğü 1.255 olarak açıklandı. Araştırmada, örneklem hata payı, yüzde 3,5 olarak hesaplandı. Rassal olarak seçildiği kaydedilen katılımcılara cep telefonlarından ulaşıldı.

311

'Türkiye’de Milliyetçilik Algısı' başlıklı araştırma, "milliyetçiliğin yükseldiğine yönelik genel kanaati sorgusuz benimsemeye mesafeli durmak gerektiğini, toplumdaki milliyetçi eğilimlerin tonu ile ilgili daha doğru bir fotoğraf için ayrıntılı, farklı dinamikleri gözeten sorulara ihtiyaç olduğunu ortaya koymaya çalıştığını" belirtmekte. İşte araştırmada dikkat çeken sonuçlar:

411

"Ne Kadar Milliyetçisiniz?" sorusuyla katılımcıların kendilerini ne kadar milliyetçi gördüklerini 0 ile 10 arasında puanlamaları istendi. Türkiye ortalaması 7.5 çıktı. Katılımcıların yüzde 48’i milliyetçiliklerine 10 puan vererek son derece milliyetçi olduklarını ifade ederken, toplumun yüzde 25’i için milliyetçilik güçlü bir kimlik öğesi haline gelmediği ortaya kondu.

511

“Sevmeyen Terk Etsin” başlığı altındaki bölümde katılımcıların yüzde 57’si “ülkesini ve devletini sevmeyen Türkiye’yi terk etmelidir” ifadesine katılırken, yüzde 30’u katılmadığını söyledi. Eğitim seviyesi arttıkça bu ifadeye katılma oranı düştü.

611

Katılımcıların yüzde 42’si “seçme şansım olsa başka bir ülke vatandaşı olurdum” ifadesine kesinlikle katılmıyorum cevabını verdiği araştırmada, katılmıyorum cevaplarıyla birleştirildiğinde bu ifadeye katılmama oranı yüzde 69’a çıktı. Bu ifadeye en yüksek oranda destek veren katılımcılar HDP seçmeni iken, en yüksek oranda karşı çıkan katılımcılar MHP seçmeni olduğu ortaya kondu.

711

Katılımcıların yüzde 52’si “devletimin her yaptığıyla gurur duymuyorum” ifadesine katılırken, yüzde 35’i bu ifadeye katılmadığını belirtti. Eğitim seviyesi arttıkça “Devletimin her yaptığıyla gurur duymuyorum” ifadesine katılma oranı araştırmaya göre arttı.

811

Araştırmada katılımcıların yüzde 55’i “ülkeme bağlılığım dinime bağlılığımdan daha fazladır” ifadesine katılmazken, yüzde 28’i bu ifadeye katıldı. Araştırmaya göre bu ifadeye yönelik tutumlarda, iktidar-muhalefet ayrışması yerine, dindarlık-sekülerlik veya din-milliyetçilik arasındaki tercih belirleyici bir rol oynadı.

911

Araştırmanın din ve milliyetçilik bölümü sonuçlarında, "Modern milliyetçilik (ve onun özellikle ulusun inşasında devreye giren versiyonu) ve din arasında söylemsel düzeyde bir karşıtlık gözlemleniyor gibi olsa da, araştırmamızın bulgularından da görüleceği gibi, bu iki kurgu ve aidiyet arasında çok daha karmaşık bir ilişki olduğu anlaşılıyor. Araştırma bulgularımız milliyetçiliğin zaten var olan kültürel kodların içine yerleşmiş bir ideoloji olduğunu, içinin de dinden bağımsız doldurulmadığını gösteriyor. Başka bir ifadeyle din ve milliyetçilik arasında geçişkenliğin çok güçlü olduğunu, Türkiye siyasal yelpazesindeki en “dindar” parti olarak kabul gören AK Parti’nin seçmenlerinin -iktidar olma durumunda- aynı zamanda ne kadar “milliyetçi” oldukları da anlaşılıyor. Araştırmamızdaki bulgular, toplumun genelinin din-ülke, Müslümanlık-Türklük karşılaşmalarında büyük ölçüde ‘din ve Müslümanlık’ ekseninde kaldıkları görülmektedir. Her iki soruda kısmen toplum vasatından uzaklaşmış görünen seçmen kitlesi İYİ Parti’de görünmektedir. Bu sorular karşısında, İYİ Parti’nin seçmen ortalamasında bulunan CHP’nin de uzağında seküler bir eksene konumlandığı söylenebilir" denildi.

1011

Araştırmanın genel sonuç bölümünde ise şu ifadeler yer aldı: "Milliyetçilik bu toplumlarda daha da bariz olarak, güvensizlik düzeyi daha yüksek, bir bakıma cemaat ihtiyacı daha yüksek olan kesimlerde bir tür kültürel sermaye olarak işlev görüyor. Özellikle kültürel sermayesi zayıf, düşük eğitim ve gelir sahibi kesimlere milliyetçilik ek bir güç sağlıyor ve güvensizlik üreten bir dünyada “güven” veriyor. Ancak bu güven, içinde yaşadığımız toplumlarda başka bir meseleyi görünmez kılıyor. Modernlik ve onun bileşeni kapitalist ilişkiler hayatın her alanına sirayet ettikçe, alt sosyal sınıflar için güven veren milliyetçilik, sosyal adalet sorununu çözmüyor. Güvensizliği maddi olarak çözemeyen milliyetçilik, daha ziyade başka toplumlara karşı ya da toplum içindeki farklı kesimlere karşı bir “savaş” ideolojisi haline dönüşüyor ve bu haliyle kapitalizmin yeniden üretimine doğrudan bir katkı sunuyor. "

1111

Araştırmadan çıkan bir başka sonuç ise, "Milliyetçilik dilinin altında devletin diliyle örtüşmeyen, toplumdaki farklı arayışlarla da ilişkilenebilen, soyut bir bağlanma yerine, yaşanılan topraklarla somut bir sevgi ilişkisi içeren ve araştırmada “yurtseverlik /vatanseverlik” olarak niteleyebileceğimiz bir duyguya işaret edebiliriz. Milliyetçilik dilinin altındaki farklı tüketimlerle oluşan farklı anlamlar arasında önemli bir yer tutan bu türden bir milliyetçilik aslında, “ne olursa olsun devleti savunanlara” karşılık, toplum içinde arayışları olan kesimlerin “mecburiyet” dili olarak belirginleşiyor" olarak raporda yer aldı.