Antalya'da kendisine işkence yapan eşi Ramazan İpek'i (36) öldüren ve 108 gün sonra tahliye edilen Melek İpek (31), yaşadığı zor günleri, ailesine ait çiftlik evinde atlatmaya çalışıyor. Çiftlikte traktör süren İpek, tarla işlerini bitirdikten sonra, kızları Ceylin Deniz (9) ve İkra Nur (7) ile kent merkezine gidiyor. Kızlarıyla arkadaş gibi vakit geçiren İpek, üniversite sınavına hazırlanırken, matematik öğretmenliğini hedefliyor. Her gün kızlarıyla masa etrafında ders çalışan İpek, "İstemedikleri durumla karşılaştıklarında 'hayır' demeleri gerektiğini öğretiyorum" dedi.
01 Haziran 2021 11:11
120
Antalya’nın Döşemealtı ilçesinde, 7 Ocak'ta kendisine işkence edip, ölümle tehdit ettiği iddiasıyla 12 yıllık eşi Ramazan İpek'i av tüfeğiyle vurarak, öldüren 2 çocuk annesi Melek İpek, mahkemece tutuklandı. Antalya 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 3'üncü duruşmada, 'Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez' hükmü gereğince tahliyesine karar verilen İpek, 108 gün sonra özgürlüğüne kavuştu.
220
Kovanlık köyündeki antik kentin kıyısında, zakkum çiçeklerinin arasındaki çiftlik evinde günlerini geçiren İpek, koyunları, kazları, köpekleri ve tavukları ile iç içe yaşıyor.
320
Çiftlikte traktör süren İpek, tarla işlerini bitirdikten sonra makyaj yapıp, kızları Ceylin Deniz ve İkra Nur ile kent merkezine gidiyor. Kendi kullandığı servis aracına kızlarını bindiren İpek, merkezde alışveriş yapıp, yemek yiyor.
420
Kızlarıyla arkadaş gibi vakit geçiren İpek, üniversite sınavına da hazırlanıyor. İpek'in bu süreçte en büyük destekçisi ise her gün ders çalıştığı masa başında kendisine kitaplarıyla eşlik eden kızları.
520
Ailesinin yanına taşınan Melek İpek, sabahın ilk saatlerinde koyunları sağıp, kuzuları annelerinin yanına götürüyor. Koyun, kaz ve tavuklara yem veren İpek, daha sonra tarlaya ekin işlerini tamamlamak için gidiyor. İpek'in en keyif aldığı işlerden biri de yünleri uzayan koyunların kırkılması.
620
Kızlarına en çok iyi insan olmayı öğütlediğini belirten Melek İpek, gençlere de öğütlerde bulundu. İpek, ailelerinden bir şey gizlememeleri, başlarına kötü bir olay geldiğinde korkmadan paylaşmaları gerektiğini söyledi. Yaşanan olay nedeniyle hala üzgün olduğunu dile getiren İpek, bu süreçte kendisini destekleyen başta avukatı Ahmet Onaran olmak üzere herkese çok teşekkür ettiğini söyledi.
720
Cezaevindeki anılarını, hislerini, günlük hayatını ve hayallerini anlatan Melek İpek, mahkûm arkadaşlarının da kendisine destek olduklarını söyledi. İpek, "Orada 108 gün iyi insanlara denk geldim. Herkes iyiydi, yaralarımı sarmamda bana çok destek oldular. İlk gün şaşkın haldeydim. Kimseyi tanımıyorum. Nasıl davranmam gerektiğini bilmiyorum ama oradaki arkadaşlar bana yardımcı oldu. Ben oraya ilk girdiğimde hareket etmekte zorluk çekiyordum, işlerimi yapmamda bana yardımcı oldular. Oraya adapte olmak için ne yapmam gerektiğini, nasıl yapmam gerektiğini anlattılar. Konuşarak geçti ilk günümüz. Sonraki süreç 14 günlük karantina süreciydi. Biz normal koğuşlara geçtiğimizde oradaki arkadaşlar 'İnşallah bizi buraya verirler' diye dua ediyordu. Geneli ağır hükümlüydü, kişilik olarak iyi insanlar. Bana hep yardımcı oldular. Yemeklerimizi yapıyorduk, günlük yapmamız gereken işleri yapıp boş zamanımızı ben soru çözerek kitap okuyarak değerlendiriyordum. Çocuklarıma özlem ve hasret dolu günler geçti" diye konuştu.
820
Mahkeme sürecinin hızlı geçtiğini aktaran İpek, "Bu kadar kısa sürede beklemediğim bir karardı. Şok olmuştum. Nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum. Çocuklara kavuşacağım ama rüyada gibiydim. Çocuklarıma sarılınca rüyada olmadığımı anladım. Rüya değil gerçekmiş" dedi.
920
Üçüncü duruşma öncesi hiçbir eşyasını hazırlamadığını belirten İpek, "O gece uyuyamadım, ama hiç hazırlık da yapmadım. 'Allah büyük' dedim her zaman. O gün o kararı beklemiyordum ama benim için büyük bir mucize oldu. Koğuş arkadaşlarım 'Sen çıkarsın, sen çıkacaksın' diyorlardı. Bilmiyorum belki de moral olsun, diye söylediler, belki de içlerine öyle doğmuştu. Onlar da şok oldu. Hepsi ağlayarak arkamda kaldı. Oradaki memurlar bile 'Nasıl tahliye oldun' diyerek şok oldu. Onların kolları arasında koğuşa geldim. SEGBİS sistemi farklı bir birimde oluyor. Onlarla birlikte geldim inanamadılar. Bana her şekilde destek oldular" diye konuştu.
1020
Olay günü mosmor yüzü ve üstündeki kırmızı paltosu ile hafızalara kazınan Melek İpek, "Ben onu getirmedim. Getirmeyi bile düşünmedim. Hiç elimi bile sürmedim. Orada bıraktım. Hatırlamak istemedim belki de. Hiçbir eşyamı almadım, hepsi orada kaldı" dedi.
1120
Cezaevinden çıktığı sırada kameralar karşısındayken yüzünde olan yara izlerinin hala geçmediğini belirten İpek, "Şu an hala geçmiş değil izler hala duruyor. Ben her aynaya baktığımda hala hatırlıyorum ama çok şükür hayattayım. Bir insan öldü ama bu ben veya çocuklarım da olabilirdi. Çok şükür hayattayız, sağlığımız yerinde. Bu günler de geçecek. Birbirimize kenetlendiğimiz sürece o günleri geride bırakacağız. Benim 14 yılım geride kalacak" diye konuştu.
1220
Bir gününün nasıl geçtiğini de anlatan Melek İpek, şunları söyledi: "Sabah erken saatlerde koyunlarımızın kuzularını emzirme vakti oluyor. Onlara yem, su veriyorum sonra çocukların canlı dersleri başlıyor. Onlar canlı dersteyken ben de aynı ortamda sorularımı çözüyorum. Öğleden sonraya kadar böyle devam ediyor sonrasında tekrar koyunlara bakım zamanı geliyor. Evimizin önünde sebze yetiştirdiğimiz yer var. Serin olduğu zamanlar bahçemizde oluyorum ve sesli derslerimi dinliyorum. Akşam üzeri koyunların otlatması bakımlarını yapıyorum. Akşam canlı derslerim başlıyor sonra çocukların uyku saati geliyor. Günümüz böyle geçiyor. Koyunları otlatmak bana motive veriyor terapi gibi geliyor. Beni insanlardan daha iyi anladıklarını düşünüyorum. Onlarla vakit geçirmek beni zinde tutuyor. Huzur buluyorum."
1320
Üniversiteye hazırlandığını ve hedefinin matematik öğretmenliği olduğunu anlatan İpek, "İnşallah girdiğimde tutturacağım. Olmazsa seneye bir daha deneyeceğim. Bunun için çok çalışıyorum. Gelecek nesillere iyi birey yetiştirmek için matematik öğretmeni olmak istiyorum. Çocuklar yetiştirilirken anne- baba ne kadar etkense öğretmen de o kadar etken. Amacım, ders verdiğim çocukların gelecekte iyi bir insan olmalarını sağlamak. Kızlarımla birlikte ders çalışıyoruz. Onlar canlı dersteyken ben de sorularımı çözüyorum. Şu an hayalim kızlarıma iyi bir gelecek hazırlamak. İyi bir eğitim almalarını sağlamak" dedi.
1420
Başından geçen olayları ailesine anlatmadığı için pişman olduğunu belirten Melek İpek, "Şimdiki aklım olsaydı kesinlikle en başından aileme söylerdim. Gençler, çocuklar başlarına kötü bir şey geldiği zaman ailelerine söylemeleri gerekir. Çocukları bu yönde yetiştirmemiz gerekiyor. Bizden bir şey gizlememelerini sağlamamız gerekir. O güveni vermemiz lazım. Anne- baba olarak elbette büyük tepki verdiğimiz zamanlar olacak ama çocuklarımıza 'hayır' demeyi öğretmemiz gerekir. Başlarına kötü bir şey geldiği zaman korkmadan söyleyebilmelerini öğretmemiz gerekir. Onların kendilerini güvende hissetmeleri gerekir" diye konuştu.
1520
Kızlarına hep 'Okuyun, bir yerlere gelin, kendi ayaklarınızın üzerinde durun' diye nasihat verdiğini belirten İpek, "Çok kitap okumaları gerektiğini söylüyorum. Biz zaten birlikte çalışıyoruz. İstemedikleri bir durumla karşılaştıklarında 'hayır' demeleri gerektiğini öğretiyorum" dedi.
1620
Melek İpek, böyle bir olay yaşandığı için çok üzgün olduğunu da belirterek, "Ailesi adına da üzgünüm. Böyle olmasını hiçbir zaman istemedim. Bu süreçte emeği geçen avukatıma, gözlemci olarak katılan avukatlara, bu süreci hızlı bir şekilde ilerlemesini sağlayan mahkeme heyetine, devletimize, milletimize çok teşekkür ediyorum" diye konuştu.