Köşe yazarları, Türkiye'yi sarsan deprem felaketini yazdı: Sadece deprem olarak değil, toplumsal olarak da yıkılıyoruz
14 Şubat 2023 07:17
116
Köşe yazarları, Türkiye'yi sarsan deprem felaketini yazdı: Sadece deprem olarak değil, toplumsal olarak da yıkılıyoruz
216
6 Şubat'ta meydana gelen; Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler 10 ilde büyük yıkıma neden oldu. Arama kurtarma çalışmaları devam ederken, bölgeden ölü ve yaralı sayısı da gelmeye devam ediyor.
316
Köşe yazarları, felaketin dokuzuncu gününde, depremi çeşitli boyutlarıyla köşelerine taşıdı.
416
Karar yazarı İbrahim Kahveci: İktidar değişimi yetmez, zihinler de değişmeli... Kim gelirse aynısını yapar düşüncesindeki hapislikten kurtulmalıyız. Büyük değişim şart. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyeti toplumsal yaşamda bir üst mertebeye çıkartmamız gerekiyor. Lafla değil, icraatla... Bilimi, teknolojiyi öne alıp inanca dayalı cahiliye devrini bitirmek zorundayız. Yoksa yıkılıyoruz... Sadece deprem olarak değil, toplumsal olarak da yıkılıyoruz. Bu yıkımı durduracak büyük değişim ve yaşam kurallarını oluşturmak zorundayız. Bize reform yetmez, bize devrimler lazım...
516
Karar Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Kiras: Bütün bu kargaşa içinde çıplak gözle görülebilen yalın görüntü şu: Birileri görev üstlenmişler, bu hengamede siyasi iktidarın üstüne toz konmasın diye didiniyorlar. Bahaneler, mazeretler, gerekçeler üretiyorlar. Yetmiyor, bu arada hükümet dışı herhangi bir kişi veya grubun çalışması toplumun takdirini topluyorsa hemen söz konusu kişilere çamur atmak için harekete geçiyorlar. Kamuoyunun az çok tanıdığı, bildiği ve sevdiği birileri insaniyet namına depremzedeler için harekete geçip yardım topluyor, kampanya organize ediyor, arama kurtarma çalışmalarını destekliyor ve “mükafat olarak”düşmanlıkla karşılaşıyorlar, hakarete uğruyorlar, iftiralara maruz kalıyorlar, “Sen kimsin, devletin yapması gereken işi yapıyorsun” gibi saçma sapan bir suçlamayla linç ediliyorlar. Bunu kimler, hangi niyetle, ne düşünceyle yapıyor, bilmiyoruz. Ancak bunlara “Durun, ne yapıyorsunuz?” diyen kimsenin olmadığı da ortada. Oysa bütün bu yaptıklarının doğurduğu öfke iktidar partisine antipati olarak dönüyor, farkında değiller.
616
Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan: 99 depreminde öyle olmuştu. Bir Veli Göçer bulmuş, bütün sorumluluğu ona yükleyip kurtulmuştuk. Bu sefer öyle olmasın. Müteahhitlerden tabii ki hesap sorulsun. Ama bu müteahhitlere izin veren yerel yönetimlerden, onay veren mühendis odalarından, denetim yapmayan belediyelerden de hesap sorulsun.
716
Hürriyet yazarı Sefer Levent: Demek ki neymiş... Önüne gelen müteahhitliğe soyunmamalıymış. Binaların tepelerine reklam için kocaman tabelalara isim yazmakla müteahhit olunmuyormuş. Müteahhitlik sorumluluk istiyormuş. Demek ki neymiş... 1999’dan sonra inşa edilen apartmanlar, evler depreme dayanıklı olmayabiliyormuş. Gözünü para bürümüş müteahhitler ve sorumsuz yöneticiler deprem gerçeğine gözünü kapatabiliyormuş.
816
Hürriyet yazarı Deniz Sipahi: Deprem çok şiddetliydi, çok uzun sürdü. Ama binanızı doğru, gerekli denetimleri yaptığınızda hepsi sağlam ve ayakta kalıyor. Türkiye bu depremden ders çıkarmalı. Çıkarır mı bilemiyorum. Ama bu sefer ki fatura gerçekten çok ağır oldu.
916
Hürriyet yazarı Hande Fırat: Ülkemizin coğrafyasını, yaşadıklarımızı, almamız gereken dersleri düşününce; Afet ve Mülteciler Bakanlığı kurulması faydalı olacaktır. İmar affının sakıncalarını çok acı bir şekilde yaşadık, yaşıyoruz. Bir daha “İmar Affı” olmayacağı açıklanmalı, imar affı literatürden silinmelidir. Deprem yönetmeliklerine uymayan müteahhitler tek tek yakalanıyor. Meslekten menedilmeleri zaruridir. O müteahhitlerin planlarını onaylayanlar, denetimini eksik bırakanlar, görmezden gelenler de mutlaka ortaya çıkarılmalıdır
1016
Sabah başyazarı Mehmet Barlas: Türkiye, evet talihsiz bir ülke ama asla sahipsiz değil. Bu ülkenin başında Recep Tayyip Erdoğan gibi dünyanın en tecrübeli lideri bulunuyor. 25 yıl boyunca birçok zorlukların üstesinden geldi. Erdoğan'ın siyasi hayatı boyunca hiç rahat bir dönemi olmadı. Hep sorunları çözerek ilerledi. Krizleri yönetmeyi iyi biliyor. Zaten gücünü de zorluklardan alıyor. Yeminli Erdoğan düşmanları bile itiraf etmeseler de böyle zor zamanlarda içten içe ona güveniyor.
1116
Sabah yazarı Hilal Kaplan: Bu büyük badireden çıkarmamız gereken öyle çok ders var ki... O derslerden biri de kentsel dönüşüm projelerinin aslında hayati önemde olduğudur. Toplu Konut İdaresi (TOKİ), son yirmi yılda yurt çapında 1 milyon 180 bin konut inşa etmiş. Bunların yaklaşık 134 bini de depremin vurduğu 10 ilimizde bulunuyor. Ve bu 134 bin TOKİ konutunun birisinde bile bırakın yıkımı, yapısal hasar dahi yok! Bugüne dek "Her yere beton diktiler" diyerek aşağıladıkları TOKİ projeleri, hem depreme gerçekten dayanıklı binalar inşa etmenin mümkün olduğunun kanıtı hem de devlet denetiminde yürütülen kentsel dönüşümün neden daha etkin ve hızla hayata geçirilmesi gerektiğinin...
1216
Sabah yazarı Okan Müderrisoğlu: Büyük bir afet anında, oturduğu yerden konuşanlara, muhalefet etmek için fırsat kollayanlara tanık oluyor ve aslında şaşırmıyoruz. Ben, Kahramanmaraş'taki gözlemlerimden hareketle kriz yönetimi için bir liste çıkardım. Evet, bunların tamamına yakını devletin görevi. Ve kurumlar gerçekten ciddi bir uğraş içinde! Ama... Devleti ve yöneticilerini yargısız infaza tabi tutanların, bu ülkeyi zerrece seviyorlarsa durup düşünmeleri de gerekiyor. Zira yıkımın yaygınlığı, şiddeti ve büyüklüğü, işlerin bilgisayar oyunundaki gibi geliştiği anlamına gelmiyor. İnsan faktörüyle başlayan, birçok beklentinin süratle karşılanması istenen fakat herkesin aklına göre çalışmaması zaruri olan bir durum söz konusu.
1316
Sabah yazarı Burhanettin Duran: Kahramanmaraş merkezli iki depremden sonraki sekiz günde üç hususta aşırı bir savrulmanın yaşandığını görüyorum. 1- Sosyal medya yalanları. 2- Suriyelilere yönelik temelsiz ve ırkçı suçlamalar. 3- Devleti ve kurumlarını düşmanlaştıran yıkıcı siyasi söylemler. Bu üç husus kimi zaman muhalefet ve yabancı medyanın Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığı ile birleştirilerek önümüzdeki seçimler için "yeni bir siyasi öfkeye" dönüştürülmeye çalışılıyor. Yasın ardından yıkıcı bir öfke selinin gelmesi isteniyor.